İç Varis
İç varis, dokuların derininde bulunan toplardamar yapılarının genişleyip kıvrımlaşmış haline denmekte olup, tedaviler kolay ve cerrahi müdahale olmadan yapılabilmektedir.
İç Varis Nedir?
Tıp dilinde ven adı verilen toplardamar yapıları; çevre doku ve organlardaki kanın kalbe geri gönderilmesinden sorumlu yapılardır. Bu damar yapıları kanı organlardan kalbe doğru gönderirken yerçekiminin zıttı yönünde çalışır. Bu damarların yerçekimi kuvvetine karşı çalışmasını sağlayan yapılar toplardamarların içinde bulunan kapakçık yapılarıdır. Bu kapakçıklar kanı yukarı doğru iterken kapanır ve kanın çevre dokulara geri kaçmasını önler.
Varis terimi; bu toplardamar yapılarının belli bir bozukluğa bağlı olarak genişlemesi ve kıvrımlı bir hal alması, bunun sonucunda da dokunun ya da organın kanlanmasının bozulması sonucu rahatsızlık yaratması durumudur. Toplumda her 10 kişiden birinde görülen yaygın bir hastalıktır.
İç varis dokuların derininde bulunan toplardamar yapılarının genişleyip kıvrımlaşmış haline denir. Pek çok nedene bağlı gelişebilen iç variste en sık neden toplardamarın içinde bulunan kapakçık yapısının fonksiyonunun bozulmasıdır. Bu durum genellikle yaşla doğru orantılıdır (Yaş arttıkça sıklığı artar, çocukluk çağında hemen hiç görülmez.)
İç Varis Belirtileri
İç variste kanın kalbe taşınmasında problem olduğu için hem kalbe kan gidemeyecek hem de kalbe gidemeyen kan bacaklarda birikecektir. Hastalarda buna bağlı belirtiler görülür.
En sık görülen belirtiler;
- Yorgunluk, Ağırlık Hissi: Bu belirtiler özellikle efor sonrası sık görülür. Hastalarda damarda oluşan problem sonucu kan kalbe doğru taşınamaz, bacakta birikir. Bu biriken kanın miktarına bağlı ağırlık hissi oluşur.
- Ağrı: Hastalarda en sık görülen semptomlardan biridir. Kandaki oksijen miktarı azaldığında dokunun kanlanması bozulur. Bunun sonucunda oksijenin az olduğu ortamda ağrı oluşturan kimyasallar salgılanır ve iç varis ağrısı oluşur.
- Bacakta mavimsi-morumsu damarların gözükmesi: İç varis bacağın derininde bulunan damarların bozukluğundan kaynaklandığı için bu belirti esas olarak iç variste görülen bir belirti değildir. İç varise eşlik eden dış (yüzeyel) varis varlığında bu damar yapıları görünebilir. Bu damar yapıları görülmeden iç varis varlığı da söz konusu olabilir.
- Ayak bileğinde şişlik: Damardaki probleme bağlı özellikle ayak bileğinde biriken kan bir süre sonra damar dışına sızar. Bu durumda ayak bileğinde şişlik görülebilir.
- Kahverengi lekelenmeler: İç varisin erken evresinde görülen cilt bulgusu kahverengi lekelenmedir. Hastalarda damar içinde biriken kan bir süre sonra damar dışına çıkar. Kandaki kan hücreleri bozulup yıkılmaya başlar. Yıkılan kan hücrelerinin içerisindeki demir deride kahverengi lekelenmelere yol açabilir.
- Mor lekelenmeler: Biriken kandaki oksijenin azlığına bağlı olarak dokuda hastalanma başlar. Bu hasarlanma deriye de yansır ve deride lekelenmeler oluşabilir.
- Venöz Egzema: Dokunun kanlanmasının bozulması sonucu kanlanmanın bozulduğu deri bölgesinde kuruma, kabuklanma, kaşıntı ve kızarıklık görülebilir. Bu duruma venöz egzema denir.
- Küçük travmalarda dahi cilt altında oluşan kanamalar: Cilt altında biriken kan en ufak travmada bile hemen damar dışına çıkıp deri altı kanamalarına yol açabilir.
- Kasta hipertrofi: İç varis diğer varis çeşitlerinde olduğu gibi en sık bacak damarlarında oluşur. Bu durumda kan kalbe gidemez, damarda birikir. Kanın kalbe gitmesini sağlamak için bacak kasları daha çok kasılmaya çalışır. Bu durum kasın büyümesine ve hacminin artmasına (hipertrofisine) neden olur.
- Şampanya şişesi görünümü: Hastalarda kasın hipertrofisine bağlı belirgin baldır bölgesi; zayıf olan ayak bileği ile belirgin şampanya şişesi görünümünü kazanır.
İç Varis Nedenleri
İç varis pek çok nedene bağlı oluşabilir. Bu nedenlerin iç varis oluşturmasındaki esas etken damarın içinde bulunan kapakçık yapısını bozması ve hasar vermesidir.
İç varis nedenleri şunlardır:
- Gebelik: Gebelik dönemi pek çok hastalık için başlatıcı ya da var olan hastalığı ilerletici etki yapabilir. Gebelik sırasında bacaklara binen yük artar bu durum varis oluşumuna yol açabilir.
- Şişmanlık: Şişmanlık da gebeliğe benzer bir şekilde bacaklara binen yükü arttırır ve varis gelişimine katkıda bulunur.
- Pıhtı: Özellikle ileri yaş kadınlarda pıhtı oluşumu varis gelişimine katkıda bulunur.
- Uzun süre ayakta kalmak: Uzun süre ayakta kalan kişilerde bir süre sonra damar içindeki kapakçıkların fonksiyonu bozulur ve varis gelişimi başlar.
- Bazı meslekler: Özellikle öğretmen, cerrah gibi uzun süreli ayakta kalmayı gerektiren meslekler iç varis gelişimi için risk faktörü oluşturur.
- Kadın cinsiyet: Varis gelişiminde kadın olmak bir risk faktörüdür. Kadınlarda kapakçık yapıları erkeklere göre daha çabuk bozulur.
- Doğum kontrol hapı kullanımı: Doğum kontrol hapları içerisinde östrojen ve progesteron denen kadınlık hormonu olarak da adlandırılan hormonları barındırır. Yapılan çalışmalarda bu ilacı içen kişilerde içmeyenlere göre varis gelişimi sıklığı bir miktar artmıştır. Ancak bu konu hala tartışmalıdır.
- Dar giysi giyimi: Özellikle dar pantolon, tayt gibi kıyafetleri sürekli giyen kişilerde bir süre sonra kapakçıkların fonksiyonu bozulup varis oluşumu başlayabilir.
- Yaşlılık: Yaş arttıkça varis görülme sıklığı artar. Bunun nedeni yaşla birlikte damarın sağlamlığının bozulması ve daha çabuk bozulmaya uğramasıdır.
- Genetik: Ailesinde varis geçmişi olan kişilerde varis gelişimi daha sıktır.
İç Varis Teşhisi
İç varis teşhisinde hastanın genel durumu, şikayetleri dinlenir ve varisten şüphelenirse görüntüleme yöntemlerine başvurulur.
İç varis teşhisinde izlenen basamaklar şu şekildedir:
- Anamnez ve Fizik Muayene: Anamnez hastanın genel durumu ve şikayetleri hakkında hekimi bilgilendirdiği muayenenin en önemli kısımlarından biridir. Hekim hastanın şikayetlerini dinler, bu şikayetlerin ne zamandır var olduğunu ne zaman artıp ne zaman azaldığını, kullandığı ilaçları sorgular. Ardından fizik muayeneye geçer.
Fizik muayenede hastanın yüzeyel bacak damarlarını, bacak derisinin üzerindeki lekelenmeleri inceler. Bacakta ödem olup olmadığına bakar. Bunun için hastanın ayak bileğine parmak ile bastırıp geri çeker. Ödem varsa hastanın derisi içe doğru çöker.
İç varise sahip hastalarda varisin oluştuğu damar derinde olduğu için çıplak gözle bakıldığında varisleşmiş damar görülemez. Ancak iç varise yüzeyel (dış) varis de eşlik ediyorsa varis gözle görülür bir şekilde kendini belli eder.
- Doppler Ultrasonografi (Doppler USG): Ultrasonografi ses dalgaları kullanılarak görüntünün oluşturulduğu bir görüntüleme yöntemidir. Doppler Ultrasonografisinde hastanın damarlarındaki kan akışı ve damarın içinde bulunan kapak yapılarının hareketi ve fonksiyonu hakkında fikir edinilir. Bu görüntüleme yönteminde hastanın hem uzanırken hem ayakta iken kan akışına ve kapak durumlarına bakılması önemlidir. Kapak bozukluğu tespit edilen hastaların tanısı bu şekilde konmuş olur.
- Manyetik Rezonans Anjiyografik Görüntüleme (MR Anjiyo): İç varisin tanısı genellikle Doppler Ultrasonografisi sonucu konmuş olur. Ancak bazı hastalarda (özellikle de uzun süre tedavi almamış kişilerde) varisli damarda kanın birikmesine bağlı pıhtı ya da damar hasarı oluşmuş olabilir. Bu durumda hastanın damarları anjiyo yöntemi ile incelenebilir.
İç Varis Tedavisi
İç varis önceleri ameliyatla tedavi edilen ve ameliyat sonrası uzun süre bakım gerektiren bir rahatsızlıktır. Ancak iç varis tedavisinde bulunan yeni yöntemler; hastalığın tedavisinin hızlıca gerçekleşmesini ve komplikasyon oluşumunu en aza indirmeyi amaçlar.
İç varis tedavisinde kullanılan yöntemler;
- Endovenöz Lazer Ablasyon (EVLA): Bu tedavi yöntemi; bir lazer jeneratörü tarafından oluşturulan enerjiyi kateter denen damarın içine girmeyi sağlayan çubuk yardımıyla damara ileterek bu enerjinin damar duvarında yarattığı ısı ile damarın kasılmasını ve büzüşerek daralmasını sağlar.
Bu yöntemde lazerin damar içinde ilerlemesini sağlayacak kateter vena safena magna denen damarın içinden geçirilir. Kateter bu damarın ana femoral ven denen damara bağlandığı yere kadar ilerletilir. Ardından damara anestezi uygulanır. Bu sayede ağrı hissedilmez. Ardından kateter yardımıyla lazer enerjisi damara iletilir. Lazerin yaydığı enerji sayesinde damar duvarı kasılarak büzüşür ve tedavi edilmiş olur.
Bu yöntem damar içi emboliye sahip ve kanamaya eğilimli olan hastalarda kullanılamaz. Yaklaşık 30-45 dakika kadar süren işlem sonrası gün içinde hasta taburcu edilir.
- Skleroterapi: Bu yöntem ultrasonografi eşliğinde yapılır. Ultrasonla hastadaki varisli damar tespit edilir. Ardından damara sklerozan ajan denen madde enjekte edilir. Bu madde damarın büzüşmesini ve varisin ortadan kalkmasını sağlar. Skleroterapi sonrası hastalar hemen taburcu olup günlük yaşamına geri dönebilirler. Tedaviden sonra belli bir dönem varis çorabı giyilerek damara baskı uygulanması önerilir.
- Cerrahi Girişim: Varis tedavisinde en son kullanılan ve genellikle komplikasyon gelişmiş hastalarda uygulanan tedavi yöntemidir. Bu yöntemde hastaların varisli damarları cerrahi olarak çıkarılır. Uzun süre hastanede yatış ve özel bakım gerektirdiği için çok nadiren uygulanan bir tedavidir.
İç Varis Tedavi Edilmezse
İç varis tanı konulduğunda mutlaka tedavi edilmesi gereken bir hastalıktır. Hastalığın erken döneminde hastalarda sadece ağrı şikayeti olurken ilerleyen dönemde deride lekelenmeler, kas içi kanamalar, cilt altı kanamaları, damarda iltihaplanma gibi sorunlara yol açabilir. Ayrıca damarda biriken kan bir süre sonra pıhtı oluşturup akciğerlere kaçarak solunumun durmasına veya beyin damarlarına kaçarak kalıcı felçliklere yol açabilir.
İç Varise Ne İyi Gelir? Ne İyi Gelmez?
İç variste esas tedavi damarın büzüşmesini sağlayarak oluşan semptomları önlemektir. Bunun için girişimsel radyolojik yöntemler veya cerrahi yöntemler kullanılır. Varis gelişiminin engellenmesinde ya da oluşan varisin semptom yaratmasını gidermede birçok yol vardır.
Bunlar;
- Düzenli egzersiz yapımı
- Uzun süreli ayakta durmama
- Fazla kiloların verilmesi
- Uzun süre bacak bacak üstüne atmama
- Dar giyinmeme
- Topuklu ayakkabı kullanmama
- Uzun süreli tempo sonrası dinlenirken ayakları havaya kaldırma
- Varis çorabı kullanımı
- Bacağa masaj uygulaması
Bu maddelerin uygulanması oluşabilecek varis riskini azaltmada ve var olan varisin semptomlarının giderilmesinde oldukça etkilidir.
İç Varis Tedavisinde Kullanılan İlaçlar
İç Varis tedavisinde ilaç tedavisinin rolü yok denecek kadar azdır. Tedavide esas olan varisli damarın tekrardan daralmasını sağlamaktır. Günümüzde bunu yapabilen bir ilaç bulunmamaktadır.
İç varise sahip hastalar genel olarak geceleri artan bacak ağrısından yakınırlar. Bu ağrıyı kesmek için Non Steroid Antiinflamatuar İlaçlar (NSAİİ) denen ilaç grubunu kullanabilirler. Bu ilaçlar içerik olarak parasetamol, ibuprofen, naproksen gibi kimyasalları barındırırlar. Bu ilaçların yan etkileri arasında bulantı, kusma, cilt döküntüleri, gastrit, mide ve bağırsak ülserleri gibi semptomlar görülebilir. Bu semptomlar hastayı rahatsız edecek düzeye ulaştığında bir hekime başvurulması gerekir.
İç Varis Ameliyatı
İç varis hastalığında cerrahi girişim çok nadiren uygulanan bir işlemdir. Genelde skleroterapi ya da endovenöz lazer ablasyon tedavisi uygulanamayan ya da bu tedavilere rağmen tekrar eden varise sahip kişilerde uygulanan tedavi yöntemidir. Ameliyatı damar cerrahisi eğitimi almış kişiler yapar.
Ameliyat genel anestezi altında (tüm vücudun uyuşturulduğu anestezi yöntemi) uygulanır. Hastalarda ameliyat sırasında kasların arasında bulunan varisli damar bulunur. Varisli kısım çıkarılır. Ardından hastada çıkarılan damarın devamında kalan uçlar birbirine dikilir. Cilt altı dokuları ve cilt dikilerek ameliyat tamamlanır.
Hastalar ameliyat sonrası birkaç gün hastanede yatarlar. Herhangi bir komplikasyon oluşmadıysa taburcu edilirler.
Gebelikte İç Varis
Gebelikte pek çok hastalığın görülme sıklığı artabilir veya var olan bir hastalık gebelikle birlikte ilerleme kaydedebilir. İç varis de gebelik sırasında ortaya çıkabilir ya da var olan bir varis gebelikle birlikte ilerleyebilir. Bunun sebebi hem gebeliğin getirdiği vücut yükü hem de gebelik sırasında salgılanan ve miktarı artan hormonlardır.
İç varisi bulunan ve gebelik düşünen hastalar gebelik öncesi tedavi altına alınmalı, sonrasında gebelik planlanmalıdır. Gebelik sırasında oluşan iç variste ise hastalık mutlaka doktor kontrolünde takip edilmeli, gerektiği durumda lazer tedavisi ya da cerrahi tedavi uygulanmalıdır.
Çocuklarda İç Varis
Varis hastalığının her ne kadar yaşla birlikte görülme sıklığı artsa da nadiren de olsa çocuklarda da rastlanabilir. Çocuklarda varis varlığında genellikle varisli bacak diğerine göre belirgin olarak daha büyük ve damarları daha belirgindir. Bu durum genellikle genetik yatkınlıkla açıklanır. Anne veya babasında varis olan çocuklarda varis görülme sıklığı artmıştır.
Çocuklarda varis ile ilgilenen, gerekli ise cerrahi girişim ile varisli damarı ameliyat eden branş Çocuk Kalp Damar Cerrahisi uzmanlarıdır. Eğer hastanın genel durumu mümkünse yetişkin hastalardaki gibi Radyoloji uzmanları tarafından da lazer tedavisi ya da skleroterapi ile tedavi edilebilirler. Tedavinin çeşidine hekim ve ebeveynler birlikte karar verir.
İç Varis için Hangi Doktora Gidilir?
İç varis tedavisini damar cerrahisi hakkında eğitim almış her hekim uygulayabilir. Ancak ülkemizde bu hastalıkla esas olarak ilgilenen, hastalığa tanı koyup tedavi uygulayan bölüm genellikle Kalp ve Damar Cerrahisi uzmanlarıdır. Hastalar hekime şikayetlerini bildirir, hekim gerekli muayene ve tetkikleri uygular ve hastalığa tanı koyar.
Hastalar damar cerrahisi eğitimi almış (yandaş olarak damar cerrahisi okumuş) Genel Cerrahi uzmanlarınca da tedavi edilebilirler.
Varis teşhisinde kullanılan görüntüleme yöntemlerini uygulayan Radyoloji Uzmanı hekimdir. Radyoloji uzmanları eğer girişimsel radyoloji eğitimi de almışlar ise ve hastanın durumu da elverişli ise ameliyatsız yöntemler ile varis hastalığına tedavi uygulayabilirler.
Hastalar bazen bacakta çok şiddetli ağrı, şişlik, kaşıntı nedeniyle Ortopedi uzmanlarına da başvurabilirler. Ortopedi uzmanı hastanın varisi olduğuna karar verdiğinde hastayı kalp ve damar cerrahisi uzmanına yönlendirir.
Hastalar özellikle geceleri artan bacak ağrıları, bacakta şişlik, dolgunluk hissi, renkli lekelenmeler, yürüme bozuklukları, bacak ülserleri gibi belirtilerle karşılaştığı zaman mutlaka bir hekime müracaat etmeli ve tedavi altına alınmalıdır.
İç Varis ile İlgili Sıkça Sorulan Sorular
İç varis ağrı yapar mı?
İç varis hastalığında varisli damar kanı kalbe götüremez. Bu durumda kalbe gidecek olan oksijeni azalmış(kirli) kan varisli damarın içinde birikir. Oksijeni düşük olan kan dokuyu besleyemez ve beslenmesi bozulan dokudan ağrı oluşturucu kimyasallar salgılanır. Bu durum hastada özellikle geceleri artan bacak ağrılarına yol açabilir.