Doğumun Evreleri
Doğum evreleri normal vajinal doğum sırasında birbirini takip eden fizyolojik değişiklikleri içermektedir.
Doğumun Evreleri Nedir?
Doğum evreleri normal vajinal doğum sırasında birbirini takip eden fizyolojik değişiklikleri içermektedir. Doğum eyleminin nasıl tetiklendiği ve zamanlaması ile ilgili mekanizmalar tam olarak aydınlatılabilmiş olmasa da normal bir doğum sürecinin nasıl işlediği bilinmektedir. Doğumun belirli evlerle gerçekleşmesi doğum eyleminin sürdürülebilmesi, anne ve bebek sağlığı açısından önemlidir.
Normal Doğum Evreleri Nelerdir?
Normal doğum 3 evre olarak tanımlanmaktadır. Bazı durumlarda doğumdan sonraki ilk dönemle birlikte 4 evre olarak da kabul edilebilir. Düzenli kasılmalar ile başlayan doğum süreci plasentanın doğumu ile sonlanır.
Evre 1
İlk evrede rahim ağzının (serviks) genişlemesi, yumuşaması ve incelmesi (silinme) doğum evrelemesi açısından önemli kriterlerdir. Serviksi genişletecek güçte kasılmaların meydana gelmesi ile doğumun birinci evresi başlar. Bu evre normal doğumun evreleri arasında en uzunudur. Özellikle ilk kez doğum yapacak anne adaylarında süre daha uzundur. Doğumun ilk evresi kendi içerisinde 3 fazdan oluşmaktadır.
- Latent faz: Düzenli kasılmalar ile başlar, serviks açıklığının 4 cm’yi bulması ile sonlanır. Doğumun en uzun evrelerinden birisidir. 5-6 saat, hiç doğum yapmamış kadınlarda da 8-9 saat sürebilir. 20 saati geçmesi beklenmez. Kasılmaların şiddeti giderek artmaya, kasılmalar arası süre kısalmaya başlar. Çok şiddetli olmayan kasılmalar anneyi heyecanlandırır ancak oluşan ağrılar baş edilebilir düzeydedir.
- Aktif faz: Serviks açıklığının 5 cm olması ile aktif faz başlar. Bebek doğum kanalına doğru ilerlemektedir. Süresi 1 dakikaya ulaşabilen sık ve şiddetli kasılmalar meydana gelir.
- Geçiş fazı: Evre 1’in son fazıdır. Serviks açıklığı tamamlanır. Bebek inmeye başlar. Bu faz 1-3 saat arasında farklılık gösterebilir. Daha uzun sürmesi beklenmez.
Evre 2
Serviks açıklığının tamamlanması ve bebeğin doğumu arasındaki dönemdir. Bu evrede gebe oturmak, yan yatmak, diz çökmek gibi rahat ettiği bir pozisyona geçebilir. Bebeğin doğum kanalında ilerlemesi ile ıkınma hissi ortaya çıkar. Ikınma doğumda önemli faktörlerden biridir. Hekiminiz ıkınma şiddeti hakkında bilgi verecektir. Bebeğin başı doğduğunda doğum eylemi için en önemli nokta gerçekleşmiş olur. Doğumun gerçekleştiği bu evre ilk bebeklerde 3, daha sonraki bebeklerde 1 saatten uzun sürmemelidir.
Evre 3 (Plasental Devre)
Bebeğin doğumunun ardından plasenta ve bebeğe ait materyallerin anne rahminden atıldığı evredir. Plasentanın ayrılması ve atılması olarak iki aşamadan oluşur. 5-30 dakika arasında gerçekleşir.
Doğum sonrası rahim şiddetli bir şekilde kasılır. Rahim yapısına uyum sağlayamayan plasenta ayrılarak atılır. Bu sırada rahim-plasenta bölgesinde kanama oluşur. Ani vajinal kanama plasenta ayrılmasına işaret eden durumlardan biridir.
Bazı durumlarda uterus kasılması yetersiz olabilir. Bu durumda plasentanın atılımını kolaylaştırmak amacıyla uterusta kasılma üzerine etkili oksitosin hormonları kullanılır. Oksitosin etkisi ile rahmin kasılıp küçülmesi kanama görülme riskini de düşürür.
Doğumda Ne Zaman Hastaneye Başvurulmalı?
İlk sancıların görülmesinin ardından doğum saatler veya bazen de günler sonra gerçekleşir. Özellikle ilk bebeğine hamile anne adayları gerekenden erken hastaneye başvurmaktadır. Bu durumda sağlık ekipleri tarafından geri gönderilebilirler. Bir anne adayı öncelikle ne zaman hastaneye başvurması gerektiğini bilmelidir.
Hastaneye başvurulması için aşağıdaki durumlar görülmelidir:
- 10 dakika en az 3 adet düzenli kasılma
- Ağrı kesici ihtiyacı duyacak kadar şiddetli kasılmalar
- Vajinal akıntı (su gelmesi)
Kasılmalar düzenli ve şiddetli bir hal alana kadar anne adayı evde bu durumla baş edebilmelidir. Öncelikle rahatlaya çalışmalıdır.
Hafif kasılmaların ortaya çıktığı dönemde:
- Yürüyüş yapmak
- Duş almak
- Vücut pozisyonu değiştirmek
- Nefes egzersizleri ile gevşemek ve rahatlatıcı aktivitelerde bulunmak faydalı olacaktır.
Doğum Ağrılarının Giderilmesi
Doğum eylemi ve rahim kasılmalarının etkisiyle şiddetli ağrı ortaya çıkabilir. Eylemin devamlılığının sağlanması için genel anestezi gibi seçenek olmadığından dolayı diğer ağrı kesici yöntemler kullanılmaktadır.
- Narkotik ağrı kesiciler: Kas içi veya damar içi uygulanabilen ağrı kesici ilaçlardır. Ağrı duyusunu ortadan kaldırırken rahim kasılmaları üzerine olumsuz etki göstermez. Ancak bebek sağlığı açısından kullanımı sınırlandırılmalıdır. Hekim gerekli ve uygun görmesi durumunda uygulayabilir.
- Azot Oksit: Solunum yoluyla alınan ağrı kesici bir gazdır. Özellikle doğumun erken dönemlerinde aralıklı olarak kullanıldığında doğum ağrılarında etkili hafifleme sağlayabilir.
- Epidural Anestezi: Doğum sırasında, sonrasında ve sezaryen doğumlarda anestezi sağlamada kullanılan en yaygın yöntemlerden biridir. Omuriliğe uygulanan anestezik madde vücudun alt kısmından gelen ağrı duyusunun ortadan kalkmasını sağlar. Bazı durumlarda doğumun süresinin uzamasına sebep olabilir.
Doğumun Uyarılması ve Hızlandırılması
Özellikle ilk bebeğini doğuran annelerde doğum eylemi uzayabilir. Bebeğin ve annenin sağlığının korunması amacıyla doğumun uyarılması gerekebilir.
Aşağıdaki durumlarda doğumun uyarılması gerekebilir:
- 42. haftaya girmiş gebelikler
- Suyun gelmesine rağmen doğumun başlamaması
- Bebekle ve anne ile ilgili riskli durumlarda doğum eyleminin yapay olarak uyarılması gerekebilir. Bu işlem için rahim ağzının doğuma elverişli olması gerekmektedir.
Doğumun uyarılması işlemi aşağıdaki gibi yapılmaktadır:
- Prostaglandin adı verilen hormon ilaçları ile rahim ağzının yumuşaması ve genişlemesi sağlanabilir.
- Bebeği anne karnında çevreleyen zarın yırtılması ve suyun akması durumunda doğum tetiklenir. Bu işlem doğumun uyarılması için hekim tarafından uygulanabilir.
- Zarın yırtılması ile doğum başlamıyorsa oksitosin adı verilen hormon ilaçları kullanılır. Oksitosin rahim kasılmalarını teşvik edici etki gösterir. Kasılmaları daha güçlü ve düzenli bir hale getirir.
Zor Doğum (Distosi) Nedir?
Anne rahminde gelişimini tamamlayan bebek kanal şeklindeki yapıdan (pelvis kemikleri arasında kalan bölge) geçerek dünyaya gelir. Bebeğin bu kanaldan geçişi doğru pozisyonda olduğu sürece mümkündür. Öncelikle bebeğin başı gelmelidir. Bu durumun aksi makat gelişi veya ters doğum olarak adlandırılır ve doğum sürecini zorlaştırabilir. Zor doğumlarda en yaygın yöntem sezaryen doğumdur. Ancak bebeğin pozisyonunu çevirme ve diğer doğuma yardımcı uygulamalar normal vajinal doğumu sağlamak amacıyla kullanılabilir.
Zor doğumun sebepleri şu şekildedir:
- Büyük bebek
- Anormal pozisyon
- Dar doğum kanalı
- Yetersiz rahim kasılmaları
Doğum eyleminin uzaması bebek ve anne açısından riskler oluşturabilir. Bebeğin sağlığını kontrol etmek amacıyla ek kontroller uygulanmalıdır. Rahim İçi basınçlı kateter yerleşimi ve fetüs kalp ritmi takibi uzamış doğum sırasında kullanılan kontrol yöntemleridir.
Zor doğumun tedavisi doğuma engel olan durumun ortadan kaldırılmasına yöneliktir. Bu amaçla bebeğin sağlığı risk oluşturmadığı durumlarda öncelikle annenin sakinleştirilmesi sağlanır.
Bebek doğum kanalına girmişse eylemi kolaylaştırmak amacıyla forseps adı verilen vakum yöntemi kullanılabilir. Bebekte çeşitli sorunlara yol açabilen bu yöntem tehlike söz konusu olduğunda kullanılabilir.
Zor doğum rahim kasılmalarının yetersizliğinden kaynaklanıyor olabilir. Bu amaçla hormonal ilaçlar rahmi uyarmak ve daha şiddetli kasılmasını sağlamak amacıyla kullanılabilir.
Doğum sırasında boynu sıkışan bebeğin gelişini kolaylaştırmak amacıyla “epizyotomi” adı verilen teknik kullanılır. Epizyotomi vajinadan makata doğru bir kesi açılmasıdır. Kesi doğum sonrasında dikilerek kapatılır.