Epilepsi
Halk arasında sara hastalığı olarak bilinen epilepsi, bulaşıcı olmayan bir nörolojik hastalıktır. Nöbetlere neden olan epilepsinin tedavisinde anti-epileptik ilaçlar kullanılır.
Epilepsi (Sara Hastalığı) Nedir?
Dünya nüfusunun %1’lik kısmında bulunan, kronik (uzun süreli) ve asla bulaşıcı olmayan bir nörolojik hastalıktır. Sara hastalığı ırk, cinsiyet ayrımı gözetmeksizin her kesimde eşit olarak görülmektedir. Beyindeki nöronlarda meydana gelen ani, kontrolsüz ve sebebi bilinmeyen elektrik deşarjları (yük boşalması) sonucu hastanın nöbet geçirmesi olarak tarif edilir. Nöbet çeşitleri dalgınlık ve dikkatsizlikten tutun da şiddetli kas tutulmalarına kadar çeşitli şekillerde olabilir.
Halk arasında "sara hastalığı" olarak da bilinir.
Epilepsi (Sara Hastalığı) Belirtileri Nelerdir?
Sara hastalığı doğrudan vücudun komuta merkezi olan beyni etkilediği için, beynin koordine ettiği herhangi bir işlevi etkileyebilir.
- Vücutta sebepsiz olarak ani kas kasılmaları oluşur, kollar ve bacaklar istemsiz sallanmaya başlar.
- Kişide kısa süreli şuur kaybı yaşanır.
- Bir işle uğraşırken birden bire sabit bir noktaya odaklanma ve hiçbir tepki vermeme durumu oluşur.
- Özellikle çocuklarda çok hızlı bir şekilde ve art arda göz kırpma hareketi görülür.
- Kişide sebepsiz bir korku durumu oluşur ve ani duygu durum değişiklikleri yaşanır.
Epilepsi (Sara Hastalığı) Çeşitleri Nelerdir?
Epilepsi çeşitleri basit parsiyel nöbet, kompleks parsiyel nöbet, jeneralize nöbet, absans nöbet, myoklonik sıçramalı tarzda nöbetler olarak 5 tanedir.
Basit Parsiyel Nöbet
Beynin belli bir odağında gerçekleşir ve yayılma göstermez. Üç farklı beyin lobunda etkili olabilir. Kişinin şuuru açıktır, nöbetin farkındadır.
Frontal lobdan kaynaklanan nöbetlerde vücut hareketleri ile ilgili belirtiler ortaya çıkar. Motor nöbetleri olarak da adlandırılır. Başın sağa sola çevrilmesi, el ve ayağın istemsiz hareketleri, uzuvlarda sıçrayıcı tarzda hareketler görülür.
Parietal lobdan kaynaklanan nöbetlerde değişik hisler oluşur ayrıca duyularda geçici uyuşukluk oluşur.
Temporal lobdan kaynaklanan nöbette ani korku oluşur, yaşanan bir olayı daha önce de yaşamış olma hissi (Deja vu) veya yaşanmamış bir olayı yaşamış olma hissi (Jamais vu) oluşur. Duyu merkezlerindeki karmaşalar sonucunda kötü tatlar ve kokular alınmaya başlanır.
Oksipital lobdan kaynaklanan nöbetlerde ise gözde görme alanının bir kısmını etkileyen flaş tarzında patlayıcı ışıklar ve birtakım değişik renkler görülür.
Hastanın nöbet esnasında neler hissettiğini ve gördüğünü hekimine anlatması sayesinde nöbetin türü ve hangi beyin bölgesinde gerçekleştiği anlaşılabilir.
Kompleks Parsiyel Nöbet
Basit parsiyel nöbet ile farklı olarak bilinci etkiler. Bilinç etkilenmesi her zaman kişinin bayılmasına yol açmayabilir. Kişi nöbet esnasında yaşadıklarını hatırlamaz, geçici hafıza kaybı durumu oluşur. Kompleks parsiyel nöbet otomatizm (irade dışı hareketler) oluşturur. Hastada çiğneme, yalanma ve şaşkın bakışlar görülür. Hasta üstündekileri yırtabilir, etrafta koşuşturabilir ama nöbet bittikten sonra kendine geldiğinde hiçbir şey hatırlamaz.
Parsiyel nöbetler beynin her tarafından kaynaklanabilmekle beraber, sıklıkla temporal lobdan kaynaklanır.
Jeneralize Nöbet
Beynin tüm bölgelerini etkiler. En sık rastlanan tip jeneralize tonik-klonik tip (grand-mal) nöbetlerdir. Toplumda sara nöbeti olarak isimlendirilir.
Nöbetin tonik dönemi geçirilirken kişi kaskatı kesilir. Tüm kasları kasılmaya başlar ve hasta yere düşer. Bir süre nefes alamaz, çenesini açamaz, vücutta ani titremeler olur, hasta idrarını kaçırabilir. Tonik dönem yaklaşık bir dakika kadar sürer, daha sonra klonik dönem başlar. Bu dönemde kaslar tekrar gevşemeye başlar, hasta dil ve yanaklarını ısırarak kanatabilir. Yine bir dakika kadar da klonik dönem sürer. Daha sonra hareketler yavaşlayıp durur. Hasta rahatlar ve kendine gelmeye başlar. Bilinci tekrar yerine gelir, şaşkın haldedir ve hiçbir şey hatırlamaz.
Absans Nöbet
Absans nöbetler de tüm beyin bölgelerine yayılım gösteren nöbetlerdir. Petit- Mal olarak da anılır. Genellikle çocukluk çağında görülen ve diğer nöbetlere nazaran daha hafif seyreden nöbetlerdir. Hasta bir şeye dalmış gibi boşluğa bakıp duraksar. Çoğu zaman fark edilmeyebilir.
Myoklonik, Sıçramalı Tarzda Nöbetler
Çoğu insanda uykuya dalarken veya uyku esnasında bir yerden düşme hissi yaşar ve irkilerek uyanır. Bu durumlarda kaslarda yüksek oranda gerim oluşabilir. Bu tarz beyin ve kas sıçramalarının uykuda olması fizyolojiktir, sara hastalığı olduğu anlamına gelmez.
Epilepsi (Sara Hastalığı) Nedenleri Nelerdir?
Epilepsi vakalarının yaklaşık yarısının kesin nedeni halen bilinmemektedir. Fakat bilimsel araştırmalar ve hasta olguları ile yapılan incelemeler sonucunda belli başlı bazı nedenler belirlenmiştir.
- Ciddi bir beyin travması yaşanması sonucu oluşabilir.
- Beyine giden oksijen miktarındaki azalmaya ve kesilmeye bağlı olarak gelişen sinir hücresi hasarları sonucunda oluşabilir.
- Beyin iltihabı, menenjit gibi beyni etkileyen enfeksiyonlar sonucunda beyinde epileptik odaklar oluşabilir.
- Doğum öncesi ve doğum sırasında meydana gelen oksijen yetmezliği, travma gibi beyin hasarı oluşturabilecek durumlar sara hastalığına neden olabilir.
- Beyinde oluşan tümörler sara hastalığını tetikleyebilir.
Bazı sara hastalığı türleri genlerle ilişkilendirilmiştir ve genetik olarak aileden geçer. Ancak çoğu insan için genler sadece çevresel koşullara karşı hassasiyeti arttırır.
Epilepsi (Sara Hastalığı) Teşhisi
Sara hastalığı belirtilerini gösteren veya nöbet geçiren kişinin izlenmesi gerekir. Daha sonra nöbette meydana gelen durumlar nöroloji uzmanına detaylı bir şekilde anlatılır. Hekim edindiği bu gözlemler sonucunda genel fiziki ve nörolojik muayenesini yapar ve gerekli gördüğü kan tahlillerini yaptırır.
Çeşitli beyin görüntüleme yöntemleri vardır. Bunlardan biri olan elektroensefalografi (EEG) kullanarak kişinin beyin aktiviteleri gözlenir. Anomalilikler ve kaynakları saptanmaya çalışılır.
Bilgisayarlı Tomografi (BT) kullanılarak beynin kesitsel röntgenleri çekilir. BT taramalarında beyinde meydana gelen ve epileptik nöbet oluşturabilecek kanamalar, kistler ve tümörler saptanabilir.
Manyetik Rezonans (MR) yönteminde güçlü mıknatıslar ile elektromanyetik dalgalar oluşturulur ve bu şekilde bir görüntü elde edilir. Bilinen bir hasarı yoktur. Diğer yöntemlere nazaran risk faktörü çok daha düşüktür.
Pozitron Emisyon Grafisi (PET) taramalarında ise damar içine enjekte edilen çok az miktarda ve düşük dozda radyoaktif maddeler kullanılır. Bu maddeler sayesinde beynin anlık olarak aktif alanları izlenir. Herhangi bir odaktan kaynaklanan anormal aktivite saptanması amaçlanır.
Epilepsi (Sara Hastalığı) Tedavisi
Sara hastalığı tedavisinde genellikle anti-epileptik ilaçlar kullanılır. Bu ilaçların amacı nöbetlerin sıklığını azaltmak ve ortadan kaldırmaktır. Anti-epileptik ilaçlar kesinlikle hekim önerisi ve reçetesiyle planlı bir şekilde kullanılmalıdır, aksi takdirde kişide ciddi olumsuz durumlar oluşturabilirler.
Anti – epileptik ilaçların düzenli kullanımı sayesinde nöbetler engellenebilir ve kişi sara hastalığından kaynaklanan sorunlardan kurtulabilir.
Bu ilaçların yan etkileri sonucunda yorgunluk, baş dönmesi, koordinasyon kaybı, konuşma bozuklukları, deri döküntüleri ve yoğun depresif ruh hali oluşabilir.
Anti-epileptik ilaçların yeterince etki gösterememesi durumunda epilepsi beyin cerrahisi yöntemlerine başvurulur. Bu ameliyat işlemlerinde çeşitli yöntemlerle nöbetler kontrol altına alınmaya ve ortadan kaldırılmaya çalışılır.
Epilepsi (Sara Hastalığı) Tedavi Edilmezse
Sara hastalığı bir merkezi sinir sistemi hastalığı olduğundan vücudun her bölgesini etkileyen bir hastalıktır. Tedavi olunmadığı takdirde nöbet sıklığı çok fazla artacağından ötürü yaşam kalitesini son derece olumsuz yönde etkiler. Her gün sıklıkla gerçekleşen bayılmalar, kas tutulmaları ve krampları, bilinç bozuklukları, yaşamdan soğuma, intihar düşünceleri, sosyal çevreden soyutlanma ve depresyon gibi oluşabilecek olumsuz durumlar sara hastalığının tedavisinin ne kadar önemli olduğunu gözler önüne sermektedir.
Epilepsiye (Sara Hastalığı) Ne İyi Gelir?
Beslenme çok önemlidir. Hastalar tuz, un ve şekere dikkat ederek sağlıklı bir şekilde beslenmelidir. Kesinlikle öğün atlanmamalı ve uzun süre aç kalınmamalıdır.
Omega yağları sara hastaları için faydalıdır. Bol omega içeren balık tüketimi önerilir.
Bol D vitamini içeren süt, yoğurt ve yumurta gibi hayvansal gıdaların tüketilmesine özen gösterilmelidir. D vitamini sara hastaları için çok önemlidir.
Uyku düzeni çok önemlidir. Hasta kişi her gün 7-8 saatlik uykusunu almalıdır.
Düzenli aralıklarla uzman hekim kontrolüne gidilmelidir.
Nöbet sırasında sakin olunmalı ve hastanın kendini yaralaması önlenmelidir.
Epilepsiye (Sara Hastalığı) Ne İyi Gelmez?
Bol miktarda kafein içeren çay, kahve gibi uyarıcılar çok fazla tüketilmemelidir.
Sara hastaları un, şeker ve tuz kullanımına oldukça dikkat etmelidir. Mümkün olduğunca üç beyazdan (tuz, un, şeker) uzak durmalıdır.
Bilgisayar, telefon ve televizyona çok uzun süre maruz kalmamalı ve maruz kaldığı sürelerde mesafeyi iyi ayarlamalıdır.
Yoğun ışığa fazla maruz kalmamalıdırlar.
Sara hastalığı teşhisi koyulan kişiler ağır sporlar yapmamalı, vücudu çok fazla yormamalıdır.
Alkol, anti-epileptik ilaçlar ile etkileşime girebileceğinden ilaçlarla birlikte asla alkol kullanılmamalıdır.
Epilepsi (Sara Hastalığı) İlaçları
Sara hastalığı ilaçları, epileptik nöbetlerin kontrol altında tutulmasını sağlar. Hastaların %80 gibi büyük bir kısmı ilaçlar ile tedavi edilebilmektedir. Hastada ilaç direnci gelişirse veya beyinde meydana gelen bazı hasar durumlarında ilaçlar yarar sağlayamayabilir.
Sara hastalığı tedavisinde kullanılan başlıca ilaç etken maddeleri şunlardır:
- Karbamazepin
- Divalproex
- Diazepam
- Fenitoin
- Fenobarbital
- Primidon
- Valproik Asit
Anti-epileptik ilaçlar kesinlikle hekim kontrolü dışında kullanılmamalıdır.
Epilepsi (Sara Hastalığı) Ameliyatı
Epilepsi cerrahisi yöntemi ilaçlara direnç geliştiren, ilaçlara yanıt vermeyen, tedavi olamadıkları için yaşam kaliteleri düşük olan hastalara uygulanır.
Başlıca üç tane epilepsi cerrahi yöntemi vardır:
Bunlardan ilki ve en çok tercih edileni "rezektiv epilepsi cerrahisi" adı verilen yöntemdir. Bu yöntemde beyindeki epileptik elektrik deşarjlarının başladığı odak çıkartılır. Bu sayede nöbetler engellenmiş olur.
Diğer bir yöntem deşarjın başladıktan sonraki izlediği yolların kesilmesini hedefleyen "palyatif (fonksiyonel) cerrahi" yöntemidir. Bu cerrahide iletişim yolları kesilerek nöbetin tüm beyin bölgelerine yayılmasının önüne geçilir. Bu sayede nöbet şiddeti ve sıklığı azaltılmış olur.
Üçüncü yöntem ise "vagal sinir stimülasyonu" olarak tabir edilen yöntemdir. Diğer yöntemlere nazaran yeni geliştirilen bir yöntemdir. Halk arasında "pil tedavisi" olarak bilinir. Boynun sol tarafında bulunan n.vagus siniri aracılığıyla beyne belli aralıklarla ufak elektrik akımları gönderilmesiyle çalışır. Pil göğsün sol kısmına yerleştirilir ve küçük bir cerrahiyle n.vagus sinirine bağlanır. Periyodik şekilde gönderilen elektrik akımları sayesinde beyin sürekli uyarılır ve beyinde sara hastalığına sebep olan, istenmeyen anormal akımların oluşmasının önüne geçilmesi hedeflenir.
Hamilelikte Epilepsi (Sara Hastalığı)
Sara hastası olan kişi evlenebilir ve rahatlıkla çocuk sahibi olabilir. Sara hastası olan kadınların çoğu hamilelikleri sırasında özel bakıma ihtiyaç duyar.
Nöbet tedavisinde kullanılan anti-epileptik ilaçların bir kısmı kısırlığa yol açabilir. Bir kısmı da hormonal hapların, doğum kontrol yöntemlerinin işe yaramamasına sebebiyet verebilir. Bu yüzden hamile kalmayı düşünen epileptik hastaların mutlaka bu durumu hekimiyle paylaşması ve hekimin çizdiği yol haritası ile tedaviye devam etmeleri gerekir.
Hamilelik esnasında alınan ilaçlar bebeği etkileyebilir. Bu etkiler arasında nöral tüp kusurları (beyin ve omurilik gelişmesinde oluşan hasarlar), iskelet anomalileri, yarık damak, konjenital kalp ve idrar yolu kusurları sayılabilir.
Hamilelikte nöbet geçirilebilir. Ancak hamileyken nöbet geçiren birçok annenin gayet sağlıklı bebekleri olmuştur. Yine de her ihtimale karşı bebeğin gelişimi düzenli olarak kontrol edilmelidir.
Sara hastası çoğu anneye bebeklerini güvenli bir şekilde emzirebilecekleri söylenir. Tabi yine de ilaç dozu ayarlaması için hekimle sürekli iletişimde olmak önemlidir.
Bebeklerde Epilepsi (Sara Hastalığı)
Sara hastası annelerden doğan bebeklerin ilerleyen yıllarda epilepsi hastalığıyla karşılaşma riskleri diğer insanlara oranla biraz daha fazladır.
Prematüre (erken doğan) bebeklerin beyinleri diğer bebeklere göre çok daha hassastır. Bu yüzden prematüre bebeklerin epileptik krizleri çok önemlidir. Hekimler tarafından sürekli gözetim altında tutulmaları gerekir.
Bebeklerin geçirdiği sara nöbetleri dışa dönük çok az tepkiyle oluşur. Uzuvların ani sıçraması ve kapanması, gözlerin sabit bir yere bakması, gece uykudan çok sık uyanması, aniden yere kapaklanma gibi durumlar epileptik belirtiler olabilir. Bebeklerde sara hastalığının fark edilmesi zordur. Ancak EEG tetkiki sayesinde kesin tanı konulabilir.
Bebeklerde sara krizlerine sebep olan durumlar arasında oksijen eksikliği, kanda düşük seviyede glikoz, kalsiyum ve magnezyum bulunması, menenjit ve beyin iltihabı gibi enfeksiyonlar ve genetik faktörler sayılabilir.
Çocuklarda Epilepsi (Sara Hastalığı)
Çocuklarda da sara hastalığının genel belirtileri gözlenebilir.
Çocuklarda sara hastalığı daha çok sosyal yönden etkili olmaktadır. Çocuk çevresi tarafından soyutlanabilir, içine kapanabilir ve depresyona girebilir. Ebeveynler çocukla sürekli iletişim halinde olmalı ve çocuğun kendisini hasta olarak görmesinin önüne geçmelidir. Sara hastalığının asla bir özür olmadığını ve dünyada milyonlarca kişide bulunan bir rahatsızlık olduğunu tatlı bir dille çocuğa anlatılması gereklidir.
Tedavisinde anti-epileptik ilaçlar, beyin cerrahisi ve vagal sinir stimülasyonu (alternatif bir tedavi yöntemi) kullanılır.
Epilepsi (Sara Hastalığı) için Hangi Doktora Gidilir?
Sara hastalığı belirtileri görülmesi durumunda hiç vakit kaybetmeden doktora gitmek gerekir.
Sara hastalığı, merkezi sinir sistemini (beyin ve omurilik) etkileyen bir rahatsızlık olduğundan ötürü Nöroloji bölümünden bir Nöroloji uzmanına gidilmesi gerekir.
Epilepsi ile İlgili Sıkça Sorulan Sorular
Epilepsi öldürür mü?
Hayır, epilepsi doğru bir şekilde tedavi edildiği sürece hastayı ölüme götürmez. Önemli olan asıl nokta hastanın nöbet geçirirken hava yollarının tıkanmaması ve düşerken sert darbelere maruz kalmamasına dikkat edilmesidir. Hasta epilepsi nöbeti geçirdiği esnada hava yolları tıkanır ya da düşme sonucu ağır yaralanır ve müdahale edilmezse ölüm riski ortaya çıkar.
Epilepsi hastalarının ömrü ne kadar?
Epilepsi hastalarının hastalığa bağlı olarak ölüm riski yoktur. Epilepsi hastaları da başka bir hastalığı olmadığı sürece diğer normal insanlar kadar yaşar. Epilepsi yüzünden erken ölüm gibi bir durum söz konusu değildir.
Epilepsi genetik mi?
Kısmen, epilepsi hastalığı çevresel ve kişisel faktörlerden etkilendiği gibi gen faktörlerinden de etkilenir. Bazı genler epilepsi hastalığına karşı daha hassastır ve bu genlerin kişide olması kişinin epilepsi hastası olma riskini arttırabilir. Hem anne hem babada epilepsi varsa bu durumda risk daha yüksek olacaktır.
Epilepsi geçer mi?
Epilepsi hastasının durumuna bağlı olarak farklılık gösterir. Kalıcı bir organik hasar (beyin hasarı, sinir hasarı, transmitter bozukluğu) olmadığı zaman epilepsi düzenli ilaç kullanımı ve cerrahi müdahale ile tamamen ortadan kaldırılabilir.
Epilepsi hastaları ehliyet alabilir mi?
Evet alabilir. Epilepsi hastaları 1. grup sürücü belgesi alabilir. Ambulans ve resmi araçları kullanamazlar. Epileptik kişiler belli periyotlarla kontrol edilir ve ehliyet süresi ona göre tekrardan düzenlenir.
Epilepsi hastaları oruç tutabilir mi?
Epilepsi nöbetleri kan şekerinden ve açlıktan son derece fazla etkilenir. Oruç tutarken kan şekeri düşeceği için bazı riskler söz konusu olabilir. Epilepsi hastası kişilerin oruç tutmadan önce mutlaka hekimleriyle görüşmesi gerekir.
Epilepsi krizi geçiren hastaya yaklaşım nasıl olmalıdır?
Sakin olunmalı, hasta geniş bir alana yatırılmalı, hava alması sağlanmalı, çevresinde kendisine zarar verebilecek eşyalar kaldırılmalıdır. Epilepsi nöbeti bir süreçtir ve tamamlanması gereklidir. Bu sırada nöbet geçiren kişi sarsılmamalı, soğan,sarımsak veya kolonya koklatılmamalıdır. Kişiye kesinlikle yapay solunum ve kalp masajı uygulanmamalıdır. Sakince kişinin kendine gelmesi beklenmelidir.
Epilepsi hastalarının çocuğu olur mu?
Epilepsi hastası olan birinin çocuğunun olmayacağına dair inanış yanlıştır. Epilepsi hastalığı aile kurma ve çocuk sahibi olma konusuna engel değildir. Ancak evlenilecek olan kişinin bu durumu bilmesi önemlidir.
Epilepsi baş ağrısı yapar mı?
Evet, epilepsi hastalığı kişilerde sıklıkla baş ağrısına sebep olur. Hatta bazen epilepsi nöbetlerinin tek belirtisi ani gelişen baş ağrıları olabilir. Baş ağrısı daha çok nöbet geçirdikten sonra ortaya çıkan bir durumdur. Hastada aynı zamanda migren varsa bu durumda daha şiddetli bir baş ağrısından söz edilebilir. Yapılan bir araştırmaya göre, epilepsi nöbetinden önce ve sonra migren riski artabilir.