Erteleme Hastalığı

Erteleme hastalığı, kişinin yapması gereken işi sürekli ertelemesi durumu olup, kişinin hastalığı kabul etmesi ve duygu durumunu düzeltmesi ile tedavi edilmektedir.

Erteleme Hastalığı Nedir?

Erteleme hastalığı, bireylerin yapması gereken işleri ve eylemleri sonraki bir zamana bırakması şeklinde seyreden bir hastalıktır. Kişinin sonraya bırakma hali, bu hastalıkta kronikleşir.

Yani, patolojik düzeyde, birey sorumlu olduğu işlerden kaçınır. Bu devamlı erteleme hali, kişinin yapacağı ve yapması gereken her işten önce; kendi kendine bahaneler üretip bilerek ve isteyerek bu işlerden kaçınması ile tanımlanabilir.

Asıl işi yapmak için gereken zamanı, kişi iyi bilmesine rağmen, enerjisini aksi yönde kullanarak erteler. Günlük yaşantıları sekteye uğratan bu rahatsızlık, toplumda çok sık görülür.

Bu rahatsızlığı olan kişiler, kariyerlerinde, okul yaşantılarında, işlerinde oldukça sık şekilde sorunlarla karşılaşır. Bu sorun kişinin zamanı kullanma biçiminden kaynaklanır. Yapılması gereken eylemler ve işler tamamlanması gerekirken ertelendiği için, bu kişilerde stres ve kaygı sorunları da yaşayabilir.

Kadın ve erkeklerde görülme sıklığında bir farklılık yoktur. Yaşa ve sosyal statüye de bağlı değildir bu hastalık. Herkeste görülebilir.

Günümüz toplumlarında sık görülmesinin ana sebeplerinden biri, modern yaşantının getirmiş olduğu pratiklikler gösterilebilir. Bu pratikliklerden kaynaklanan rahatlıklar, bireylerin bu erteleme durumlarına girmesine sebebiyet veriyor olabilir.

Kişiler, erteleme hastalığıyla birlikte; yaptıkları işleri özensiz ve ayrıntısız şekilde tamamladıklarında, özgüvenlerinde de sorunlarla karşılaşabilir.

Erteleme halleri, bireyin gün içinde yaşamak için yaptığı rutinleri dahi ötelemesine sebep verecek düzeye çıktığı zaman patolojik bir boyut kazanır. Procrastination denilen erteleme hastalığı, sebepleri ve belirtileri kişiden kişiye değişebilmektedir.

Erteleme Hastalığı Belirtileri Nelerdir?

Erteleme hastalığı bulunan bireyler, yapılması gereken ve kendisinden beklenen önemli veya önemsiz işleri zamanında yapmaz ve ertelerler.

Bu durumun kronik hale geldiği noktadan hareketle birçok belirti sayabiliriz:

  • Zamanı olmasına rağmen, kişinin; ödevlerini ve sorumlu olduğu işleri yapma vakti geldiğinde araya sıkıştıracak başka işler üretmesi
  • Önceden belirlenen ve düzenlenen işlerin aksaması halinde, tekrar düzenleme, planlama ve bu şekilde işlerin ötelenmesi
  • Son anda ve yüzeysel tamamlanmış işler ve sorumluluklar
  • Zaman planlanmasının sık bir şekilde tekrarlanması
  • Önceden planlanıp belirlenmiş işlerin, kısa vakitler halinde ötelenmesi
  • Bedensel aktiviteler için ayrılan zamanların önemsiz sayılması (spor, diyet…)
  • Kişinin, çevresindekiler tarafından sürekli üşengeç, miskin gibi sıfatlara maruz kalması
  • Kişinin, sorumlu tutulduğu işler hakkında devamlı olarak beceremeyeceğini ve yetersiz olduğunu dile getirmesi ve bu şekilde işten kaçınması
  • Bir işe başlama düşüncesinin bile bir moral bozukluğu yaratması
  • Yapılması gereken işlerin zamanı yaklaştığı vakitlerde, öfke ve gerginlik duyulması

Yukarıda bahsedilen belirtilerin devamlı hale gelmiş olması, kişinin patolojik bir durumla karşı karşıya olduğunu gösterir. Bahsedilen belirtiler her insanda bazen görülebilmesi, bu durumun bir hastalık olduğu anlamına gelmez. Bu erteleme halleri, bir alışkanlık durumuna geldiği zaman kronikleşir.

Erteleme Hastalığı Nedenleri Nelerdir?

Erteleme hastalığı, genelde çocuklukta kaynaklanan birkaç uç durumdan kaynaklanabilir. Bu uç durumlar, kişilerin yetişkinlik hallerinde motivasyon eksikliği gibi; kişiyi yapacağı iş ve sorumluluklardan alıkoyan durumlarla ortaya çıkabilir.

Erteleme hastalığının oluşmasına sebebiyet verebilecek durumları şu şekilde sıralayabiliriz:

  • Çocukluk çağında, otoriter anne, baba tarafından yetiştirilmiş olmak: Bu şekilde yetişen çocuklar, ebeveynlerinin otoriter olmasının altında yatan mükemmeliyetçi niyetlerine odaklanır. Çocuk, ebeveynlerinin gözüne girmeye çalıştığından, iç dünyasını keşfedemez. Yetişkinlik çağında ise, bilmeyerek de olsa, birey yapılan tüm işlere bir tepki olarak erteliyor olabilir.
  • Performans ile ilgili kaygılarla dolu bir çocukluk geçirmek: Bu durumun altında yatan neden de çocuğun kabul görülmesi üzerinedir. Çocuk, kendisinden bekleneni yapmak için küçük yaşlardan itibaren stresle mücadele etmek durumunda kalabilir. Bu şekilde bir gelişim, yukarıdaki nedene benzer şekilde bir tepki ortaya çıkarabilir yetişkinlik çağında.
  • Zaman yönetiminin iyi yapılamaması: Bireylerde, yapılması gereken işlere hiç zaman ayırmamayla başlayabilir.
  • Mükemmeliyetçilik: Mükemmel olmasını istediği işlere, hiç başlayamamayla seyredebilir.
  • Motivasyonda eksiklik: Bireyler, yapacakları iş için gereken motivasyonları kendilerinde bulamaz. Bu itici güç olmadığı takdirde birey, o işe yönelmek dahi istemeyebilir.
  • İş seçiminin, bireyin karakter ve ilgi alanına girmemesi: Böyle bir durum, bireylerde motivasyon eksikliğini doğuracak nedene dönüşebilir.
  • Yapılan iş hakkında bilgi eksikliğinin bulunması: Yapılması istenen yahut yapılması gereken iş hakkında bilgi eksikliğinin olması; bireyde motivasyon eksikliğinin kaynağı olabilir.
  • Bir işi başaramama veya bitirememe kaygısının bulunması: Bu kaygının doğuş sebebi, yine kaygının içinde yatmaktadır. Bilgi eksikliği veya motivasyon eksikliğinin birlikte bulunmadığı bu tür kaygılar, işin kendisine yönelik bir kaygıdan ileri gelmektedir. Bu durum kişide öfke ve stresin başlamasına neden olabilmektedir.

Erteleme Hastalığı Teşhisi

Erteleme hastalığı teşhisi, psikiyatrist ve psikologlar tarafından koyulur. Bu teşhisin koyulabilmesi için, kişinin hastalığını kabullenmesi elzemdir.

Çünkü, erteleme hastalığı bir sendrom gibi sürekliliği olan, hayati tehlike oluşturmasa da günlük rutinleri ciddi anlamda aksatan bir rahatsızlıktır. Bu rutinlere ve rutinlerin aksamasına bağlı belirtilere kişinin kendi yaşantılarından yola çıkılarak varıldığından; bireyin bu rahatsızlığı kabullenmesi hem teşhise hem de tedaviye olanak sağlar.

Aksi durumda, yani kişi tarafından kabullenilmeyen rahatsızlık, teşhise ve dolayısıyla tedaviye olanak sağlamaz.

Bireyin yapması gereken işlere karşı tutumu, teşhisin odak noktasıdır. Kişiler, bu durumlarının farkına varırlarsa; uzman tarafından net bir teşhis koyulmasına gerek kalmayabilir.

Günlük rutinlerinin aksamaya başladığını fark eden birey, bunun nedeninin kronik bir erteleme hali olduğunun farkına varabilir. Rahatsızlığın kabulü, tedavi sürecinin ilk adımı gibidir.

Bu rahatsızlığın tedavi süreci de kabullenmek ve bu hastalığın nedeni üzerine gitmekten oluştuğu unutulmamalıdır.

Erteleme Hastalığı Tedavisi

Erteleme hastalığının tedavisi, kişinin hastalığını kabul etmesi ile başlar. Bireyin, hastalığının farkındalığı için önemli olan bu kabul ediş; hastalığa neden olan olgu ve duyguların belirlenmesini sağlar.

Rahatsızlığı ortadan kaldırmanın en önemli adımı olan kabul ediş süreci; kişiyi, o işi yapmayı engelleyecek konsantrasyon dağınıklığının etkenlerine yöneltir.

Bir işe başlarken gerekli konsantrasyonun sağlanması, tedavi sürecinde kişilere yapılan ilk tavsiyelerdendir. Konsantrasyon dağınıklığına sebep olan etmenlerin, bir süreç içerisinde, adım adım yok edilmesi amaçlanır.

Gerekli minimum odaklanma ile işe başlaması beklenen birey, yaptığı işin büyüklüğünü ve harcaması gereken zamanı iyi belirlemelidir. Yapması gereken işi, kolay bir şekilde üstesinden gelmek adına parçalara bölmesi beklenir.

Bu sayede kronik erteleme hastası kişi, yapması gereken tüm işlerin üstesinden gelebileceğini düşünmesi amaçlanır. Yaptığı işi zamanı planlayarak parçalara bölmek, kolaylaştırıcı etkisinin yanında; kişinin, kendine olan inancı tazelemesini sağlayabilir.

Tedavi sürecinde, rahatsızlığın aşılmasını istemek bireyin elindedir. Uzmanların da takip ettiği bu adımların önemli noktalarından biri, kişinin kararlı ve emin bir şekilde ilerlemesi gerektiğidir.

Kararlı bir şekilde ilerlemekten kasıt, bireyin kendi koyduğu kurallar ve planlara uyma gayretidir. Gösterilen bu direnç sayesinde, kişiden verimli bir zaman planlaması ve yönetimi ortaya koyması amaçlanır. Kişiden kişiye değişen yöntemler ne olursa olsun, tedavi süreci hastaya bağlıdır.

Hastalığı kabul etme ve tedavi istenci, tedavi sürecinin ana hattını oluşturur. Hastaların uzmanlardan destek aldığı nokta burasıdır.

Birey, zihninde atlatacağına dair motivasyonu yaratabilirse, rahatsızlıktan kurtulma şansı vardır. Kendi planlarına uyabilmek için gösterdiği gayret, yapılması gereken her işin üstesinden geldikçe özgüvene dönüşecektir.

Erteleme Hastalığı Tedavi Edilmezse

Bu rahatsızlığın önemsenmemesi, kişinin yaşamını olumsuz yönde etkiler. Kişilerin aile ilişkileri ciddi zararlar görebilir. İnsan ilişkileri, sorumluluklar üzerine inşa edildiğinden; böyle bir rahatsızlığı olan kişi, tüm ilişkilerinde ciddi sıkıntılarla yüz yüze kalabilir.

Erteleme hastalığı kişilerde, yapılması gereken işlere başlama konusunda sıkıntılar yarattığı için; bireyler, iş hayatlarında, eğitim hayatlarında başarısızlıklarla yüz yüze kalabilir.

Erteleme hastalığı olan kişiler, tedavi süreçlerine kendilerini sokmadığı takdirde, öfke ve stres problemleri yaşayabilirler.

Bu problemler, kişinin yapamadığı ve kaçındığı her iş sonrası katlanarak artabilir. Günlük rutinlerin bile aksayabileceği bu rahatsızlığın kolayca üstesinden gelinebileceği unutulmamalıdır.

Erteleme Hastalığına Ne İyi Gelir?

Erteleme hastalığı, sebebi ister çocukluktan gelen yetiştirilme ile ister sonradan ortaya çıkan motivasyon eksikliği olsun, üstesinden gelinebilecek bir rahatsızlık olduğu unutulmamalıdır.

Bunu sağlayabilmek için gereken şey, kişinin hastalığını kabullenip üstesinden gelebileceğine inanmasıdır. Kişiyi normale döndürmek ve verimliliğini arttırmak adına, kişinin zamanını iyi bir şekilde kullanması önerilir.

Planlanan saatlere ve zaman kullanımına uymak için, kolay ve yapılması basit işlerden başlanabilir. Böylelikle, kişinin eksikliğini hissettiği özgüveni yerine gelebilir.

Bireyin, konsantrasyonunu bozabilecek tüm nesnelerin; işin yapıldığı yer ve mekândan uzaklaştırılması sağlanabilir. Bu sayede, işe başlamaktan alıkoyan etmenler azaltılmış olur.

Kısa ve sürekli molalar, işten sıkılmanın önüne geçebilir. Yapılan işten sonra, kişinin kendini ödüllendirmesi, bireye haz verir. Bu ödüllendirme ve haz sayesinde kişi motivasyon duygusunu pekiştirebilmektedir.

Gün içinde, işlerden bunalma ihtimaline karşı, kişiler kısa yürüyüşler yapabilirler. Rutin mekân değişiklikleri, bilinçaltının oluşturabileceği kapana kısılmışlık hissinden kurtulmayı sağlayabilir.

İşlerini çok sık ertelediğini düşünen kişiler, zaman planlaması yaparken; günün en verimli olabildikleri zaman dilimlerini öncelikle belirleyebilirler. Bu zaman dilimlerinin verimli geçmesi adına işlerini bu vakitlerde, bölünmeden halledebilirler.

İyi beslenmek, spor yapmak ve kaliteli uyku çekmek gibi vücudu zinde tutan eylemlere dikkat etmek; kişinin enerji dolu hissetmesini sağlayabilir. İyi hisseden birey; işin yapılması gerektiğine dair kaygı, öfke, stres gibi olumsuz düşünce ve hislerden uzaklaşabilir.

Ayrıca bu eylemlere dikkat etmek, bireyin kendi potansiyelinin farkına varmasını sağlayabilir. Unutulmamalıdır ki öz farkındalık, tüm motivasyon dürtülerinin temelini oluşturur.

Erteleme Hastalığına Ne İyi Gelmez?

Kişi, yapılması gereken işlerin üstesinden gelebileceğine inanmalıdır. Bunun yolu hastalığı kabullenmekten geçer. Aksi takdirde, çok kolay bir şekilde üstesinden gelebileceği işlerden bile kaçınır.

Bu kaçınma ve erteleme hallerini yaratan stres ve önyargıları sürekli düşünmek, kişiye iyi gelmez.

Bu hastalıktan yakınan kişilerin, yaptığı ve yapacağı işlerde mükemmelliği araması; o işe hiç başlanılamamasına sebep olabilir. Bu durumda, kronik erteleme daha da derinleşebilir.

Erteleme hastalığını kabullenmiş bir kişi, hastalığının üstesinden gelmek istiyorsa; kendisine olan saygıyı gözden geçirebilir.

Öz saygı, kişinin kendi eksiklerini olduğu gibi kabullenmekte yatar.

Öz saygısını oluşturamayan bireyler, yaptığı işlerin olağandışı sonuçlar doğuracağını ve yüksek standartlarda olması gerektiğini düşünebilir.

Yaptığı işin standartlarını gereğinden fazla yükseltmek, kişinin bilinçaltında başarısız olacağı hissi yaratabilir. Bu durum da işe hiç başlamamakla sonlanır.

Erteleme Hastalığı için Hangi Doktora Gidilir?

Erteleme hastalığı olan bireylerin, çevreleri veya yakınları tarafından fark edilmeleri güçtür.

Bu bireyler, öncelikle böyle sorunlarının olduğunun farkına varmak zorundadır.

Günlük basit işlerini dahi aksatacak boyutlara gelebilen bu hastalığın en verimli tedavi yöntemi, kişilerin; hastalıklarını kabul ederek üzerine gitmeleri ile gerçekleşir.

İlerleme kaydedemeyen bireyler, uzman Psikiyatrist ve Psikologlara başvurabilirler.

Makaleyi faydalı buldun mu?
7
0
Makeleyi Paylaşın

Erteleme hastalığı ile İlgili Sıkça Sorulan Sorular

Erteleme Hastalığı Tamamen Geçer Mi?

Erteleme hastalığı, kişinin kendisinin üstesinden gelebileceği bir rahatsızlıktır. Bu noktada önemli olan, kişinin kendi hastalığını kabullenmesi ve üstesinden gelebileceğine dair gayreti göstermesidir. Her insanda erteleme halleri mutlaka vardır. Günlük gerekli işleri dahi ertelemeye başlayan kişi, destek almak adına bir psikiyatrist veya psikoloğa görünebilir.  

Stj. Dr. Nurşahal Ertekin

Erteleme Hastalığının Belirtileri Nelerdir?  

  • Kişinin vakti olmasına rağmen, yapması gerekenlerden önce başka işler türetmesi
  • Çok fazla plan ve program yaparak asıl işi ertelemek
  • Fazla ayrıntıya girilmemiş, üstünkörü bir şekilde iş yapmak
  • Önceden amaçlanan işlere ayrılan zamanın gittikçe azaltılması
  • Bedenin dinç durabilmesi gereken eylemlerin önemsiz görülmesi (spor, uyku...)
  • Kişinin; miskin, üşengeç, savsak gibi sıfatlara çevresindekiler tarafından maruz kalması
  • Kişinin, yapması gereken işler hakkında sürekli olumsuz düşünmesi
  • Bir işe başlama düşüncesinin, kişide öfke, stres gibi olumsuz duyguları tetiklemesi

 Tüm bu belirtiler, devamlı hale gelmiş ve üstesinden gelinemiyorsa bir hastalıktan söz edilebilir.

Stj. Dr. Nurşahal Ertekin