Glioblastoma
Glioblastoma, beyin ve omurilikte görülen kötü huylu tümörler olup tedavisinde; cerrahi, ışın terapisi, kemoterapi ve hedeflenmiş tedavi yöntemleri kullanılır.
Glioblastoma Nedir?
İnsan vücudundaki pek çok hücre kontrolsüz bölünme döngüsüne girerek tümörleri oluşturabilmektedir.
Beyinde, bütün vücutta olumsuz etkilere sebep olan tümörler gelişmesi durumuna beyin kanseri denir. Genel olarak kanserler, kanserli hücrelerin sağlıklı hücrelere olan benzemezliğine göre derecelendirilmektedirler.
Kanserlerin yayılım göstermesi (metastazları) ise kanserin evresini belirler. Merkezi sinir sistemi tümörleri evrelendirilmemekte, ancak farklı derecelere ayrılmaktadır.
Merkezi sinir sistemi kanserlerinde farklı derecelerdeki tümörler farklı adlandırılmaktadır. Beyin kanserleri, erişkinlerde genellikle ileri derecelerde teşhis edilirken çocuklarda daha düşük derecelerde teşhis edilmektedir.
Beyindeki pek çok farklı hücre tipinden kanser gelişebilmektedir. Bu kanserlerden biri de ‘yıldız hücreleri' olarak bilinen hücrelerden gelişen astrositomlardır.
Astrositomlar, içerdikleri hücrelerin sağlıklı dokudaki hücrelere benzerliğine göre dört derecede incelenmektedirler.
Derece 1 ve 2 tümörler düşük dereceli tümörler olarak sınıflandırılırken derece 3 ve 4 tümörler yüksek dereceli beyin kanserleridir. Derecenin yükselmesi, tümör hücrelerini sağlıklı hücrelerden daha çok farklılaştığını gösterir. Bu durumda kanser daha çok ilerlemiştir.
Derece 4 astrositomlara glioblastoma multiforme (kısaca glioblastoma) denmektedir. Glioblastomalar, beynin metastatik olmayan, kendi dokusundan köken alan kanserlerinin %20’sinden fazlasını oluşturmaktadır.
Glioblastomalar genellikle, telensefalon olarak adlandırılan, beynin en büyük, evrimsel olarak en yakın dönemde gelişen ve yüksek zihinsel işlevlerle ilişkili kısmında oluşur.
Bu bölgedeki sağlıklı beyin dokusunu bozarak sıklıkla bu zihinsel işlevleri engeller. Glioblastomalar genellikle onlara kan desteğini sağlayacak yapılarla birlikte gelişir ve bu durum tümörlerin daha hızlı gelişmesine sebep olur.
Bu kan desteği ile glioblastomalar sağlıklı beyin dokusunu daha kolay tahrip edip onun yerine geçebilmektedir.
Glioblastoma Belirtileri Nelerdir?
Glioblastoma, hızlı büyüyen bir beyin tümörüdür. Bu hızlı büyüme sebebiyle hastalardaki ilk belirtiler genellikle kafa içi basınç artışına bağlı olarak görülen belirtiler olmaktadır.
Merkezi sinir sistemimiz üç katlı zarla çevrilidir ve zarların arasında beyin omurilik sıvısı olarak adlandırılan bir sıvı bulunmaktadır.
Bu sıvının içeriği ve miktarı beynin korunmasında ciddi önem arz etmekle beraber, sıvıda çeşitli sebeplerle meydana gelebilecek artışlar, beyin dokusunun ezilmesine ve geri dönülmez şekilde zarar görmesine sebep olabilmektedir.
Beyin tümörleri sebebiyle meydana gelen kafa içi basınç artışı sendromu, hastada aşağıdaki belirtilerin görülmesine sebep olabilmektedir:
- Başka sebeplere (yüksek ses, migren, travma ve benzeri) bağlı olmadan ortaya çıkan sürekli ve şiddetli baş ağrısı
- Nöbetler (bilinç kaybı ve bayılma)
- Kusma
- Zihinsel işlevlerde zorluk
- Kişilikte ve duygu durumunda değişiklikler
- Görüş bozuklukları, çift görme, bulanık görme
- Konuşma sıkıntıları
Glioblastoma Nedenleri Nelerdir?
Glioblastomalar, dördüncü dereceye gelmiş beyin tümörleridir. Teşhisleri, ortaya çıkmalarına sebep olan pek çok etkenden yıllar sonra konmuştur.
Bu sebeple glioblastomaların sebeplerinin ortaya çıkarılması çok güç olmaktadır. Glioblastomaya sebep olduğu düşünülen etkenler, glioblastoma olmuş kişilerin geçmişlerinde kansere sebep olabileceği düşünülen durumların ortak olanlarının listelenmesi ile oluşturulmaktadır.
Bugüne kadar glioblastoma gelişen hastalarda sıklıkla görülen bazı ortak özellikler aşağıdaki gibidir:
Genetik değişiklikler: Glioblastoma hücrelerinde, sağlıklı kişilerde görülmesi beklenmeyen bazı genlerin varlığı görülmektedir. Genetik, pek çok beyin tümörü için sebep teşkil edebilmektedir. Glioblastoma hücrelerinde görülen, sağlıklı hücrelerdekinden farklı hale gelmiş genlerin sayısı, daha düşük dereceli kanserlere göre daha fazladır. Bu genetik değişiklikler aşağıdaki sebeplere bağlı olabilmektedir:
- Kalıtsal DNA hasarları: Ailesinde glioblastoma görülen kişilerde aynı genetik sebeplere bağlı olarak glioblastoma görülme ihtimali yükselmiştir.
- Karsinojenlere maruziyet: Çeşitli kimyasallar ve benzeri kanser yapıcı maddelere maruz kalmak kişide glioblastoma gelişmesine sebep olabilmektedir.
- İyonlaştırıcı radyasyona maruziyet: İyonlaştırıcı radyasyonun yüksek dozları kişinin genetiğinde hasarlara sebep olarak glioblastoma gelişiminde etkili olabilir.
Glioblastoma görülen hastaların yalnızca %5’inde bir sebep tespit edilebilmektedir. Bu glioblastomaların sebebi genetik bir değişikliğe bağlanmıştır.
Geriye kalan %95’lik glioblastoma hastasında glioblastoma görülme sebebi bulunamamıştır. Bu %95’lik kısmında görülen glioblastoma sebepleri hakkında çeşitli fikirler yürütülmektedir:
- Bu kişilerde glioblastomaya sebep olduğu bilinmeyen çeşitli genler bulunuyor ve glioblastoma gelişimine sebep oluyor olabilir.
- Bu kişiler farkında olmayan kanserojen maddelerle temas etmiş ya da iyonizan radyasyona maruz kalmış olabilir.
- Düşük ekonomik düzeyi olan kişilere ve sağlık hizmetleri yetersiz ülkelerde uygun testler yapılamadığı için bu kişilerin beyin kanserleri geç dönemlerde veya ölümle tespit ediliyor ve kanserin sebebine ulaşılamıyor olabilir.
Çalışmalar, beyin tümörleri ile başlayan kanserlerin temel sebebinin genetik olduğunu göstermektedir.
Glioblastoma Teşhisi
Merkezi sinir sisteminin işlevini etkileyen hastalıklardan şüphelenildiğinde yapılacak ilk uygulama nörolojik muayenedir.
Muayenede tespit edilen hasar görmüş beyin işlevleri, beynin hasar görmüş alanı hakkında fikir yürütülmesini sağlayabilir. Beyin hasarından şüphelenilen hastalarda hasarın sebebinin tespit edilmesi için çeşitli tetkikler istenmektedir:
- Manyetik Rezonans Görüntüleme: Beyin hasarından şüphelenilen durumlarda hasarın sebebinin tespiti için istenen tetkiklerden biri manyetik rezonans görüntülemedir. Bu görüntüleme, çeşitli kontrast (görüntüde zıtlık oluşturacak) maddelerin enjekte edilmesi ile daha detaylı olarak elde edilebilmektedir. Kontrastlı manyetik rezonans görüntüleme, glioblastomanın teşhisi için en uygun yöntemdir.
- Bilgisayarlı Tomografi: Bilgisayarlı tomografi, beyin görüntülemelerinde sıklıkla kullanılan ve tümör dokusunu sağlıklı beyin dokusundan ayırmaya yarayan bir yöntemdir.
- Cerrahi Biyopsi: Tümörün teşhisinin kesinleştirilmesi için, cerrahi işlemle alınan beyin dokusunun patolojik incelemesi yapılmaktadır. Glioblastomaların karakteristik özelliği tümör dokusunda çok sayıda hücre ölümü gözlenmesidir.
Glioblastoma Tedavisi
Glioblastomalar, tedavi edilmediklerinde tespitlerinden haftalar veya aylar sonrasında kişinin ölümüne sebep olmaktadırlar.
En agresif tedaviler ile kişilerin ömrü aylar ve yıllarla ifade edilebilecek şekilde uzatılabilmektedir. Glioblastomada uygulanabilecek dört temel tedavi bulunmaktadır. Çoğu hastada bu tedaviler kombine olarak uygulanmaktadır.
- Cerrahi: Glioblastoması olan hastalarda uygulanan cerrahi işlemin hedefi, beyindeki tümör dokusunun mümkün olan en büyük kısmının alınmasıdır. Ancak her durumda tümörün büyük parçalarının beyinden çıkarılması mümkün olmamaktadır. Cerrahi işlemin sınırları, tümörün sınırlarına ve çevre dokunun kişide kontrol ettiği işlevlere göre belirlenir. Önemli olan, kişinin sahip olduğu işlevlerin en çoğunun korunup tümörün ve tümörün sebep olduğu belirtilerin en büyük bölümünün ortadan kaldırılmasıdır. Kaldırılan dokunun büyüklüğü, kişinin beklenen hayat süresi üzerinde önemli etkiye sahiptir.
- Işın Terapisi: Radyasyon olarak da bilinen ışın terapisi hem cerrahi uygulanabilen hem de cerrahi uygulanamayan hastalar için bir tedavi seçeneğidir. Cerrahi uygulanabilen hastalarda cerrahi işlem sonrasında uygulanan ışın terapisi, tümörden geriye kalan hücrelerin en az seviyeye indirilmesini sağlamaktadır. Cerrahi tedavinin uygulanamadığı hastalara uygulanan ışın terapisi, tümörün küçültülmesinde ve hastanın ömrünün uzatılmasında önemli bir etkendir.
- Kemoterapi: Kemoterapi uygulamaları, bazı glioblastomalarda işe yarar bir tedavi olabilmektedir.
- Hedeflenmiş Tedavi: Kemoterapinin işe yaramadığı hastalarda hedeflenmiş tedavi ilaçları kullanılabilmektedir.
Glioblastoma durumunun tam bir tedavisi bulunmadığı için hastalara yeni geliştirilen farklı tedavi yöntemleri sıklıkla uygulanmaktadır.
- Isıyla Geliştirilmiş Dağıtım: Kemoterapi ve hedeflenmiş tedavi ilaçlarının, bir pompa yardımıyla yavaş ve sürekli şekilde buhar formunda tümöre uygulanmasıdır.
- Elektrik Alanı Tedavisi: Cerrahi tedavi ve ışın tedavisinden sonra, kemoterapi ile birlikte uygulanmaktadır. Amerika’da hem yeni teşhis edilmiş hem de bir süredir tedavi alan hastalara uygulanmaktadır. Kafa derisi üzerine yerleştirilen elektrotlarla oluşturulan elektrik alan, beynin sağlıklı hücrelerine zarar vermeden tümör dokusunun gelişimini durdurabilmekte ve dokuyu ortadan kaldırmakta işe yarayabilmektedir.
- Biyo Çözünebilir Disk İmplantı: Cerrahi tedavi sırasında beyinden çıkarılamayan tümör dokusuna, kemoterapi ilaçları salan biyo çözünebilir diskin yerleştirilmesi ile tümör dokusunun ameliyattan sonra küçülmeye devam etmesi amaçlanır.
- Nanoparçacık Tedavisi: Kemoterapi ilaçlarını tümöre taşıyacak küçük parçacıkların kullanıldığı tedavi işlemidir.
- Oral Kemoterapi: Kişiye ağız yoluyla verilen ilaçlarla uygulanan kemoterapidir.
- Palyatif Tedavi: Tam tedavisi mümkün olmayan hastalıklarda uygulanan bir yöntem olan palyatif tedavi, kişinin hastalıkla ve hastalığın sebep olduğu duygu durum değişiklikleriyle başa çıkmasını sağlamaya yönelik bir tedavi seçeneğidir.
Glioblastoma Tedavi Edilmezse
Glioblastoma tedavi edilmemesi durumunda dahi ölümcül bir hastalıktır. Glioblastoma hastalığının tedavi edilmemesi, hastanın yaşayabileceği yılların haftalar ve aylarla ifade edilebilecek seviyeye inmesine sebep olmaktadır.
Glioblastoma hastalarında hastalığın belirtileri ağır seyredebilmektedir. Bu durumda kişilerin ağrı kesici tedavilere ulaşamaması yaşam kaliteleri üzerine ciddi düzeyde olumsuz etkilerde bulunabilmektedir.
Glioblastoma hastalığı genetik bozukluklara bağlı olarak gelişmektedir. Bu sebeple glioblastoma hastalığının teşhis edilmesi, kişinin akrabalarının veya kişiyle aynı ışın ve kimyasal maddelere maruz kalan kişilerin de kontrol edilmesi için önemli bir durum olabilir. Bu kişilerde tümörün düşük derecelerde tespit edilmesi kişilerin kanserden kurtulmasını ve tam tedavi olmasını sağlayabilmektedir.
Glioblastoma Sağ Kalım Oranları
Glioblastoma, tam tedavisi mümkün olmayan kötü huylu bir beyin tümörüdür. Ancak uygulanan tedaviler aracılığı ile gelişiminin durdurulması ve geriletilmesi mümkün olabilmektedir.
Glioblastoma sıklıkla tekrar eder ve kişinin ölümüne sebep olur. Tedavi ile bu durum geciktirilebilmektedir. Tedavi almayan hastalar genellikle teşhisten aylar sonra kaybedilmektedir.
Amerika’da yapılan bir çalışmaya göre tedavi alan hastaların ortalama ömürleri şu şekildedir:
- 1 yıllık sağ kalım % 40.2
- 2 yıllık sağ kalım % 17.4
- 5 yıllık sağ kalım % 5.6
Glioblastomaya Ne İyi Gelir?
Glioblastoma görülen kişilerin tam tedavisi mümkün değildir. Ancak glioblastomanın derece 4 bir tümör olduğu, derece 1 ve 2 olan tümörlerin kişide yakalanması halinde tedavi oranlarının düşük olmadığı unutulmamalıdır.
Glioblastoma riski yüksek kişilerin belirtileri dikkate alarak tümörleri düşük derecelerde iken uygun tedaviyi almaları sağ kalımı ciddi oranda yükseltmektedir.
Glioblastoma ile ilgili bilinen en önemli risk faktörleri genetik akrabalarda görülmüş glioblastomalar ve kanserojen maddelere ve ışınlara maruziyettir.
Glioblastomaya Ne İyi Gelmez?
Kişilerin baş ağrısı, görüş bozuklukları gibi sağlık sorunlarını ciddiye almamaları, erken teşhis fırsatlarının kaçırılmasına sebep olabilir.
Kişilerin belirtilerini ciddiye almaları ve aile hekimlerine düzenli olarak belirtilerini ve sağlık sorunlarını bildirmeleri gerekmektedir.
Sağlık sorunlarının ciddiye alınmaması, tehlikeli maddelere maruz kalınması gibi durumlar beyin tümörlerinin gelişimi ve ilerlemesi için risk oluşturmaktadır.
Glioblastoma Ameliyatı
Glioblastoma teşhis edilen hastalarda uygulanabilecek üç çeşit ameliyat bulunmaktadır. Bu ameliyatlar nadir beyin tümörlerinde uzmanlaşmış cerrahlar tarafından uygulanabilmektedir:
Cerrahi Biyopsi
Tedavi değil teşhis amaçlı bir cerrahi yaklaşımdır. Tümörün özelliklerinin daha iyi anlaşılması için tümörden bir parça alınıp incelenmesi amacıyla uygulanan ameliyattır.
Patolojik incelemenin sonucu, kişiye uygulanacak tedavi yaklaşımının belirlenmesinde önemli olmaktadır.
Tümörün Çıkarılması
Glioblastomalar, sıklıkla beynin dış korteksinde bulunmaktadırlar. Bu durum, kafatasının bir parçasının kaldırılması ile tümör bölgesine erişilmesinin görece kolay olmasını sağlayabilmektedir.
Bu yaklaşımda sağlıklı beyin dokusuna mümkün olan en az hasar verilerek tümörün mümkün olan en büyük parçasının çıkarılması amaçlanır.
Kişilerin sağlıklı beyin dokusuna hasar verilmeden tümörden çıkarılabilen parça büyüdükçe, hastaların ortalama ömrü uzamaktadır.
Şant Yerleştirilmesi
Beynimiz ve omuriliğimiz, merkezi sinir sistemimizi çevreleyen zarın içerisinde beyin omurilik sıvısı ile birlikte bulunmaktadır.
Beyin omurilik sıvısı, beynin belli bölgelerinden sentezlenmekte ve beynin belli bölgelerince geri emilmektedir.
Tümörün yerleşimi ve büyüklüğü, sıvının geri emilmesini engellerse sürekli üretilen beyin omurilik sıvısı, beyin üzerine bası yapmaya başlar. Bu durum sağlıklı beyin hücrelerinin baskı altında tahrip olmasına sebep olmaktadır.
Bu durumun engellenmesi için üretilen sıvının tahliyesinin yapay olarak sağlanması gerekmektedir.
Sıvının toplandığı bölge ile kişinin vücudunun dışındaki yapay bir ortam veya kişinin kendi karın zarı arasına şant yerleştirilmesi, beyindeki sıvının azaltılmasını ve sıvının beyne yaptığı basının engellenmesini sağlayarak beyin dokularının korunmasına yardımcı olur.
Glioblastoma için Hangi Doktora Gidilir?
Glioblastomadan şüphelenilen hastaları nörologlar muayene etmelidir.
Beyin kanserleri Nöroloji ve Beyin Cerrahisi branşlarınca izlenmektedir.
Nöroloji, sinir sistemi görüntülemelerini yorumlayarak kişide beyin tümörü varlığını saptayabilir.
Kişilerde glioblastoma belirtileri gözlenmeye başladığında; baş ağrısı, çift ve bulanık görme gibi sıkıntılar yaşandığında nöroloji polikliniklerine başvurulması gerekmektedir.
Glioblastoma ile İlgili Sıkça Sorulan Sorular
Glioblastoma Multiforme Teşhisi Konan Hastalarda Kaçıncı Derece Bir Tümör Bulunmaktadır?
Glioblastoma, dördüncü derece bir beyin tümörüdür. Glioblastoma multiforme yüksek evreli olarak kabul edilir.Bu beyin tümörünün kişide daha önce uzun yıllar boyunca daha düşük dereceli olarak bulunduğu ancak tanı alamadığı düşünülür.
Glioblastoma Multiforme Teşhisi Konan Hastaların Beklenen Ortalama Ömrü Ne Kadardır?
Glioblastoma teşhisi konan hastaların teşhisten sonraki ömürleri pek çok farklı etkene bağlı olarak geniş bir aralıkta değişmektedir. Bu sebeple glioblastoma teşhisi konan bir kişinin ne kadar yaşayacağını tahmin etmek mümkün değildir. Ancak daha önce glioblastoma teşhisi alan hastaların ne kadar yaşadığına bakarak belli oranlara sahip olabiliriz. Amerika’da yapılan bir çalışmaya göre glioblastoma teşhisi konan hastalarda bir yıl sağ kalım %40, iki yıl sağ kalım %17.4, beş yıl sağ kalım %5.6’dır.