Kan Hastalıkları

Kan hastalıkları, vücutta damarlar içinde dolaşan kanın belli hücreleri ile ilgili olabilecek hastalıklar grubudur. tedavisi, hastalığın türüne, şiddetine ve kişinin özelliklerine göre değişiklik gösterir.

Kan Hastalıkları Nedir?

Kan hastalıkları, vücutta damarlar içinde dolaşan kanın belli hücreleri ile ilgili olabilecek hastalıklar grubudur. Kan hastalıkları, kandaki üç ana hücre grubu ile ilgili olabilmektedir. Bu hücrelerin her birinin kendi görevi bulunur. Bunlar eritrosit, lökosit ve trombosittir. Eritrositler diğer adıyla alyuvarlar, kanda oksijen taşıyan ana hücrelerdir. Bağladıkları oksijeni dokulara ulaştırarak solunum yapmalarını sağlar. 

Lökositler ya da akyuvarlar kandaki savaşçı hücrelerdir. Bağışıklık sisteminin ana elemanlarını oluştururlar. Trombositler ise kandaki pıhtılaşma olaylarından sorumlu hücrelerdir. Bunların dışında kanın sıvı kısmını oluşturan plazmada da çeşitli hastalıklar ortaya çıkabilmektedir. Kan hastalıklarının ciddiyeti hastalığın türüne ve kişideki şiddetine göre değişiklik gösterir. Yetişkinlerde kan hastalıkları görülebildiği gibi çocuklarda kan hastalıkları da oluşabilmektedir. Tedavisi de yine birçok faktöre göre değişecektir. 

Kan Hastalıkları Çeşitleri Nelerdir?

Kan hastalıklarının birçok farklı çeşidi bulunmaktadır. Bu hastalıklar genel olarak eritrositleri, lökositleri ve trombositleri etkileyen hastalıklar olarak sınıflandırılabilir. 

Kan hastalıkları çeşitlerinden bazıları şu şekilde sıralanabilir:

Demir eksikliği anemisi: Demir eksikliği anemisi, toplumda özellikle kadınlarda oldukça sık görülen bir anemi çeşididir. Anemi genel olarak yeterli kırmızı kan hücresinin dokulara oksijen taşıyamaması durumu olarak tanımlanabilir. Demir eksikliği anemisi de bu anemi çeşitlerinden biridir. Demir eksikliği anemisinde eritrositlerin içinde bulunan ve oksijenin bağlanmasında görevi olan demirin eksikliği söz konusudur. 

Yeterli demirin olmaması, oksijenin de dokulara verilememesi demektir. Bunun sonucunda da kişilerde yorgunluk, nefes darlığı, halsizlik gibi semptomlar görülebilir. Demir eksikliği anemisi kadınlarda en sık olarak adet düzensizlikleri sonucunda ortaya çıkar. Bunun dışında menopoz sonrası kadınlar ve erkeklerde ise en sık sebep sindirim sistemi kanamalarıdır. 

Kronik hastalık anemisi: Kronik hastalık anemisi, kişide bulunan kronik hastalıklardan kaynaklanan inflamasyondan dolayı oluşan anemidir. Bu durum özellikle lupus, romatoid artrit gibi otoimmün sistem hastalıkları ile ilişkilidir. Çünkü bu hastalıklarda sürekli vücutta bir iltihap söz konusudur. Bunların dışında kanser, bazı kronik yani uzun süren enfeksiyonlar gibi çeşitli nedenler de kronik hastalık anemisine neden olabilmektedir. Kronik hastalık anemisindeki kansızlık düzeyleri genelde hafif veya orta derecededir. Hafif kronik hastalık anemileri, bazen hiçbir belirti göstermeyebilir. Bazı durumlarda ise hafif olanlar ve orta şiddettekiler kişide solukluk, halsizlik gibi semptomlara neden olabilmektedir.  

Megaloblastik anemi: Megaloblastik anemide kemik iliğinde normalin dışında anormal büyük kırmızı kan hücreleri oluşur. Normalde kemik iliği tüm kan hücrelerinin asıl oluştuğu yerdir ve burası belli bir düzende çalışarak benzer yapıda kan hücreleri üretir. Ancak megaloblastik anemide bu düzen bozulur. Megaloblastik aneminin birkaç farklı nedeni bulunmaktadır. Bunlardan en yaygın iki neden B12 vitamini ve folat eksiklikleridir. Bu iki vitamin eritrositlerin oluşumunda önemli yere sahiptir. 

Talasemi: Talasemi, eritrositlerin ana yapısı olan hemoglobinin yapısının bozulması ile karakterize kalıtsal olarak oluşan bir hastalıktır. Hemoglobin eritrositlerde oksijen taşıyan ve kana kırmızı rengini veren ana maddedir. Eritrositlerin anormal şekilde oluşması durumunda bu hücreler yıkıma uğrar. Bu da anemiye neden olur ve semptomlar oluşur. Talasemi kalıtsal kan hastalıkları arasında sayılan bir hastalıktır. Talasemi otozomal resesif geçişli bir hastalık olduğu için anne ve babadan her ikisinin hasta veya her ikisininde en azından taşıyıcı olması, gerekir. Talasemi minör, talaseminin hafif olan formuna verilen isimdir. Diğer ciddi olan talasemi formlarının biri alfa diğeri beta talasemidir. Talaseminin birçok alt türü bulunur. Bu türlere göre de hastalığın şiddeti ve ortaya çıkış yaşı değişiklik gösterir.

Aplastik anemi: Aplastik anemi, direkt olarak kemik iliğini etkileyen bir hastalıktır. Bu hastalıkta kemik iliğinde kan hücreleri üretilemez. Bu durumda sadece eritrositler değil lökosit ve trombositlerde etkilenir. Bunun sonucunda da kişi aşırı yorgunluk, sürekli enfeksiyon geçirme ve kanamanın durmaması gibi birçok sorun oluşur. Nadir ancak ciddi bir durum olan aplastik anemi her yaşta ortaya çıkabilmektedir. Aniden oluşabileceği gibi yavaş yavaş gelişebilir. Şiddeti de kişiler arasında değişkenlik gösterir. Aplastik anemi tedavisinde bazı ilaçlar kullanılsa da asıl tedavi kemik iliği naklidir

Polisitemi vera: Polisitemi vera bir tür kan kanseridir. Ancak bu durum eritrositleri etkiler. Eritrositler kontrolsüz olarak kemik iliğinde aşırı üretilir. Bunun sonucunda kan akışı zorlaşır ve kan pıhtılaşması gibi durumlar görülebilir. Polisitemi vera aslında nadir bir hastalıktır ve yavaş yavaş ortaya çıkar. Kişiler bazen bu durumun farkında bile olmaz ve yapılan kan testleri sırasında yüksek hemoglobin düzeyleri ile şüphelenilir.  

Lenfoma: Lenfoma, lökositleri etkileyen bir lenfatik sistem kanseri türüdür. Lenfatik sistem genel olarak lenf düğümleri, dalak, timus ve kemik iliğinden oluşur. Lenfoma asıl olarak lenf düğümlerini etkilese de vücudun her yerinde sorun oluşturabilmektedir. Farklı lenfoma türleri bulunur. Bunlarda başlıca iki tanesi hodgkin lenfoma ve non-hodgkin lenfomadır. Kişinin lenfoması olduğunda öncelikle türü ve evresi belirlenir. Daha sonra bunlara uygun tedaviler uygulanır. 

Lösemi: Lösemi de bir kan kanseridir. Birçok farklı lösemi türü bulunur. Bazı türleri çocuklarda daha sık görülürken bazıları yetişkinlerde ortaya çıkar. Lösemi genelde beyaz kan hücreleri yani lökositlerin aşırı üretimi ile karakterizedir. Lökositler, vücudun savaşçı hücreleridir. Bunlar anormal üretilmesi bağışıklık sistemini de bozar. Lösemi tedavisi de evre, tür ve kişinin özelliklerine göre değişir.

Multipl miyelom: Multipl miyelom, plazma hücresi adı verilen bir tür lökositi etkileyen bir kanserdir. Sağlıklı plazma hücreleri bağışıklık sisteminin bir parçasıdır ve zararlı yapılara karşı antikor adı verilen maddeleri oluşturur. Multipl miyelomda, yararlı anikorlar üretilmek yerine aşırı ve sorunlu plazma hücreleri nedeni ile anormal proteinler üretilir. Bazı durumlarda hafif ve belirti vermeyen multipl miyelomlarda acil tedavi yerine izlem tercih edilebilir.  

İmmün tromtrombositopenikpura: İmmün trombositopenik purpura, kanın pıhtılaşmasını sağlayan trombositler ile ilgili bir hastalıktır. Bu hastalıkta kişilerde kolay veya aşırı morarma, kırmızı noktalar ve kanama gibi semptomlar görülür. Kanamanın nedeni trombositlerin sayısındaki düşüklüktür. Çocuklarda virüs kaynaklı bir enfeksiyondan sonra immün trombositopenik purpura gelişebilir ve tedaviye gerek duymadan da iyileşir. Ancak yetişkinlerde bu durum genelde daha uzun süreli olma eğilimindedir. Hastalık sonucunda kanama belirtisi olmaması, trombosit sayısının çok düşük olmaması gibi durumlarda tedaviye gerek olmayabilir. Ancak şiddetli durumlarda trombosit sayısını arttırmaya yönelik tedaviler yapılır. Bazı durumlarda dalağın çıkarılması da gerekebilir. 

Hemofili: Hemofili, kan pıhtılaşma proteinlerinden bazılarının az olma veya hiç olmaması sonucu oluşan bir hastalıktır. Hemofili durumunda kişilerde özellikle eklem içi, kafa içi gibi bölgelerde uzun süreli kanamalar görülür. Küçük kesikler genelde hemofilide sorun oluşturmaz. Çünkü trombositler normaldir ve bu kanamayı durdurur. Ancak vücut içi olan kanamalar trombositler ile durdurulamayabilir. İç kanamanın ciddi olması hayatı tehdit edebilir. Hemofili, genetik bir hastalıktır. Tedavisinde de eksik olan pıhtılaşma faktörü yerine konmaya çalışılır. 

Dissemine intravasküler koagülasyon (DIC): Dissemine intravasküler koagülasyon nadir görülen ancak yaşamı tehdit eden bir durumdur. Hastalığın erken döneminde kanda aşırı pıhtılaşma söz konusudur. Bunun sonucunda da kan organ ve dokulara yeterince ulaşamayabilir. İlerleyen dönemlerde ise bu pıhtı oluşturan maddeler tükenir. Bu durumda da tam tersi durum olarak aşırı kanama ortaya çıkar. Durmayan kanamalarda müdahale edilmediğinde ölümle sonuçlanabilir. 

Kan Hastalıkları Belirtileri Nelerdir?

Hematolojik hastalıklar belirtileri hastalığın eritrosit, lökosit veya trombositleri etkilemesine göre değişiklik gösterir. Ayrıca şiddeti de hastalığın ciddiyetine, kişinin özelliklerine göre değişir. Kan hastalıklarında ortaya çıkan belli başlı belirtiler şu şekilde sıralanabilir:

Kan Hastalıkları Nedenleri (Risk faktörleri) Nelerdir?

Kan hastalıkları nedenleri hastalığın türüne göre değişiklik gösterir. Bu nedenler ayrıca kişinin özelliğine, yaşına ve hastalığın ciddiyetine göre de değişebilmektedir. Kan hastalıklarının belli başlı nedenlerinden bazıları şu şekilde sıralanabilir:

Yaş: Yaş her hastalıkta olduğu gibi kan hastalıklarında önemli bir faktördür. Bazı hastalıklar daha çok genç yaşlarda görülürken bazıları ileri yaşlarda ortaya çıkma eğilimindedir. İleri yaşlarda görülen kan hastalıklarını tolere etme yeteneği de azalır.

Vitamin eksiklikleri: Vitamin eksiklikleri direkt olarak kan yapılarını etkileyerek hastalıklara neden olabilmektedir. Özellikle B12 ve folat eksikliği eritrositleri etkileyerek megaloblastik anemiye neden olur. Tedavisi de eksik olan vitaminin yerine konması ile genelde kolaylıkla yapılabilir.

Kronik hastalıklar: Kronik olarak yani uzun süreli devam eden hastalıklar kronik hastalık anemisine neden olabilmektedir. Özellikle otoimmün olan hastalıklarda bu durum oldukça sık olarak görülür.

Genetik mutasyonlar: Genetik olarak ortaya çıkan mutasyonlar bazı kan hastalıkları ile ilişkilendirilmiştir. Bu mutasyonlar kendiliğinden sonradan ortaya çıkabildiği gibi anne ve babadan kalıtsal olarak da aktarılabilmektedir.

Enfeksiyonlar: Bazı enfeksiyonlar bazı kan hastalıklarını tetikleyebilmektedir. Örneğin EBV enfeksiyonları direkt olarak lenfomanın bazı türleri ile ilişkilendirilmiştir. Çocuklarda da geçirilen bazı viral enfeksiyonlar immün trombositik purpurayı tetikleyebilmektedir. Ayrıca enfeksiyonlar ölümcül olabilecek dissemine intravasküler koagülasyon ile de ilişkilidir.

Diğer kanserler: Kan dışında diğer bölge kanserleri de kan hastalıklarına neden olabilmektedir. Bunlardan en önemlilerinden biri kanser sonucu ortaya çıkan dissemine intravasküler koagülasyondur. 

Kan Hastalıkları Teşhisi

Kan hastalıklarının teşhisi, altta yatan hastalığa göre değişiklik gösterebilir. Ancak her hastalıkta olduğu gibi kan hastalıklarında da öncelikle hastadan ayrıntılı bir tıbbi öykü alınır. Daha sonra buna uygun olarak da fizik muayene yapılır. Bunların ardından uygulanabilecek diğer tetkikler şu şekilde sıralanabilir:

Kan tetkikleri: Kan tetkikleri, kan hastalıklarının teşhisi için olmazsa olmazlardan biridir. Kan tetkiklerinde hem eritrosit hem lökosit hem de trombositlerin sayısı görülebilmektedir. Anemi durumlarında eritrosit sayısında düşme, kanserlerde de ilgili kanser türüne bağlı olarak çeşitli hücre sayılarında artış görülebilmektedir. Bunların dışında enfeksiyonlarla ilgili CRP parametresi, vitamin düzeyleri gibi birçok fikir verici durum da belirlenebilir.

Periferik yayma: Periferik yayma da kan hastalıklarının olmazsa olmasıdır. Kan tahlillerinde sadece kan hücrelerinin sayısı görülebilir. Periferik yaymada ise kandan örnek alınır. Alınan bu örnek yayılarak mikroskop altında incelenir. Bu incelemede tüm kan hücrelerinin büyüklüğü, sayısı, yapısı gibi birçok faktör incelenebilir. Bunun sonucunda da kan hastalığının çeşidi hakkında bilgi edilinir.

Kemik iliği testleri: Kan hastalıklarından bazılarında kan hücrelerinin üretim yeri olan kemik iliğinin incelenmesi gerekebilir. Bu tetkik sırasında belli kemiklerin içine girilerek kemik iliğinden iğne yardımı ile bir parça alınır. Daha sonra bu da laboratuvarda incelenir. Kemik iliği testleri hem tanı hem de lösemi gibi hastalıklarda hastalığın şiddetini ve türünü belirlemek için kullanılabilir. Buna göre de tedavi değişiklik gösterecektir. 

Lenf nodu biyopsisi: Lenfoma gibi lenf bezini etkileyen hastalıklarda, lenf bezinin büyüme nedenini incelemek için lenf nodundan bir örnek alınabilir. Bazen lenf nodunun tamamı da çıkarılabilmektedir. Bu biyopsi sonucunda özel testlerle de hastalığın çeşidi belirlenebilir.

Görüntüleme testleri: Kan hastalıklarının bazılarında görüntüleme testleri de kullanılabilir. Örneğin lenfomada büyüyen lenf bezinin ilk teşhisinde röntgen kullanılabilir. Daha sonra kanserin evre ve yayılımın görülmesi için PET denilen yöntemler tercih edilir.

Kan Hastalıkları Tedavisi

Kan hastalıklarının tedavisi, hastalığın türüne, şiddetine ve kişinin özelliklerine göre değişiklik gösterir. Bu nedenle öncelikle hastalığın tanısı konmalı ve şiddeti belirlenmelidir. Kan hastalıklarının belli başlı tedavileri şu şekilde sıralanabilir:

Demir replasmanı: Demir eksikliği anemisinde sorun demirin yetersiz olmasıdır. Bu nedenle demir eksikliği anemisinde dışarıdan demir takviyeleri yapılır. Bu takviyeler oral olarak yani tablet şeklinde olabileceği gibi damar yolundan da olabilmektedir. Ancak damar yolunda verilmesi için tablet formunun işe yaramaması, sindirim sisteminde emilim anormalliği gibi durumlar söz konusu olmalıdır.

Vitamin takviyeleri: B12 ve folat eksikliği gibi megaloblastik anemi yapabilen durumlarda dışarıdan vitamin takviyeleri verilir.

Kan transfüzyonu veya kemik iliği nakli: Aplastik anemi gibi kemik iliğinde kan hücresi üretiminin tamamen bozulduğu durumlarda kan transfüzyonları veya kemik iliği nakli yapılabilir. Hafif formlarda transfüzyon ile durum kontrol altına alınmaya çalışılsa da şiddetli ve ilerleyen formlarda kemik iliği nakli gerekmektedir.

Kronik hastalık tedavisi: Kronik hastalık anemisinin tedavisi için altta yatan hastalık tedavi edilmelidir. Vücuttaki inflamasyonun kaybolması ile anemi de düzelecektir.

Kemoterapi: Kemoterapi, kanserlerin tedavisinde kullanılan bir yöntemdir. Lenfoma ve lösemi gibi kan kanserlerinde kullanılabilecek bir tedavidir. Kemoterapi ilaçları genelde damar yolu ile verilir. Ancak hap ile verilen türler de bulunmaktadır. 

Radyoterapi: Radyoterapi de kan kanserlerinin tedavisinde kullanılabilir. Bu tedavide kanser hücrelerini öldürmek amacı ile X ışınları veya yüksek enerjili protonlar gibi maddeler kullanılır.

Steroidler: Steroid ilaçlar çeşitli kan hastalıklarında kullanılabilmektedir. Bunlardan biri immün trombositopenik purpuradır. Bu hastalıkta ilaç trombosit sayısı normale geldikçe yavaşça kesilir. Çünkü uzun süreli kullanımında yan etki oluşma riski bulunur. 

İmmünglobulin: İmmün trombositopenik purpura gibi hastalıklarda steroidler duruma yardımcı olamazsa hastalara immünglobulin iğneleri yapılabilmektedir. Bu ilaç genelde acil olarak trombosit sayısının yükseltilmesi istenen durumlarda kullanılır.  

Pıhtılaşma faktörü replasmanı: Hemofili hastalığında eksik olan pıhtılaşma faktörleri dışarıdan kişiye verilir. Bu sayede kanamaların olması engellenmeye çalışılır.

Kan Hastalıkları Tedavi Edilmezse Ne Olur?

Kan hastalıkları tedavi edilmediği takdirde çeşitli sorunlar oluşabilmektedir. Bu oluşabilecek komplikasyonlar hastalığın türü, şiddeti ve kişinin özelliklerine göre değişebilir. Belli başlı oluşabilecek komplikasyonlardan bazıları şu şekilde sıralanabilir:

Şiddetli enfeksiyonlarBazı kan hastalıkları tedavi edilmediğinde bağışıklık sistemi etkileneceği için şiddetli ve durdurulamayan enfeksiyonlar ortaya çıkabilir. Bunların ilerlemesi ile ölüm bile oluşabilmektedir.

Kemik ağrıları ve kırıkları: Multipl myelom gibi hastalıklarda kemiklerde de güçsüzleşmeye neden olarak kemikte ağrılar ve kırıklara neden olabilmektedir. 

Böbrek hasarları: Bazı kan hastalıklarında anormal ve fazla kan hücresi üretimi sonucunda böbrekte hasarlanmalar görülebilmektedir.

İç kanama: Pıhtılaşma ile ilgili olan kan hastalıklarında kanamalar ortaya çıkabilir. Bu kanamaların organlarda ve dokularda olması ve durdurulamaması durumlarında ölümler bile oluşabilmektedir. 

Kan Hastalıkları için Hangi Doktora Gidilir?

Kan hastalıkları bölümü olarak bilinen ve bu nedenle gidilmesi gereken bölüm esas olarak hematolojidir. Hematoloji, dahiliyenin bir yan dalıdır ve hastalığın tanısını koyar ve tedavisini uygular. Kan hastalıklarından bazıları belli belirtiler verirken bazıları sessiz olarak da ilerleyebilmektedir. Kan hastalıkları ile ilgili olabilecek geçmeyen halsizlik, yorgunluk, solukluk, kolay morarma, kanamaların uzun sürmesi, ateş, boyunda şişlik, gece terlemesi, beklenmeyen kilo kayıpları gibi durumlarda bir hekime başvurmak en doğrusu olacaktır.

Makaleyi faydalı buldun mu?
0
0
Makeleyi Paylaşın