Meme Hastalıkları
Memelerde iyi ve kötü huylu birçok hastalık görülebilmektedir. Hastalığın tipine bağlı olarak antibiyotik, cerrahi tedaviler ve kemoterapi uygulamaları yapılmaktadır.
Meme Hastalıkları Nedir?
Memeler vücutta özellikle estetik açıdan çok dikkat çeken organlardır. Kadın vücudunda ise hem cinsellik hem de doğum sonrası emzirme açısından çok büyük önem arz eder. Bu nedenle memelerde görülen rahatsızlıklar da hasta açısından çok önemlidir.
Memelerde iyi ve kötü huylu birçok hastalık görülebilmektedir. Meme organı yağ dokusuyla kaplı olduğu için özellikle büyük memeli insanlarda bazı hastalıklar erken dönemde teşhis edilememektedir.
Hastalıkların erken teşhisi için düzenli meme muayenesi büyük önem arz eder. Kadınların her ay regl (adet kanaması) başlangıcından 5-7 gün sonra kendi memelerini ayrıntılı bir şekilde muayene etmeleri uzmanlar tarafından önerilmektedir. Şüpheli bir durum varlığında ise derhal hekime başvurmaları gerekmektedir.
20 yaşından sonra her kadının 1 ila 3 yılda bir uzman hekimlerce klinik meme muayenesi yaptırması uzmanlarca önerilmektedir. 40 yaş üzerindeki bütün kadınların ise her yıl klinik meme muayenesi yaptırması önerilmektedir. Elbette muayene sıklığı hastanın risk faktörleri taşıyıp taşımamasına göre değişkenlik gösterebilir.
Meme Hastalıkları Derneği Federasyonu (MHDF), Türkiye’deki yerel meme derneklerinin daha doğru ve çağdaş hedeflerle eşgüdümsel olarak çalışma yürüttükleri ortak bir kanaldır. MDHF, meme hastalıkları ile ilgili en güncel bilgileri toparlayıp hastalar için en uygun tanı ve tedavi seçeneklerini ve hastaları bilinçlendirmeyi hedef alan bir kuruluştur.
Meme Hastalıkları Tipleri Nelerdir?
- Aksesuar Meme Dokusu: Aksesuar meme dokusu, çok nadir görülen bir sağlık sorunu olmakla beraber bulunduğu ele gelen kitle şikayeti yarattığı için hastalarda kanser olma korkusu yaşatmaktadır. Bu nedenle de özellikle hastalar açısından korkulu bir duruma neden olmaktadır. Yapılan çalışmalarda aksesuar meme dokusunun en sık koltuk altında yerleştiği tespit edilmiştir. Aksesuar meme dokusu bulunan hastalarda tedavi bu dokunun cerrahi müdahaleyle çıkarılmasıdır.
- Jinekomasti: Jinekomasti, erkeklerde hormon düzensizliğine bağlı olarak görülen meme dokusunun anormal olarak büyümesi durumudur. Bu büyüme iyi huyludur ve ayrıca birçok jinekomasti vakasının kendi kendine gerilediği bildirilmiştir. Ancak hastada yoğun ağrı veya psikolojik rahatsızlıklar meydana getirmesi halinde ilaçla veya cerrahi müdahaleyle tedavi edilmesi gerekebilmektedir.
- Mastit: Mastit kısaca meme dokusunun iltihaplanması olarak tanımlanabilir. Doğum sonrası emziren kadınlarda meme uçlarındaki çatlaklardan mikropların girmesi ve memenin enfeksiyon kapması sebebiyle daha çok emziren kadınlarda görülen bir hastalıktır. Memelerde kızarıklık, ağrı, hassasiyet ve şişlik gibi şikayetler gelişmesine neden olan bir durumdur.
- Fibroadenom: Yapılan çalışmalar sonucunda fibroadenomların memelerde görülen en sık iyi huylu tümörler olduğu tespit edilmiştir. Daha çok 20 ila 40 yaş arasındaki genç kadınlarda görülen fibroadenomlar genellikle 2-3 cm’lik çaplara ulaşan zararsız kitlelerdir. Hasta açısından ağrı, asimetri gibi şikayetlere sebep olmadığı sürece düzenli aralıklarla kontrol edilmesi yeterli olacaktır.
- Fibrokist: Fibrokistler memelerde görülen en sık iyi huylu hastalıklardır. Her yaş grubu kadınlarda görülebilen bir sağlık sorunudur ancak yapılan çalışmalarda en sık 30 ila 50 yaş grubundaki kadınları etkilediği görülmüştür. Fibrokistler memelerde en sık ağrı, şişlik, hassasiyet ve ele gelen kitle şikayetleri meydana getirir.
- Yağ Nekrozu: Yağ nekrozu, meme hastalıkları içinde klinik muayene ve mamografi bulguları açısından meme kanserine en çok benzeyen ve dolayısıyla en sık karıştırılan hastalıktır. Yağ nekrozu en sık yağ dokusundan zengin büyük memelerde ve yaşlı hastalarda görülen bir durumdur. Meme dokusunun travmaya maruz kalmasının ve enfeksiyon öyküsünün olmasının yağ nekrozu oluşumuna zemin hazırladığı kaydedilmiştir.
- Filloides Tümörü (Sistosarkoma Filloides): Filloides tümörlerinin büyük bir kısmı fibroadenomlara benzer ve iyi huylu tümörlerdir, ancak çok nadir olarak görülse de kötü huylu olanları da mevcuttur. Sıklıkla meme muayenesi esnasında ele gelen sert ve hareketli kitlelerdir.
- Duktal Ektazi: Duktus kelime manası olarak kanal, ektazi ise genişleme anlamına gelmektedir. Duktal ektazi ise meme başının altında yer alan süt kanallarının genişlemesi durumudur. Çoğunlukla 45-55 yaş aralığındaki kadınlarda görülen duktal ektazi, hiçbir belirti vermeyeceği gibi meme başından açık renkli bir akıntı, meme başı altında kitle gibi şikayetler de meydana getirebilir.
- İntraduktal Papillom: İntraduktal papillomlar, çoğunlukla 35 ila 55 yaş aralığındaki kadınlarda görülen meme başının altındaki süt kanallarının içinde oluşan iyi huylu tümörlerdir. Intraduktal papillom, açık veya koyu renkli, kanlı veya bulanık birçok çeşitte meme başı akıntısı meydana getirebilir.
- Meme Kanseri: Yapılan araştırmalar sonucunda kadınlarda en sık görülen kanser çeşidinin meme kanseri olduğu tespit edilmiştir. Meme kanseri, meme dokusunu oluşturan hücrelerin farklılaşarak kontrolsüz bir biçimde çoğalması sonucu ortaya çıkan bir hastalıktır. Kanser hücreleri önce yakın çevredeki hücrelere daha sonra da memeye yakın lenf bezlerine yayılım gösterir. Tedavi edilmediği takdirde ilerleyen zamanlarda kanser hücreleri vücuttaki diğer organlara da yayılım gösterir.
Meme Hastalıkları Belirtileri Nelerdir?
Memelerde birçok çeşitte hastalık görülebilir ve bu hastalıkların da kaydedilen birçok belirtisi mevcuttur. Meme hastalıkları genellikle bölgesel belirtiler vermektedir. Bu belirtilerden en sık rastlanılanlar aşağıda sıralandığı gibidir;
- Meme ağrısı (mastalji): Meme hastalıklarının en sık belirtisi meme dokusunda ağrı hissedilmesidir. Aksesuar meme dokusu, jinekomasti, fibroadenomlar ve meme kanserleri erken dönemlerde ağrı şikayeti oluşturmayabilirken ilerleyen zamanlarda oluşturabilirler.
- Meme başı akıntısı: Duktal ektazi, intraduktal papillom, meme kanseri gibi meme hastalıkları meme ucunun altındaki süt kanallarını etkileyebildikleri için meme başında akıntı gelmesine neden olabilmektedir. Duktal ektazi hastalığı meme başından açık renkli akıntı gelmesine sebep olurken intraduktal papillomlar açık veya koyu renkli, kanlı veya bulanık birçok çeşitte akıntı gelmesine sebep olabilir.
- Kızarıklık: Mastit ve enfeksiyona bağlı olarak gelişen yağ nekrozunda memelerde kızarıklık saptanabilmektedir.
- Şişlik: Meme hastalıklarının çoğunda ilerleyen dönemlerde şişlik meydana gelebilmektedir.
- Hassasiyet: Mastit, yağ nekrozu, fibrokist gibi birçok meme hastalığında memelerde dokunmakla hassasiyet mevcuttur.
- Isı artışı: Mastit yani meme dokusunun iltihaplanması durumunda diğer enfeksiyöz hastalıklarda da olduğu gibi iltihaplanmış bölgede ısı artışı saptanabilmektedir.
- Ele gelen kitle: Aksesuar meme dokusu, fibrokist, Filloides tümörü, duktal ektazi ve meme kanseri gibi birçok meme hastalığında ele gelen kitle hissi muayenede sık tespit edilen bir bulgudur.
- Meme ucunda asimetri: Meme kanserinde veya meme ucu altındaki süt kanallarının kitlelerinde bir tarafın çökmesi veya şekil değiştirmesi sonucu iki meme ucunda asimetri meydana gelebilir.
- Koltuk altında sertlik, şişlik veya kitle: Meme kanserinin ilerleyen dönemlerinde koltuk altındaki lenf bezlerinin de tutulumuyla beraber koltuk altında şişlik, sertlik veya kitle meydana gelebilir.
Meme Hastalıklarının Nedenleri (Risk Faktörleri) Nelerdir?
Yapılan çalışmalarda meme hastalıklarına sebep olabilecek birçok faktör olduğu tespit edilmiştir. Bu risk faktörlerinden en sık rastlanılanlar aşağıda sıralandığı gibidir;
- Cinsiyet: Erkeklerde de meme hastalıkları görülebilmesine karşın meme hastalıkları en sık kadınlarda görülen sağlık problemleridir. Buna karşın jinekomasti olarak adlandırılan meme dokusunun hormonal bozukluğa bağlı olarak anormal şekilde büyümesi erkeklerde görülen bir hastalıktır.
- Yaş: Yapılan çalışmalarda ilerleyen yaşla birlikte meme hastalıklarının görülme sıklığının da artış gösterdiği tespit edilmiştir. Özellikle menopoz sonrası dönemde olmak meme kanseri için risk teşkil etmektedir.
- Genetik faktörler ve aile hikayesi: Yapılan çalışmalarda kişilerin hem anne hem baba tarafındaki akrabalarında meme kanserine yakalanan kişi sayısının ne kadar fazlaysa kendilerinde görülebilme ihtimalinin arttığı kaydedilmiştir. Kanser görülen akrabalarının yakınlık derecesi arttıkça riskin de arttığı bildirilmiştir.
- Özgeçmiş: Kişinin daha önce meme, rahim, yumurtalık, tiroid kanseri geçirmiş olması meme kanseri olma ihtimali açısından risk teşkil etmektedir. Daha önce memesine travma alan veya meme dokusunda enfeksiyon görülen hastalarda ilerleyen zamanlarda yağ nekrozu gelişebildiği bildirilmiştir.
- Doğum ve emzirme: Kadınlar için daha önce hiç doğum yapmamış olmak (nulliparite) veya doğum yapmış fakat bebeğini emzirmemiş olmak meme kanseri açısından risk teşkil etmektedir. Yapılan bazı çalışmalarda ilk doğumunu 30 yaşından sonra yapmanın da meme kanseri açısından risk teşkil edebildiği kaydedilmiştir.
- Adet başlama ve menopoz yaşı: Yapılan çalışmalar sonucunda adet başlama yaşının erken, menopoz yaşının geç olmasının meme kanserine yakalanma riskini arttırdığı tespit edilmiştir.
- Uzun süreli hormon tedavisi almak: Özellikle menopoz sonrasında uzun süre hormon tedavisi almanın meme kanserine yakalanma riskini arttırdığı tespit edilmiştir.
- Alkol, sigara ve tütün ürünleri kullanmak: Alkol, sigara ve diğer tütün ürünlerinin kullanımının diğer birçok hastalıkta olduğu gibi meme hastalıkları açısından da yüksek risk teşkil ettiği bildirilmiştir.
- Şişmanlık: Şişmanlık ve yağ ağırlıklı beslenmek meme kanseri arasından risk teşkil eder.
- Sedanter yaşam: Sedanter yaşam yani hareketsiz yaşam diğer birçok hastalıkta olduğu gibi meme kanserinde de risk teşkil etmektedir.
Meme Hastalıklarının Teşhisi
- Anamnez: Anamnez, hekimin hastasına hastalığının teşhisini koyabilmek adına sorduğu sorular sonucunda elde ettiği hastanın öyküsüdür. Hekim hastaya semptomlarının neler olduğunu ve ne zaman başladığını, ailesinde ve kendisinde başka hastalıklar da olup olmadığını, daha önce memesine travma alıp almadığını, enfeksiyon geçirip geçirmediğini sorgular. Bu bilgiler ışığında da hangi ileri tetkiklere başvuracağını ve yaklaşık olarak tedavi planını çizer.
- Fizik muayene: Uzman hekim hastadan ayrıntılı anamnez aldıktan sonra fizik muayene başlar. Fizik muayene inspeksiyonla (gözlemle) başlar. Uzman hekim iki memeyi de öncelikle meme uçlarından başlayacak şekilde inceler. Herhangi bir asimetri, renk değişikliği, şişlik veya çöküntü olması halinde bu bulguları kaydeder.
Daha sonra fizik muayenenin palpasyon aşaması başlar. Uzman hekim iki memeyi de öncelikle meme uçlarının etrafından başlayacak şekilde elle muayene eder. Meme uçlarından akıntı çıkışı oluyor mu diye sıkarak kontrol edebilir. Bu aşamadan sonra hekim anamnez ve fizik muayenedeki bulgular ışığında gerekli gördüğü tetkiklerin istemini yapar.
- Ultrasonografi (USG): USG, prob adı verilen bir çeşit koldan ses dalgalarının çıkışı ve çıkan ses dalgalarının organlara çarpıp geri dönmesiyle görüntülerin oluştuğu bir cihazdır. 40 yaşından genç kadınlarda meme dokusu yağ dokudan daha zengin olduğu için bu yaş grubundaki hastalarda tanı veya kontrol amaçlı görüntüleme yöntemi olarak USG kullanılır.
- Mamografi: Mamografi, memeler için özelleştirilmiş bir çeşit röntgen cihazıdır. Mamografi cihazı düşük doz X ışını kullanarak görüntü elde eder. 40 yaşından sonra her kadının hiçbir belirtisi olmasa dahi yıllık mamografi çekimleriyle kontrollerini yaptırması uzmanlar tarafından önerilmektedir.
- Manyetik Rezonans Görüntüleme (MR): Manyetik rezonans görüntüleme, manyetik alan kullanarak görüntü oluşturan bir cihazdır. MR, meme hastalıklarının tanısında mamografi ve USG tekniklerinde tam anlaşılamayan şüpheli lezyonlar varlığında kullanılabilir.
- Biyopsi: Meme hastalıklarının ayırıcı tanısını yapmada biyopsi tekniği sık kullanılan bir yöntemdir. Memedeki lezyondan USG eşliğinde veya açık cerrahi girişimle örnek alınır veya şüpheli lezyon tamamen çıkarılır. Alınan doku patolojik incelemeye gönderilir ve çıkan sonuçlar ışığında uzman hekim hastası için en uygun tedavi planını çizer.
Meme Hastalıklarının Tedavisi
Meme hastalıkları düzenli takiplerle kontrol edilmeyi gerektirir. Mastit, meme dokusunun enfeksiyonudur. Mastit varlığında apse oluşmamışsa sadece antibiyotik tedavisi çoğu zaman yeterli olacaktır. Ancak apse oluşumu varsa apsenin iğne ile veya açık cerrahi ile drene edilmesi yani boşaltılması gerekecektir.
Meme hastalıklarının çoğu ele gelen kitle şikayeti meydana getirirler. Çoğu zaman iyi huylu olan kitleleri düzenli takip etmek yeterli olacaktır. Jinekomasti gibi bazı durumlarda bu büyümeler kendi kendine de küçülebilir ancak çoğu zaman gerekli görülmesi halinde cerrahi tedavi ile de çıkarılabilir.
Meme kanserinin her evresinin kendine göre uygun görülen tedavi planları vardır. Gerek medikal gerekse cerrahi yöntemlerle uygun tedavi planları çizilir. Cerrahi tedavi planlanan evrelerde cerrahi yöntemlerle kanserli hücreler çıkarılabilir. Gerekli görülmesi halinde uygun ilaçlarla medikal tedavi ile de tedaviye devam edilebilir. Meme kanseri tedavisinde uygun görülen hastalarda radyoterapi veya kemoterapiyle de tedaviye devam edilebilir.
Meme Hastalıkları Tedavi Edilmezse Ne Gibi Komplikasyonlara Yol Açar?
Memelerde iyi huylu ve kötü huylu birçok hastalıklar görülebilir. İyi huylu olan hastalıkların çoğu zaman düzenli kontrollerle takip edilmesi yeterli gelecektir. Ancak bu süre zarfında hastanın şikayetleri artış gösterebilir. Bu nedenle bu hastalıkların tedavi edilmesi gereklidir.
Memelerde görülen kötü huylu hastalıkların en kısa sürede tedavi edilmesi hastalığın yayılması ve hastanın şikayetlerinin artması sebebiyle büyük önem arz eder.
Meme Hastalıklarında Kullanılan İlaçlar
- Antibiyotik ilaçlar: Antibiyotik ilaçlar, hastada var olan enfeksiyöz hastalıkların iyileşmesinde kullanılan bir grup ilaçlardır. Mastit gibi memenin enfeksiyöz hastalıklarında uzman hekimin en uygun gördüğü antibiyotik ilaçlarla hastalıklar tedavi edilebilir.
- HER2 reseptörünü hedefleyen ilaçlar: İnsan epidermal büyüme faktör reseptörü ya da kısaca HER2, hücre içindeki epidermal büyüme faktörü reseptörleri grubundaki reseptörlerden biridir. Yapılan çalışmalarda HER2 pozitif olan tümörlerin bu reseptörü daha fazla ürettikleri tespit edilmiştir. HER2 reseptörünü bloke etmeye yarayan trastuzumab, lapatinib, pertuzumab, ado-trastuzumab emtansine gibi ilaçlar meme kanseri tedavisinde kullanılmaya başlanan ilaçlardandır.
UYARI: Doktor kontrolü olmadan hiçbir ilacı kullanmayınız!!!
Meme Hastalıklarının Ameliyatı
Meme hastalıkları hastalarda birçok belirti ile kendilerini belli ederler. Ele gelen kitle hissi ise en sık görülen belirtilerden biridir. Yapılan çalışmalarda ele gelen kitle ile devam eden meme hastalıklarının iyi huylu olanlarında düzenli kontrollerle takip edilmesinin çoğu zaman yeterli geldiği tespit edilmiştir. Ancak şikayetlerin artması veya kitlelerin kötü huylu olması halinde cerrahi müdahaleyle çıkarılması da tedavi seçenekleri arasında yer almaktadır.
Meme ameliyatlarından bazıları şunlardır;
- Mastektomi: Mastektomi ameliyatı, tümör dokusuyla beraber meme dokusunun tamamının çıkarıldığı ameliyattır.
- Meme koruyucu cerrahi: Meme kanserlerinde tümör dokusunun etrafında bir miktar temiz doku ile beraber çıkarılması işlemidir.
- Cilt koruyucu mastektomi: Meme dokusunun tamamının çıkarıldığı ancak cilt dokunun sağlam bırakılacağı daha çok meme kanserinde profilaksi amacıyla yapılan ameliyatlarda kullanılan cerrahi yöntemdir.
- Radikal mastektomi: İleri evre meme kanserlerinin tedavisinde uygulanan meme doku, koltuk altı lenf bezleri ve meme altındaki kasların da çıkarıldığı radikal bir cerrahi tekniktir.
Meme Hastalıklarında Hangi Doktora Gidilir?
Meme hastalıklarının birçok farklı belirtisi olabilmektedir. Memede ağrı, hassasiyet, kızarıklık, şişlik, meme başında akıntı, memede ele gelen kitle veya koltuk altında şişlik, ele gelen kitle hissi yaşayan hastaların en kısa sürede Genel cerrahi polikliniğine başvurmaları gerekmektedir.
Yapılan tetkikler sonucunda Genel cerrahi uzmanı hekim beraberinde gerekirse Kadın hastalıkları ve doğum uzmanı ve Endokrinoloji uzmanı hekim ile entegre bir şekilde çalışmalarını yürütürler ve hasta için en uygun tedavi planını çizerler.