Onikiparmak Bağırsağı Ülseri

Onikiparmak bağırsağı ülseri, mideden gelen asitli salgı ile sindirim enzimlerinin duodenumun koruyucu yüzey tabakasını tahribatı ile gelişmektedir. Erken teşhis konduğunda kolay tedavinin sağlandığı bir hastalıktır.

Onikiparmak Bağırsağı Ülseri Nedir?

Onikiparmak bağırsağı, tıp dilinde ‘duodenum’ olarak isimlendirilen organımız mideden hemen sonra gelen ve ince bağırsakların başlangıcı ve en kısa bölümü olarak bilinen kısmıdır. Duodenum, midenin altında yer alan yaklaşık olarak 5 ila 10 cm uzunluğunda ‘C’ şeklinde görünen ince bağırsakların başlangıcıdır. Onikiparmak bağırsağının midenin altında yer alması, mideden gelen asitli içeriklere maruz bırakır. Onikiparmak bağırsağının normal iç yapısı da bu asidik ortama karşı dayanıklıdır.

Onikiparmak bağırsağı küçük bir yapı olmasına karşın birçok önemli görevleri olan önemli bir sindirim sistemi organıdır. Bulunduğu yer dolayısıyla mide ile bağırsaklar arası köprü görevi görmektedir. Mideden gelen besinleri bağırsağın geri kalanına uygun bir hale getirmektedir. Duodenum mideden gelen sindirilmiş besinlerin hazırlanmasında görev alan safra kesesi, pankreas ve karaciğerle birlikte çalışmaktadır.

Onikiparmak bağırsağı ülseri, mideden gelen asitli salgı ile sindirim enzimlerinin duodenumun koruyucu yüzey tabakasını tahribatı ile gelişmektedir. Normal duodenum tabakası mide asit salgısına ve sindirim enzimlerine karşı dayanıklıdır. Bazı nedenlerin varlığı veya bu nedenlerin bir araya gelmesi sonucu onikiparmak bağırsağının yüzey alanının koruyucu özelliğinin ortadan kalkmasıyla ülser oluşumu gözlenmektedir.

Onikiparmak bağırsak ülserleri sıklıkla 40 ila 50 yaş arası arasında gelişmektedir. Aynı zamanda erkeklerde kadınlara oranla 4 kat daha sık gözlenmektedir. Onikiparmak bağırsağı ülserleri, onikiparmak bağırsağında görülen hastalıklar arasında en sık izlenen hastalık çeşididir.

Mide asidini arttıran durumlar ülsere bağlı duyulan ağrının şiddetini arttırmaktadır. Açken artan mide asit seviyeleri kişinin ağrılarını arttırdığından ‘açlık ağrıları’na neden olan bir ülser çeşididir.

Onikiparmak bağırsağı ülserleri hastanın yaşam kalitesini azaltan, kişide birçok şikâyete neden olan bir hastalıktır. Ülserler dikkate alınması gereken ilerlemeden teşhis ve tedavi edilmesi gereken bir hastalık çeşididir. Onikiparmak bağırsak ülserinin tedavisinin sağlanmadığı durumlarda hastalık gittikçe ilerleyecek ve kötüleşecektir. Dikkate alınması gereken bir durumdur. 

Onikiparmak Bağırsağı Ülseri Belirtileri

Onikiparmak bağırsağı bulunduğu anatomik konum ve komşuluk kurduğu organlar nedeniyle büyük önem taşımaktadır. Aynı zamanda mide ile bağırsaklar arasında köprü görevi gördüğünden önemli görevleri de yerine getirmektedir. Onikiparmak bağırsağında gelişen ülser de hem bulunduğu yer dolayısıyla hem de duodenumun görevleri nedeniyle hastada çeşitli belirtilere neden olmaktadır. Bu nedenler arasında;

  • Üst karın bölgesinde yanıcı, kemirici ağrı: Onikiparmak bağırsağı bulunduğu konum dolaysıyla ve komşu olduğu organlar nedeniyle üst karın bölgesinin orta kısmında ağrıya neden olmaktadır.  Bu şikâyet hastaların en sık doktora başvurma nedenidir. 
  • Yemeklerden önce veya yemekten birkaç saat sonra ağrının artması: Onikiparmak bağırsağı ülserli hastaların ağrıları yemek yemekle azalsa da yemek yedikten birkaç saat sonra tekrar başlar. Bunun temel nedeni mide içerisindeki asit salgısının artmasıyla ilişkilidir. Yemek yemek mide içerisindeki asit düzeyini azalttığından hastanın ağrıları yemek yemekle azalır. Bu durum da kişilerin sürekli yemelerine, kilo almaya meyilli olmalarına neden olmaktadır.
  • Gece ağrı nedeniyle uykundan uyanma: Midenin boş olması asit salgısının artması onikiparmak ülseri olan hastanın ağrılarını arttıracaktır. Bu tip hastaların klasik yakınması gece uykudan uyandıran şiddetli ağrılardır. Bu hastaları oldukça korkutan bununla birlikte uyku düzenini bozan bir durumdur. Tüm bunlar hastanın yaşam kalitesini düşüren nedenlerdir.  
  • Mide ilaçlarından olan ‘Antiasit’ grubu ilaç alımıyla ağrıların hafiflemesi: Onikiparmak bağırsağı ülserli hastaların ağrı duymasındaki temel nedenlerinden birisi mide içerisindeki asit salgısının artmasıdır. Bu hastalar aldıkları antiasit grubu ilaçlar sayesinde mevcut ağrı şikayetlerinin azaldığını söylemektedirler. 
  • Bulantı/ Kusma: Onikiparmak bağırsağı ülserli hastalar, fazla yemek yeme sonucu mide bulantısı şikayetlerinin olduğunu ve bulantı sonrası kusma ile bir nebze rahatlama hissettiklerini söylerler. Bu durumun başlıca sebebi duodenumda bulunan ülserin mide çıkışında daraltmaya neden olup gıda geçişine engel olmasıdır. 

Duodenumda oluşan ülserler yüzeysel olabildiği gibi bazen ilerleyen durumlarda derin de olabilmektedir. Tedavinin uygulanmaması ya da tedavinin yetersiz kalması bu ülserlerin ilerlemesine neden olacaktır. İlerleyen ülserler;

  • Kusma esnasında parlak kırmızı renkli veya kahve telvesi gibi kan gelmesi: Duodenumda oluşan ülserlerin tedavisi sağlanmazsa ilerlemeye devam edecektir. Bu ilerleme sonucunda kanama meydana gelecektir. Bu kanama, kusma esnasında parlak kırmızı renkli olabilirken bazen de eğer kanama beklemiş ise kahve telvesi gibi kan gelmesi gözlenebilir. 
  • Siyah/ Katran renkli dışkılama: Duodenumda yer alan ülserlerin ilerlemesi kanamaya neden olacaktır. Bu kanamanın artması ve durmaması da hastanın siyah katran renginde, kötü kokulu dışkılamasına neden olacaktır. Dikkat edilmesi gereken bir an önce doktora başvurulması gereken bir durumdur. 

Hastalarda oluşan şikayetlerin şiddeti, hastalığın ilerleme düzeyine göre değişim göstermektedir. Özellikle gece uykudan uyandıran ağrı ile yemekten önce ve yemek yedikten birkaç saat sonra gelişen ağrı varlığı onikiparmak bağırsağı ülseri düşündüren bulgulardır. Hastalar hafif mide ağrısı veya mide bulantısı ile hastalığı geçirebileceği gibi daha ağır tabloyla da gelen hastalar da olacaktır. Düzenli takip ve tedavi bu noktada büyük önem kazanmaktadır.

Onikiparmak Bağırsağı Ülseri Nedenleri

Onikiparmak bağırsağı iç yapısı, mide asit içeriğine dayanıklı koruyucu bir tabaka içermektedir. Bu tabakanın sağlam olması mide asit içeriğine karşı bağırsağın alt tabakalarını korumaktadır. Onikiparmak bağırsağı ülseri ise bu koruyucu tabakanın zamanla tahriş olup yara oluşumuyla kendini göstermektedir. Onikiparmak bağırsağı ülseri oluşumunun nedenleri arasında;

  • Helikobakter Pilori: En sık rastlanan onikiparmak ülser nedenidir. Helikobakter Pilori bir bakteri türüdür. Normal mide veya bağırsak yapısında herhangi bir hasara neden olmayan bu bakteri türü, duodenumdaki koruyucu tabakanın zarar görmesiyle duodenumda ülsere neden olmaktadır. Helikobakter pilori duodenumdaki ülserlerin %90’ının nedenini oluşturmaktadır. Dikkat edilmesi gereken, erken tedavi gerektiren bir nedendir.
  • İlaçlar: Bazı ilaçlar ülser oluşumuna yatkınlık sağlamaktadır. En sık ülser yapıcı nedenler arasında antienflamatuar ilaç grubu yer almaktadır. Aspirin, naproksen, parasetamol ile ibuprofen gibi bu grupta yer alan ilaçların kullanımı mide ve duodenum koruyucu tabakasına zarar vermektedir. Bu da ülser oluşumuna yatkınlık sağlamaktadır.
  • Alkol Kullanımı: Düzenli alkol kullanımı mide ve duodenum koruyucu tabakasına zarar vermektedir. Bu koruyucu tabakanın zarar görmesi de ülser oluşumuna yatkınlık sağlamaktadır.
  • Kafein içerikli içecek tüketimi: Çay, kahve gibi kafein içerikli içeceklerin tüketimi de ülser oluşumuna yatkınlık sağlamaktadır. Bu tarz içeceklerin fazla tüketimi duodenumun normal yapısını bozup ülser oluşumuna katkı sağlamaktadır. 
  • Sigara Kullanımı: Sigara kullanımı, mide asit düzeyini arttıran bir faktördür. Mide asit düzeyinin artması duodenumun koruyucu tabakasına zarar vermektedir. Sigara kullanımı ülser oluşumunu hızlandıran bir risk faktörüdür.
  • Aşırı sinir/ Stres: Aşırı sinirli ve stresli bir yaşam kişilerin mide asit seviyesini yükseltmektedir. Sinir ve stres vücutta hormon üretimini uyararak midede asit salgısının artmasına neden olmaktadır. Bu durum da duodenum ülser oluşumuna yatkınlık sağlamaktadır.
  • Genetik Faktörler: Ailede duodenum ülser varlığı, diğer aile bireylerinde duodenum ülser oluşumuna katkı sağladığı gözlenmiştir. Aile üyelerinde duodenum ülser hikayesi varsa diğer aile bireylerinin de ülser olmaya yatkın olduğu unutulmamalıdır. 

Onikiparmak Bağırsağı Ülseri Teşhisi

Onikiparmak bağırsağı ülseri teşhisinde en önemli yol gösterici yöntem hastadan alınan ayrıntılı anamnezdir. Hastanın ne sıklıkla ağrı çektiği, ağrılarını geçiren herhangi bir şeyin olup olmadığı, gece uyandıran ağrı varlığı sorgulanmalıdır. Düzenli kullanılan ilaç varlığı sorgulanmalı, kronik bir rahatsızlığı olup olmadığı öğrenilmelidir. Tüm bunların ayrıntılı şekilde öğrenilmesi hastalığın teşhisinde oldukça büyük önem taşımaktadır. Duodenum ülserinden şüphelenilmesi durumunda hekimin de uygun görmesi halinde ek test ve görüntüleme yöntemlerine başvurulur. Bu test ve görüntüleme yöntemleri arasında;

  • Seroloji: Duodenum ülser nedeninin Helikobakter pilori olup olmadığının tespiti için kan testi yapılır. Helikobakter Pilori’ye karşı oluşmuş antikorların kanda ELİSA ile saptanması amaçlanır. Bu test hem teşhis sırasında hem de hastalığın tedavisi sırasında oldukça önem taşımaktadır. Helikobakter pilorinin tedavisi diğer ülser nedenlerinin tedavisine göre farklılık içermesinden ötürü oldukça önem taşıyan bir testtir. 
  • Dışkıda (Gaitada) Kan Testi: Duodenumdaki ülserin aktif kanamaya neden olup olmadığının kontrolü gaitada kan testine bakılarak anlaşılabilir. Teşhis aşamasında yardımcı olan bu test aynı zamanda olası bir kanamanın erkenden önüne geçilip tedbirler alınmasını sağlar.
  • Dışkıda (Gaitada) Antijen Testi: Son zamanlarda sıklıkla uygulanan bir yöntemdir. Dışkıda Helikobakter Piloriye karşı oluşmuş antijenler aranır. Duyarlılığı oldukça yüksektir. Tanı koyma esnasında oldukça yardımcı olan bir testtir. 
  • Üre Nefes Testi: Ülkemizde son yıllarda kullanılmaya başlayan ve yöntemin uygulanmasının kolay olması nedeniyle tercih edilen bir testtir. Hasta derin nefes aldırılarak örnek tüpe ağızlık yardımıyla üflemesi sağlanır. Sonrasında hastaya verilen içerisinde ‘üre’ bulunan suyu ağzında çalkalamamak şartıyla ara vermeden içmesi söylenir. Bu suyu içtikten sonra hastanın yarım saat sonra tekrar gelmesi söylenir. Bu yarım saatlik süreçte hastanın kesinlikle sigara içmemesi, ağızdan herhangi besin veya sıvı almaması söylenir. Yarım saatlik sürenin sonunda hastanın tekrar derin bir nefes alarak ağızlık yardımıyla başka bir tüpe üflemesi sağlanır. Bu işlemler tamamlandıktan sonra hasta normal yaşamına dönebilir. Bu test ile hastanın onikiparmak ülserine neden olan etkenin Helikobakter Pilori olup olmadığının kontrolü sağlanır.
  • Endoskopi (Gastroskopi): En kesin tanı alınmasını sağlayan görüntüleme yöntemidir. Endoskopi özel bir makine yardımıyla mide ve duodenum yüzeylerinin kamera yardımıyla görüntülenmesini sağlayan bir yöntemdir. Hastaların endoskopi öncesindeki geceden itibaren yemek yememeleri ve sabah da aç gelmeleri istenir. Bu kamera ile görüntüleme yaparken her yerin net bir şekilde görüntülenmesi açısından önem taşımaktadır. Hasta sabah hastaneye geldiğinde aç olup olmadığı mutlaka sorgulanır. Aç olduğundan emin olduktan sonra hastaya damar yolu açılır. Damar yolu, işlem sırasında kısa süreli anestezik ilaç verilmesi için gereklidir. Hastanın midesi ne tarafta ise o tarafa doğru yatırılır. Hastanın ağzına, Endoskopi cihazının girebileceği şekilde açıklık bulunduran bir ağızlık verilir. Bu, hastanın anestezi altındayken ağzının açık kalmasını ve endoskopi cihazının hastanın ağzını kapatma ihtimaline karşı dişleriyle zarar vermesini engellemektedir. Hasta anestezi altındayken endoskopi cihazıyla onikiparmak bağırsağına doğru ilerlenir. Endoskopi cihazının en büyük avantajı ucundaki kameradır. Bu kamera sayesinde ilerlenen her yerin incelemesi yapılabilmektedir. Onikiparmak bağırsak yüzeyinde gözlenen herhangi bir değişim dikkatle incelenir. Eğer ülser görüntüsü mevcut ise kesin tanı konur.
  • Biyopsi: Biyopsi işlemi aslında endoskopinin bir parçasıdır. Endoskopi cihazıyla onikiparmak bağırsağına giriş yapıldıktan sonra duodenum yüzeyi dikkatle incelenir. Ülser görüntüsü mevcut ise hastaya duodenum ülseri tanısı konur. Ülser nedeninin Helikobakter Pilori olduğundan şüphe duyuluyorsa ya da tanının doğrulanması adına o ülserli bölgeden biyopsi için doku alınır. Bu parça alımı da endoskopi cihazının özel bir kısmı ile sağlanmaktadır. Alınan parçada Helikobakter Pilori üreyip üremediği tedavi esnasında oldukça önem taşımaktadır. 

Onikiparmak Bağırsağı Ülseri Tedavisi

Onikiparmak bağırsağı ülseri erken teşhis konduğunda kolay tedavinin sağlandığı bir hastalıktır. Sadece ilaç tedavisiyle değil, hastanın da yaşam biçimini değiştirerek tedaviye katkı sağlaması gerektiği bir hastalıktır. Kişinin sağlığına zarar verebilecek davranışlardan uzak durması, gerekli ise perhiz ile kendi sağlığına zarar veren besinleri hayatından çıkarmalıdır. İlaç tedavisini aksatmamalı, hekimin uygun gördüğü şekilde ilaçlarını almalıdır. Tedavi şekilleri başlıca;

  • Diyet: Tek başına uygulanan çözüm olan bir yöntem değildir. Daha çok hastanın şikayetlerini kontrol altına almak için uygulanan bir yöntemdir. Başlangıç seviyesindeki bir duodenum ülseri ise veya tedavi sürecinde ilaç tedavisine yardımcı olmak amacıyla veyahut ülser başlangıç göstermeden uygulanabilecek bir yöntemdir. Duodenum ülseri tedavisinde uygulanan özel bir diyet listesi mevcut değildir. Bunu daha çok hasta belirlemektedir. Hastayı eğer soğan yemek rahatsız ediyorsa diyet listesinden soğan çıkarılır. Hastalık yeni gelişiyorsa özellikle alkol alımı yasaklanmalıdır. Bu hem tedaviyi aksatacak hem de hastanın klinik durumunu ağırlaştıracak bir etkendir. Hastanın eğer kan sulandırıcı veya romatizmal hastalığı için kullandığı ilaç mevcutsa bu doktor kontrolünde mümkünse kesilmelidir. 
  • İlaçlar: Onikiparmak bağırsağı ülserinin temel tedavisi ilaç tedavisidir. Öncelikle hastanın şikayetlerinin temeli olan mide asidine yönelik tedavi uygulanır. Mide asidinin azaltılmasına yönelik tedavi hastanın şikayetlerinde azalmaya neden olacaktır. Mide asidinin yakıcı etkisinden kurtulan duodenumun yüzeyini korumak için koruyucu tedavi uygulanır. Eğer ülserin etkeni Helikobakter Pilori ise buna uygun antibiyotik tedavisi de tedavi planına eklenmelidir. 
  • Ameliyat: Onikiparmak bağırsağı ülseri erken teşhis ve uygun tedavi sayesinde iyileşebilen bir hastalıktır. Hasta tarafından tedavinin aksatılmayıp, uygun bir şekilde ilaç alımı sağlandığı takdirde tedavi sağlanmaktadır. Bunun aksine tedavinin aksatılıp uyulmadığı, geç teşhis edilen ve doktorun söylediklerine uyulmadığı takdirde daha büyük sorunlarla karşılaşılabilmektedir. Duodenumdaki ülser kanamaya yol açabilir, stenoz dediğimiz daralma ve sonrasında tıkanmaya neden olabilmektedir. En korkulan durum ise duodenumdaki ülser delinmeye neden olabilir. Bu tarz acil durumlar eğer ilaç tedavisine yanıt vermiyor ise hastayı hemen ameliyata hazırlamak gerekmektedir.  

Onikiparmak Bağırsağı Ülseri Tedavi Edilmezse

Onikiparmak bağırsağı ülseri mutlaka ilerleme göstermeden tedavi edilmesi gereken bir hastalıktır. Hastalığın tedavisi sağlanmaz ise oldukça büyük problemlerle karşılaşılacaktır. Onikiparmak bağırsağında yer alan ülser zamanla ilerleme gösterip tüm onikiparmak bağırsağında ülser oluşumu sağlayabilir. Sadece bununla kalmayıp bu ülserli oluşumlar ilerleme gösterip kanamaya neden olabilmektedir. Bu kanamalar bazen kontrol edilmesi oldukça zor kanama haline gelmektedir. Bu kişinin hayatını tehdit eden bir durumdur.

Duodenumdaki ülserli oluşumlar ilerleme göstererek ‘stenoz’ dediğimiz daralmaya neden olabilmektedir. Bu daralmalar ülserli oluşumların bağırsakta oluşturdukları savunma sisteminin gösterdiği tepki sonucu oluşmaktadır. Daralmanın derecesi hayati tehlikeyi belirleyen faktördür. Çünkü onikiparmak bağırsağı mide ile ince bağırsaklar arasında köprü görevi görmektedir. Mideden gelen besinlerin darlığa bağlı olarak az iletilmesi hastada hazımsızlık, bulantı, kusma gibi daha birçok nedene yol açacaktır. Duodenumdaki bu daralmalar tamamen tıkanıklığa kadar ilerlemektedir. Böyle bir durumda kişinin normal yaşamına devam etmesi olanaksızdır. Bu tarz insanların bir an önce ameliyat edilerek tedavi edilmesi gerekmektedir, acil bir durumdur.

Onikiparmak bağırsağı ülser oluşumları eğer tedavi edilmezse, bağırsak iç yapısına zarar vererek delinmeye neden olabilmektedir. Mideden gelen asitli gıdaların delinmeyle karın içi boşluğa sızmasına neden olmaktadır. Sızan bu asitli sıvı karın içerisinde yer alan organlara zarar verecektir. Hayatı tehdit eden bir durumdur. Acilen ameliyat ile tedavi edilmesi gereken bir durumdur.

Yapılan araştırmalara göre Helikobakter Pilori’nin neden olduğu onikiparmak bağırsağı ülseri tedavi edilmediği takdirde kansere dahi yol açabildiği gözlenmiştir. Ülser oluşumu ciddi sağlık sorunu teşkil eden bir durumdur. Bağırsak iç yapısını değiştiren ülseratif oluşumların Helikobakter Pilori’nin de etkileşimiyle kanser oluşumu için daha da riskli bir hale getirecektir.

Onikiparmak bağırsağı ülseri dikkate alınması gereken, teşhis edildikten hemen sonra mutlaka tedavi edilmesi gereken bir hastalıktır. Tedavinin sağlanmaması gibi bir durum hayati tehlike arz etmektedir. Bu yüzden erken tedavi sağlanması kişinin sağlığını korumakla birlikte bazen hastanın hayatını da kurtarabilmektedir.

Onikiparmak Bağırsağı Ülserine Ne İyi Gelir? Ne İyi Gelmez?

Onikiparmak bağırsağı ülseri için yapılması istenen şeyler aslında hastanın yaşam biçimini değiştirmesine dayanmaktadır. Sigara mide asit düzeyini arttırmakla birlikte daha birçok rahatsızlığı da beraberinde getirmektedir. Bu yüzden hastalardan eğer sigara kullanıyorlarsa bırakmaları tavsiye edilmelidir. Tedavi aşamasında sigara kullanımı da tedavi sürecini uzatan ve hastayı kötü etkileyen bir durumdur. Bu yüzden hastadan öncelikle sigarayı bırakması istenir. Hasta eğer düzenli olarak alkol kullanıyorsa özellikle hastalığın başlangıç sürecinde alkolü bırakması istenir. Bu hem hastanın sağlığı hem de tedavi süreci için gereklidir.

Hastalara yıllar öncesinde duodenum ülseri tavsiye edilen diyet artık terk edilmiş bir seçenektir. Hasta kendi diyetini kendi belirlemelidir. Çok acı, çok baharatlı veya çok ekşi besinlerden uzak durun gibi bir durum söz konusu değildir. Bunun yerine hastanın soğan yedikten sonra şikayetleri artıyorsa yemeklerinden çiğ soğanı çıkarmaları istenir. Kişiyi rahatsız eden çok sıcak veya çok soğuk içecekleri tüketmemesi önerilir. Bu şekilde hastanın düzenli, sağlıklı bir beslenme programı oluşturması istenir.

Hastaların günlük yeterli su aldıklarını kontrol etmeleri söylenmelidir. En az yemekler kadar hastanın günlük aldığı su miktarı da önem taşımaktadır. Çay veya kahve gibi kafein içerikli besinlerin alımı sınırlandırılmalıdır. Bu hastaların şikayetlerini azaltmaya yardımcı olacaktır. Öğünlerde yenen yemeklerin porsiyonları küçültülmeli, az az sık sık yemek yenmelidir. Midenin uzun süre boş kalması engellenmelidir.

Yemeklerde özellikle kızartma gibi ağır, yağlı yemek çeşitleri tercih edilmemelidir. Bunun yerine daha hafif sebze yemekleri tercih etmek hem normal yaşamdaki sağlık açısından hem de duodenum ülserinin oluşturduğu şikayetleri dindirme açısından yardımcı olacaktır. Başta kan sulandırıcı veya romatizmal hastalık tedavisinde kullanılan ilaçlar gibi ülser oluşumuna yardımcı olan ilaçların mümkünse kesilmesi mümkün değilse kontrollü alımı sağlanmalıdır.

Stres faktörü, mide asit düzeyini arttırdığından ötürü duodenum ülseri şikayetlerini şiddetlendirmektedir. Bu yüzden hastaların özellikle stresten uzak yaşam sürmeleri hem şikayetlerinin gerilemesi açısından hem de yaşam kalitesini arttırması bakımından önem taşımaktadır. Unutulmamalıdır ki kişi kendi şikayetlerini arttıran şeylerden uzak durmalıdır. Herhangi kesin bir kısıtlama mevcut değildir.

Onikiparmak Bağırsağı Ülseri İlaçları

Onikiparmak bağırsağı ülserinin asıl tedavisi ilaçla sağlanan tedavidir. Erken teşhis sağlandığı taktirde hastalığın tedavisi kolayca sağlanmaktadır. Hastadan hastaya tedavi protokolü değişim göstermektedir. Özellikle Helikobakter Pilorinin neden olduğu onikiparmak bağırsağı ülserin tedavisinde ekstradan hastalara antibiyotik tedavisi başlanır. Hastalara verilen ilaçlar arasında;

  • Proton Pompa İnhibitörleri (PPİ): Mide asit düzeyini azaltan ilaç grubudur. Diğer ilaç gruplarına göre mide asit düzeyini en fazla azaltan ilaç grubu Proton Pompa İnhibitörleridir. Midede yer alan asit salgısında görevli enzimi bloke ederek asit salgısını engellemektedir. Mide asit düzeyindeki azalış, onikiparmak bağırsağında yer alan ülserlerin neden olduğu mide ekşimesi, hazımsızlık gibi şikayetlerin azalmasını sağlayacaktır. Ancak bu durum da bazı gıdaların emiliminde sorunlar çıkaracaktır. Sıklıkla izlenen yan etkileri arasında; Baş ağrısı, ishal (diyare), bulantı, baş dönmesi, bitkinlik hissi, karın ağrısı yer almaktadır. Nadir olarak da; vücutta kaşıntı, döküntü, şişkinlik gibi yan etkileri de gözlenmektedir. Proton Pompa İnhibitörleri grubu ilaçlara örnek olarak;
  • Omeprazol
  • Lansoprazol
  • Pantoprazol
  • Esomeprazol
  • Rabeprazol
  • H2 Reseptör Antagonistleri: Proton pompa inhibitörlerine göre daha az etkili olduklarından kullanımı sınırlıdır. H2 reseptör antagonistleri, midede yer alan özel bir hücrenin ürettiği ‘histamin’ salınımını engelleyerek midedeki asit salgısını azaltmaya yönelik etki etmektedir. Histamin midedeki asit salınımını sağlayan bir hormondur. H2 reseptör antagonist grubu ilaçlara örnek olarak;
  • Simetidin: İlk olarak bulunan ve kullanılan ilaçtır. Karaciğerde metabolize olması bazı sorunlara neden olmaktadır. Özellikle kendisi gibi karaciğerde metabolize olan ilaçların metabolizmasını yavaşlatmaktadır. Bu yüzden bu grup ilaçların hastaya reçete edilmeden öncesinde hastanın düzenli kullandığı ilaç varlığı sorgulanmalıdır. Uzun süreli Simetidin kullanımı erkeklerde memelerin büyümesine (jinekomasti), sperm sayılarında azalmaya (azospermi) ve memeden süt gelmesine (galaktore) neden olacaktır. Dikkatli kullanılması gereken bir ilaçtır.
  • Ranitidin: Simetidine göre daha uzun etki gösteren ve daha güçlü bir ilaçtır. Karaciğerde metabolize olmadığından diğer ilaç gruplarıyla etkileşim kurmamaktadır. Daha güvenli ve güçlü etkisiyle daha çok tercih edilmektedir.
  • Famotidin: Simetidin ve Ranitidine göre kat kat daha etkili olan etkili olan bir ilaçtır. Karaciğerde metabolize olmadığından karaciğerde metabolize olan ilaçlarla etkileşim halinde değildir.
  • Nizatidin: Diğer ilaçlara göre vücutta daha iyi metabolize olan vücuttaki biyoyararlanımı %100’e kadar arttırılmış ilaç grubudur. Simetidin ve Ranitidine göre daha etkili olan bir ilaçtır. 
  • Antibiyotik Tedavisi: Helikobakter Pilorinin neden olduğu duodenum ülserleri ancak diğer grupta yer alan ilaçlarla birlikte antibiyotik tedavisiyle mümkün olmaktadır. Diğer grup ilaçlar mide asit salgısını azalmaya yönelik etki ederken antibiyotik tedavisi Helikobakter Pilori’nin tedavisini sağlamaktadır. Bu antibiyotiklere örnek olarak;
  • Tetrasiklin
  • Amoksisilin
  • Azitromisin
  • Klaritromisin
  • Metronidazol
  • Oflaksosin

Günümüzde bilinçsiz kullanılan antibiyotik tedavileri bakterilerin antibiyotik direnci kazanmasına neden olmaktadır. Bu da eskiden kullanılan antibiyotiklerin artık hastalığın tedavisinde kullanılmamasına neden olmaktadır. Sürekli olarak bakterilerin direnç geliştirmediği antibiyotik bulma araştırmaları sürmektedir. Bu yüzden hastalardan doktorun vermediği antibiyotik türevi ilaçlarını kullanmamaları önerilmelidir.

Onikiparmak bağırsağı ülseri tedavisinde kullanılan ilaçların her biri hastaya özel olarak yazılmaktadır. İlaçlar yazılırken hastanın yaşı, klinik durumu, beraberinde kullandığı ilaç varlığı, kronik hastalıkları dikkate alınarak yazılmaktadır. Benzer semptomların varlığı başkasının ilaçlarını kullanabileceğiniz anlamına gelmemektedir. Başkasının ilacını kullanmak sizi iyileştirmek yerine daha da kötü yapabilir. Onikiparmak bağırsağı ülseri oluşumundaki en büyük faktör ilaçlardır. Özellikle duodenum ülserli hastaların bu konuda daha bilinçli davranması gerekmektedir.

Onikiparmak bağırsağı ülseri hayatı kısaltan bir hastalık değildir. Kişinin yaşam kalitesini düşüren bir hastalıktır. Erken teşhis ve tedavinin sağlanması durumunda tamamen iyileşmenin olduğu bir hastalıktır. Hastanın yaşam şeklini de değiştirmesiyle ülserin tekrarlaması gibi bir durumla karşılaşılmayacaktır. Zararlı alışkanlıkların terk edilip, sağlıklı yaşam biçimini hayat tarzı haline getirmek onikiparmak bağırsağı ülseri için tedavi edici dahi olmaktadır. 

Onikiparmak Bağırsağı Ülseri için Hangi Doktora Gidilir?

Onikiparmak bağırsağı ülseri için hastaların Dahiliye (İç Hastalıkları) bölümünün ‘Gastroenteroloji’ dalına başvurmaları gerekmektedir. Belirtiler sindirim sistemini ilgilendiren şikayetler olduğundan ve zaman zaman şikayetlerin şiddeti arttığından hastalar bir an önce doktora başvurmaktadır. Özellikle gece uykudan uyandıran ağrıların varlığı hastaları endişelendirip doktora başvurmalarına neden olmaktadır. Duodenum ülseri dikkate alınması gereken bir hastalıktır. Teşhis ve tedavinin bir an önce sağlanıp, ülserin ilerlemesi engellenmelidir.

Makaleyi faydalı buldun mu?
0
0
Makeleyi Paylaşın

Onikiparmak Bağırsağı Ülseri ile İlgili Sıkça Sorulan Sorular

Duodenum ülseri kanser yapar mı?

Duodenum ülseri oluşumu bağırsak iç yapısını değiştiren bir durumdur. Normal yapısından, ülserli bir hale gelen bağırsak yapısına Helikobakter Pilori’nin de eklenmesiyle daha da tehlikeli bir hale gelmektedir. Eğer hastalığın tespiti sağlanmayıp, hasta hayatını bu şekilde kontrolsüz devam ettirirse kanser oluşumu için risk faktörü teşkil eder. Duodenum ülseri dikkat edilmesi gereken, düzenli bir şekilde tedavi edilmesi gereken bir hastalıktır.

Int. Dr. Sinem Köse