Ağızda Acı Tat
Genellikle bozulmuş ağız hijyeni veya ağız kuruluğu gibi nedenlerin sonucunda ortaya çıkabilen ağızda acı tat, astım, reflü veya gebelik sonucu olabilir. Tedavisi altta yatan sebebe göre planlanır.
Ağızda Acı Tat Nedir?
Ağızda acı bir tat olması veya ağızda acılık olması, keskin veya ekşi yemekler sonrasında normal olarak karşılanmaktadır. Fakat uzun süreli bir şekilde ağızda acı tat olması durumunda ise ek birtakım hastalıklar düşünülmelidir. Genellikle bozulmuş ağız hijyeni veya ağız kuruluğu gibi nedenlerin sonucunda ortaya çıkabilecek olan ağızdaki acı tat durumu astım, reflü veya gebelik gibi karmaşık durumların bir sonucu olarak da karşımıza çıkabilmektedir. Bu yüzden ağızda acı tat gibi bir hissin oluşmasının altında yatan nedenin bulunup, bu nedene yönelik tedavi verilmesi gerekmektedir.
Ağızda Acı Tata Eşlik Eden Belirtiler Nelerdir?
Ağızda kalıcı bir şekilde oluşan tat bozukluğuna “disguzi” ismi verilmektedir. Ağıza acı tat gelmesi çeşitli durumların bir sonucu olarak görülebildiği için, altta yatan nedene bağlı olarak ağıza acı tat gelmesine de birbirinden farklı belirtiler eşlik edebilmektedir. Fakat genel olarak ağıza acı tat gelmesini hastalar “metalik, kokuşmuş veya tuzlu” bir tat olarak nitelendirmektedirler.
- Ağız kuruluğu durumu ağızda acı tat oluşmasına neden olduğu gibi, ağızda acı tat durumunun bir belirtisi olarak da görülebilmektedir. Özellikle Sjögren Hastalarında ağızda ciddi anlamda bir kuruluk olmaktadır ve bu hastalarda ağızda acı bir tat oluşması gibi bir durum söz konusudur.
- Ağızdaki tat bozukluğuna, ağza acı su gelmesi ve göğüste yanma gibi belirtiler eşlik edebilmektedir.
- Ağıza acı tat gelmesine, burun akıntısı eşlik edebilmektedir. Ağızda acı tat ve koku kaybı da sıkça karşılaşılan durumlar arasındadır.
Ağızda Acı Tat Nedenleri Nelerdir?
Ağızda acı tat oluşmasının birbirinden farklı nedenleri bulunmaktadır. Bu nedenler basit önlemlerle önlenebilecek nedenler olup, genellikle ciddi sorunlara neden olmamaktadır. Fakat durum her ne olursa olsun, altta yatan nedenin bulunması ilgili tedavi açısından önem arz etmektedir.
- Ağızda acı tat oluşmasının en önemli nedenleri arasında “kuru ağız” olması gösterilmektedir. Kuru ağız durumunda ağızda yeteri derecede tükrük üretilmemektedir ve ağızda yeterince tükürük üretilmemesine bağlı olarak, ağızdaki bakteri sayısı artmaktadır. Artan bakterilere bağlı olarak da bireyler böyle bir hisse kapılabilmektedir.
- Ağızda acı tat oluşmasının bir diğer önemli nedeni olarak “diş ile ilgili problemler” gösterilebilmektedir. Kötü diş hijyenine sahip olan bireylerde ağızda acı tat olması durumu sık bir şekilde görülebilmektedir. Buna ek olarak “diş çürükleri” ve “diş eti iltihaplanması” gibi durumlar sonucunda da ağızda acı tat oluşabilmektedir.
- Gebeliğin özellikle ilk 3 aylık döneminde ağızda acı tat hissi görülmesi normal olarak karşılanabilmektedir. Bu durum genellikle ilerleyen gebelik haftalarına bağlı olarak gerilemektedir.
- Menopoza giren kadınlarda da ağıza acı tat gelmesi gibi bir durum ortaya çıkabilmektedir.
- Reflüsü olan hastalarda da ağıza acı tat gelmesi gibi bir durum ortaya çıkabilmektedir. Gastro – Özefagial Reflü Hastalarında ağıza genellikle asitli veya acı bir su gelmesi gibi şikayetler söz konusudur.
- Yüksek derecede stresli ve kaygılı bireylerde de ağızda acı tat durumu görülebilmektedir. Stres veya kaygı durumlarında tat alma duyusunda birtakım değişiklikler olabileceği için, bu hastalarda tat alma konusunda birtakım sorunlar olabilmektedir.
- Epilepsi, Multipl Skleroz ve Demans gibi nörolojik birtakım hastalıklarda da bazı durumlarda ağıza acı tat gelmesi gibi bir durum ile karşılaşılabilmektedir.
- Demir eksikliği anemisinde kullanılan “demir ilaçları” da ağıza metalik tat gelmesine neden olabilmektedir.
Ağızda Acı Tat Teşhisi
Ağızda acı tat toplumda sıkça karşılaşılan bir durumdur. Çeşitli nedenler sonucunda ortaya çıkabilecek olan ağızda acı tat durumunun teşhisi için ek bir görüntüleme yöntemine ihtiyaç yoktur. Doktorlar tarafından doğru bir fizik muayene ve öykü alınmasıyla beraber, çoğu zaman ağızda acı tadın nedeni bulunacaktır.
Ağızda Acı Tat Tedavisi
Ağızda acı tat durumu çeşitli hastalıklara bağlı olarak ortaya çıkabilmektedir. Ağızda acı tat olmasına neden olan durumun tespit edilmesi, ilgili tedavinin doğruluğu açısından oldukça önemlidir. Aksi takdirde uygulanacak tedavi uzun dönemli bir iyileşme sağlamayacaktır.
- Ağızda acı tat oluşmasının nedeni eğer ki Gastro – Özefagial Reflü hastalığı ise, bu hastalığın tedavisi için “anti – asit” ilaçlar veya “proton pompa inhibitörleri” kullanılabilmektedir.
- Diş çürüklerine bağlı olarak da ağızda acı tat oluşması gibi bir durum oluşabileceği için, diş çürüğü olan bireylere “dolgu tedavisi veya kanal tedavisi” işlemleri ilgili diş hekimlerince uygulanabilmektedir.
- Sjögren sendromu ağızda kuruluk ile karakterize sistemik bir hastalıktır. Bu hastalıkta, ağız kuruluğunun bir sonucu olarak ağızda acı tat durumu görülebilmektedir. Bu hastalığın tedavisinde “hidroksiklorokin” etken maddeli ilaçlar kullanılabilmektedir.
Ağızda Acı Tat Tedavi Edilmezse
Ağızda acı tat olması durumu çeşitli hastalıkların bir sonucu olarak görülebilmektedir. Ağızda acı tat olmasına neden olan durumlar genellikle çok ciddi değildir. Dolayısıyla tedavi edilmemiş ağızda acı tat durumunda ciddi sonuçların olması beklenmemektedir. Fakat bazı durumlarda ağızda acı tat olması durumu tedavi edilmezse, ilgili hastalıklar daha da ilerleyebilmektedir. Örneğin diş çürüğüne bağlı olarak gelişen ağıza acı tat gelmesi durumu, uygun bir şekilde tanı konulup tedavi edilmezse, diş çürüğü gittikçe ilerler. İlerleyen diş çürüğüne bağlı olarak da diş kaybı gibi istenmeyen bir durum ortaya çıkabilmektedir.
Ağızda Acı Tata Ne İyi Gelir?
Ağızda acı tat oluşmasının önemli nedenleri arasında kötü ağız hijyeninin olması gelmektedir. Kötü ağız hijyeni olan bireylerde birbirinden farklı belirtiler görülebilmektedir. Bu tarz belirtilerin ortaya çıkmasının engellenmesi adına “dişleri düzenli bir şekilde fırçalamak” gerekmektedir. Dişleri düzenli olarak fırçalamaya ek olarak “diş ipi” kullanımı da ağız hijyeni için oldukça önemlidir. Tüm bu durumlara ek olarak diş fırçalamalarının arasında “anti – bakteriyal ağız gargarası” kullanımı da ağızdaki acı tatın giderilmesi açısından önem taşımaktadır.
Stres ve aşırı kaygı durumlarında da ağıza acı tat gelmesi gibi bir durumla karşılaşılabilmektedir. Bu yüzden bireylerin kaygılanmasına veya aşırı derecede streslenmesine neden olan durumlardan uzak durmaları gerekmektedir.
Ağızda Acı Tata Ne İyi Gelmez?
Ağızda acı tat oluşmasının en önemli nedeni olarak “kötü ağız hijyeni” gösterilmektedir. Dolayısıyla dişlerini yeterince fırçalamayan bireylerde daha sık bir şekilde ağızda acı tat olması durumu görülmektedir. Bu duruma ek olarak “diş ipi kullanmayan” bireylerde de daha sık bir şekilde acı tat durumu görülmektedir. Diş çürüğü olan bireylerin uygun bir şekilde tedavi almaması durumunda da ağızdaki tat kaybı ilerlemektedir. Bu yüzden ağızda oluşan herhangi bir normal olmayan durumda ilgili diş hekimlerince muayene olunması gerekmektedir.
Ağızda acı tat olmasının önemli nedenleri arasında Gastro – Özefagial Reflü Hastalığı gösterilmektedir. Bu hastalık mide asidinin olması gereken yerden daha yukarılara doğru hareket etmesi sonucunda oluşmaktadır. Bu bireylerde ağza acı su gelme şikayeti oldukça sık bir şekilde karşımıza çıkmaktadır. Dolayısıyla bu şikayetlerin artmasını engellemek amacıyla “kahve, çay, sigara ve asitli içeceklerden” uzak durmak gerekmektedir. Midedeki asit salgısını arttıracak olan bu eylemlerden uzak durulmaması durumunda, ağıza acı tat gelmesi durumu ne yazık ki daha da artacaktır. Ağızda acı tat mide bulantısı için bir öncül olabileceği gibi ağızda acı tat ve mide bulantısı birlikte görülebilmektedir.
Ağızda Acı Tat İlaçları
Ağızda acı tat oluşmasına neden olan durum Gastro – Özefagial Reflü hastalığı ise, bu hastalığın tedavisinde “anti – asit” etken maddeli ilaçlar veya “proton pompa inhibitörleri” kullanılabilmektedir. Aksi takdirde altta yatan nedenin medikal olmayan yöntemlerle de çözülmesi mümkündür. Yaşam tarzında yapılacak olan küçük ama önemli değişiklikler ağızda acı tadın oluşmasını engelleyebilmektedir..
Anti – Asit İlaçlar: Antasitler olarak da bilinen bu ilaçlar, mide asidini nötr hale getirmek amacıyla kullanılmaktadırlar. Bu ilaçlar asit salgısını baskılamamaktadırlar. Vücuttaki gastrin miktarını arttırarak etki gösteren bu ilaçlar, bazı durumlarda daha fazla asit salgılanmasına yol açabilmektedir. Bu ilaçlara örnek olarak “Sodyum Bikarbonat, Kalsiyum Karbonat, Magnezyum Hidroksit ve Alüminyum Hidroksit” gösterilebilmektedir. Etkisi en hızlı başlayan ve en hızlı biten ilaç olarak Sodyum Bikarbonat gösterilebilirken, ishale neden olan ilaç olarak da Magnezyum Hidroksit örnek olarak gösterilebilmektedir. Böbrek yetmezliği olan hastalarda Magnezyum Hidroksitin kullanılmaması gerekmektedir. Magnezyum Hidroksitin aksine Alüminyum Hidroksit etken maddeli ilaçlar kabızlığa neden olabilmektedir.
Proton Pompa İnhibitörleri: Gastroözefagial Reflü Hastalığında kullanılan bu ilaçların birbirinden farklı yan etkileri bulunmaktadır. Bu ilaçların en nemli yan etkilerinden bir tanesi vücuttaki B12 Vitaminin düzeyini azaltmalarıdır. Bu etkiye ek olarak “kandaki kalsiyum ve magnezyum düzeyini düşüren” bu ilaçlar, bazı durumlarda böbrek yetmezliğine neden olabilmektedir. Sabah kahvaltısından 1 saat önce alınması gereken bu ilaçlar genellikle kapsül veya tablet şeklindedir. Uzun süreli kullanıldıkları takdirde kemik yoğunluk takibi ve kalsiyum takibi yapılması gerekmektedir.
Hamilelikte Ağızda Acı Tat
Hamilelik döneminde sıkça karşılaşılan sorunlardan bir tanesi ağızda acılık hissi olması veya ağızda tat kaybının olmasıdır. Hamileliğin ilk 3 aylık döneminde sık bir şekilde karşımıza çıkan ağza acı tat gelmesi durumu, gebeliğin ilerleyen dönemlerinde azalmaktadır. Bazı durumlarda gebeliğin bütün dönemlerinde görülebilen bu durumun düzelmesi için, gebeliğin sonlanmasını beklemek gerekebilmektedir. Gebelikte ağızda acı tat oluşmasının önemli nedeni arasında gebelik dönemindeki hormonlardaki değişimler gösterilebilmektedir. Değişen hormonlara bağlı olarak, gebelik döneminde bazı yiyeceklere karşı bir tiksinti duyulabilmektedir. Tiksinti duyulması nedeniyle bazı yiyecekler veya içecekler ağızda kötü bir tat veya kötü bir koku bırakabilmektedir.
Kadınlarda gebeliğe ek olarak, menopoz döneminde de ağızda acı tat oluşması durumu görülebilmektedir. Menopoz döneminde ağızda acı tat olmasının nedeni olarak, azalan östrojen hormonu sorumlu tutulmaktadır. Bu duruma ek olarak sürekli ağız kuruluğu yaşayan bireylerde, menopoz sonrası ağıza acı tat gelmesi durumu daha sık bir şekilde görülmektedir.
Çocuklarda Ağızda Acı Tat
Çocuklarda yetersiz ağız hijyeni nedeniyle, ağızda acı tat oluşması gibi belirtiler daha sık bir şekilde görülebilmektedir. Çocuklarda kötü ağız hijyeni, çürük diş gibi nedenlerin bir sonucu olarak ağızda acı tat durumu görülebileceği gibi, reflü veya demir ilacının kullanılmasına bağlı olarak da ağızda acı tat durumu ortaya çıkabilmektedir. Çocuklarda bu durumun önlenmesi adına, ebeveynlerin oldukça dikkatli olmaları gerekmektedir. Küçük yaşta diş fırçalamak gibi alışkanlıkların bu çocuklara kazandırılması, ilerleyen yaşlarda çeşitli hastalıkların önlenmesi adına önemli olacaktır.
Ağızda Acı Tat için Hangi Doktora Gidilir?
Ağıza acı tat gelmesi çeşitli durumların bir sonucu olarak görülebileceği için, bireylerin kendilerini takip etmeleri oldukça önemlidir. Altta yatan herhangi bir sebep olduğunu düşünmediğiniz durumlarda ani bir şekilde ağzınıza acı tat geliyorsa İç Hastalıkları Uzmanına muayeneye gitmeniz gerekebilmektedir. Ağızda acı tat olmasına, diş ağrısının da eşlik etmesi durumunda ise Diş Hekimine muayeneye gitmeniz gerekmektedir. Diş çürükleri de ağızda acı tadın oldukça önemli nedenleri arasında yerini almaktadır.
Ağızda Acı Tat ile İlgili Sıkça Sorulan Sorular
Hamilelikte ağızda acı tat ne zaman başlar ve ne zaman biter?
Hamilelik döneminde sık bir şekilde ağızda acı tat hissiyatı görülebilmektedir. Gebeliğin özellikle ilk 3 aylık döneminde sık bir şekilde karşımıza çıkan ağızda acı tat hissi, gebeliğin ilerleyen dönemlerinde gitgide azalmaktadır. Fakat bazı durumlarda ise gebeliğin sonuna veya gebelik sonrasına doğru düzelmeyen bu durumun ortalama sonlanma veya azalması gebeliğin 5 – 6. aylarına tekabül etmektedir.