AIDS
AIDS (HIV) bağışıklık sistemini savunmasız hale getirip ölümcül hastalıklara yol açabilen bir hastalıktır. Tedavinin amacı virüs miktarını olabildiğince düşük seviyelerde tutmaktır.
AIDS (HIV) Nedir?
HIV ve AIDS aynı değildir.
HIV (Human Immunodeficiency Virus / İnsan Bağışıklık Yetmezliği Virüsü), insan vücuduna girdikten sonra bağışıklık sistemine zarar vererek vücudu enfeksiyonlara, kanserlere açık hale getirebilen bir virüstür. Bu virüs, vücudun savunma mekanizmasında önemli bir rol oynayan akyuvarları (lökositler) hedef alarak akyuvarların işlev kaybına ve ölümüne yol açar. Gerekli tedavi uygulanmadığında ortaya çıkan hastalık tablosu için sorumlu mekanizma budur.
AIDS (Accured Immune Deficiency Syndrome/ Kazanılmış Bağışıklık Yetersizliği Sendromu), ilerlemiş HIV enfeksiyonunun sebep olduğu bağışıklık sisteminin enfeksiyonlara ve kanserlere direncinin azaldığı evredir. Ciddi ve ölümcül hastalıkların ortaya çıktığı asıl evre budur.
Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre dünyada HIV taşıyan kişi sayısı 37 milyon. Ülkemizde HIV pozitifliği yıllara göre artış göstermektedir. 2018 yılındaki verilere göre ülkemizde 21.520 tane HIV/AIDS vakası kayıtlara geçmiştir. Vakaların en fazla 25-29 yaş grubunda görülmüştür.
HIV bulaşması açısından riskli gruplar şu şekildedir;
- Riskli cinsel ilişki öyküsü olanlar
- Kan ve kan ürünlerini sık kullananlar
- Madde kullananlar(enjektörle)
- Mahkumlar
- Göçmenler
- Evsizler
- Sağlık çalışanları
AIDS (HIV) Nasıl Bulaşır?
Korunmasız her türlü cinsel temas ile (oral, vajinal, anal), HIV meni (semen) ile bulaşabileceği gibi pre-seminal, yani meni gelmeden hemen önceki berrak sıvı ile de bulaşabilir
- Kan yoluyla
- İlaç bağımlıları, madde kullanan kişilerin ortak enjektör kullanımıyla
- Anneden bebeğe gebelik döneminde plasenta ya da göbek bağı yoluyla
- Anneden bebeğe doğum sırasında vajinal sıvılar ile
- Anneden bebeğe doğum sonrasında anne sütüyle
- Kan transfüzyon ürünleriyle bulaşma günümüzde neredeyse hiç görülmemektedir. Çünkü nakil edilecek tüm kan ürünleri HIV taramasından geçmektedir.
AIDS (HIV) Nasıl Bulaşmaz?
AIDS'in nasıl bulaştığını bilip bu risklerden uzak durmak kadar, nasıl bulaşmadığını da bilmek önemlidir. Bunları bilmek sosyal hayat açısından oldukça faydalıdır.
Bu durumlarda AIDS bulaşması gerçekleşmez:
- Sosyal öpüşme, dokunma
- Aynı evde, iş yerinde ve odada bulunma
- Yüzme havuzu, banyo, duş, genel tuvalet, hamam, havuz, sauna paylaşımı
- Aynı telefonu kullanma
- Sigara paylaşma
- Ortak giysi kullanımı
- Tabak, çatal, kaşık, bıçak, bardak paylaşımı
- Böcek sokması, sinek sivrisinek, hayvan ısırması, evcil hayvanlarla aynı ortamda bulunma
AIDS (HIV)'den Korunma Yöntemleri
- Korunmasız cinsel ilişki sayısının artışı, HIV bulaş riskindeki artışı da beraberinde getirdiğinden cinsel ilişki esnasında kondom(prezervatif) kullanılmalıdır.
- Jiletler, manikür ve pedikür aletleri, tırnak makasları ortak kullanılmamalıdır.
- Dövme yapma, kulak delme aletleri kullanılmadan önce uygun şartlarda steril edilmiş olmalıdır.
AIDS (HIV) Belirtileri Nelerdir?
AIDS (HIV) belirtileri sıralı olarak akut dönem, sesiz dönem ve ileri dönem olarak 3 dönemde seyreder.
Akut Dönem
HIV’in vücuda giriş yaptığı ilk haftalarda görülen belirtiler, bu belirtiler hiç olmayabileceği gibi başka bir hastalığın belirtileriyle karıştırılıp HIV sebepli olduğu atlanabilir. Bu belirtilerin çoğu grip benzeri bir tablo oluşturur. HIV pozitif bireyin en bulaştırıcı olduğu dönem bu dönemdir.
- Ateş, kas-eklem ağrıları, baş ağrısı
- Boğaz ağrısı ve boğazda iltihaplanma
- Lenf bezlerinde büyüme
- Vücutta döküntü
- Ağızda ve genital organlarda yaralar
- Bir aydan fazla süren ishal
- Bulantı ve kusma
Sessiz dönem
Akut dönemden sonra HIV pozitif bireyler hiçbir belirti göstermeden ortalama 7-10 yıl virüsü taşıyabilir. Bu süre bazen birkaç yıla kadar kısalabilir ya da 10 yıldan daha uzun sürebilir. Belirti olmasa da bulaştırıcılık bu dönemde de devam etmektedir. Bazı kişilerde sessiz dönemde vücutta lenf düğümlerinin şiştiği gözlenebilir. Bu süreçte alınan tedavi ileri döneme geçişi engeller.
İleri Dönem (AIDS)
Eğer kişiler tedavi görmemişlerse hastalığın ilerlemesiyle AIDS ortaya çıkar. Bu dönemde artık bağışıklık sistemi iyice zayıflamıştır ve bu zayıflamaya bağlı olarak vücut enfeksiyonlara ve kanser gelişimine karşı dayanıksız bir hale gelir. Bu dönemde de tedavi başlanmazsa oluşan bu ciddi tablo sonucu hastalık ölümle sonuçlanır. Belirtiler:
- Yorgunluk
- Kilo kaybı
- Ciltte mantar
- Ciltte döküntüler
- Lenf düğümlerine şişme
Bu belirtilerin görülmesinin ardından da tedavi başlanmaz ise hastalarda akciğer enfeksiyonu, ağızda pamukçuk oluşumu, menenjit gibi yan etkiler görülebilir.
Tedavi almayan HIV pozitif hastalarda topluma göre bazı kanserlerin (serviks kanseri, lenfoma, kaposi sarkomu, anal kanserler) sıklığı artmıştır.
AIDS (HIV) Teşhisi
HIV enfeksiyonu hiçbir belirti vermeden ilerleyebilir. Şüpheli durumlarda test için uygun merkeze başvurmak gerekir.
Bu testler pek çok hastane ve özel laboratuvarda yapılabildiği gibi, ülkemizde ücretsiz ve anonim test yapılan merkezlerde de yapılmaktadır. Virüs ile temas sonrasında testler hemen sonuç vermeyebilir. En erken test, temastan itibaren 14.günde yapılabilir. 90.günde yapılan test kesin tanı koydurucudur. HIV tarama testlerinin yanlış pozitiflik verme ihtimali bulunmaktadır. Bu sebeple testin tekrarlanması ya da başka bir test yapılması istenebilir. HIV tarama testiniz pozitif çıkarsa bunu doğrulamak için tanı testi yapılmalıdır. Hangi testi ne zaman yaptırmanız gerektiğini öğreneceğiniz en iyi yer, test için başvurduğunuz kurumdur.
HIV için kanda bakılan testler:
- PCR/Viral yük testi
- P24(Ag)
- 4.jenerasyon Ab/Ag testi
- ELISA
- Hızlı test (parmak ucundan alınan kandan bakılır)
- Western Blot
Doktorunuzun ayrıca isteyebileceği testler:
- Tam kan sayımı,
- CD4, CD8 T Lenfosit sayısı
- HIV direnç testi
- VDRL
- Akciğer grafisi
- HBsAG
- AntiHCV
Sonuç ne çıkarsa çıksın, bilmek her zaman daha iyidir. Çünkü erken tanı HIV enfeksiyonunun ilerleyişi açısından çok önemli olmakla birlikte cinsel yolla HIV bulaştırıcılığını da azaltmaktadır.
AIDS (HIV) Tedavisi
Tedavi, antiretroviral tedavidir (ART). Bu tedavi, enfeksiyonunu kontrol altına almak amacıyla çoklu antiretroviral ilaçlar kullanmayı içerir.
HIV pozitif olan tüm kişiler yaş ve cinsiyet farkı gözetmeksizin tedavi almalıdır. HIV ilaçları devlet tarafından karşılanmaktadır.
Antiretroviral tedavinin amacı vücuttaki viral yükü, yani virüs miktarını olabildiğince düşük seviyelerde tutarak "belirlenemeyen" hale getirmektir. Bu şekilde hastalığın ilerlemesi durdurulmakta ve kişi hayatına normal bir şekilde devam edebilmektedir. Ayrıca viral yükün azaltılması ile birlikte virüsün bulaştırılmasının da önemli ölçüde önüne geçilebilir. Tedavi etkinliğinin yüksek olması için erken tanı çok büyük önem taşımaktadır.
Günümüzdeki tedavi HIV’i tamamen ortadan kaldıramaz. Tedavi düzenli olarak ömür boyu her gün ilaç alınmasını gerektirdiği için tedaviye uyumda zorluklar gelişebilmektedir. Ancak günümüzdeki antiretroviral tedavinin yan etkileri eski zamanlara göre oldukça azaltılmış olmakla birlikte yan etki görülen durumlarda antiretroviral tedavi seçeneklerinden bir başkası seçilebilir. Tedaviye uyum, tedavi dozu her gün düzenli olarak alınmadığı takdirde tedaviye direnç gelişme riski olduğundan çok önemlidir.
Uygun antiretroviral tedavi (ART) yalnızca doktorunuz tarafından düzenlenebilir.
Medikal yöntemlerde amaç tedavi değil, virüsten korunmaktır. Yöntemlerden hiçbiri virüsün bulaşmasını %100 engelleyememektedir. Virüsten korunmak için halen en iyi yöntem kondom (prezervatif) kullanmaktır.
Aşağıdaki yöntemlerin tümü için uygulamadan önce uzman görüşü alınmalıdır.
- PEP (post-exposure prophylaxis/profilaksi): Virüs ile riskli temastan sonra en erken 2, en geç 72 saatte başlanan ve 4 hafta boyunca devam eden bu ilaç tedavisi sayesinde kişinin HIV negatif olması sağlanabilmektedir. PEP başlama kararı bir uzman doktor tarafından verilebilir. PEP’in HIV pozitif olmayı engellediği kesin değildir. Profilaksi almış olsanız dahi virüse karşı kendinizi koruyamamış olabilirsiniz. Kontrol için tarama testi mutlaka gereklidir.
- PrEP (pre-exposure prophylaxis/profilaksi): Cinsel temas öncesi HIV geçişini azaltmak için kullanılır.
AIDS (HIV) Tedavi Edilmezse
HIV enfeksiyonu tedavi edilmediği takdirde sinsice ilerleyerek kişinin bağışıklık sistemine büyük zarar verir ve sonunda hastalık AIDS’e ilerlemiş olur. AIDS, sağlıklı insanda hastalık yapmayan, soluduğumuz havada dahi bulunan pek çok mikroorganizmaya karşı hastayı savunmasız bırakabilen bir sendromdur. Hastalığın ileri dönemlerinde de tedavi başlanmazsa ölümle sonuçlanır.
AIDS (HIV) Enfeksiyonuna Ne İyi Gelir?
HIV’in kesin olan tek tedavisi antiretroviral tedavi (ART) olsa da bağışıklık sistemini etkileyen bu hastalık için bağışıklık sistemini güçlü tutmaya çalışmak faydalıdır. Sağlıklı ve dengeli beslenmek, zararlı alışkanlıklardan uzak durmak bağışıklık sisteminin güçlü olmasında rol oynar.
AIDS (HIV) İlaçları
HIV ilaçları kullandığınız diğer ilaçlar ile etkileşime girebilir ve böylece etkisi azalabilir ya da yan etkilere sebep olabilir. Bu yüzden her ne sebeple doktora gitmiş olursanız olun, HIV tedavisi aldığınızı doktorunuzla paylaşınız.
Kullanılan bazı ilaç grupları ve etken maddeler şu şekildedir;
- NRTI (abakavir, tenefovir, lamivudin, emtristabin)
- İntegraz İnhibitörleri (raltegravir, eltivegravir, dolutegravir)
Hamilelikte AIDS (HIV)
HIV (+) olmak çocuk sahibi olmaya engel değildir. Günümüzde antiretroviral tedavi (ART) alan kadınlar bazı önlemler ile HIV negatif çocuk sahibi olabilmektedir. HIV anneden bebeğe gebelik esnasında bulaşabilen bir virüstür. Ancak uygun tedavi alan kadınlar viral yükü kontrol altına aldıktan sonra planlı bir gebelik ve bir enfeksiyon uzmanı ile düzenli görüşmeler yaparak HIV negatif çocuk sahibi olabilirler. Doğumdan sonra çocuğun doktorunuzun belirttiği süre boyunca HIV ilaçlarını alması önerilir.
HIV anne sütü ile de bulaşabildiği için HIV pozitif anneler çocuklarını emzirmemelidir.
HIV negatif olan annenin çocuğunun HIV pozitif olması beklenmez. Ancak baba HIV pozitif bir erkekse burada gebelik amaçlı olan korunmasız cinsel ilişki esnasında anneye virüs bulaşabileceğinden ve bu durum çocuğu da riske atabileceğinden baba mutlaka antiretroviral tedavi almalıdır. İlaçlarını düzgün kullanan HIV pozitif erkekler eğer viral yük laboratuvar testlerinde düşük çıkmışa korunmasız cinsel ilişki yoluyla HIV negatif çocuk sahibi olabilirler. Ayrıca HIV pozitif erkeğin HIV negatif çocuk sahibi olabilmesi için tüp bebek (IVF) yöntemi de kullanılabilmektedir.
HIV hem cinsel yolla hem de kan yoluyla bulaşan bir virüs olduğu için benzer yollarla bulaşı olan HCV, HBV, HCV, sifiliz gibi enfeksiyonların HIV pozitif bireyde görülme riski de artmıştır.
AIDS (HIV) için Hangi Doktora Gidilir?
Eğer HIV negatifseniz, virüsle kan yolu ile bir temasınız olduysa ya da şüpheli bir cinsel ilişki yaşadıysanız hastanelerin enfeksiyon hastalıkları bölümüne en kısa sürede başvurmanız gerekmektedir. HIV testleri temas sonrası en erken 14. günde sonuç vermektedir ancak doktorun yaklaşımına göre tercihen ilk 2 saat ve en geç 72 içerisinde HIV profilaksisi, yani koruyucu tedavisini almalısınız.
Eğer HIV pozitifseniz, enfeksiyonun takibi ve virüsü cinsel yolla bulaştırma riskini en az seviyede tutmak için hastanelerin enfeksiyon hastalıkları bölümüne doktorunuzun belirttiği düzenli aralıklarla başvurmalısınız. 6 ayda bir ya da doktorunuzun size önerdiği aralıklarla belirli testleri yaptırmalısınız.
HIV testlerinde çıkan pozitif sonuç kimse tarafından paylaşılamaz. Sonucunuzun sisteme kaydı esnasında isminiz ya da başka bir kişisel bilginiz kullanılmaz (sistemde sadece numara ve harflerden oluşan bir kod olarak görünürsünüz). Doktorunuz test sonucunuzu sizin dışınızda kimse ile paylaşmaz.
AIDS ile İlgili Sıkça Sorulan Sorular
HIV pozitif ne kadar yaşar?
Hastalık henüz AIDS’e ilerlememişken erken tanı sayesinde zamanında tedaviye başlayan bireylerin yaşam süreleri HIV negatif bireyler ile aynı seviyelerdedir. Bu yüzden HIV virüsü kapmış olabileceğinizi düşünüyorsanız hiç vakit kaybetmeden doktora giderek test yaptırmanız gerekir.
HIV testi nasıl yapılır?
HIV testleri kişiden alınan kanın incelenmesi yoluyla yapılır. Alınan kan HIV virüsü açısından değerlendirilir. Testin sonucunun çıkması testin yapıldığı kuruma ve yapılan incelemeye göre değişir. Genelde test sonucu aynı gün çıkar. Testi yaptırmak için gittiğiniz doktor size bu konuda detaylı bilgi verecektir.
HIV testi kaç günde çıkar?
Hızlı Test denen test sonucu beş dakikada çıkabilirken başka bir test 3 saat sonra, bir başka test ise bir hafta içerisinde çıkabilir. Bu durum testi yaptırdığınız kuruma ve hangi çeşit testi yaptırdığınıza göre değişiklik gösterebilir.
HIV kolay bulaşır mı?
Ortalama olarak virüs içeren kanın transfüzyonuyla %90, anneden çocuğa %25, korunmasız vajinal cinsel ilişki %0.015, korunmasız anal ilişki %0,1, oral seks <%0.01, infekte enjektör paylaşımı %%0.7 bulaş riski vardır. HIV’in cinsel yolla bulaşma oranı diğer cinsel yolla bulaşan hastalıklara göre daha düşüktür.
Gerekli tedbirler alındığında HIV bulaşması engellenebilir.
HIV testi ne zaman yapılmalı?
Günümüzde bulaştan itibaren 14.günde yapıldığında yüksek doğruluk oranına sahip testlerimiz mevcuttur. Kesin tanı 90.günde yapılan test ile konur fakat bu zamana kadar yapılan testlerin de doğruluk oranı yüksektir. Ne zaman hangi testi yapmanız gerektiğini test için gittiğiniz kurumda sorarak öğrenebilirsiniz.
HIV açısından riskli gruptaki bireylere yılda iki kere test yaptırması önerilmektedir.
HIV dış ortamda ne kadar yaşar?
HIV dış ortama oldukça dayanıksız bir virüstür. Virüs kan ya da sperm sıvısında değilse çok çabuk ölür. Dış ortam HIV virüsünün yaşaması için uygun bir ortam olmadığı için kısa bir sürede sonra etkisiz olacak yani ölecektir.
HIV testi nerede yapılır?
Ülkemizdeki pek çok hastanede, bazı özel laboratuvarlarda testinizi rahatlıkla yaptırabilirsiniz. Ülkemizde birkaç yerde bulunan ve kişinin şahsi bilgilerini almadan anonim olarak ve ücret ödemeden test yaptırabileceğiniz merkezler bulunmaktadır.
AIDS’li biriyle ilişkiye girmek mutlaka hastalığı kapmak anlamına gelir mi?
Hayır, her korunmasız cinsel ilişki virüsün bulaşmasıyla sonuçlanmaz ama tek seferle de bulaş olmayacağının garantisi yoktur. Mutlaka tedbir alınmalıdır. Kondom (prezervatif) kullanımı sayesinde cinsel ilişki ile bulaşmayı önlemiş oluruz. Kondom HIV virüsünün kan, meni ve vajinal sıvı gibi sıvılar ile bulaşmasını önlemek için bariyer görevi görür.
Prezervatif HIV’den korur mu?
Evet, kondom (prezervatif) cinsel ilişki ile virüsün bulaşmasını engeller. Çünkü kondom kan, meni ve vajinal sıvıların bir kişiden diğerine geçmesini engelleyen bariyer görevi görür. Bu sıvılar HIV virüsünü barındırabilir. Ancak kondom delik veya yırtık olmamalıdır. İlişkiye girmeden önce kondom kontrol edilmelidir. Kondom HIV bulaşmasını engellemek için en etkili yoldur.