Perfüzyon
Perfüzyon, hücrelerin, dokuların ve organların beslenmesi olarak tanımlanır.
Perfüzyon Nedir?
Canlıların dış ortamdan aldığı besin ve oksijen, belirli şekillerde kana karışır ve dolaşım sistemi vasıtasıyla organizmadaki tüm hücrelere ulaşır. Yaşam için son derece önemli olan bu dolaşım sistemindeki herhangi bir sorun, dokuların ve organların zarar görmesine neden olabilir. İleriki aşamalarda ise canlılığın yitirilmesine sebebiyet verebilir. Dolaşım desteği bazı durumlarda vücut dışından sağlanmalıdır.
Perfüzyon; hücrelerin, dokuların ve organların beslenmesi olarak tanımlanır. Etimolojik olarak ise "akıtmak" anlamına gelen bir Fransızca kelime olan "perfuse" kelimesinden türetilmiştir. Genellikle vücut ısısının aşırı düşmesi olarak bilinen hipotermi, organ nakilleri, damar ameliyatları ve açık kalp ameliyatları gibi durumlarda perfüzyon işlemine ihtiyaç duyulur. Ayrıca hastalıklarla ilgili teşhis testlerinde görüntü elde etmek amacıyla perfüzyon uygulamaları yapılmaktadır.
Perfüzyon Teknikleri
Miyokard Perfüzyon Sintigrafisi
Bir tür nükleer tıp uygulaması olan miyokard perfüzyon sintigrafisi, şu amaçlarla gerçekleştirilir:
- Kardiyak kateterizasyonundan (kalp boşluklarına ve kalp damarlarına kateter yerleştirilmesi işlemi) önce, kısıtlı kan akışının nedenlerini belirlemede
- Kalp krizi sonrası hasarın değerlendirilmesinde
- Anjiyoplasti ve stentlemede (cerrahi işlem olmadan tıkanmış ya da daralmış damarların balon kateter kullanılarak genişletilmesi ve stent adı verilen özel bir protezin damar içerisine yerleştirilerek sorunlu damarların açılması işlemi)
- Koroner arter baypas greft cerrahisinde (baypas ameliyatı)
Miyokard Perfüzyon Sintigrafisi Nasıl Yapılır?
Miyokard perfüzyon sintigrafisi (taraması) ayakta tedavi bazında veya hastanede kalmaya neden olabilecek bir prosedür olarak gerçekleştirilebilir. Hastanın durumuna ve doktorun uygulamalarına bağlı olarak görüntüleme işleminin nasıl yapılacağı değişkenlik gösterebilir. Miyokard perfüzyon taraması çoğunlukla dinlenme halindeyken yapılır.
- Hastadan işleme engel olabilecek olan takı, saat, vb. nesneleri çıkartması istenir.
- Hastadan kıyafetlerini çıkarması ve yerine hastanede verilen bir önlüğü giymesi istenir.
- Hastanın eline veya koluna bir intravenöz (IV) hat açılır.
- Hasta bir EKG makinesi ve tansiyon aletiyle sürekli olarak izlenir.
- Hasta prosedürün gerçekleştirileceği odada masaya yatırılır.
- Radyonüklid (görüntüleme için kullanılan radyoaktif bir madde), hastanın elindeki veya kolundaki bir damara enjekte edilir.
- Radyonüklid vücut dolaşım sistemine tam olarak dahil olduktan sonra (kullanılan radyoaktif izleyiciye bağlı olarak 10 ila 60 dakika arasında sürebilir), tarayıcı kalbin fotoğraflarını çekmeye başlar.
- Hareket etmek görüntü kalitesini etkileyebileceğinden, görüntüler çekilirken hareketsiz kalmak gerekir.
- Prosedür sırasında baş dönmesi, göğüs ağrısı, nefes darlığı veya şiddetli yorgunlu gibi durumlarla karşılaşıldığında doktora ve teknisyene bildirilmelidir.
Miyokard Perfüzyon Sintigrafisi Sonrası
- Görüntüleme tamamlandıktan sonra baş dönmesi yaşamamak için tarayıcı platformundan yavaşça kalkılmalıdır.
- Vücutta kalan radyonüklidin atılması için testten sonra 24 ila 48 saat boyunca bol miktarda sıvı içilmesi ve mesanenin sık sık boşaltılması gerekir.
- Prosedürden önce açılan damar yolu bölgesinde herhangi bir kızarıklık, şişlik ve ağrı hissedilirse; bu durum enfeksiyona veya başka türlü bir reaksiyona neden olabileceğinden doktora bilgi verilmelidir.
Miyokard Perfüzyon Sintigrafisi Riskleri
Acil durumlar için personel ile herhangi bir yan etkinin, hastanın kalbini zorlayıp zorlamayacağı sürekli olarak izlenir. Test herhangi bir noktada durdurulabilir veya farklı bir zamana programlanabilir. Miyokard perfüzyon sintigrafisi güvenli bir test olsa da bazı durumlarda şu tür risklere neden olabilir:
- İlacın zararsız bir yan etkisi olan nefes darlığı veya göğüs rahatsızlığı
- Yorgunluk
- Zayıflık
- Baş dönmesi
- Sıcaklık hissi ve kızarma
Akciğer Perfüzyon Sintigrafisi (Ventilasyon/Perfüzyon Taraması)
Ventilasyon Perfüzyon Nedir?
Ventilasyon/perfüzyon (VQ) taraması olarak da bilinen akciğer perfüzyon sintigrafisi, akciğerlerdeki hava akışını (ventilasyon) ve kan akışını (perfüzyon) incelemek için radyoaktif malzeme kullanılan bir nükleer tıp taramasıdır.
Taramanın amacı, akciğerlerde pulmoner emboli (PE) adı verilen herhangi bir kan pıhtısı kanıtı aramaktır.
Ventilasyon Perfüzyona İhtiyaç Duyulan Durumlar
Doktor, hastanın akciğerlerinde kan pıhtısı olabileceğinden şüphelenirse, ventilasyon perfüzyon taramasına yönlendirir. Akciğerdeki bir kan pıhtısı tedavi edilmezse ölümcül olabilir. Bu durumun en yaygın belirtisi nefes darlığı ve nefes alırken şiddetli ağrıdır.
Ventilasyon Perfüzyon Nasıl Yapılır?
VQ taraması iki bölümden oluşur. Birinci bölümde radyoaktif madde solunur ve akciğerlerdeki hava akımına bakmak için resimler veya görüntüler çekilir. İkinci kısımda ise koldaki bir damara farklı bir radyoaktif madde enjekte edilerek, akciğerlerdeki kan akışının incelenmesi için daha fazla görüntü alınır.
Bölüm 1: Taramayı yürüten nükleer tıp teknoloğunun rehberliğinde, bir nebulizerden (ilaç verme cihazı) nefes almak suretiyle gerçekleştirilen, küçük bir doz radyoaktif malzeme (radyofarmasötik) alımı yapılır.
Hasta prosedür sırasında masaya uzanır ve akciğerlerin görüntüleri bir gama kamera ile birkaç farklı açıdan çekilir. Gama kamera, radyoaktif materyalin akciğerlerde nereye gittiğini tanımlayan özel bir nükleer tıp kamerasıdır.
Bölüm 2: Nükleer tıp teknoloğu daha sonra hastanın kolundaki bir damara farklı bir radyofarmasötik enjekte eder. Akciğerlerin ikinci bir dizi görüntüsü alınır.
Tüm görüntüleme süreci 30 ila 60 dakika aralığında sürer. Görüntüler çekilirken, hastadan yavaşça nefes alıp vermesi ve hareketsiz kalması istenir. Aksi takdirde görüntüler bulanıklaşır ve işlemin tekrarlanması gerekebilir.
Vücuda alınan radyofarmasötikler, taramadan sonraki 24 saat içinde tamamen vücuttan atılır.
Renal Perfüzyon (Böbrek Perfüzyonu)
Renal Perfüzyon Nedir?
Böbrek perfüzyonu olarak da adlandırılan renal perfüzyon, bir nükleer tıp testidir. Böbreklerin görüntüsünü elde etmek için az miktarda radyoaktif madde kullanılan bir prosedürdür. Ortalama test süresi 30 dakikadır.
Renal Perfüzyona İhtiyaç Duyulan Durumlar
Renal perfüzyon, böbreklere giden kan akışını değerlendirir. Böbrekleri besleyen arterlerin daralmasını teşhis etmek için kullanılır. Bu duruma, renal arter darlığı adı verilir. Renal arter darlığı, böbrk hastalıklarının ve yüksek tansiyonun bir sebebi olabilir.
Testten önce hastadan bol su içmesi istenir. Eğer yüksek tansiyon için bir ACE inhibitörü alınıyorsa, muayeneden önce ilacın bırakılması istenebilir.
Renal Perfüzyon Nasıl Yapılır?
Hastadan ACE inhibitörü adı verilen bir tansiyon ilacı alması istenir. İlaç ağız yoluyla veya damar yoluyla (IV) alınabilir. Bu ilaç testin daha iyi görüntülenebilmesi sağlar.
- İlaç alındıktan kısa bir süre sonra hasta tarayıcı masasına uzanır.
- Hastaya az miktarda radyoaktif malzeme (radyoizotop) enjekte edilir.
- Radyoaktif madde bölgedeki arterlerden akarken böbreklerin görüntülerini alır.
- Hastadan tüm test boyunca hareketsiz kalması istenir.
- Radyoaktif materyal alındıktan ortalama 10-15 dakika sonra, damar yolu vasıtasıyla bir diüretik (idrar atılımını kolaylaştıran bir madde) verilir.
Prosedür esnasında mesane idrarla dolu olacağından bir miktar rahatsızlık olabilir. Tarama tamamlanmadan önce idrar yapılması gerekiyorsa, testi gerçekleştiren sağlık uzmanına bu durum belirtilmelidir. Testten hemen sonra hasta, normal aktivitelerine geri dönebilir. Radyoaktif maddenin vücuttan atılmasına yardımcı olmak için bol miktarda sıvı tüketilmelidir.
Perfüzyon ile İlgili Sıkça Sorulan Sorular
Perfüzyon basıncı nedir?
Serebral perfüzyon basıncı ve koroner perfüzyon basıncı olmak üzere iki çeşit perfüzyon basıncı vardır. Serebral perfüzyon basıncı, serebral dokuya oksijen verilmesini sağlayan net basınç gradyanıdır. Milimetre cıva (mmHg) olarak ölçülen arter basıncı ve kafa içi basıncı arasındaki farktır. Uygun serebral perfüzyon basıncının sürdürülmesi, travmatik beyin hasarı dahil intrakraniyal patoloji ve şok gibi hemodinamik sorunu olan hastaların yönetiminde kritiktir. Koroner perfüzyon basıncı ise koronerden ve dolayısıyla miyokardiyal perfüzyondan sorumlu olan basınç gradyanıdır. Bu basınç, oksijen iletimini sağlar. Koroner perfüzyon basıncın sürdürülmesi, kişi için hayati önem taşımaktadır.
Perfüzyon cihazı nedir?
Perfüzyon cihazı genellikle açık ameliyatlarda kullanılır. Ameliyatın başarılı bir şekilde yapılabilmesi için ortamın kan içermemesi gerekir. Bu durumun gerçekleştirilebilmesi için kalp ve akciğer fonksiyonlarının tamamen durdurulması şarttır. Kan dolaşımının durdurulacağı bu süreçte, yaşamın devam edebilmesi için hasta bir makineye bağlanır. Bu makineye perfüzyon cihazı denir ve kalp-akciğer makinesi olarak da bilinir. Cihaz, damar sistemine bağlanmak suretiyle kalbin pompalama işlevini ve akciğerin gaz değişim işlevini yürütür. Ayrıca vücut ısısı, kan basıncı, kandaki oksijen miktarı ve kan miktarı gibi bazı bilgilerin izlenmesini sağlar.
Perfüzyon defekti nedir?
Koroner arter perfüzyon uygulaması sırasında anormal bir taramada, kanın kendisini besleyen koroner arterin daralması nedeniyle daha yavaş akmasına perfüzyon kusuru veya perfüzyon defekti denir. Bu durum hem dinlenme taramalarında hem de stres taramalarında ortaya çıkabilir. Yalnızca stres taramalarında ortaya çıkarsa "indüklenebilir perfüzyon defekti" olarak adlandırılır.
Perfüzyon indeksi nedir?
Perfüzyon İndeksi veya PI, bir hastanın parmak ucu, ayak parmağı veya kulak lobu gibi periferik dokusunda pulsatil kan akışının pulsatil olmayan statik kan akışına oranıdır. Perfüzyon indeksi, sensör alanındaki nabız gücünün bir göstergesidir. PI değerleri, çok zayıf nabız için %0,02 ile aşırı güçlü nabız için %20 arasındadır. Perfüzyon indeksi; hastalara, fizyolojik koşullara ve izleme bölgelerine bağlı olarak değişir. Bir hastanede perfüzyon indeksi, perfüzyon teknikeri tarafından diğer birçok parametre ile birlikte kritik hastaları izlemek için kullanılır.
Etkisiz doku perfüzyonu nedir?
Etkisiz doku perfüzyonu, hemşirelik bakım planlaması ve yönetimi için, periferik kan akışını iyileştirmeyi, vazokonstriksiyon kriterleri sonlandırmayı, vücuttaki metabolik talepleri azaltmayı, hastalığın sürecini ve tedavisini anlamayı sağlayan bir uygulamadır. Aynı zamanda hastalıkla ilgili komplikasyonların tespit edilebilmesine de olanak sunar. Etkisiz doku perfüzyonunun nedenleri arasında alkolizm, zehirlenme, hipotansiyon, anemi, damar yapısında bozulma, boğulma ve kan yapısında bozulma gibi tanısal faktörler yer alır.