Perikoronitis
Perikoronitis dişlerin taç kısmını çevreleyen dokunun iltihaplanması olup tedavisi iltihaplanmanın şiddetine, sistemik komplikasyonların varlığına ve enfeksiyonun seyrine göre değişiklik göstermektedir.
Perikoronitis Nedir?
Perikoronitis; dişlerin taç kısmını (diş etlerinin üst kısmında kalan çıkıntılı diş) çevreleyen dokunun iltihaplanmasıdır. Enfeksiyon, daha çok genç insanlarda ve yarı gömülü 20 yaş dişine bağlı olarak gelişir. Çoğunlukla hastalar etkilen bölgede şişlik, ağrı ve hassasiyetten şikayet ederler. Buradaki temel sorun 20 yaş dişlerin diş eti içerisinden çıkamaması, yarı gömülü olması veya diş eti üzerinden sürmüş lakin çarpık bir pozisyonda olmasıdır.
Perikoronitis, hastalıkların uluslararası sınıflamasına göre akut ve kronik perikoronitis olarak sınıflandırılır.
Akut perikoronitis: Ani şekilde başlayan ve kısa süren fakat dişin taç kısmını saran dokunun değişik derecelerde iltihaplanması ile karakterize olan bir kliniktir. Ayrıca sistemik belirtiler (ateş, yorgunluk vb.) ve komplikasyonlar bu tabloya eşlik edebilir. Akut perikoronitis, ağız hijyeni kötü olan kişilerde daha fazla görülmektedir.
Kronik perikoronitis: Uzun dönem içerisinde periyodik olarak tekrarlayan akut perikoronitis atakları ile karakterize bir kliniktir. Hastanın belirtileri fazla olmasada fiziksel muayene sırasında birçok bulgu görülebilir. Kronik seyirli perikoronitis vakalarının ortak özelliği iyi veya orta derecede ağız hijyenine sahip olan kişilerde görülmesidir.
Perikoronitis, hafife alınmaması gereken bir enfeksiyondur. Enfeksiyon, potansiyel olarak ağız sağlığını tehdit edebilecek kısa ve uzun vadeli sorunlara neden olabilir.
Perikoronitis Belirtileri
Perikoronitis belirtileri enfeksiyonun ciddiyetine bağlı olarak değişmektedir. Genel olarak belirtiler şu şekildedir:
• Enfeksiyonun şiddeti artıkça buna paralel olarak hissedilen ağrı. Ağrı, zonklayıcı özellikte olup kulak ve boğazda, çene ekleminde (temporomandibular), çene altında (submandibular) ve ağız tabanında da hissedilebilir. Hastalar yemek çiğnerken de şiddetli ağrı hissedebilir. Bazı hastalar gece boyunca ağrı hissetmeye devam ederek uykusuzluk yaşayabilirler.
• Etkilenen bölgedeki dokularda hassasiyet, kızarıklık ve ödem görülebilir. Bu belirtiler genellikle yarı gömülü olan 20’lik dişlerde görülmektedir. Ayrıca enfekte olmuş dişeti çevresine hafif bası uygulandığında şiddetli ağrı ile karakterize olur.
• Diş eti ile yarı gömülü diş arasında kalan yemek birikintileri ortam bakterileri tarafından çürütülmesi sonucunda rahatsız edici ağız kokusu (halitosis) gelişebilir.
• Diş eti iltihabına bağlı gelişen abse ya da lezyondan sızan irin sonucunda ağızda kötü bir tat vardır. . Özellikle diş eti etrafında oluşmuş abseye bası uygulandığında irin sızıntısı net bir şekilde görülür.
• Çiğneme kaslarının inflamasyonu (iltihaplanma) sonucunda ağız açılmasında kısıtlamalar yaşanabilir (trismus)
• Kronik perikoronitis vakalarında diş etinde ağrılı ülserasyon ile ülserli bölge yüzeyinde nekrotik dokular gözle görülebilir.
• Yutma güçlüğü (disfaji)
• Boyun lenf bezlerinde büyüme (özellikle çene altında)
• Diş eti iltihaplanmasına bağlı olarak yanaklarda şişlik ve kızarıklık
• Halsizlik ve yüksek ateş
• İştah kaybı
Perikoronitis Nedenleri
Gömülü 20 yaş dişleri yumuşak doku ile örtülü olduğunda kişiler bir veya birden fazla kez perikoronitis problemi yaşayabilir. Özellikle bu yumuşak doku (operkulum) ile gömülü diş arasında zamanla besin parçaları birikebilir. Temizlenmesi güç olan bu bölgede hızlı bir şekilde bakteri üremesi ile perikoronitis meydana gelebilir.
20 yaş dişlerinin sürmesi için çene yapısında yer olmaması veya komşu dişin fiziksel engeli bu dişlerin gömülü kalmasına ve üstündeki yumuşak doku (operkulum) ile boşluk veya cep oluşturmasına neden olabilir. Bu boşluğun yetersiz temizlenmesi sonucunda besin kalıntıları burada birikir ve bakteriyel enfeksiyon gelişimi için ideal bir ortam hazırlanmış olur. Bu nedenle bu bölgede sürekli akut perikoronitis yaşanma riski vardır.
Travma veya yabancı cisim bu boşluğu etkileyerek enfeksiyon riskini artırmaktadır. Ayrıca ağız içinde normal floranın (zararsız mikroorganizmalar) enfekte olması nedeniyle perikoronitis gelişebilir. Bu durum özellikle üst solunum yolu enfeksiyonu, grip veya alerjik hastalıklar nedeniyle bağışıklık sisteminin baskılanması nedeniyle ortaya çıkmaktadır. Özellikle uzun süre problem yaratmadan duran gömülü 20 yaş dişlerinde perikoronitis sıklıkla gelişmektedir.
Gömülü 20 yaş dişinin karşısında ya da alt çaprazındaki diş, gömülü dişin üzerindeki yumuşak dokuyu ezdiğinde ya da sıkıştırdığında burada tekrarlayan travma ve inflamasyon döngüsü gelişir. Bu döngü perikoronitis gelişme riskini artırmaktadır.
Genel olarak perikoronitis için risk faktörleri şunlardır:
• Gömülü ya da yarı gömülü yirmi yaş dişleri (alt çenedeki 3. büyük azı dişi)
• Gömülü ya da yarı gömülü diş ve diş eti arasında boşluk (periodontal cep)
• Solunum yolu enfeksiyonu ve bademcik iltihabı (tonsillit)
• Kötü ağız hijyeni
• 20-29 yaş arasında olmak
• Yorgunluk ve duygusal stres
• Hamilelik
Perikoronitis Teşhisi
Diş hekimleri veya periodontistler (diş eti hastalıkları uzmanı) detaylı bir klinik değerlendirme (hasta öyküsü ve fiziksel muayene) ile perikoronitis teşhisini kısa bir sürede koymaktadır. Özellikle 20 yaş dişlerinin incelenmesi ile perikoronitise ait belirti ve işaretlerinin tespiti tanıda önemli bir yer tutmaktadır.
Diş hekimleri diş etlerinde iltihap, kızarıklık, şişlik veya dışarı irin şeklinde sızan apse olup olmadığını anlamaya yönelik fiziksel muayene yapabilir. Diş hekimleri ayrıca 20 yaş dişlerinin pozisyonuna kontrol etmek ve ağrının diş çürüğü tarafından kaynaklanma olasılığını dışlamak için diş röntgeni (filmi) hastalarından isteyebilir.
Etiket: diş röntgeni, hasta öyküsü, fiziksel muayene
Perikoronitis Tedavisi
Perikoronitisin nedeni ortadan kaldırılmazsa birden fazla aynı şekilde tedavi gerektiren akut ataklar gelişebilir. Perikoronitis tedavisi iltihaplanmanın şiddetine, sistemik komplikasyonların varlığına ve enfeksiyonun seyrine göre değişiklik göstermektedir.
Yirmi yaş dişlerinin ve diş etleri çevresindeki enfekte olmuş yumuşak veya sert dokuların cerrahi olarak tedavisi yapılana kadar veya problemli 20 yaş dişlerin çekimi yapılmadan kalıcı perikoronitis tedavisinden bahsetmek mümkün olmamaktadır.
Hastaların etkilenen diş bölgesinde lokalize belirtileri varsa aşağıdaki tedavi seçenekleri uygulanabilir:
• Oksijenli su ile enfeksiyon alanı temizlenir. Bu sayede ortama verilen oksijen neticesinde anaerobik bakteriler hızlı şekilde yok edilir. Özellikle klorheksidin ve iyodoforlar oksijenli su kadar etkilidir.
• Besin artıkları ve bakteriler tarafından oluşturulmuş plak yapısının kaldırılması
• Enfeksiyonda irin birikmiş ise boşaltılır. Ayrıca enfeksiyona yönelik antibiyotik tedavisi hastalara reçete edilir. Genel ağrı ve şişlik için ise nonsteroid antiinflamatuar ilaçlar reçeteye eklenebilir.
Tekrarlayan akut perikoronitis vakalarının kesin tedavisinde problemli 20 yaş dişlerinin çekilmesi gereklidir. Yumuşak dokularda şişlik, ağrı, yüksek ateş ve çiğneme kaslarında tutulum varsa diş çekiminden önce hastaya antibiyotik verilir. Enfeksiyon geçtikten sonra problemli diş veya dişlerin çekimi tamamlanır.
Enfeksiyonun yayılmasını önlemek ve komplikasyon risklilerini azaltmak için perikoronitis vakalarına hızlı bir şekilde müdahale edilmesi gereklidir. 20 yaş dişleri gelmekte olan lakin perikoronitis belirtileri olmayan kişiler sürecin doğru yönetilmesi için diş hekimleri tarafından rutin bir şekilde takip edilmelidir.
Perikoronitis Tedavi Edilmezse
Perikoronitis ağrılı bir enfeksiyondur ve tedavi edilmezse daha ciddi sorunlara yol açabilir. Enfeksiyonun lokal olarak ilerlemesi durdurulmazsa diş eti apsesi gelişebilir. Enfeksiyon arka orofarinkse (boğaz arkasındaki boşluk) ve dil köküne yayılarak hastaların yutma güçlüğü (disfaji) yaşamasına neden olabilir. Durumun ciddiyetine bağlı olarak boyun lenf bezlerinde büyüme görülebilir.
Perikoronitis özellikle ağız ve burun boşluğuna yayılarak yüz bölgesinde şişlik ve nadir vakalarda solunum yolunu tıkayan ludwig anjinine sebep verebilir. Ludwig anjini, hastanın hastaneye yatmasını gerektiren ve aynı zamanda hasta yaşamını tehdit eden bir durumdur.
Ayrıca tedaviden uzak kalan enfeksiyon kana karışarak sepsis (kan zehirlenmesi) gibi hayatı tehdit eden komplikasyona neden olabilir.
Perikoronitise Ne İyi Gelir?
Önleyici diş bakımları ve düzenli olarak diş doktoru tarafından yapılan kontroller perikoronitis oluşma riskini azaltmaktadır. Bu kontroller sırasında diş doktoru, 20 yaş dişlerinin gelişimini yakından izleyerek bu dişlerinin normal şeklide sürmediği önceden fark edebilir ve enfeksiyon gelişmeden müdahalede bulunabilir.
Düzenli olarak yapılan ağız ve diş bakımı, dişlerde besin artıklarının birikmesine engel olarak dişlerin temiz kalmasını sağlar. Düzenli olarak dişlerin fırçalanması yanında kullanılacak diş ipi ve ağız gargarası sayesinde ağız hijyeni desteklenmiş olur. Ancak bu tarz önlemlere rağmen bazı insanlarda perikoronitis oluşumasının önüne geçilememektedir.
Perikoronitise Ne İyi Gelmez?
• Düzenli olarak diş muayenesi yaptırmamak
• Günde en az iki kere dişleri fırçalamamak
• Şekerli ve karbonhidratlı besinleri fazlaca tüketmek
• Diş fırçalama süresini 2 dakikadan kısa tutmak
• Diş ipi veya ağız gargaraları gibi ağız hijyenini destekleyen ürünleri kullanmamak
• Yetersiz dinlenme ve uyku eksikliği
• Yoğun stres
• Solunum yolu enfeksiyonu ya da bademcik iltihabı gibi enfeksiyonların tedavisinin gecikmesi
Perikoronitis İlaçları
İbuprofen ve parasetamol, ağrılı perikoronitis vakalarında rahatlama sağlayabilir. Bu ilaçlar, genelde hafif ve orta şiddetli ağrıları gidermek için hastalara reçete edilmektedir.
Antibiyotik tedavisi, şiddetli perikoronitis vakalarında veya sistemik belirtileri (ateş, yorgunluk vb.) olan hastalara uygun analjezikler (ağrı kesiciler) ile birlikte verilir. Klinik durumu göz önünde bulundurarak hastalara ikili antibiyotik tedavisi verilebilir. Özellikle amoksisilin ve metronidazol adlı ilaçlar 5 gün boyunca hastaların tedavisine eklenir.
Perikoronitis Ameliyatı
Operkulektomi: Bu küçük cerrahi operasyonda diş taçını çevreleyen yumuşak dokunun kesilip çıkarılması söz konusudur. Bu operasyon ağrılı olmasının yanında çıkarılan yumuşak dokunun kısa süre sonra tekrar diş kronunu (taçı) kapatacak olması bu operasyonun faydasını sorgulamaktadır.
Akut perikoronitisin belirtilere yönelik tedavisi başarılı olsa da özellikle problemli 20 yaş dişlerinin çekimi yapılmadıkça bu enfeksiyon atakları sıklıkla tekrar etmektedir. Hastalar bu tekrarlayabilen akut ataklar hakkında bilgilendirir. Çoğunlukla perikoronitis vakalarında tek kesin tedavi yöntemi diş çekimi ile sağlanmaktadır. Aktif olarak enfeksiyonun devam ettiği vakalarda diş çekimi yapılmaz. Eğer enfeksiyonun aktif olduğu zamanda diş çekimi gerçekleşirse ameliyat sonrası alveolit (diş çekim bölgesi iltihabı) gelişebilir.
Gebelikte Perikoronitis
20 yaş dişleri ve perikoronitis birlikteliği genç popülasyonda artış göstermektedir. Hamilelik döneminde östrojen ve progesteron seviyelerinin yükselmesinden dolayı ağız içinde gelişebilecek diş eti problemlerinin sıklığı artmaktadır. Özellikle ağız mikroflorasında keskin değişiklikler görülebilir. Bu değişiklikler neticesinde hamilelik gingivitisi (dişeti iltihabı) ve akut perikoronitis gelişebilir.
Perikoronitis, hem anne hem de bebek sağlığını olumsuz yönde etkileyen bir hastalıktır. Gerek tedavi sürecinin meşakkatli olması gerekse hamilelik döneminde kullanılabilecek ilaçların takibinin zor olması bu hastalık için hamilelik öncesinde önlemler alınmasının önemini gözler önüne sermektedir. Bu nedenle gebelik öncesi ve gebelik boyunca düzenli olarak diş muayenesi yapılması çok önemlidir. Özellikle diş ağrısı, diş eti bölgesinde şişlik ve çiğnemede sorun yaşanıyorsa uzman bir diş hekimi ile görüşülmesinde çok faydalıdır.
Çocuklarda Perikoronitis
Yirmi yaş dişleri veya üçüncü büyük azı dişleri kalıcı dişlerin sonuncusudur ve genellikle ergenlik döneminin sonlarına doğru ortaya çıkmaktadır. Ağız içinde arkada olmaları bu dişlerin diş fırçası veya diş ipi ile temizlenmesini zorlaştırır ve bu bölgede bakteri oluşumuna neden olabilir. Bakteriler, bu bölgede çoğaldığında perikoronitis olarak bilinen hastalığa yol açmaktadır. Belirtilere yönelik tedaviler mümkün olsa da hastalığın tekrarlanmaması için problemli 20 yaş dişlerinin çekilmesi gereklidir.
Aşağıdaki basit ama etkili yöntemler ile perikoronitis riski azaltılabilir;
• Günde iki kez en az iki dakika boyunca dişleri fırçalamak
• Diş ipi ile diş bakımını desteklemek
• Günde birkaç kez ılık tuzlu su ile gargara yapmak
• Rutin olarak diş muayenesi yaptırmak
Perikoronitis için hangi doktora gidilmeli?
Perikoronitis tanı ve tedavisi için genel olarak diş hekimine başvurulabilir. Ancak perikoronitis özelinde esas olarak hastaların Periodontoloji (Diş Eti Hastalıkları) bölümündeki uzman doktorlar tarafından muayene edilmesi gereklidir.
Perikoronitis tedavi gerektirmeden kendiliğinden geçebilecek bir enfeksiyon değildir. Özellikle şiddetli veya zonklayıcı tarzda ağrı, yüksek ateş veya etkilenen bölgede kanama yaşayan kişilerin hızlı bir şekilde diş hekimi ya da diş eti hastalıkları uzmanı tarafından muayene edilmesi gereklidir.