Klostrofobi
Klostrofobi, hastalarda kapalı alanlara girildiğinde havasız kalacakmış ve bayılacakmış hissi veren bir rahatsızlık olup tedavisi hastaların istemesi ve uyum sağlamasıyla başlar.
Klostrofobi Nedir?
Fobi bir durum veya nesne karşısında ileri düzeyde anormal korku hissetme durumudur. Kişide belirli bir olaya karşı anormal derecede hissedilen bu korkunun oluşturduğu hastalık düzeyindeki panik ve stres oldukça fazla boyutlara çıkabilir.
Fobi bir tür anksiyete (kaygı) bozukluğudur. Klostrofobi de fobik bozukların alt başlığında özgül fobi olarak incelenir. Klostrofobi genel anlamda kapalı alana girme korkusu olarak bilinen psikolojik bir rahatsızlıktır. Klostrofobisi olan insanlara klostrofobik denir.
Kapalı alan korkusu olarak bilinse de oluşabildiği durumlar daha geniş bir yelpazeye sahiptir. Klostrofobiye sahip insanların bulunmaktan kaçındıkları çeşitli mekanlar veya durumlar vardır. Örneğin;
- Asansör
- Tünel, metro, tren, köprü
- Uçak, otomobil (özellikle kilit sistemi bulunanlar)
- Sinema veya tiyatro salonları
- Mağazalardaki soyunma kabinleri, halka açık tuvaletler, döner kapılar
- Evlerin veya apartmanların bodrum katları, kiler, mağaralar
- Küçük karanlık, penceresiz ve kilitlenebilir odalar
- Otomatik araba yıkama yerleri
- Kalabalık ortamlar, kalabalık alanlar
- MR (Manyetik rezonans) ve BT (Bilgisayarlı tomografi) gibi görüntüleme teknikleri.
- Dar boğazlı kazaklar giymek, boğazlarını sıkacak fular veya atkı takmak vb.
Yukarıda bahsettiğimiz yerler kişiye ve fobinin derecesine göre değişkenlik göstermektedir. Klostrofobi de kişi bu durumun saçma yersiz ve anlamsız olduğunu bilir ama korkmaktan ve kaçınmaktan kendini alıkoyamaz. Duyulan korku ya da kaygı o durumun veya nesnenin oluşturduğu gerçek tehlikeye göre abartılı ölçüdedir.
Böyle durumlarla karşılaşınca boğulacakmış, havasız kalacakmış veya bayılacakmış hissine kapılır. Kişilerde bulundukları alanla sınırlanma ve hapsolma kaygısı vardır. Panik atak geçirebilirler. Kişiler bu durum dışında normaldirler.
Nesne veya o durumdan uzaklaşınca belirtiler ve korkular da geçer. Kişiler durumlarla karşı karşıya kalınca kaçma veya kaçınma davranışı sergilerler. Örneğin; kalabalık bir ortam veya partide kapıya yakın durma eğilimi, çıkışları kontrol etme, zor olsa da asansör yerine merdivenleri kullanmak, trafik yoğun olduğunda araba kullanmaktan veya yolculuk yapmaktan kaçınmak, bir odaya girerken yanlarına birilerini almak gibi önleyici davranışlarda bulunurlar.
Toplumda görülme sıklığı %3-5' tir. Kadınlarda erkeklere oranla daha sık görülür. Sıklıkla başlama yaşı çocukluk veya ergenlik dönemlerine denk gelir. Kişi genelde bunun bir rahatsızlık olduğunu ve yardım alması gerektiğini görmezden gelir. Klostrofobi ile yaşamaya çalışır.
Aslında tedavi edilebilir bir rahatsızlıktır .Fakat tedavi almak için başvuranların sayısı çok azdır. Bu yüzden tahmin edilenden daha fazla klostrofobi hastası olduğu düşünülmektedir. Fobik rahatsızlıkların diğer psikiyatrik bozukluklarla beraberliği yüksektir. Bu yüzden iyice araştırılmalıdır.
Klostrofobi Belirtileri Nelerdir?
Klostrofobi genel anlamda kişide farkında olup da karşı koyamadığı bir şekilde sıkıntılı hissetme hali doğurur. Kişinin yaşamını oldukça zora sokacak hale gelebilecek çok çeşitli belirtileri vardır. Kişi bu korkusunun farkında olduğu için günlük yaşantısı, sosyal faaliyetleri ve sosyal ilişkileri de bundan etkilenir.
Belirtiler kişi nesne veya durum ile karşılaşınca hatta bazen o durumu düşününce bile oluşabilir. Belirtiler genel olarak;
- Baş dönmesi
- Titreme
- Kalp atışlarının hızlanması(taşikardi) , tansiyonun yükselmesi
- Nefes darlığı
- Mide bulantısı
- Göğüs ağrısı
- Terleme
- Ürperme
- Baygınlık
- Boğuluyormuş hissi
- İdrara sıkışma
- Sersemlik
- Ağız kuruluğu
Eğer çok şiddetli ise bayılma, kontrolü kaybetme ve ölüm korkuları da eşlik edebilir. Kişi panik atak da geçirebilir .Panik atakta da bu belirtiler görülür. Atak süresi 10-15 dakikayı bulabilir. Kişide kaçınma durumları da oluşabilir. Sosyal ilişkilerinde fobisi nedeniyle belli başlı yerlerde bulunmaktan kaçınma ve kapalı alanlara girdiğinde gerginlik hissi nedeniyle çevresindekilerle girdikleri ortamlarda gerginleşme ile kişide bulunduğu ortamı çabucak terk etme hissi oluşur.
Klostrofobi Nedenleri Nelerdir?
Kişiliğin oluşumunda kilit dönemlerden olan çocukluk süreci klostrofobinin temellerinin atıldığı süreçlerdendir. Bu dönemde anne ve babanın yanlış tutumları ve çocuğun ilgisizlik hissetmesi de etkili olmaktadır. Belli bir neden olmadan ortaya çıkabileceği gibi çoğunlukla çocuklukta kişinin yaşadığı bir olay veya travma karşısında da gelişebilir.
Bazen de gelişen bir duruma cevaben sonradan oluşabilir. Kişinin aile yapısı, yetiştirilme tarzı, çocuklukta yaşadığı olaylar sorgulanmalıdır. Eğer travmaya bağlı oluşmuş ise travma öyküsü detaylıca alınmalı, kişinin yaşadıkları ve hislerine odaklanılmalıdır.
Bu olaylara örnek olarak bir yere hapsetme veya bir odada kilitli tutulma, istismara uğrama, asansörde kalma, uçakta türbülans geçirme, kalabalıkta sıkışıp kalma, korku evinde oyun oynama, kalabalık bir alanda anne babadan veya bir arkadaştan ayrılma veya kaybolma verilebilir. Ayrıca kişinin ailesinde klostrofobik, çok stresli, baskıcı veya mükemmeliyetçi bireyin bulunması da tetikleyicidir.
Klostrofobi için; beyinde korkunun işlendiği kısmın (amigdala) küçük olduğu, genetik bazı faktörlerin tetikleyici olduğu ve kişinin maruz kaldığı stresin etkileyebileceği yönünde teoriler vardır. Kişide bazı durumlara karşı bilinç dışı olarak savunma mekanizması oluşturacak şekilde görüldüğü de düşünülmektedir. Bunu açıklayan mekanizma, klasik koşullanma olarak bilinir. Kişi kendini tehlikede hissettiğinde bu durum görülür. Vücut fonksiyonları da bundan etkilenip duruma farklı bir şekilde tepki gösterir.
Klostrofobi Teşhisi
Klostrofobi teşhisi için hasta ile görüşülerek detaylı bir hikaye alınır. Klostrofobi demek için hastanın bazı kriterleri karşılaması gerekir. Hastaya sorulacak sorular tanıya gitmede yardımcı olur. Hangi durumlarda oluştuğu, ne zamandır var olduğu, neler hissettiği ,ne kadar sürdüğü, küçüklüğünde bununla ilgili bir olay yaşayıp yaşamadığı, kişinin hayatını ne ölçüde etkilediği sorgulanır. Burada aranacak şeyler;
- Belli bir durum karşısında gereksiz korku, anksiyete (kaygı) duymak
- Bu durumdan kaçmak veya kaçmaya çalışmak
- Durumla karşı karşıya gelince fobik belirtilerin oluşması
- Bu durumun kişiyi rahatsız etmesi ve bununla başa çıkamaması
Fobinin en az 6 aydır devam ediyor olması gerekir. Kişide toplumsal mesleki sosyal alanlarda işlev kaybı oluşturması gerekir. Bu bulguların klostrofobi dışında başka bir psikiyatrik veya organik hastalıkla karışmaması ve ayırt edilmesi gerekir. Beraberinde başka psikiyatrik rahatsızlık olabileceği göz ardı edilmemelidir. Klostrofobinin ayırıcı tanısında aşağıdaki hastalıklar değerlendirilmelidir.
- Panik bozukluk
- Anksiyete (kaygı) bozukluğu
- Obsesif kompulsif bozukluk
- Travma sonrası stres bozukluğu
- Agorofobi (açık alanlarda bulunmak, yalnız kalmaktan korkma durumu)
- Somatik semptom ile ilgili bozukluklar
Fobinin şiddetinin değerlendirilmesi ve nedenlerinin ortaya konması için klostrofobi formu veya klostrofobi ölçeği kullanılabilir. Fakat hastalığın şiddetinde esas belirleyici olan kriterler; fobinin kişinin hayatını ne boyutta etkilediği, işlevselliğini ne düzeyde bozduğu ve kişinin fobiden duyduğu rahatsızlık düzeyinin ne şiddette olduğu ile ilişkilidir.
Klostrofobi Tedavisi
Klostrofobi tedavi edilebilir bir anksiyete (kaygı) bozukluğudur. Tedavide esas olan kişinin tedaviyi istemesi, uyumluluğunun tam olması ve tedavi sonuçlanana kadar tedaviyi devam ettirmesidir.
En etkin ve yaygın kullanılan tedavi bir psikoterapi çeşidi olan Bilişsel Davranışçı Terapidir. Bilişsel terapi uzman psikologlar veya psikiyatrlar tarafından uygulanır. Bilişsel Davranışçı Terapi, kişinin duygu, düşünce ve davranışlarını araştırıp sorgulayan ve fobi ile başa çıkmanın yollarını geliştirmeye çalışan bir konuşma terapisidir.
Terapi sırasında uzman ile kişi uygun bir ortamda yalnız olmalı ve etkin bir iletişim kurabilmelidir. Bilişsel davranışçı terapi; hastayla konuşularak aslında korkulacak bir durumun olmadığını hastanın da bunu içselleştirmesini ve bununla yüzleşerek korkusunu yenmeye çalışmasını içerir. Hastanın duruma olan yaklaşım ve düşüncelerinin değiştirilmesi, kaygılarının giderilmesi amaçlanır. Hastanın nesneye veya duruma olan düşünce içeriği değiştirilir normal bir algı düzeyi oluşturulmaya çalışılır. Kişi duruma maruz bırakılarak, yüzleştirilerek veya korkunun üzerine gidilerek yavaş yavaş fobinin geçmesi sağlanır. Korkunun şiddetine ve kişiye göre değişebilmekle birlikte 10-20 seansta sonuç alınır.
Yapılan tedavilerde aşamalı olarak ilerlenir. Kişiye tamamlaması gereken ödevler vaziyetinde egzersizler verilir. Bu egzersizlerde kişi yavaş yavaş fobisini tetikleyen ortamlara sokulup durumun normalleştirilmesi sağlanır. Bu yönteme alışma yöntemi adı verilir. Klostrofobisi ilerlememiş kişilerde uygulanabilecek bu yöntemin kesinlikle hekim tedavisi ve yönlendirilmesi ile yapılması gerekir.
Bunun dışında bazı sakinleştirici ilaçlar, antidepresanlar hastayı o anki panik belirtilerden koruyabilir ancak kalıcı bir çözüm değildir. Derin nefes alma, kas esnetme gevşetme hareketleri ve bazı meditasyonlar da önerilebilir. Bu terapiler Uzman psikologlar veya Uzman psikiyatr hekimleri tarafından uzmanın belirlediği şekilde ve sürede uygulanmalıdır. İlaç tedavisinin kararını uzman psikiyatr hekimi vermelidir.
Klostrofobi Tedavi Edilmezse
Tedavi edilmediği takdirde hastanın yaşam kalitesini bozar, gündelik işlerini aksatır. Kişinin sosyal çevresiyle geçireceği vaktin kalitesini bozar ve kişinin yalnızlaşmasına sebep olabilir. Kişi sürekli bu kaygı ve korkuyla baş etmek zorunda kalır. Bu durum karşısında kaçma, kaçınma davranışı sergiler. Ortamlara girmez ve kendi içine kapanabilir. Tüm bunlar kişiyi depresyona ve diğer psikiyatrik rahatsızlıklara daha yatkın bir hale getirebilir. Çok ileri formlarında kişi kaygıları ile yaşayamaz hale geldiği için intihar girişimlerinde de bulunabilir.
Klostrofobiye Ne İyi Gelir?
Kişi klostrofobiye bağlı bir atak geçiriyorsa öncelikle bu durumun geçici bir süreç olduğunu hatırlaması ve sakinliğini elinden geldiğince koruması gerekir. Bu sürecin yaklaşık 1 saate kadar da sürebileceğini bilmeli ve zihninin kontrolünü başka durumlara çevirebilmelidir.
Kişinin kısa süreli kapalı alanlara maruz kalması ve kendini durum alıştırması iyi gelebilir. Yatıştırıcı nefes egzersizleri yapılabilir. Maruz kalma sürelerini uzatırken yanında güvendiği birini bulundurması da anksiyetesini azaltır.
Klostrofobiye Ne İyi Gelmez?
Özellikle kişinin bu rahatsızlığının bilincinde olmayan anne ve babası ile yakın çevresinin zorlayıcı şekildeki maruziyetleri kişide korkunun daha fazla baş edilemez hale gelmesine neden olabilir. Kişinin bu konuya çok fazla kafa yoracak şekilde eğilmesi de durumla başa çıkmasını zorlaştırır.
Klostrofobi İçin Kullanılacak İlaçlar
Klostrofobi tedavisini, psikoterapi ve farmakoterapi (ilaç tedavisi) olarak iki şekilde uygularız. Genellikle psikolojik desteğin yeterli gelmediği ağır vakalarda son aşama olarak kullanılır. İlaç tedavisinde kullanılabilecek ilaç grupları antidepresan ilaçlar ve anksiyolitiklerdir.
Bunların uzman hekimler tarafından reçeteleneceğini kişinin unutmaması gerekir.
Çocuklukta Klostrofobi
Çocukluk dönemi bu rahatsızlığın gelişimi açısından son derece önemlidir. Yaşanan travmalar, ailenin tutumu ve çocuğa yaklaşımı hastalığın gelişimine zemin hazırlamaktadır. Örneğin; çocuğu karanlıkla, yaratıklarla, başka kişilerle vs. korkutmak. Çocuğu kapalı bir odaya veya dolaba kilitlemek klostrofobi gelişimine neden olabilmektedir.
Anne ve babanın veya yetiştiren kişilerin aşırı kaygılı olması, baskıcı olması, çocuğun çevresinde klostrofobik bir bireyin var olması tetikleyici olabilmektedir. Daha küçük çocuklarda ağlama, bağırıp çağırarak tepinme donakalma veya sıkıca sarılma gibi fobik tepkiler olabilir.
Klostrofobi için Hangi Doktora Gidilmeli?
Klostrofobi, kişide başa çıkılamaz hale geldiğinde ve günlük yaşamını ciddi anlamda sıkıntıya sokmaya başladığında kişinin kendisi ve çevresi tarafından yönlendirilme ile doktora başvurma süreci başlar.
Klostrofobi için hastanelerin Psikiyatri bölümlerine başvurulabilir. Ayrıca Uzman Psikologlarla da bu konu için görüşülebilir.
Klostrofobi ile İlgili Sıkça Sorulan Sorular
Kapalı Alan Korkusuna Ne Denir?
Kapalı alan korkusuna klostrofobi denir. Kelime kökeni Yeni Latincedir. Yeni Latince de claustrophobia sözcüğünden türetilmiştır. Bu sözcük Latince claustrum (kapalı yer) ve phobos (korku) sözcüklerinin bileşiğidir.
Klostrofobi Nasıl Yenilir?
Tedavi edilebilir bir rahatsızlıktır. Uzman bir psikiyatrist ya da uzman psikologlar tarafından çeşitli terapiler uygulanır. Uzman psikiyatrist tarafından gereken durumlarda panik anlarını azaltmak adına ilaç tedavisi de uygulanabilmektedir.
Klostorofobi Öldürür Mü?
Klostrofobi bire bir öldürücü bir rahatsızlık değildir. Fakat kişinin günlük yaşantısının kalitesini olumsuz yönden etkilediği için kişiyi olumsuz bir ruh haline büründürebilir ve kişi depresyon gibi diğer psikiyatrik hastalıklara daha yatkın olur. Bu tip ileri durumlarda kişi intihara yakın olur.