Hipofiz Adenomu
Hipofiz adenomu, hipofiz bezinde görülen iyi huylu kitleler olup, tedavisi için; ilaç, cerrahi ve radyoterapi gibi yöntemler mevcuttur.
Hipofiz Adenomu Nedir?
Vücudumuzun temel işlevlerini kontrol eden iki çok önemli sistem vardır. Bunlardan birincisi, beyin ve spinal kord dediğimiz omurilikten kaynağını alıp bedenin her tarafına dağılan 'sinir sistemi', ikincisi ise vücutta sürekli olarak dolaşan kanın içinde seyrederek beden işlevlerini yöneten 'endokrin sistem' dediğimiz hormonal sistemdir.
Beyinde endokrin sistemi düzenleyen iki bez vardır. Bunlardan birincisi hipofiz bezi, ikincisi ise epifiz bezi olarak isimlendirilmektedir.
Hipofiz bezi kafa içinde tam merkeze yerleşmiş, sella turcica (türk eğeri) adı verilen kemik bir yapının üzerindeki çukurluğa yerleşmiştir. Homeostaz dediğimiz vücudun iç dengesinin düzenlenmesinden sorumludur. Bu düzenlemeyi salgıladığı hormonlar sayesinde yapmaktadır.
Hipofiz bezi ön, orta ve arka lob olmak üzere üç temel parçadan oluşmuştur.
Ön ve arka lobdan homeostazı sağlamak amacıyla hormonlar salgılanmaktadır.
Ön hipofizden:
- Adrenokortikotropik hormon (ACTH dediğimiz vücut iç dengesinin düzenlenmesinde işlevi olan hormon)
- Tiroid uyarıcı hormon (TSH, vücudumuzdaki bazı metabolik olayların düzenlenmesinden sorumlu hormon)
- Büyüme hormonu (GH, büyümeden sorumlu olan hormon)
- Prolaktin (Süt hormonu) (PRL, erkek ve kadın üreme sistemlerinde etkisi olan hormonlardan biri)
- Endorfin (Mutluluk hormonu olarak da bilinen hormon)
- Melanosit uyarıcı hormon (MSH denilen vücutta deri rengi, göz rengi gibi vücuttaki çoğu yere rengini veren hücrelerin düzenlenmesinden sorumlu hormon)
- Folikül uyarıcı hormon (FSH dediğimiz, kadın ve erkek üremesinden sorumlu hormonlardan biri)
- Lüteinleştirici hormon (LH dediğimiz, kadın ve erkek üremesinden sorumlu hormonlardan biri) salgılanır.
Arka hipofizden:
- Oksitosin (Süt sağılması)
- ADH (Su dengesi hormonu başka bir ifadeyle, vücut iç dengesinden sorumlu hormonlardan biri) salgılanır.
Hipofiz Adenomları
Hipofiz bezi vücudumuzdaki dengeden sorumlu organımızdır. Her organda görülebileceği gibi hipofizde de çeşitli hastalıklar ortaya çıkabilmektedir.
Adenomlar, hipofiz bezindeki hücrelerden kaynaklanan, genellikle iyi huylu ve yavaş büyüyen kitlelerdir.
Ön hipofiz adenomları iki şekilde sınıflandırılır. Boyutuna göre ve fonksiyonuna yani hormon salgılayıp salgılamamasına göre alt başlıklara ayrılır.
Sınıflamalar
- Boyutuna göre
- Mikroadenom (adenom boyutunun 1 cm'den küçük olduğu durumlardır.)
- Makroadenom (adenom boyutunun 1 cm'den büyük olduğu durumlardır.)
- Fonksiyonuna göre
- Hormon salgılama özelliği olmayan adenomlar
- Hormon salgılama özelliği olan adenomlar
- Büyüme hormonu salgılayan adenom
- ACTH salgılayan adenom
- Prolaktin (Süt hormonu)salgılayan adenom
- TSH (Tiroid uyarıcı hormon )salgılayan adenom
- FSH-LH(Cinsiyet hormonu) salgılayan adenom
Bunların yanında arka hipofiz adenomları da olabilmektedir. Bunlar da farklı klinikler ile kendini göstermektedir.
Hipofiz Adenomu Belirtileri Nelerdir?
Hipofiz bezi adenomları vücudumuzda çeşitli bulguların ortaya çıkmasına neden olabilmektedir. Klinik olarak sınıflandırmada da kullandığımız hormon aktif veya hormon inaktif olarak değerlendirilir.
Hormon inaktif adenomları klinikte daha sık görülür ve hormon inaktif adenomların bulguları kitle etkisiyle yani etrafında bulunan herhangi bir yapıya yaptığı basıyla kendini gösterir.
En sık bulgular;
- Nörolojik bulgular
- Baş ağrısı
- Görme bozukluğu,
- Diplopi (çift görme)
Hipofiz bezinin kendisine direkt bası sonucu, hipofiz bezinden salgılanan bütün hormonların yokluğu ile giden bir tabloyla gelebilirler.
Bası yaparak oluşturduğu bulgular şunlardır;
- Görme bozukluğu
- Görme alanında azalma
- Göz hareketlerinde kısıtlanma
Eğer bu adenomlar çok büyükse hastalar nöbet geçirme şikayeti ile de başvurabilirler.
Hormon aktif adenomlar bası semptomları ve salgıladıkları hormonlara göre belirti verebilirler.
Bunun yanında sınıflandırmada bahsedilen, 4 tip olan hormon üreten adenomlar bu hormon fazlalıkları ile bulgu verebilirler.
Süt salgılatıcı hormon fazlalığı ile olan hastalarda görülen bulgular;
- Çocuk sahibi olmakta zorluk
- Osteoporoz ve kemik kütlesi kaybı
- Adet kanamaları arasındaki sürenin uzaması
- Adet kanamalarının görülmemesi
- Kadınlarda meme ucundan beklenmedik bir şekilde süt benzeri akıntı gelmesi
- Vücutta normalden fazla ve erkek vücuduna benzer şekilde kıllanma artışı
Büyüme hormon fazlalığı ile seyreden adenom varlığında da iki şekilde klinik ortaya çıkabilir. Bu adenom puberte yani ergenlik öncesi ortaya çıkmışsa gigantizm denilen devlik olarak da bilinen vücudun fazla büyümesi ile karakterize bir tablo ile gelebilir.
Bu adenom ergenlik sonrası ortaya çıkmışsa akromegali denilen vücudun uç kısımları dediğimiz el, ayak, kulak, burun gibi yapıların büyümesiyle giden bir tablo ile de gelebilirler.
ACTH, böbrek üstü bezini çalıştıran hormondur. ACTH fazlalığı olan hastalar, kliniğe Cushing hastalığı ile gelebilirler.
Cushing hastalığı belirtileri;
- Obezite,
- Aydede yüz (geniş yuvarlak surat)
- Vücutta mor renkli çizgilenmeler
- Hipertansiyon (yüksek tansiyon)
- Hiperglisemi (kanda yüksek şeker)
Cinsiyet hormonları fazla olan hastalar kliniğe başvurmayabilirler. Bazen gözden kaçabilir veya kişi bunu fark etmeyebilir.
Kliniğe gelen kadın hastalar;
- Adet düzensizlikleri,
- Kısırlık
- Libidoda azalma şikayetleri ile gelebilirler.
Bunların dışında ön hipofiz adenomları kadar sık görülmeyen arka hipofiz adenomları mevcuttur. Arka hipofizden salgılanan ADH (su dengesi) ve oksitosin (süt sağıcı) hormonları salınmaktaydı.
Su dengesi hormonunun az veya çok salgılanmasına bağlı olarak iki farklı klinik ortaya çıkmaktadır.
ADH hormonunun fazla salınmasıyla ortaya uygunsuz ADH Sendromu dediğimiz vücutta aşırı su emilimine bağlı gelişen bir klinik ortaya çıkar.
Çeşitli nörolojik bulgular da bu tabloya eşlik edebilir. Su fazlalığına bağlı olarak sekonder hiponatremi denilen ikincil sodyum azlığı ortaya çıkabilir.
ADH hormonunun az salınmasıyla ortaya Diabetes İnsipidus dediğimiz durum ortaya çıkar.
Diabetes İnsipidus, böbreklerin ADH hormonuna yanıt vermemesi sonucu vücutta suyu tutamaması ile seyreden tablodur. Kandaki sodyum seviyeleri artmış ve su seviyesi azalmıştır.
Bu hastalarda;
- Çok su içme
- Çok idrara çıkma gibi bulgular gözlenir.
Hipofiz adenomları birçok belirti ile kendini gösterebilir. Bunlardan biri de elbette ki baş ağrısıdır. Her hipofiz adenomlu hastada baş ağrısı görülmeyebilir.
Baş ağrısı olan hastalarda diğer bu semptoma sebep olabilecek hastalıklar ekarte edildikten sonra hipofiz adenomu düşünülebilir.
Baş ağrısıyla birlikte diğer hipofiz adenomu bulgularının olması da tanıyı destekler niteliktedir.
Hipofiz Adenomu Teşhisi
Hipofiz adenomları tanısında en önemli basamak hastanın geldiği şikayetler yani klinik öykü ve fizik muayene ile düşünülmesidir. Yani tanıyı koyabilmek için önce hekimin bu ihtimali aklına getirmesi gerekmektedir.
Hipofiz adenomlarının belirtilerinde bahsettiğimiz bası semptomları ile hastalar gelebilir. Görme alanının bozulması, çift görme, baş ağrısı gibi bulgular olan hastalarda diğer nedenler için ayırıcı tanı yapıldıktan sonra hipofiz adenomları düşünülebilir.
Bu bulgular hastada mevcutsa ve bu bulgulara sebep olabilecek diğer hastalıklar ekarte edildiyse ilk yapılması gereken tetkikler MR (manyetik rezonans görüntüleme) ve BT (bilgisayarlı tomografi) olan radyolojik görüntülemelerdir.
Bası semptomları dışında hormon aktif olan adenomlarda hastalarda hormon bozukluklarının sebep olabileceği belirtiler de klinik öyküde önemlidir.
Hormon aktif adenomlarda bulgulara göre hormon testleri de istenebilir.
Bakılan hormonlar şunlardır;
- FSH ve LH (cinsiyet hormonu),
- ACTH,
- TSH (tiroid uyarıcı hormon),
- Prolaktin (süt hormonu)
Bu adenomlarda bu hormon seviyeleri normalin üstünde seyreder. Arka hipofiz adenomları için ADH (su dengesi) hormonu düzeyi istenebilir. Bu hormon sebep olduğu tabloya göre düşük ya da yüksek seviyede görülebilir.
Hormon seviyelerine bakılmasının yanında yine MR ve BT tetkikleri de bu hastalara uygulanır. Yapılan tetkikler sonucu hastada hipofiz adenom varlığı kesinleşirse çeşitli kılavuzlara göre tedavi aşamasına geçilir.
Hipofiz Adenomu Tedavisi
Hipofiz bezi farklı hücrelerden oluşan kompleks bir endokrin organdır. Tümör dokusunun kaynaklandığı hücreye bağlı olarak tedavi değişiklik gösterebilmektedir.
Prolaktinoma alt türü ilaçla tedaviye çok iyi yanıt verir. Etken maddesi kabergolin olan ilaçlar büyük fayda sağlar. Ancak diğer tüm hipofiz adenomu çeşitlerinde cerrahi tedavi yapılmalıdır.
Cerrahi olarak çıkarılması zor olan tümörlerde yardımcı tedavi olarak radyoterapi denenir. Yapılan cerrahi girişim sonrasında eksik hormonlar medikal olarak dışarıdan geri verilir bu sayede hasta eksikliğini hissetmez.
- İlaç tedavisi; etkilenen hormonlara göre yapılır, genellikle tercih edilmez. Bu durumun istisnası prolaktin üreten tümörlerdir. Bu tümörlerde etken maddesi kabergolin olan ilaçlar kullanılır.
- Cerrahi tedavi; mikroskobik ve endoskopik işlemlerle tümörün yerleştiği bölgeye girilir. Çevre dokuya minimum zarar vererek tümör çıkarılmaya çalışılır.
- Radyoterapi; tümör cerrahi olarak çıkarılamayacak büyüklüklerdeki tümörlerde radyoaktif X ışını ile tümör önce küçültülür ardından yok olmayan tümörlere cerrahi işlem uygulanır.
Hipofiz Adenomu Ameliyatı
Hipofiz ameliyatlarında son gelişen teknolojik gelişmelerle birlikte, endoskopik ameliyat ile tümör çıkarılır.
Son gelişmelerle, GAMA knife radyo cerrahisi kullanılarak var olan tümör dokusu temizlenebilir. Geleneksel cerrahi yöntemler ise hala uygulanmaktadır.
Hipofiz tümörlerinin çıkarılması için en uygun yol, transsfenoidal yol ile sella tursica adı verilen bezin yerleştiği bölgeye ulaşmaktır.
Bu yolda geniz bölgesinden girilerek burun kemiği boyunca hareket edilir. İzdüşümsel olarak boğaz arkasında bulunan hipofiz bezi transsfenoidal yol ile tüm kafatası açılmadan opere edilmiş olur.
Tümörün aşırı büyük olduğu durumlarda kraniotomi yani beynin tamamen açıldığı operasyonlar gerekmektedir.
Hamilelikte Hipofiz Adenomu
Gebelik uzun ve vücudun hormonal dengesinin bozulduğu bir durumdur. Gebelik ve hipofiz bezi ilişkisi oldukça önemlidir.
Gebelik sürecinde bazı organların kanlanması artmaktadır. Hipofiz bezinin kanlanması yüzde 136 artmakta, yani bezin kan ihtiyacı çok fazladır.
Artan kan ihtiyacı, alışkın olduğu fazla kanlanma durumunun bozulduğu, zor doğum, kanamanın bol olduğu durumlarda hipofizer yetmezlik tablosu oluşabilir.
Gebelerde cerrahi tedavi genellikle doğum sonrasına planlanıp mümkün olduğunca az ilaç kullanılmaya çalışılır.
Çocuklarda Hipofiz Adenomu
Çocukların büyüme ve gelişmesi, sağlıklı bir yetişkin olmaları için hormonlar çok önemlidir.
Çocuklarda bu hormonlar hipofiz bezinin kontrolü altındadır. Daha önce belirtildiği gibi hipofiz farklı hücrelerden oluşan kompleks bir yapıdır. Burada meydana gelen olası bir adenom, oluştuğu hücreden salgılanan hormonun eksikliğine göre belirti verecektir.
Ergenliğin, cinsiyet gelişiminin çocuğun yaşına uygun gelişmesi aynı zamanda dış görünüşünün cinsiyetine uygun şekillenmesinde ,okul başarısı ve sosyal ilişkilerinde bu hormon dengesi çok önemlidir.
Hipofiz adenomu olan çocuklarda en sık görülen bulgular;
- Baş ağrısı
- Görme bozukluğu
- Ergenlik gecikmesi
- Yorgunluk
- Sabırsızlık
- Sosyal ilişki bozuklukları
Tedavisinde hormon tedavisi ve cerrahi tedavi verilir. Cerrahi tedavi tümörün büyüklüğüne ve yayılımına göre tercih edilir.
Bebeklerde Hipofiz Adenomu
Yeni doğan ve bebeklerde hipofiz adenomu sıklığı oldukça nadirdir.
Bebeklerde hormonal bulgular geç tespit edilebilmektedir. Büyüme ve gelişmesi normal dışı seyreden, huzursuz bebeklerde hipofiz adenomundan şüphelenilir.
Ancak hipofiz adenomlarının iyi huylu olmasından dolayı genellikle bulgular ergenlik döneminde gözlenir.
Hipofiz Adenomu için Hangi Doktora Gidilir?
Hipofiz bir endokrin organdır bu yüzden vücutta verdiği belirtiler çok geniştir. Hastalığa sahip insanlar Endokrin hekimlerinde, hormon kontrolü yaptırabilirler.
Kan hormon düzeylerindeki bozukluk ve klinik şüphe ile ek görüntüleme yöntemleri istenir.
Görüntüleme yöntemlerinde tespit edilen hipofiz adenomlarında Beyin ve Sinir Cerrahları sorumluluğu üstlenir.
Baş ağrısı, görme bozukluğu, adet düzensizliği, yorgunluk ,aşırı terleme gibi bulguları hisseden ve ek endokrin problemleri olan kişilerin doktora en yakın zamanda başvurmaları gerekmektedir.