Otoimmün Hastalıklar
Bağışıklık sistemnin yanlışlıkla vücudun kendi sağlıklı hücrelerine saldırması sonucu ortaya çıkan hastalıklara otoimmün hastalıklar denir. Tedavide amaç altta yatan hastalığı kontrol altına almaktır.
Otoimmün Hastalıklar Nedir?
Normalde bakteri ve virüs gibi mikroplarla savaşarak bunların yol açtığı hastalık ve enfeksiyonlara karşı koruma görevi olan bağışıklık sisteminin çeşitli nedenlerle yanlışlıkla vücudun kendi sağlıklı hücrelerine saldırması sonucu ortaya çıkan hastalıklara otoimmün hastalıklar ya da bağışıklık sistemi hastalıkları adı verilir.
Otoimmün Hastalıkların Belirtileri Nelerdir?
Sorusu günümüzde oldukça merak edilen bir husustur. Günümüzde 100 ‘e yakın otoimmün hastalık tanımlanmasına karşın en yaygın görülen otoimmün hastalıklar listesi şu şekilde sıralanabilir:
- Romatoid artrit (RA): İltihaplı romatizma olarak da bilinen romatoid artrit, bağışıklık sisteminin eklemlere saldırması ile gelişen kronik inflamatuar (yangısal) bir bozukluktur. 30 ‘lu yaşlarda başlama eğilimi olan romatoid artritte; eklemlerde ağrı, şişlik, kızarıklık ve ısı artışı tipiktir.
- Sistemik lupus eritematozus / Lupus (SLE): Bağışıklık sisteminin vücudun bir çok organ ve dokusunu yabancı olarak algılaması ve bunlara saldırması ile kendini gösteren sistemik lupus eritematozus; halsizlik, yorgunluk, kelebek hastalığı olarak adlandırılmasına neden olan burun ve yanaklardaki kelebek şeklindeki deri döküntüleri, damar tutulumuna bağlı vaskülit adı verilen damar iltihapları, saçlarda bölgesel döküntüler, Raynoud sendromu adı verilen ve özellikle soğukta ortaya çıkan parmak uçlarında beyaz – mor renk değişiklikleri, özellikle sabah ya da istirahat esnasında çıkan eklem ağrıları, böbrek iltihabı gibi bir çok organ ve sistemde hasara yol açar.
- Diyabet (Şeker hastalığı): Kan şeker düzeyini düzenlemeye yardım eden hormonlar pankreastan salgılanır. Tip 1 diyabet hastalarında bağışıklık sistemi hücrelerinin pankreastaki insülin salgılayan hücrelere saldırıp tahrip etmesi sonucunda yeteri insülin üretilememesine bağlı olarak yüksek kan şekeri düzeyleri gözlenir. Bu hastalarda; sık sık ve bol idrara çıkma, susama, ağız kuruması, ciltte kuruluk belirtileri, bulantı – kusma, karin ağrısı, kilo kaybı şikayetler görülür.
- Hashimato tiroiditi: Otoimmün tiroiditi ya da kronik lenfositik tiroidit adı da verilen Hashimato tiroiditinde bağışıklık sisteminin tiroid bezine saldırması sonucu; tiroid bezinin büyüyerek ele gelmesi, halsizlik, çabuk yorulma, hareketlerde yavaşlama, mutsuzluk ve depresyona yatkınlık, ellerde ve ayaklarda ödem, ses kısıklığı, terlemede azalma, kabızlık gibi şikayetler ortaya çıkabilir.
- Graves hastalığı: Graves hastalığında ise hashimato tiroiditine zıt olarak; vücudun kendi kendine reaksiyon vermesi ile tiroid hormonlarında artış gözlenir. Metabolizmanın aşırı çalıştığı graves hastalarında; çarpıntı, aşırı terleme, yüksek tansiyon, sinirlilik, yerinde duramama, huzursuzluk, sıcağa tahammül edememe, iştah normal olmasına rağmen kilo verme, ellerde titreme, geçmeyen ishal, saçlarda kırılganlık gibi belirtiler ortaya çıkabilir.
- Sjögren sendromu: Tüm vücudu etkileyebilen Sjögren sendromu bağışıklık hücreleri ağız, göz ve vajina gibi sıvı üretiminin fazla olduğu bölgelere saldırarak bu bölgelerde kurulukla kendini gösterir. Bu hastalarda; kuru göz, kuru ağız, şişmiş tükürük bezleri, ağız içinde mantar enfeksiyonları, diş çürükleri, vajina kuruluğu ve yorgunluk gibi şikâyetler göze batar.
- İnflamatuar bağırsak hastalıkları: Ülseratif kolit ve Crohn hastalığı inflamatuar bağırsak hastalığı başlığı altında toplanan otoimmün kökenli hastalıklar olup bu iki hastalığın genel ortak belirtileri; karın ağrısı, ishal, kanlı dışkı, kilo kaybı, yüksek ateş ve genel sağlık durumunun bozuk olmasıdır.
- Çölyak hastalığı: Günümüzde sıklıkla duymaya başladığımız ve kişilerin hayat kalitesini oldukça etkileyen Çölyak hastalığında 1 yaşından itibaren glüten içeren tahıl ürünlerinin tüketilmesi ile vücudun bağışıklık sistemi hücrelerinin glütene yanlış tepkiler vermesi ile çeşitli şikayetler ortaya çıkar. Glüten sensitif enteropati adı da verilen tabloda kişilerde glüten tüketimi sonrası karın ağrısı, şişkinlik ve yağlı ishal tipik belirtiler olup; tipik belirtilerin dışında ise Kaşıntılı ve kırmızı cilt, kansızlık belirtileri, kemik erimesi, kas zayıflığı gibi kalsiyum eksikliği belirtileri, kanamalar, gece körlüğü, depresyon ve dikkat bozukluğu gibi atipik şikayetler de gözlenebilir.
- Myastenia Gravis (MG): Otoimmün bir sinir – kas hastalığı olan myastenia gravis; bağışıklık sistemi hücreleri kasların hareketinde görevli özel bir reseptöre saldırması sonucu kas güçsüzlüğü ile seyreder. Kasların zayıflığı sebebi ile gözleri açıp kapamada zorluk, göz kapağı düşüklüğü, yutma güçlüğü, konuşma bozukluğu, yürümekte zorlanma, nefes darlığı gibi şikayetler ortaya çıkabilir.
- Multiple Skleroz (MS): Bağışıklık sistemi hücrelerinin beyin ve omurilikteki hücrelere saldırması sonucu yorgunluk, vücudun değişik bölgelerinde karıncalanma – uyuşukluk, denge ya da yürüme bozukluğu, görmede bozukluk, baş dönmesi, bellek sorunları gibi şikayetler ortaya çıkar.
- Guillain – Barre Sendromu: Sinir sistemine bağışıklık sistemi hücrelerinin saldırması sonucu; ayaklardan ve bacaklardan başlayarak yukarı doğru yayılım gösteren karıncalanma, uyuşukluk ve iğne batırılma hissi, zayıflık ve güçsüzlük hissi gibi birçok sorunla kendini gösteren bir hastalıktır.
Görüldüğü üzere otoimmün hastalıklar birden fazla organ ve sistemi tutabildiği için bağışıklık sistemi hastalıklarının belirtileri çok çeşitli olabilmektedir.
Otoimmün Hastalıkların Nedenleri (Risk Faktörleri) Nelerdir?
Her ne kadar herhangi bir yaralanma ya da iltihaplanma sonucu bağışıklık sisteminin aşırı aktive olmasının Otoimmün hastalıklara zemin hazırladığı düşünülse de günümüzde otoimmün hastalıkların neden geliştiği tam aydınlatılamamış bir konudur.
Bununla beraber çeşitli risk faktörlerinin farklı otoimmün hastalıkların gelişim riskini arttırdığı tespit edilmiş olup, bu risk faktörleri:
- Genetik: Otoimmün hastalıkların genel olarak genetik aktarımının bulunduğu düşünülmektedir. Anne, baba ve kardeşler başta olmak üzere kişilerin yakın akrabalarında herhangi bir otoimmün hastalığın bulunması halinde genel topluma göre otoimmün hastalığa yakalanma riski artmaktadır.
- Cinsiyet: Tam olarak neden olduğu bilinmemekle birlikte, hormonal faktörler ve kadınların genel olarak daha güçlü bağışıklık sistemine sahip olması sonucu bağışıklık sistemlerinin verdikleri tepkiler daha yüksek olduğu için kadınlarda otoimmün hastalıkların görülme olasılığı erkeklere göre daha yüksektir.
- Beslenme düzeni: Otoimmün hastalıklar ve beslenme düzeni günümüzde en cok one cikan noktalardan biri olup, özellikle batı tipi diyet olarak bilinen yüksek yağlı, şekerli, işlenmiş ve ısıl işlem görmüş gıdalar ağırlıklı beslenmenin bağışıklık sistemi hastalıklarını tetiklediği bilinmektedir. Romatoid artritte aşırı kilo ya da obez olmak eklemlere binen yükü arttırdığı için bağışıklık sistemi yanıtının artmasına neden olmaktadır. Tip 1 diyabet gelişiminde ise şeker hastalığını tetikleyen besinlerin tüketilmesi sürecin hızlanmasına olabilmektedir. Çölyak hastalığında glüten içeren buğday, arpa ya da çavdar ağırlıklı beslenme sonucu hastalığın erken çıkması ve şiddetli seyretmesi durumları gözlenmektedir.
- Etnik köken: Latin, Afrika – Amarikalı, Kızılderili ırkları genellikle Kafkas ırklarına göre daha fazla otoimmün hastalığa yakalanma eğilimindedir.
- Sigara kullanımı: Tiroid hormonu ilişkili hastalıklar, multiple skleroz, sistemik lupus eritematozus ve romatoid artrit başta olmak üzere otoimmün hastalıklar için sigara risk faktörüdür.
Otoimmün Hastalıkların Teşhisi
Çok geniş bir yelpazeye sahip olan otoimmün hastalıkların tespit edilmesi genelde zaman alır. Hastalardan hasta öyküsü alınarak şikayetlerin neleri olduğu ve vücutta hangi bölgelerde tutulum olduğu sorgulanır. Fizik muayene ile hastalarda herhangi bir bulgunun olup olmadığı saptanır.
Otoimmün hastalıklarda kan testleri özellikle ANA (anti nükleer antikor) taraması ilk adım olup bu antikorun pozitifliği bir otoimmün hastalık olduğunu kanıtlarken hangi hastalığın olduğunun tespit edilmesi için ileri tetkikler gereklidir.
Otoimmün Hastalıkların Tedavisi
Otoimmün hastalıkların tedavisi günümüzde mevcut olmayıp amaç hastalıkların neden olduğu şiddetli bağışıklık yanıtlarının kontrol altına alınması, hastalıkların alevlenme dönemlerinin sıklığının azaltılması ve alevlenme dönemlerindeki belirtilerin şiddetinin azaltılması amacı ile tedavi planları oluşturulabilir.
Günümüzde hastaların şikayetlerini kontrol altında tutmak amacı ile:
- Non – steroid anti inflamatuvar ilaçlar (steroid olmayan iltihap önleyici ilaçlar)
- Ağrı, yorgunluk, eklemlerde şişlik ve cilt döküntüleri için uygun tedaviler
- Hastalıkların alevlenmesini önlemek amacı ile beslenmenin düzenlenmesi ve düzenli egzersiz alışkanlığı edinilmesi
Önemlidir.
Alevlenme sıklığı fazla olan, alevlenme dönemleri ağır geçen hastalarda immun supresif ilaçlar (Bağışıklık sistemini baskılayıcı ilaçlar) kullanılabilir.
Ayrıca otoimmün hastalıklar bitkisel tedavi yöntemleri ile tedavisi desteklenebilen hastalıklardır. Bağırsak florasını düzenlemek amacı ile probiyotik takviyeler, fermente gıdalar ve antioksidan gıdaların beslenme düzenine eklenmesi hastalığın seyrini oldukça olumlu etkileyecektir.
Uzun vadeli sürede bağışıklık sistemi hastalıkları ve hemşirelik bakımı konusu oldukça önem taşımaktadır. Hemşirelik bakımın amacı kişilerin yaşam kalitelerinin düşmemesi, alevlenme sıklıklarının azaltılması ve kişilerin işlev kaybının önlenmesidir.
Otoimmün Hastalıklar Tedavi Edilmezse Ne Gibi Komplikasyonlara Yol Açar?
Her ne kadar başta alevlenmeler ile seyreden otoimmün hastalıklar olmak üzere otoimmün hastalıkların tedaviye ihtiyacı olmadığı düşüncesi yaygın olsa da tedavisiz kalan otoimmün hastalıklar kişilerin hayat kalitesini oldukça düşürebilmektedir.
Eklemleri tutan otoimmün hastalıkların tedavisiz kalması sonucu kişilerin hareket kısıtlılığı gelişebilirken, sindirim sistemini tutan otoimmün hastalıklar kişilerde şiddetli kilo kaybına ve güçten düşmeye, sinir sistemini tutan otoimmün hastalıklar ise kişilerin kendi işlerini dahi yapamayacak kadar düşkün hale gelmesine neden olabilir.
Otoimmün Hastalıkların Tedavisinde Kullanılan İlaçlar
Otoimmün hastalıkların tedavisinde yaygın olarak kullanılan non – steroid anti inflamatuvar ilaçlar adı verilen steroid olmayan iltihap önleyici ilaçlardan; sülfasalazin, naproksen, diflunisal, ibuprofen reçete edilerek vücutta oluşan iltihabın önüne geçilmesi amaçlanır.
Ayrıca şiddetli seyreden otoimmün hastalıkların tedavisinde bağışıklık sisteminin aşırı aktive olmasını önlemek amacı ile immünsupresif ilaçlardan; siklofosfamid, kortikosteroid, azatiopurin, siklosporin kullanılabilir.
Bebekler ve Çocuklarda Otoimmün Hastalıklar
Otoimmün hastalıklar genel olarak genç erişkinlik ya da orta yaşlarda ortaya çıkma eğilimde olsa da bazı otoimmun hastalıklar bebeklik ve çocukluk dönemlerinde ilk belirtileri vermektedir. Örneğin; Çölyak hastalığı olarak bilinen glüten sensitif enteropati hastalığı ilk belirtileri tahılla beslenmeye geçilen 1 yaş civarında belirti vermeye başlamaktadır.
Tip 1 diyabet hastalığı ise 6 aydan 40 yaşa kadar herhangi bir aralıkta çıkabilmekte iken sıklıkla ergenlik dönemi olarak bilinen 8 – 15 yaş aralığında belirti verdiği bilinmektedir.
Otoimmün Hastalıklarında Hangi Doktora Gidilir?
Otoimmün hastalıklar vücutta farklı organ ve sistemleri tutabilen hastalıklar olduğu için eklem ağrısı, nedeni bilinmeyen karın ağrısı ya da bulantı kusma, çabuk yorulma, halsizlik, ciltte kızarıklık ya da kaşınma gibi herhangi bir hastalığı işaret etmeyen şikayetler varlığında başta iç hastalıkları (dahiliye) bölümünde iç hastalıkları uzmanına başvuru yapılması; iç hastalıkları uzmanının yaptığı ilk incelememe sonucunda eklem hastalıkları için romatoloji uzmanına, sindirim sistemi hastalıkları için gastroenteroloji uzmanına, tiroid hastalıkları ya da şeker hastalığı için endokrinoloji uzmanına ve sinir sistemi hastalıklarında ise nöroloji uzmanına yönlendirme yapması uygun olacaktır.