Subaraknoid Kanama
Subaraknoid kanama; herhangi bir nedenle beynin zarlarından olan araknoid zarın altında gelişen kanamalardır. Medikal tedavi ve diyaliz işlemleri sık tercih edilmektedir.
Subaraknoid Kanama Nedir?
Subaraknoid kanama; herhangi bir nedenle beynin zarlarından olan araknoid zarın altında gelişen kanamaları tanımlar.
Beyin ve omurilik; birbiriyle bağlantılı olup düşünme, hareket etme, duyuları hissetme ve reflekslerin gerçekleştirilmesini sağlayan sinirsel yapılardır. Yaşam için oldukça önemi olan bu sinirsel yapıların etrafı dıştan içe doğru dura mater, araknoid mater ve pia mater adı verilen zarlarla çevrilidir. Bu zarlar beyin ve omuriliği hem beslenmesini hem de dış etkenlerden korunmasını sağlar. Ayrıca bu zarların arasında bulunan koroid pleksus adı verilen yapılar da beyin omurilik sıvısı(BOS) üretiminden sorumludur. Beyinde veya omurilikte gelişen herhangi bir olayda bu sıvının hacmi artar.
Beyin dokusu vücut için oldukça mühim olayları gerçekleştirdiği için; damarlanma açısından da oldukça zengin bir yapıya sahiptir. Bu durumda beyne dışardan gelebilecek travmalarda veya vücut içinde damarlara zarar verebilecek olaylarda beyin damarları ve beyin dokusu etkilenebilir. Bu durum hastanın yaşamını tehdit eder.
Subaraknoid kanama acil tanı ve tedavi gerektiren, tedavi edilmediğinde ölümcül komplikasyonlara yol açabilen bir durumdur.
Subaraknoid Kanama Belirtileri Nelerdir?
Subaraknoid kanama; çoğunlukla travma gibi ani bir olay sonucu gelişen, buna bağlı olarak da acil tanı ve tedavi gereksiniminin doğduğu bir hastalıktır. Bu yüzden hastada bulunan semptomların etken teşhisi, erken tedavi açısından oldukça önemlidir. Subaraknoid kanamada gözlemlenen belirtiler;
- Baş Ağrısı: Baş ağrısı; subaraknoid kanama yaşayan hastalarda en sık karşılaşılan semptomdur. Hastalar tipik olarak “hayatımdaki en şiddetli baş ağrısı “yıldırım çarpmış gibi bir baş ağrısı” ya da “daha önce hiç böyle bir baş ağrısı yaşamadım” gibi cümleler kurarlar. Normalde beyin dokusu ağrıya duyarsızdır, ağrı hissedemez. Ancak subaraknoid kanama geliştiğinde beyin omurilik sıvısının hacmi arttığı için beyin zarları gerilir. Bu durum baş ağrısı gelişiminde esas etkendir.
- Bulantı ve Kusma: Bulantı ve kusma subaraknoid kanama yaşayan kişilerde görülen bir diğer bulgudur. Kafa içi ile alakalı herhangi bir problemde beyinde bulunan kusma merkezi uyarılır, buradan mideye sinirler aracılığıyla uyarı gönderilerek kusma sağlanır.
- Bilinç Değişikliği: Subaraknoid kanamada gözlemlenen bir diğer belirti bilinç değişikliğidir. Subaraknoid kanama yaşayan kişilerde bu durum çoğunlukla ani bir olay sonucu geliştiği için, hastalarda ani bilinç değişikliği gelişebilir. Hastalar kim olduğunu, nerde olduğunu ve kendisine ne olduğunu hatırlayamayabilir. Bunun sebebi beynin bilinçle ilgilenen bölümünün subaraknoid kanama ile birlikte zarar görmesidir.
- Nöbet: Subaraknoid kanama yaşayan kişilerde bazen nöbet durumları da gözlemlenebilir. Nöbet beyindeki herhangi bir olaya bağlı sinir hücrelerinin aktivitesinin aşırı artışı sonucu gelişen bir durumdur. Hastalarda kanama anında ve kanamadan belli bir zaman sonra da nöbet gelişimi gözlemlenebilir.
- Nörolojik Muayenede Bozukluk: Beyni ilgilendiren pek çok hastalıkta olduğu gibi subaraknoid kanamada da kişide nörolojik muayenede bozukluk gözlemlenebilir. Hastalarda özellikle ışık refleksinde (normalde göze ışık tutulduğunda ışık tutulan gözde küçülme olmalıdır, bu hastalarda küçülme olmayabilir) bozukluk rastlanabilir. Bu durum kesin olarak subaraknoid kanama tanısı koydurmaz, ancak hastada kanamanın varlığını destekleyici bir bulgudur.
- Fotofobi (Işığa Hassasiyet): Beyin dokusu; görme siniri adı verilen optik sinir ile yakın temasta olmasından dolayı; beyinde gelişen herhangi bir olayda optik sinir de etkilenebilir. Subaraknoid kanama yaşayan kişilerde ışığa hassasiyet ve görme bozuklukları gelişebilir.
- Ani Baygınlık: Subaraknoid kanamalar genellikle ani gelişen bir durumdur. Kanamanın ani olması beyin damarlarında daralmaya neden olur. Damarların daralması sonucu beyne yeterince kan gitmez, bu durumda beyin enerji kullanımını azaltarak kişiyi baygınlık pozisyonuna getirip kanlanmasını arttırmaya çalışır.
Subaraknoid Kanama Nedenleri (Risk Faktörleri) Nelerdir?
Subaraknoid kanama hemen her zaman aniden gelişen, acil tanı ve tedavi gerektiren, bunun için de kanamaya yol açan etkenin bulunup ortadan kaldırılmasını gerektiren bir durumdur. Subaraknoid kanamaya yol açan etkenler şöyle sıralanabilir;
- Anevrizmalar: Anevrizma; damar duvarında incelme sonucu damarda gelişen balonlaşma olarak tanımlanır. Beyini besleyen damarlarda gelişen anevrizmalar; subaraknoid kanamanın en sık nedenidir. Bu anevrizmalar erken tanı ve tedavi gerektirir.
- Arteriyovenöz Malformasyonlar: Arteriyovenöz malformasyon; damarların oluşturduğu bir ağ yapısıdır. Bu yapıdaki damarlar çok ince olduğu için; en ufak bir travmada bile çabucak hasarlanıp subaraknoid kanama gelişmesine neden olabilir.
- Kafa İçi Tümörleri: Kafa içi tümörler subaraknoid kanamaya yol açabilen bir diğer etkenlerdir. Kafa içi tümörleri (özellikle de beyin tümörleri); beyindeki damarlara yayılım gösterip subaraknoid kanama gelişmesine neden olabilir.
- Yaş: Yaş subaraknoid kanama gelişimi için bir risk faktörüdür. İleri yaş hastalarda subaraknoid kanama daha sık görülüp daha mortal (ölümcül) seyirli iken; çocuklarda subaraknoid kanama hemen hiç görülmez.
- Hipertansiyon: Hipertansiyon tansiyonun yükselmesi durumudur. Hipertansiyon durumunda kanın yarattığı basınç damar duvarına hasar verip subaraknoid kanama gelişimine neden olabilir.
- Sigara İçiciliği: Sigara hem kan basıncını arttırarak hem de beyin tümörü gelişimine yol açarak subaraknoid kanama gelişmesinde risk oluşturur.
- Aşırı Alkol Alımı: Alkol de sigaraya benzer şekilde kan basıncını arttırır. Bu durum subaraknoid kanama gelişimi için risk faktörüdür.
- Böbrek Hastalıkları: Böbrekler kan basıncının düzenlenmesi, vücuttan zararlı iyonların atılması gibi pek çok önemli işlevde esas rol oynayan organlardır. Bu organlarda gelişebilecek herhangi bir hastalıkta hastanın kan basıncında yaşanacak değişimler subaraknoid kanama için risk oluşturur.
- Damarsal Problemler: Hastada doğuştan damarsal problem varsa; bu durum subaraknoid kanama gelişimi için risk oluşturur.
- Aile Öyküsü: Ailesinde subaraknoid kanama öyküsü olan kişilerde subaraknoid kanama görülme sıklığının artmış olması aile öyküsünün de risk faktörü olduğu anlamındadır.
Subaraknoid Kanama Teşhisi
Subaraknoid kanama acil bir durum olduğu için erken teşhis ve tedavi esastır. Buna bağlı olarak hastalara belli başlı teşhis yöntemleri uygulanır. Bu yöntemler;
- Anamnez: Anamnez hastanın hastalığı hakkında var olan şikayetlerini dile getirmesidir. Subaraknoid kanama yaşayan hastalar çoğunlukla aniden gelişen şiddetli(yıldırım çarpması gibi) baş ağrısı, bulantı, kusma gibi semptomlardan yakınırlar. Bazen hastalar ani bilinç kaybına bağlı baygın bir şekilde hastaneye getirilir. Bu durumda anamnez hastayı hastaneye getiren kişiden alınır.
- Fizik Muayene: Fizik muayenede hekim hastanın nörolojik muayenesini yapar. Hastada görme bulanıklığı, görme kaybı, pupil ışık refleksi gibi testlerde bozukluk olup olmadığını inceler. Bu muayene subaraknoid kanama için spesifik(subaraknoid kanamaya özgü) değildir ancak kanama hakkında hekime fikir verir.
- Bilgisayarlı Tomografi(BT): Bilgisayarlı tomografi X ışınlarının kullanılıp görüntünün oluşturulduğu bir görüntüleme yöntemidir. Bu yöntem kişide var olan kanamanın görüntülenmesinde oldukça etkili bir yöntemdir. Subaraknoid kanamalı hastada teşhiste başvurulacak ilk görüntüleme yöntemi bilgisayarlı tomografidir.
- Lomber Ponksiyon(LP): Lomber ponksiyon bir iğne yardımıyla omur kemiklerinin arasından girilip bu bölgeden beyin omurilik sıvısının(BOS) alınmasını ve bu sıvının incelenmesini sağlayan yöntemdir. Lomber ponksiyonla alınan sıvının içerisinde belli bir düzeyin üzerinde kan hücresi bulunması hastada subaraknoid kanama varlığı şüphesini arttırır.
Subaraknoid Kanama Tedavisi
Subaraknoid kanama oluştuktan ilk 24 saat sonra %15-20 oranında tekrarlar. Bu yüzden subaraknoid kanamada kanamaya yol açan etkenin erkenden bulunup ortadan kaldırılması esastır. Ancak hastanın genel durumuna göre yoğun bakıma yatırılması da gerekebilir.
Subaraknoid kanama hipertansiyon veya böbrek rahatsızlıklarına bağlı oluşmuşsa; tedavide bu etkenleri düzeltmeye yönelik Medikal Tedavi uygulamaları yapılır. Böbrek rahatsızlığı olan hastalarda gerekirse Diyaliz işlemine başvurulur. Diyaliz kanın vücuttan alınıp temizlenmesi ve tekrardan vücuda gönderilmesi işlemidir.
Sak hastalığı eğer anevrizma, arteriyovenöz malformasyon, kafa içi tümörlerine gibi etkenlere bağlı olarak gelişmişse tedavi Cerrahi Girişimdir.
Anevrizma nedeniyle subaraknoid kanama yaşayan bireylerde anevrizma yapısı küçükse ve hastanın genel durumu iyiyse anevrizmanın onarılmasında Endovasküler Yöntemler de kullanılır. Bu yöntemle hastanın kasık damarından ince bir tel yardımıyla girilerek anevrizma bulunan beyin damarına ulaşılır ve bu damarın içi doldurularak anevrizmanın tekrardan yırtılıp kanaması önlenir. Subaraknoid kanama sonrası iyileşme hızının en yüksek olduğu tedavi yöntemi endovasküler yöntemlerdir.
Subaraknoid Kanama Tedavi Edilmezse Ne Gibi Komplikasyonlara Yol Açar?
Subaraknoid kanama erken tanı ve tedavi gerektiren, tedavi uygulanmadığında ciddi komplikasyonlara yol açabilen bir hastalıktır. Hastalarda tedavi uygulanmadığında ilk 24 saat içinde %15-20 oranında tekrardan kanama oluşma ihtimali vardır. Bu durum hastada zaten var olan semptomların daha da ağırlaşmasına neden olur.
Subaraknoid kanama yaşayan hastalarda tedavi uygulanmadığında artan beyin omurilik sıvısına bağlı kafa içi basıncı artar. Bu durum hastada görme bozukluğu, bilinç değişikliği, şiddetli baş ağrısı, geçici ya da kalıcı felç ve sonuç olarak ölümle sonuçlanabilen tablolar gözlemlenebilir.
Subaraknoid Kanamanın Tedavisinde Kullanılan İlaçlar
Subaraknoid kanamada kanamaya yol açan etkenin bulunup ortadan kaldırılması esastır. Subaraknoid kanama çoğunlukla anevrizma ya da hipertansiyona bağlı gelişen kanamalardır. Bu durumda kanama ilk 24 saat içinde yüksek oranda tekrarlama eğilimi gösterir.
Bu yüzden hastalara tansiyonu düşürmeye yönelik Antihipertansif İlaçlar başlanır. İçerik olarak atenolol, metoprolol, labetolol, asebutolol, kartopril gibi maddeler barındıran bu ilaçların en sık görülen yan etkileri baş dönmesi, ani göz kararması, bulantı, kusma ve hipotansiyon (tansiyon düşüklüğü) durumudur. Bu semptomlar hastada şiddetli düzeye ulaştığında hekime başvurulmalıdır.
Subaraknoid Kanama Ameliyatı
Subaraknoid kanamada cerrahi girişim hastada kanamaya yol açan etkene yönelik uygulanır. Hastalar genel anestezi altında(tüm vücudun uyuşturulduğu anestezi türü) uyutulur. Anevrizmalar bağlı subaraknoid kanamada anevrizmanın bulunduğu kafa bölgesindeki kemik doku çıkarılır. Anevrizma çok küçük boyuttaki klips adı verilen yapılarla bağlanır. Hastanın kafa içi yapıları uygun planda tekrar kapatılır.
Arteriyovenöz malformasyon ya da beyin tümörüne bağlı gelişen subaraknoid kanamalarda arteriyovenöz malformasyondaki damar yumağı düzeltilir, tümörü bulunan hastada ise tümör dokusu düzgün sınırlarla çıkarılır.
Hastalar ameliyat sonrası birkaç gün yoğun bakım servisinde yatarlar. Herhangi bir komplikasyon oluşmadığı durumda servise geçerek orada da birkaç gün gözlem altında tutulurlar. Hastanın genel durumuna göre servise geçişten sonraki 4.günde taburculuk işlemi yapılabilir.
Subaraknoid Kanamada Hangi Doktora Gidilir?
Subaraknoid kanama ani gelişen ve hayatı tehdit edici bir problemdir. Hastalarda kanamaya yol açan etkenin bulunması ve bu etkenin bir an önce ortadan kaldırılması esastır.
Subaraknoid kanama yaşayan hastalar genellikle ani gelişen bilinç kaybı, baygınlık, aniden gelişen şiddetli baş ağrısı ile Acil Servise başvururlar. Acil servis hekimi hastayı detaylıca muayene eder, gerekli tetkikleri uygular. Hastada subaraknoid kanama şüphesi olduğunu düşündüğü durumlarda hastayı Beyin ve Sinir Cerrahisi bölümüne sevk eder.
Hastalar ani gelişen şiddetli baş ağrısı, bulantı, kusma, baygınlık, bilinç değişikliği, görme bulanıklığı, ışığa hassasiyet gibi durumlarda vakit kaybetmeden hekime başvurmalıdır.
Subaraknoid Kanama ile İlgili Sıkça Sorulan Sorular
Subaraknoid kanama kaç günde iyileşir?
Subaraknoid kanamanın iyileşme süreci hastanın genel durumuna, hastada kanamaya yol açan etkene, kanamadan sonra gelişen belirtilere ve hastaya uygulanan işleme göre farklılık gösterir. Ancak kanama sonrası cerrahi girişim uygulanan hastalarda komplikasyonları önlemek adına hastane ortamında uzun bir süre izlem yapılması şarttır.