Küme Baş Ağrısı
Yüzün sağ ya da sol tarafını tutan göz çevresinde de görülen Küme Baş Ağrısı; ilaç kullanımı ve gerekli görüldüğü durumlarda da cerrahi yöntem ile tedavi edilebilmektedir.
Küme Baş Ağrısı Nedir?
Küme baş ağrısı, ataklar halinde gelen, genellikle yüzün bir tarafını ve aynı taraftaki gözün çevresini tutan oldukça şiddetli bir baş ağrısı tipidir. Nadir görülmekle beraber, insanların deneyimleyebileceği en kötü baş ağrılarından biri olduğu için mutlaka bilinmesi ve tedavi edilmesi gereken bir problemdir.
Küme tipi baş ağrısı ismi atakların ortaya çıkışını temsilen verilmiştir. Küme baş ağrısı yaşayan bir kişide tipik özellikli baş ağrısı başladığında atak ortaya çıkmış demektir. Bu ağrı ortaya çıktığında ortalama 15-30 dakika kadar sürer ve geçer migren gibi tüm günü almaz, maksimum 3 saat devam eder. Genellikle gün içinde çeşitli saatlerde kümeleşerek günde 1 ila 3 kez görülür.
Hatta bazı hastalarda 8’e kadar çıktığı bilinmektedir. Sonraki gün ve atak geçene kadar her gün, ortalama 2 hafta ila 3 ay, aynı saatlerde ağrı ortaya çıkar ve aynı zamanlarda biter. Genellikle her kişiye özel bir mevsimsel seyir izler. Belirtilerde örneğin ‘bir kişinin atakları her sene ilkbaharda 3 hafta sürer ve günde 2 kere tutar’ gibi bir kümeleşme söz konusudur.
Ağrı ortaya çıktıktan sonra yine başladığı gibi aniden, hızla güç kaybederek biter. Atak sonrasında kişide yorgunluk, isteksizlik ve uyuma ihtiyacı baş gösterebilir. Genellikle gece başlayan ve uykudan uyandıran ataklar daha şiddetli ve daha gürültülü seyreder.
Bu küme şeklinde gelen ataklar arasında mutlaka en az 2 hafta kişinin hiçbir şikayetinin bulunmadığı bir sağlıklılık periyodu olmalıdır. Ağrı hiç kesilmiyorsa altta başka bir sebep olması muhtemeldir. Pek çok hastada yaklaşık olarak yılda 1 ya da 2 kere bu küme şeklinde ataklar ortaya çıkar. Fakat daha sık atak geçiren hastalar da mevcuttur.
Oldukça şiddetli ve zorlayıcı tablosuna rağmen küme baş ağrısı nadir rastlanan bir sağlık problemidir. Kişinin akademik veya mesleki performansını, sosyal hayatını, ruh halini ve daha pek çok yaşamsal fonksiyonunu olumsuz etkileyebilir. Fakat hayati tehdit oluşturan bir tablo değildir. Gerilim tipi baş ağrısı ve migrenin aksine, erkeklerde kadınlardan daha fazla görülür.
Küme baş ağrısını tamamen ortadan kaldıran kesin bir çözüm veya tedavi mevcut olmamakla beraber ağrı kesici ilaçlar atak döneminde hastanın konforunu arttırabilir. Çeşitli başka ilaçlarla da atak sıklığı ve yoğunluğu azaltılabilir. Tedavi genel olarak bu prensipler üzerine kuruludur.
Küme Baş Ağrısı Belirtileri Nelerdir?
Küme baş ağrısı belirtileri genellikle migren gibi bir başlangıç dönemi ve aura ile kendini göstermez. Aura, atak öncesi hastaların bu durumu sezmesini sağlayan tipik vücut belirtileridir. Mide bulantısı, yorgunluk ya da tedirginlik hissi, göz ağrısı, göz yaşarması, bağırsak hareketlerinin artması, bilinç bulanıklaşması gibi pek çok belirti kişiye özel ortaya çıkabilir. Küme baş ağrısında da nadiren ataklar öncesinde aura izlenebilmektedir. Fakat genellikle aniden geceleri başlar.
En sık izlenen küme tipi baş ağrısı belirtileri ise şunlardır:
- Özellikle yüzün sağ ya da sol yarısını tutan şiddetli, yanıcı özellikte baş ağrısı
- Göz ve göz etrafında ya da arkasında hissedilen şiddetli ağrı
- Sık olmamakla beraber boyun, saçlı deri ve kafanın arkasında ağrı
- Huzursuzluk, endişeli ruh hali
- Sürekli devam eden göz yaşarması ve göz akıntısı
- Atak tarafındaki gözde kızarma
- Atak tarafında burun akması ya da burun tıkanıklığı
- Etkilenen yüz tarafında terleme, kızarma
- Tüm yüz cildinde solukluk, beyazlaşma ve ya tam tersi aşırı kızarma, ısı artışı
- Etkilenen tarafta ödem, şişlik
- Etkilenen tarafta göz kapağı düşüklüğü
- Kişide atak halinde ortaya çıkan volta atma ya da oturduğu yerde ileri geri sallanma ihtiyacı
Küme Baş Ağrısı Nedenleri Nelerdir?
Küme baş ağrısı nedenleri henüz tam olarak aydınlatılamamıştır. Bazı teorilere göre beynin biyolojik ritminden sorumlu beyin bölgesi hipotalamusun çalışmasında bozukluk sonucu ortaya çıktığı düşünülmektedir.
Migrenden farklı olarak küme baş ağrısı yılın belirli zamanlarına kümelenen nitelikte olur. Doğal olarak günlük yaşam stresi, kokular, duygusal değişimler ve yiyecekler gibi dış faktörlerden etkilenmediği düşünülmektedir.
Alkol istisnai bir dış faktör olup, hastalığın nedeni olmasa da ataklar sırasında alındığında ağrıları tırmandırabilir. Bunu deneyimleyen pek çok hasta kendiliğinden bu dönemde alkolden uzak durur.
Küme Baş Ağrısı Teşhisi
Küme baş ağrısı belirtileri gösteren bir hasta hekime başvurduğunda hekim öncelikle şikayetleri dinleyecek ve tıbbi öyküyü alacaktır. Tıbbi öykü içinde, ağrının ciddiyeti, görülme sıklığı, herhangi bir düzen izleyip izlemediği, niteliği, eşlik eden ek belirtilerin varlığı (göz yaşarması, yüzde kızarma, burun akıntısı gibi), sigara, alkol alışkanlığı, stres seviyesi gibi faktörler sorgulanır.
Genellikle küme baş ağrısı teşhisi hekimin tıbbi öykü alması sonrasında konur çünkü oldukça tipik şekilde kendini gösterir. Ayrıca baş ağrısını saptayabilecek bir tanı aracı yoktur.
Ağrıyı tanımlayamasa ve doğrudan teşhis koyduramasa da diğer ciddi baş ağrısı yapan sebepleri dışlamak için görüntüleme yöntemlerine başvurulur. Anevrizma, beyin kanamaları, tümörler ve yer kaplayan başka oluşumlar MR (manyetik rezonans) ve BT (bilgisayarlı tomografi) yardımı ile saptanabilir ve ayırıcı tanıya gidilebilir.
Küme Baş Ağrısı Tedavisi
Küme baş ağrısı tedavisinde genel prensip, atakların sıklığını azaltmak, belirtisiz dönemi uzatmak ve atak sırasında ağrının daha çekilebilir hale gelmesini sağlamaktır. Maalesef henüz hastalığı tamamen iyileştirecek bir tedavi yöntemi bulunmamıştır.
Tedavinin 2 önemli basamağı vardır. Bunlardan ilki atak anında hastanın ağrısını azaltmaya ve konforunu sağlamaya yönelik akut tedavi, ikincisi ise ataksız dönemi uzatmayı sağlayacak ve atak sıklığını azaltacak koruyucu tedavidir.
Akut tedavi içeriğinde şu yöntemler yer alır:
- Oksijen: Hastanın atak anında %100 oksijen içeren tüplerden maske yardımıyla oksijen soluması ağrıları ciddi düzeyde azaltabilmektedir. 15 dakika gibi oldukça kısa sürede ve yan etkisiz uygulanabilen ucuz ve kolay erişilebilir bir yöntem olması avantajlarıdır. Dezavantajı ise, kişinin her zaman ve her ortamda oksijen tüpüne ulaşımının olamamasıdır. Hastalar yanlarında taşınabilir de olsa her ihtimale karşı oksijen tüpü taşımayı pratik bulmayabilir, bu da tedavinin yaygınlığını düşürmektedir.
- Enjekte edilebilen ağrı kesici ilaçlar: Triptanlar, okreotid ya da ergotaminler
- Burundan alınan lokal anestezik ilaçlar: Lidokain
Koruyucu tedavi içeriğinde ise şu yöntemler yer alır:
- Kalsiyum kanal blokörü ilaçlar: Verapamil, diltiazem
- Kortikosteroidler: Prednizon
- Aslında bir duygudurum dengeleyici olan lityum
- Antiepileptik ilaçlar: Topiramat, karbamazepin gibi
- Sinir bloğu: Kafanın arkasından geçen bir kafa siniri etrafına lokal anestezik ve steroidlerin bir kombinasyonunun enjekte edilmesi neticesinde kısa süreli rahatlama görülebilir. Özellikle uzun dönem önleme tedavileri için verilen ilaçların henüz etki süresinin başlamadığı dönemde tercih edilir.
- Nöral terapi: Vücutta çeşitli hastalıklar ya da travmalar neticesinde ortaya çıkan ısrarlı nörolojik ağrıların giderilmesi için kullanılabilen bir yöntemdir. Küme baş ağrısı nöral terapi için uygun bir hastalıktır. İlgili yüz siniri etrafında belirlenmiş özel noktalara lokal anestezik ilaçların enjeksiyonu ile uzun süreli ağrı tedavisi mümkündür. Seanslara bölünmüş olarak uygulanır, seanslar dakikalar içinde biter, oldukça kısadır.
Ayrıca seçilmiş, çok inatçı ve atakların ilaçlara cevap vermediği durumlarda küme baş ağrısı için ameliyat da bir tedavi seçeneği olabilir. Fakat genellikle kesin çözüm olmamaktadır.
Küme Baş Ağrısı İlaçları
Küme baş ağrısı için kullanılan ilaçlar da tedavi yöntemine bağlı olarak akut veya koruyucu olarak seçilir. Akut tedavide yer alan ilaçlar yalnızca atak dönemlerinde kullanılır ve belirtisiz dönemde alınmaz. Koruyucu ilaçlar ise her zaman kullanılmalıdır çünkü yeni atakların engellenmesi amacıyla reçete edilirler.
Akut tedavide kullanılan ilaçlar şunlardır:
Triptanlar (Sumatriptan, almotriptan, zolmitriptan gibi): Oldukça etkili ağrı kesici ilaçlardır. Kısa sürede etki etmeleri amacı ile genellikle iğne ile enjekte edilerek kullanılırlar. Burundan emilen sprey formları ve hap formları da mevcuttur. Özellikle tedavinin başlarında mutlaka hekim gözetiminde ve hastane şartlarında uygulanması gereken ilaçlardır.
Triptanlar, kontrolsüz hipertansiyon, anjina, inme ya da felç öyküsü, gebelik ve kalp hastalığı durumunda kullanılmamalıdır. Aynı zamanda ergotaminlerle beraber kullanımı uygun değildir. İki ilacın arasında 24 saat süre bırakılmamalıdır.
Yan etki olarak, ateş, halsizlik, baş dönmesi, mide bulantısı, ağız kuruluğu gibi belirtiler ortaya çıkarabilir.
Dihidroergotamin: Ergotamin hap, fitil ve dil altı formu olan kuvvetli bir ağrı kesici ilaçtır fakat genellikle damar yolundan, iğne ile kastan ya da sprey şeklinde burundan verilen dihidroergotamin formu tercih edilir çünkü daha hızlı etki gösterir.
Dihidroergotamin, kalp-damar, karaciğer, böbrek hastalıkları, hipertansiyon, mide ülseri ve gebelik durumunda kullanılmamalıdır. Aynı zamanda triptanlarla beraber kullanımı uygun değildir.
Yan etki olarak, mide bulantısı, kusma, ishal, karın ağrısı, el ve ayaklarda uyuşukluklar, kramp, titreme, göğüs ağrısı gibi belirtiler ortaya çıkarabilir.
Lidokain: Bir lokal anestezik ajan olan lidokainin, burundan damla şeklinde uygulanması hastaların bir bölümünde faydalı olabilir. Günde en fazla 4 kere uygulanabilir.
Oktreotid: Beyinden doğal olarak salgılanan büyüme hormonunun sentetik bir formudur. Ağrıyı hızlı kesmekte triptanlar kadar başarılı olmasa da bir tedavi alternatifidir.
Koruyucu tedavide yer alan özellikle kısa dönemde ve küme periyodu içinde ataklar arasında alınan ilaçlar ise şunlardır:
- Steroidler: Özellikle kısa dönem koruyucu tedavide (küme döneminde atak aralarında) ve başlangıç döneminde oldukça ideal bir tedavidir. Önce yüksek dozda kullanılmaya başlanır, zamanla azaltılır. Hastanın sağlık durumuna ve hastalığın gidişatına göre damardan veya ağızdan kullanılabilir.
- Triptanlar: Triptanlar akut atakta da koruma döneminde de kullanılabilen ilaçlardır. Özellikle etkisini uzun sürede gösteren naratriptan ve frovatriptan gibi ilaçlar koruma dönemine uygundur.
- Ergotamin: Hap veya fitil formunda kullanılabilen ilaç özellikle küme dönemlerinde atak saatlerine yarım saat-bir saat kala ya da uyumadan önce bir iki saat önce alınır.
Koruyucu ilaçların sürekli kullanım gerektirenleri ve küme periyodu dışında da kullanılanları ise şunlardır:
- Verapamil: Vücuttaki kalsiyum kanallarını bloke ederek etki gösteren bir ilaçtır. Kalp damar hastalıkları gibi pek çok rahatsızlıkta reçete edilebilir. Genellikle etkisinin ortaya çıkması için 2 hafta gibi bir süre gerekir. Bu esnada steroidlerle kombine kullanımı uygundur. Atrial fibrilasyon, hipotansiyon, kalp bloğu, hipertrofik kardiyomiyopati gibi hastalıkların varlığında kullanılmaz. Yan etki olarak, tansiyon düşmesi, uyku hali, sersemlik, baş dönmesi gibi belirtilere sebep olabilir.
- Lityum: Esas kullanım amacı bir duygudurum bozukluğu olan bipolar bozukluktur. Lityum elementinin ilaç haline getirilmiş formudur. Lityum kullanımı sırasında mutlaka düzenli olarak tiroid hormonlarına ve böbrek fonksiyonlarına bakılmalıdır.
- Antiepileptik ilaçlar: Sara hastalığı için reçete edilen ilaçlardır fakat beyin fonksiyonları ile ilgili pek çok problemde tercih edilirler. En sık kullanılanları topiramat olup, diğerleri valproat, gabapentin, metiserjid, pizotifen gibi ilaçlardır. Gebelerde kullanımları uygun değildir. Yan etkileri halsizlik, bulantı, bilinç bulanıklığı, uykuya eğilim, saç dökülmesi, el ve ayaklarda titreme gibi oldukça çeşitli olabilir.
Küme Baş Ağrısı Ameliyatı
Küme baş ağrısı varlığında:
- Ataklar çok şiddetli seyrediyorsa,
- Küme periyotları arasındaki süreler çok kısa ise,
- Hasta koruyucu veya atak esnasında kullanılan ilaçlara çok az yanıt veriyor ve ağrısı kesilmiyorsa
- Hasta ilaçların yan etkilerini tolere edemiyorsa bir takım cerrahi yöntemlere başvurulması hekim tarafından önerilebilir. Cerrahi yöntemlerin uzun dönem sonuçları henüz bilinmemekte ve kesin tedavi sağlamamaktadır. Bu nedenle ancak seçilmiş ve hastalığın çok ciddi seyrettiği vakalarda başvurulur.
Trigeminal sinire yönelik cerrahiler en sık tercih edilen yöntemlerdir. Trigeminal sinir, yüz bölgesinin duyularını almakla görevli bir kafa siniridir. Sphenopalatin ganglion adı verilen sinir düğümüne ufak bir uyarıcı (nörostimülatör) yerleştirilmesinin ağrıları azalttığı görülmüştür. Aynı zamanda bu sinir ve düğümlerine gliserol enjeksiyonu, sinirin bloke edilmesi, radyofrekans yöntemi ile bloke edilmesi gibi pek çok yöntem mevcuttur.
Bu sinirin ameliyat prosedürleri esnasında kalıcı hasar görmesi mümkünüdür. Bu durumda, yüzde kalıcı his kaybı, çene kaslarında gevşeklik ve tutmama gibi durumlar ortaya çıkabilir.
Küme Baş Ağrısı Tedavi Edilmezse
Küme baş ağrısı için bilinen kesin bir tedavi yöntemi yoktur. Hastalık yaşamı tehdit eden, ölümcül bir hastalık değildir. Bu açıdan tedavi edilmemesi ile edilmesi arasında hayati bir fark oluşmaz.
Küme baş ağrısında tedavinin amacı atakların azaltılması ve hafifletilmesidir. Hastalar oldukça yoğun ağrı ve ek problemler deneyimledikleri için doğal olarak tedavi arayışında olurlar bu da hastalık esnasında hastanın konforunu yükseltir.
Küme Baş Ağrısına Ne İyi Gelir?
Küme baş ağrısı oldukça ağır seyreden bir tablo olduğu için genellikle evde uygulanan basit tedavi yöntemleri ile gerilemesi mümkün değildir.
Yapılabilecek en uygun eylemler şunlardır:
- İlk ataktan sonra veya atak sırasında mutlaka uzman hekime başvurulmalı ve tanının doğru konması için hekime doğru tıbbi hikaye verilmelidir.
- Atak ortaya çıktığında sıklığın, yoğunluğun, sürenin, atak esnasında kullanılan ilaçların ve ek belirtilerin not edildiği bir ağrı günlüğü tutmak hastalığı takip etmek ve öngörmek açısından faydalı olabilir.
- Hastalık ve muhtemel seyri hakkında hasta ve yakınları bilgi sahibi olmalıdır.
- Tedavi için reçete edilen ilaçlar doğru ve zamanında, hekimin önerdiği dozda kullanılmalı, asla kötüye kullanılıp suistimal edilmemelidir.
- Atak başladıktan sonra yine uygun olarak önerilen ve reçete edilen oksijen cihazlarından oksijen alınması atağın süresini kısaltır ve hastayı rahatlatır.
- Atakları arttıran faktörler tam olarak belli olmadığı için hastadan hastaya farklılık arz edebilmektedir. Hasta atakları arttırdığını düşündüğü eylemlerden kaçınmalıdır.
- Küme baş ağrısı migren gibi dış uyaranlarla kolaylıkla tetiklenen bir hastalık olmamasına rağmen uygun bir beslenme, egzersiz ve uyku düzeni sağlamak atakların sıklığına etki etmese de hastanın yaşam kalitesini yükseltecektir.
Küme Baş Ağrısına Ne İyi Gelmez?
Küme baş ağrısı ataklarının ağırlaşmaması ve sıklaşmaması için şu önerilerde bulunulabilir:
- Genellikle damar hastalıklarında reçete edilen nitrik oksit içerikli ilaçlar küme baş ağrısına negatif etki yapabilir. Hekime başvurarak bunlar için alternatif ilaçlar alınabilir.
- Sigara, alkol ve uyuşturucu/keyif verici madde kullanımı gibi olumsuz alışkanlıklardan uzaklaşılmalıdır. Özellikle alkolün ataklar sırasında ağrıyı uzattığı ve hızlandırdığı pek çok hasta tarafından deneyimlenmiştir.
- Uyku düzeni bozukluğu hastalara oldukça negatif etki yapmakta hatta bazı hastalarda atakları ortaya çıkardığı bilinmektedir.
- Yeni atakları engellemek için reçete edilen ilaçların kullanılamaması, atak sonrası tedavinin hekim tavsiyesi olmadan bırakılması önerilmez.
- Küme baş ağrısı hacamat ile de çözülmeye çalışılan bir hastalıktır. Fakat hacamat bilimsel bir tedavi yöntemi değildir. Pek çok ek sağlık sorununa yol açabilir. Günümüzde yaygın olarak kullanılsa da alternatif tıp adı altında modern tıbba ters düşen uygulamalardan biridir. Küme baş ağrısı tedavisinde başta ilaç tedavisi olmak üzere, sinir blokajı, nöral terapi gibi pek çok başarılı ve bilimsel tedavi yöntemi mevcuttur.
Gebelerde Küme Baş Ağrısı
Gebelerde de küme baş ağrısı görülebilmektedir. Fakat gebelikte görülen baş ağrılarının en önemli sebebi gebelik hipertansiyonu (preeklampsi) tablosudur. Preeklampsi aynı zamanda bebek ve anne için hayati risk oluşturan ve mutlaka kontrol altında tutulması gereken bir hastalık olduğundan ayırıcı tanıda ilk olarak dışlanması gerekir.
Gebelikteki hormonal değişimler sonucu migren de ortaya çıkabilir ya da var olan migren ağırlaşabilir. Bu durumda hekime doğru ve net bilgi verilmesi ayrım yapılması için kritiktir.
Öncelikli olarak ayırıcı tanı yapılan durumlar dışlandığında, hastalığın özellikleri çok tipik şekilde ortada ise ya da kişinin gebelik öncesi konmuş bir tanısı varsa tedavi yöntemi belirlenir. Burada gebelerin toplumun geri kalanına göre bir dezavantajı vardır. Küme baş ağrısı çok şiddetlidir ve tedavi için kullanılan ağrı kesiciler de buna göre güçlü seçilir.
Fakat gebeler için bu güçlü ilaçların çoğu kullanılamaz, bebekte ciddi problemlere yol açabilirler.
Gebelerde kullanılması uygun olmayan ilaçların başında triptanlar ve ergotamin (dihidroergotamin) gelir. Kullanımı en uygun ağrı kesici ilaç parasetamoldür (asetaminofen). Fakat genelde ağrı karşısında yetersiz kalır. Diğer nispeten masum ağrı kesiciler, ibuprofen, flurbiprofen gibi ilaçlar tercih edilebilir fakat bu gruba giren ketorolak, aspirin, diklofenak gibi ilaçlar genelde tercih edilmez. En önemlisi de gebelerin sorumlu davranarak mutlaka her ilacı hekime danışarak doğru doz ve sıklıkta alması şarttır. Oksijen tedavisi gebeler açısından herhangi bir probleme yol açmaz, kullanılabilir.
Son olarak anne adaylarının yaşadıkları her sağlık probleminde düşündüğü ilk şey bebeklerine etkisi olup olmayacağıdır. Küme baş ağrısı atağı geçirmenin alınan tedavi hekim kontrolünde oldukça bebeğe herhangi olumsuz etkisi olmayacaktır.
Çocuklarda Küme Baş Ağrısı
Küme baş ağrısı çocuklarda görülmez. Genellikle 20-50 yaş aralığında ilk atak ile ortaya çıkan bir hastalıktır. Çocuklarda çok nadirde olsa görülmesi durumunda teşhisi ve belirtileri yetişkinlerden farklı olmayacaktır. Tedavi prensipleri de yetişkinlerle aynı olur. Fakat ilaçların dozları yaşa ve kiloya uygun ayarlanacaktır.
Küme Baş Ağrısı için Hangi Doktora Gidilir?
Küme baş ağrısı ve genel olarak tüm baş ağrıları için başvurulması gereken tıbbi bölüm Nöroloji’dir. Nöroloji bölümü tanıyı koyacak, diğer baş ağrılarından küme baş ağrısını ayıracak ve gerekli tedavi ve takibi sağlayacaktır. Bunun yanı sıra, ataklar gece başladıysa hastalar özellikle teşhis konmadan önce acil servise başvurabilir. Burada belirtilere yönelik tedavi verilip nöroloji bölümüne sevk edilebilir.
Ataklar halinde gelen, özellikle yüzün bir tarafı, göz ve civarında hissedilen, dayanılması zor seviyede baş ağrıları varlığında vakit kaybedilmeden bir uzman hekime başvurulmalıdır. Kişiye oldukça rahatsızlık veren bir hastalık olduğu için zaten genellikle tedavisiz kalmaz.