Safra Reflüsü
Safra reflüsü; karaciğerde üretilip mide içeriğinin zıttı olarak alkali özellikle olan safra içeriğine bağlı ortaya çıkan reflü olup tedavisinde amaç hayat şartlarını düzeltmektir
Sindirim sistemi ağızdan başlayıp ince ve kalın bağırsaklara kadar olan ve besinlerin parçalanıp kullanılmaya hazır hale getirildiği sistemdir. Mide ise asit salgılayan bir organ olup hem mekanik hem kimyasal sindirim yapması ile sindirim sisteminin en aktif çalışan organlarından biridir. Mide içeriğinin yemek borusuna geri dönmesine reflü, mide yüzeyinin hasarlanmasına ise gastrit adı verilir. Karaciğerde üretilip mide içeriğinin zıttı olarak alkali özellikle olan safra içeriğine bağlı ortaya çıkan reflüye safra reflüsü ya da alkalen safra reflüsü adı verilir.
Safra Reflüsü Belirtileri Nelerdir?
Safra reflüsü kişilerde yaygın olarak huzursuzluğa ve rahatsızlık hissine neden olmakla birlikte bazı belirtiler de verir.
- Yemek borusunda yanma: Mide içeriğinin yemek borusuna geri dönmesine bağlı olarak yemek borusunda yanma hissi ortaya çıkar.
- Öksürük ya da ses kısıklığı: Bazı hastalarda mide asiti ve safra sıvısı boğaza kadar yükselir. Buna bağlı olarak boğazda tahriş meydana gelir ve öksürük ya da ses kısıklığı ortaya çıkabilir.
- Mide bulantısı ve kusma: Mide içeriğinin yer değiştirmesine bağlı olarak mide bulantısı, mide bulantısını takiben ise kusma ortaya çıkabilir.
- Üst karın ağrısı: Mide ve yemek borusunun birleştiği bölgede ortaya çıkan safra reflüsü ağrısına yanma da eşlik eder.
- Sık mide ekşimesi: Mide ekşimesi; yemek borusunda yanmaya ve ağızda ekşi bir tada sebep olur. Daha ileri vakalarda kalp krizi hissi ile karışabilen bir rahatsızlık ortaya çıkabilir.
- İstenmeyen kilo kaybı: Safra reflüsüne bağlı olarak ortaya çıkan gastrit hastada dispepsi adı verilen hazımsızlığa yol açar. Hazımsızlık sonucu iştahsızlık ortaya çıkar ve istenmeyen kilo kaybı ortaya çıkar.
Safra Reflüsü Nedenleri Nelerdir?
Safra reflüsü, safraya bağlı olarak ortaya çıkar. Safra normal koşullarda karaciğerde üretilip ince bağırsaklara geçer. Bazı koşullara bağlı olarak safranın normalin dışında hareket etmesi sonucu safra reflüsü ortaya çıkar.
- Mideye dönen safra sıvısı: Safra sıvısı ve mide içeriği ince bağırsağa geçerek ince bağırsakta karışır. Bu esnada mide ve ince bağırsak arasındaki bir kapak yardımı ile mide içeriğinin mideye geri dönmesi önlenir. Safra reflüsü gelişmesi durumunda bu kapak bozulur ve mide içeriği ile safra mideye geri dönebilir.
- Yemek borusuna dönen safra sıvısı: Yemek borusu ile mide arasında bulunan alt özefagial sfinkter adı verilen bir kapağın normalden daha uzun süre açık kalması durumunda safra içeriği yemek borusuna geri dönebilir.
- Peptik ülser: Peptik ülser, mide ile ince bağırsak arasındaki kapakçığı tıkayabilir ve bunun sonucunda miktarı artan mide içeriği basınç artışına neden olur. Mide içeriği ve safra sıvısı artan basınç etkisi ile yemek borusuna geri döner.
- Cerrahi sonrası ortaya çıkan safra reflüsü: Tüp mide ameliyatı olarak bilinen gastrektomi ameliyatı sonrası, midenin büyük bölümünün kesilerek küçültülmesi işlemi olan gastrik Bypass ameliyatı sonrası safra reflüsü ortaya çıkabilir.
- Obezite: Aşırı kilo varlığı safra reflüsü gelişimine zemin hazırlayabilir.
- Ağırlık kaldırma: Aşırı eğilme ve çok ağır kaldırma sonucu safra reflüsü gelişebilir.
Safra Reflüsü Teşhisi
Mide ve yemek borusunda yanma, iştahsızlık, mide ekşimesi gibi şikayetleri olan hastaların doktora başvurması halinde detaylı bir hasta öyküsü alınmalıdır. Hastanın şikayetlerinin ne zamandır olduğu, şikayetlerin günün hangi saatlerinde ortaya çıktığı, şikayetlerin artmasına ya da azalmasına neden olan faktörlerin varlığı sorgulanır. Fizik muayene ile diğer hastalıkların ekarte edilmesi sağlanır. Daha sonraki aşamada testler ve görüntüleme yöntemleri ile tanı konur.
- Baryum özefagus mide duedonum grafisi: Yemek borusu, mide ve ince bağırsağın başlangıç kısmının görüntülenmesini sağlayan bir yöntem olup hastanın baryumlu kontrast madde ve gaz yapıcı içmesini takiben bu organların görüntülenmesine yardımcı olur.
- Özefagus manometresi: Burundan gönderilen bir katater ile yemek borusundaki hareketlerin ve basınçların görüntülenmesi sağlanır.
- 24 saatlik pH monitorizasyonu (24 saatlik pH metre testi): Hastanın Yemek borusunun asite maruz kalma sıklığı ve şiddetini gösteren bir testtir. Burundan gönderilen asit probunun 24 saat yaptığı ölçümler ile asit seviyesi tespit edilir.
- Gastroskopi: Yemek borusu, mide ve bağırsağın ilk bölümünün direkt gözle incelenmesine imkan veren bir yöntem olup ucunda kamera bulunan bir borunun ağızdan ince bağırsağa kadar ilerletilmesi ile uygulanır.
Safra Reflüsü Tedavisi
Safra reflüsü tedavisinde amaç yemek borusu ve midede ortaya çıkan inflamasyonun azaltılması, sindirim sisteminin fonksiyonlarının düzenlenmesi ve belirtilerin ortaya çıkardığı hareket kısıtlılığının ortadan kaldırılması olup tedavide öncelikli olarak yasam tarzı değişikliği, beslenme düzenlenmesi ve ilaçlarla tedavi uygulanır.
Yemek düzeninin değiştirilmesi ilk adımdır. Baharat, kahve ve çay gibi mide ve yemek borusunu daha çok tahriş eden yiyecek ve içeceklerin beslenme düzeninden çıkarılması önemlidir.
İlaçla tedavide yemek borusu ve mide yüzeyinin direncini arttıran H2 reseptör blokerleri, proton pompa inhibitörleri, prostaglandin ve sükralfat kullanılabilir. Al içeren anti asitler ve kolestiramin ise safra asitlerini bağlayarak safra reflüsü tedavisinde faydalı olurlar. Yemek borusunun yapısını değiştirerek etki gösteren ilaçlar olan antibiyotikler ve ursodeoksikolik asit (UDKA) de tedavide faydalı ilaçlardır.
Beslenme düzeni değişikliği ve ilaçla tedavi ile kontrol altına alınamayan safra reflüsünde cerrahi tedavi yöntemleri kullanılır. Bu ameliyatlar içinde ideal olanı De Meester Switch ameliyatıdır.
Safra Reflüsü İlaçları
Safra reflüsü tedavisinde birçok ilaç seçeneği mevcuttur. Bu ilaçlar etki mekanizmalarına göre sınıflandırılabilir.
Yemek borusunun yüzey direncini arttıran ilaçlardan H2 reseptör blokerleri kullanılabilir.
Bu ilaçlar arasında:
- Simetidin
- Ranitidin
- Famotidin
- Nizatidin
Sıralanabilir.
Proton pompa inhibitörleri de yemek borusunun yüzey direncini arttırarak etki gösterirler.
- Omeprazol
- Lansoprazol
- Esomeprazol
- Pantoprazol
Proton pompa inhibitörleridir.
Prostaglandinler ve sükralfat da yüzey direncini arttıran ilaçlardır.
Safra asitlerini bağlayarak safra reflüsü tedavisinde kullanılan ilaçlar da mevcuttur. Bu amaçla kolestiramin ve Al içeren anti asitler kullanılır.
Al içeren anti asitlerden:
- Alüminyum hidroksit
- Alüminyum karbonat
Safra asitlerini bağlayarak safra reflüsü tedavisinde kullanılır.
Yemek borusunun yapısını değiştirerek ve iltihabı gidererek etki eden ilaçlar ise ursodeoksikolik asit (UDKA) ve antibiyotiklerdir. Bu amaçla kullanılan antibiyotikler:
- Penisilin
- Amikasin
- amoksisilin / klavulonik asit
- azitromisin
- klaritromisin
- Sefaperazon
- tetrasiklin
Olarak sıralanabilir.
Safra Reflüsü Ameliyatı
Beslenme düzeni değişikliği ve ilaç tedavisine rağmen şikayetlerin devam etmesi durumunda cerrahi müdahale mecburi olur. Günümüzde en yaygın kullanılan ve ideal olarak görülen ameliyat yöntemi De Meester Switch ameliyatıdır. Bu yöntem genel anestezi altında uygulanır ve mide ile ince bağırsağın ilk kısmi arasındaki bağlantının koparılması temeline dayanır. Bu sayede safra mideden 150 cm uzağa boşaltılır. Mide ile ince bağırsak arasındaki kasa müdahale yapılmaz bu sebeple herhangi bir emilim ya da beslenme bozukluğuna sebep olmaz.
Safra Reflüsü Tedavi Edilmezse
Tedavi edilmeyen safra reflüsünde yemek borusunun alt kısmı sürekli tahriş olur ve buna bağlı olarak daralma ortaya çıkar ve bu daralma dolayısı ile yutma ve beslenme bozuklukları ortaya çıkar.
Safra reflüsünün tedavisiz kalmasının en kötü sonuçları ise yemek borusunun yüzeyinin değişim gösterdiği Barret özefagus adı verilen dönüşümdür. Barret özefagus kansere dönüşüm oranının yüksek olduğu bir durumdur. Bu sebeple safra reflüsü mevcudiyetinde en kısa zamanda teşhis ve tedavi yapılması önemlidir.
Safra Reflüsüne Ne İyi Gelir?
Safra reflüsü tedavisinde ilk alınacak önlemlerden birisi yaşam tarzının ve beslenme alışkanlıklarının değiştirilmesidir. Stresten uzak yaşam tarzı benimsenmesi, yemek düzeni değişikliği faydalı olacaktır. Alkol, kahve, baharat tüketimi azaltılması ve hatta mümkünse tamamen diyetten çıkarılması gerekir.
Hamilelikte Safra Reflüsü
Hamilelik süreci bir çok hormonal ve fiziksel değişikliğin görüldüğü bir dönem olup bu değişiklikler sebebi ile safra reflüsü ortaya çıkabilir. Gebeliğin ilerlemesi ile progesteron hormonu artar. Bu hormonun artışı yemek borusu ile mide arasındaki kasların gevşemesine neden olarak safra reflüsü gelişimine zemin hazırlar.
Hamilelik sürecinde mide ekşimesi, ağıza acı su gelmesi şikayetleri reflu belirtisi olup ilerlemesi durumunda kişilerde göğüste yanma hissi ortaya çıkar. Hamilelik sürecinde safra reflüsünün ilk belirtisi genelde ağza acı su gelmesidir.
Hamilelik sürecinde ortaya çıkan şaft reflüsü tedavisinde öncelik yaşam ve beslenme alışkanlıklarının düzenlenmesidir. Yemeklerin sık aralıklarla az miktarda yenmesi, yemek yerken iyice çiğnenmesi ve yavaş yenmesi, yatmadan en az 2 saat önce yemenin kesilmesi önemlidir.
Bebeklerde ve Çocuklarda Safra Reflüsü
Bebeklerde ve çocuklarda safra reflüsü nadir olmakla birlikte ortaya çıkabilir. Bebeklik döneminde kusma ile ortaya çıkan safra reflüsü daha ileri yaşlardaki çocuklarda yemek borusundaki tahrişe bağlı ağrı ile kendini gösterir. Bebeklik ve çocukluk döneminde ortaya çıkan safra reflüsü; huzursuzluk, duruş bozukluğu, büyüme gelişme geriliği, kansızlık gibi ek belirtilere de sebep olur.
Yetişkinlerde kullanılan tanı yöntemlerine ek olarak ultrasonografi kullanılabilir. Ultrasonografi radyasyon yaymaması sebebi ile bebek ve çocuklarda daha faydalı bir yöntemdir.
Bebeklerde safra reflusune bağlı ani çocuk ölüm sendromu sık görüldüğü için bebeklerin yatış pozisyonu çok önemlidir, bebekler sol yan pozisyonda yatırılmalıdır. Bebeklerin ve çocukların beslenme düzeninin az ve sık şekilde ayarlanması safra reflüsünde faydalı bir yaklaşımdır. Çocukluk döneminde ilaçla tedavide sisaprid, betanekol, metoklopramid, domperidon kullanılır. Hastaların büyük çoğunluğu yürümeye başladığı zaman şikayetleri kendiliğinden geçer.
Safra Reflüsü için Hangi Doktora Gidilmeli?
Mide ve yemek borusunda yanma, mide bulantısı ve kusma, sık sık mide ekşimesi Şikayeti olan hastaların reflüden şüphe ederek iç hastalıkları bölümünde iç hastalıkları uzmanına muayene olması gerekir. İç hastalıkları uzmanı reflü teşhisi durumunda gastroenteroloji bölümünde gastroenteroloji uzmanına yönlendirir.
Safra Reflüsü ile İlgili Sıkça Sorulan Sorular
Safra reflüsü kanser yapar mı?
Safra reflüsü yemek borusunun tahriş olmasına neden olur. Tedavi edilmediği sürece yemek borusu tahrişe bağlı olarak yüzeyindeki yapının değişmesi ile Barret özefagus adı verilen dönüşüm geçirir. Barret özefagus kansere yatkınlık oluşturan bir dönüşüm olup yemek borusu kanseri gelişiminde etkilidir. Tedavisiz kalan safra reflüsü zamanla kanser gelişmesine neden olabilir. Bu sebeple en kısa sürede teşhis ve tedavi edilmesi önemlidir.