Dolaşım Sistemi Hastalıkları
Dolaşım sistemini oluşturan kalp, atardamarlar ya da toplardamarlarda meydana gelen hastalıklara dolaşım sistemi hastalıkları adı verilir. Tedavide medikal ve cerrahi seçenekler vardır.
Dolaşım Sistemi Hastalıkları Nedir?
Vücuttaki yapı birimlerine oksijen ve besin maddelerini taşıyan, bu yapı birimlerince çıkarılan atık maddelerin uzaklaştırılması için uygun organlara iletimini sağlayan sisteme dolaşım sistemi adı verilir.
Dolaşım sistemini oluşturan kalp, atardamarlar ya da toplardamarlarda meydana gelen hastalıklara dolaşım sistemi hastalıkları adı verilir.
Dolaşım Sistemi Hastalıkları Nelerdir?
Dolaşım sistemi hastalıkları kendi içinde gruplandırılabilmektedir.
- Kalp yetmezliği: Kalbin ana görevi olan kendine gelen kanı yeteri kadar dokulara izleyememeli sonucu ortaya çıkan tablodur. Kalp yetmezliği hastaların büyük çoğunluğunda ilerleyicidir. Kalp yetmezliği; akut seyirli sol kalp yetmezliği ve kronik seyirli sağ kalp yetmezliği olarak ayrılabilir.
- Kalp kapak hastalıkları: Kalpte dolaşan kanın geri dönmesini önlemek için kapakçıklar bulunmaktadır. Bu kapaklar çeşitli nedenler ile daralarak kapak darlığı ya da yeteri kadar kapanmayarak kapak yetmezliği gelişmesine kalp kapak hastalıkları adı verilir.
- Koroner damar hastalıkları: Koroner damarlar kalbe dağılarak kalbin beslenmesini sağlayan damarlardır. Bu damarlar kaynaklı hastalıkların hepsine koroner damar hastalıkları adı verilmektedir.
- Koroner ateroskleroz: Koroner ateroskleroz, diğer koroner damar hastalıklarına zemin oluşturan tablo olarak değerlendirilebilir. Koroner damarların sertleştiği, kalınlaştığı ve damarların içerisinde plakların dolaştığı koroner aterosklerozda damar çapı daralır ya da tamamen tıkanır. Koroner damarların kalbi yeterince besleyememesi kalbim yeteri kadar pompalanamamasına ve dokuların yeterince kanlamamamasına sebep olur.
- Anjina pektoris: Kalp kasının yeterince beslenememesi sonucu göğüste ortaya çıkan sıkıştırıcı tarzda ağrı ve rahatsızlık hissidir. Genel sorun kalbin oksijen ihtiyacının kalbe gelen kandaki oksijen tarafından karşılanamamasıdır. Sol göğüs bölgesine lokalize ağrı omuzdan el bileğine kadar yayılabilir.
- Kararlı anjina pektoris: Stres ve egzersiz ile ve hatta fazla yemek yeme ile ortaya çıkan, dinlenme ve dil altı hapı olarak bilinen nitrogliserin / nitrat ile geçen, 15 dakikadan kısa süren göğüs ağrısı ile kendini gösterir. Bu hastalarda göğüs ağrısı egzersiz ya da hareket ile geldiği için hastalar yavaş hareket etme eğilimindedir.
- Kararsız anjina pektoris: Son 2 ayda başladığı bilinen, istirahat halinde gelen, 20 dakikadan uzun süren, dinlenme ya da dil altı hapı ile geçmeyen göğüs ağrısı ile kendini gösterir.
- Miyokard infaktüsü: Kalp krizi olarak bilinen tabloda kalbin kasının belli bir bölümüne giden kan akımında azalma ya da kesilme sonucu kalp kası yeterince beklenemez ve tipik belirtiler olan göğüs ağrısı, nefes darlığı, kalp atışında hızlanma ortaya çıkar.
- Konjenital (doğuştan) kalp hastalıkları: Bu hastalıklar anne karnındaki gelişim sürecinin normal ilerlememesi sonucu ortaya çıkan kalbin yapısal ve işlevsel Bozukluklarıdır. Konjenital kalp hastalığı olan bebeklerde hastalığın şiddetine göre doğar doğmaz bile belirtiler çıkabilmektedir.
- Hipertansiyon: Atardamarlarda dolaşan kanın damarlara yaptığı basınca tansiyon adı verilir. Kanın dolaşımı esnasında damarların yeterince esneyememesi sonucu damarlardaki basıncın normalin üstünde seyretmesi sonucunda ise hipertansiyon tablosu oluşmaktadır. Hipertansiyon kendisi öldürücü olmasa bile kalpte ve diğer organlarda yarattığı etkiler sonucu organ yetmezliklerine neden olabilir.
- Artimiler: Yaygın olarak bilinen ismi aritmiler olsa da aritminin kelime anlamı ritm yokluğu olup kalbin ritminin normalden farklı olduğu tablolara disritmiler adı verilir. Genel olarak kalbin normal ritminden yavaş olduğu tablolara bradikardi, hızlı olduğu tablolara ise taşikardi adı verilmektedir.
- Periferik damar hastalıkları:
- Arterioskleroz: Büyük ve geniş çaplı atardamarlarda görülen hastalıkta damarların duvarları kalınlaşır, esneklikleri kaybolur ve damarda daralma meydana gelir. Bacaklardaki tıkayıcı hastalıkların en sık görülenidir.
- Tromboanjitis obliterans (Buerger hastalığı): Kol ve bacaklardaki orta ve küçük çaplı atardamarların tıkandığı bir hastalıktır.
- Raynaud hastalığı: Parmaklardaki atardamarların daralması sonucu parmaklarda morarma, soğukluk ve ağrı görülmesidir.
- Tromboflebit: Yüzeysel toplardamarlarda tıkanma ile birlikte iltihabın görülmesidir.
- Varisler: Bacaklardaki toplardamarların yüzeysel şekilde genişlemesi ve uzaması sonucu bacaklarda gözle görülür hale gelmesidir.
Dolaşım Sistemi Hastalıkları Belirtileri
- Nefes darlığı
- Öksürük
- Göğüs ağrısı
- Halsizlik ve yorgunluk
- Çarpıntı
- Bayılma
- Ödem
- Kanlı ve köpüklü balgam çıkarma
- Bulantı – kusma
- İştahsızlık
- Kalpte üfürüm ya da diğer anormal kalp sesleri
- Rahat nefes almak için oturma ihtiyacı hissetme
- Siyanoz adı verilen parmakların, dudakların morardığı tablo
Şeklinde sıralanabilir.
Dolaşım Sistemi Hastalıklarının Nedenleri (Risk Faktörleri) Nelerdir?
Dolaşım sistemi hastalıklarında risk faktörleri:
- Sigara kullanımı
- Alkol tüketimi
- Hayvansal kaynaklı yağ ağırlıklı beslenme
- İleri yaş
- Egzersiz yapmama
- Kan basıncının kötü kontrolü
- Stres
- Kalıtım
- Şişmanlık
Şeklinde sıralanabilirken;
Konjenital dolaşım sistemi hastalıklarındaki risk faktörleri arasında ise;
- Gebelik esnasında annenin sigara ve alkol kullanması
- Gebelik esnasında yanlış ya da gereksiz ilaç kullanımı
- İleri anne yaşı
- Gebelik esnasında kan şekerinin kontrol altında tutulmaması
- Düşük doğum kilosu
Sayılabilmektedir.
Dolaşım Sistemi Hastalıkları Teşhisi
Dolaşım sistemi hastalıklarının teşhisinde ilk adım hastadan detaylı bir hasta öyküsü alınması olup; hastalara şikayetlerinin neler olduğu, ne zamandır olduğu ve şikayetlerin eforla artıp artmadığı sorulur. Dolaşım sistemi hastalıklarında hasta öyküsü kadar aile öyküsü de önemli olduğu için hastanın ailesinde dolaşım sistemi hastalıklarının olup olmadığı sorgulanmalıdır.
Sonraki aşamada detaylı bir fizik muayene yapılarak hastanın vücudunda hastalığa dair ipuçları olup olmadığı incelenir. Özellikle stetoskop yardımı ile kalbin dinlenerek anormal kalp seslerinin olup olmadığı ve üfürümün olup olmadığı tespit edilir.
Laboratuvar incelemelerinin yapılması da dolaşım sistemi hastalıklarının tespitinde önemli olup; hastanın kolesterol, şeker, kanama süresini gösteren belirteçlerin ölçümü sağlanır.
Kardiyoloji polikliniğe başvuran her hastada rutin olarak elektrokardiyografi (EKG) adı verilen göğse özel elektrotların yerleştirilerek kalbin durumunun grafik olarak gösterilmesini sağlayan tetkikin çekilmesi gerekmektedir.
Eforlu EKG adı verilen efor testi olarak da bilinen tetkikte ise hastanın 10 derece eğimde belli bir mesafe yürümesi sonucu eforun kalbe etkisinin tespiti sağlanabilir.
Dolaşım sistemi hastalıklarının tespitinde radyolojik yöntemler de oldukça faydalı olacaktır:
- Ekokardiyografi (EKO): Ses dalgaları yardımıyla kalbin ultrasonografik olarak incelenmesini sağlar.
- Telekardiyografi (Tele): Kalbin boyutu ve görünümü, akciğere gönderilen kan akımı, kalp boşluklarının genişliği, omurga ve göğüs kafesi kemiklerinin durumu hakkında bilgi sağlayabilen özel bir görüntüleme yöntemidir.
- Renkli Doppler ultrasonografi: Ses dalgalarının yardımıyla damar yapısını ve damardaki kan akışını renkli olarak görüntülemeye sağlar.
- Kalp kataterizasyonu: Damar ve kalp boşluklarına katater gönderilerek damarlardaki ve kalpteki basınçların ölçülmesini sağlar.
- Anjiokardiyografi (Anjio): Kalp boşluklarına gönderilen kataterler yardımıyla renkli görüntüleme için radyoopak madde verilmesini takiben damarların açık olup olmadığının tespit edilmesinin sağlandığı yöntemdir.
Dolaşım Sistemi Hastalıklarının Tedavisi
Dolaşım sistemi hastalıklarının tedavi planlaması tüm alışkanlıkları kapsayan, uzun süreli hatta hayat boyu olacak şekilde yapılmalıdır.
- Yaşam tarzı değişikliği: Dolaşım sistemi hastalıklarının tedavisinde ilk adım yaşam tarzının düzenlenmesi olup bu amaçla sigara kullanımı varsa bırakılması, daha sağlıklı ve dengeli bir yeme alışkanlığının kazanılması, günde en az 45 dakika yürüyüş yapılmasının alışkanlık haline getirilmesi hastaların şikayetlerinin önemli oranda azalmasını sağlayacaktır.
- Medikal (ilaçla) tedavi: Aritmi hastalarında ise ilk seçenek medikal tedavi olup antiaritmik ilaçlar ile kalbinin ritminin düzenlenmesi sağlanmaya çalışılır. Hipertansiyon hastalarının tedavisinde en önemli nokta tansiyonun düzenli takip edilmesi olup bu hastalarda antihipertansifler adı verilen ilaçlar ile tansiyonun kontrol altında tutulması sağlanmaya çalışılır.
Koroner damar hastalıklarının tedavisinde de ilk tercih ilaçlar olup damarların genişlemesini sağlayarak hastalarda şikayetlerin azaltılması amacıyla antiiskemik ilaçlar reçete edilebilmektedir. Ayrıca dil altı hapı olarak bilinen ve ani sıkışmalarda da tercih edilebilen nitratlar da bu hastalar için oldukça uygun seçim olacaktır.
Kalp yetmezliğinin tedavisi ise durumun akut mu kronik mi olduğuna ve yetmezliğin derecesine göre planlanmaktadır. Kronik kalp yetmezliği hastalarında yetmezlik ileri seviyelerde değilse kalp hastalıklarında kullanılan ilaçların kombinasyonları ile tedavi sağlanabilir.
- Cerrahi tedavi yöntemleri: Aritmi ilaçlarına yanıt alınamayan ya da çeşitli nedenler ile bu ilaçların kullanılamadığı aritmi hastalarında katater ablasyonu yapılarak normal dışı elektrik üretimi yaparak aritmiye sebep olan odağı yakılabilir ya da dondurulabilir. Aritmisi ilaçla ya da katater ablasyonu ile düzeltilemeyen hastalarda cerrahi tedavi seçenekleri değerlendirilebilir, bu hastalarda kalp pili kullanılması ile oldukça yüz güldüren sonuçlar alınmaktadır.
Periferik damar hastalığı tespit edilen hastalarda endarterektomi adı verilen yöntem ile damarların içinde dolaşan ve damarların daralmasına neden olan plakların çıkarılması sağlanabilir. Bu işlemden fayda sağlanamayan ya da daha ileri seviyede olduğu tespit edilen hastalarda ise Bypass ameliyatı ile daralan ve artık işlevini yerine getirmeyen damar çıkarılarak yerine vücutta bulunan ve çıkarıldığı zaman vücudun dengesini bozmayacak başka bir damarın yerine yerleştirilmesi sağlanabilir.
İlaçla kontrol altında tutulamayan ve tıkanıklığın ciddi boyutlara ulaştığı koroner damar hastalığı olan kişilerde anjiografi yapılarak tıkalı bölgeye balon uygulanması ya da stent takılması da tedavi seçenekleri arasındadır.
Kalp yetmezliği hastalarında kalp kapaklarının işlev görmediği tespit edildiği zaman kalp kapak değişim ve onarımı sağlanabilir. Kalp pili takılarak görevini kendi başına yeterince yerine getiremeyen kalp desteklenebilir; hayatı tehdit eden bir ritm bozukluğu varlığında kalbe şok uygulayarak kalbin ritminin düzeltilmesi sağlanabilir. Ayrıca zayıflamış kalbi desteklemek için karın ya da göğüs boşluğuna yerleştirilen kalp pompaları da kullanılabilir. Tedavi seçeneklerinin hiçbirinden sonuç alınamayan ileri derece kalp yetmezliği olan hastalarda tek tedavi seçeneği kalp naklidir.
Dolaşım Sistemi Hastalıkları Tedavi Edilmezse Ne Gibi Komplikasyonlara Yol Açar?
Dolaşım sistemi hastalıkları günümüzde ölümlerin büyük kısmına neden olan hastalıklar olup bınların erken tespit edilerek tedavi edilmesi oldukça önemlidir. Tedavisiz kalan dolaşım sistemi hastalıklarında hastalığın ilerlemesi kaçınılmaz olup ani ölümlere kadar ciddi komplikasyonlar görülebilmektedir.
Bebekler ve Çocuklarda Dolaşım Sistemi Hastalıkları
Bebeklik ve çocukluk döneminde görülen dolaşım sistemi hastalıklarının büyük çoğunluğu anne karnındaki dönemde gelişen konjenital (doğuştan) dolaşım sistemi hastalıkları grubundandır. Başlıca konjenital dolaşım sistemi hastalıkları şu şekilde sıralanabilir:
- Hipoplastik sol kalp sendromu: Kalbin sol tarafı vücuda temiz ve oksijenden zengin kanı pompalamak ile görevlidir. Kalbin sol tarafındaki kulakçık, karıncık ve kapakçıkların yetersiz gelişimi sonucu vücuda yeterli oksijen pompalanamaz ve günler hatta saatler içerisinde bebek kaybedilebilir.
- Trunkus arteriozus: Normalde kalpte bulunan 2 karıncıktan ayrı ayrı 2 atardamar çıkar. Trunkus arteriozus gelişmiş bebeklerde ise kalpten tek bir atardamar çıkarak daha sonra vücuda ve akciğerlere giden dallara ayrılır. Bunun sonucunda kalpten pompalanan kanın büyük kısmı akciğerlerdeki basınç daha düşük olduğu için akciğerlere doğru gider ve hastalarda pulmoner hipertansiyon denilen akciğer basıncı yüksekliği ile kalp yetmezliği gelişebilir.
- Triküspid atrezisi: Kalpteki kirli kanın bulunduğu sağ kulakçık ile sağ karıncık arasındaki kapağın tam gelişmediği tablodur. Bu tabloda sağ karıncık yeterince gelişemez ve bebeğin yaşaması kulakçıklar ve karıncıklar arasında delik olup olmamasına bağlıdır. Delik olması durumunda temiz kan ile kirli kan karışarak vücuda pompalanır ve bebek mor görünür.
- Pulmoner atrezi: Kalpten akciğere kirli kanın gönderildiği damarda bulunan kapakçığın oluşmaması sonucu akciğere kan gönderilemez. Bu bebeklerde iki kulakçık arasındaki delikten geçen kirli ve temiz kan karışır ve vücuda bu karışık kan pompalandığı için bebekler morarmış olarak görünür.
- Büyük arterlerin yer değiştirmesi (TGA): Sağ karıncıktan çıkarak akciğerlere giden akciğer atardamarı ile sol karıncıktan çıkarak vücuda giden aort atardamarının yer değiştirmesi sonucu oksijenden fakir kanın vücuda pompalandığı, oksijenden zengin kanın ise tekrar akciğerlere gönderildiği tablodur. Bu durumdaki bebekler eğer kirli kan ile temiz kanın karışmasına neden olacak herhangi bir delik olmazsa yaşayamazlar.
- Aort koarktasyonu: Bu hastalıkta kalpten çıkarak vücuda kan gönderen aort atardamarı herhangi bir seviyede daralmıştır. Tıkanma yeri ile kalp arasında kan birikerek basınç oluşturduğu için bu bebeklerde doğumdan kısa süre sonra nefes alamama, beslenmede zorluk çekme, terleme gibi şikayetler ortaya çıkar.
- Aort stenozu: Sol karıncıktan çıkarak vücuda kan pompalayan aort atardamarı arasındaki aort kapağının darlığı sonucu kalp kanı vücuda pompalamakta zorlanır. Ve hastalarda bu yetersizlik sonucu bayılma, sebepsiz yorgunluk, ağlayamama gibi şikayetler görülür.
- Atrioventriküler septal defekt (ASD): Hem kulakçıklar ve karıncıklar arasındaki kapakçıkların tam oluşmadığı hem de kalbin ortasında büyük bir deliğin oluştuğu tabloda kan karışarak vücuda öyle pompalanır ve bu çocuklarda büyüme ve gelişme geriliği oluşur.
- Ventriküler septal defekt (VSD): Karıncıklar arasında delik olması durumunda temiz kanın bulunduğu ve basıncın yüksek olduğu sol karıncıktan kirli kanın bulunduğu ve basıncın daha düşük olduğu sağ karıncığa kan geçişi olur ve bunun sonucunda temiz kan tekrar akciğerlere gönderilir. Akciğerlere giden kan akımı ve kan basıncı arttığı için kalp daha fazla çalışmak zorunda kalır. Kalbin daha fazla çalışmasına bağlı olarak ise kalp büyür.
- Patent duktus arteriozus (PDA): Akciğere kanın gittiği akciğer atardamarı ile vücuda kanın gittiği aort atardamarı arasında geçiş sağlayan bir damar bağlantısı olan duktus arteriozus normalde her bebekte doğum esnasında bulunmaktadır. Doğumdan birkaç saat sonra kapanması gereken bu bağlantının açık kalması tablosuna patent duktus arteriozus adı verilir. Bu tabloda vücuda gitmesi gereken kanın bir kısmı akciğerlere kaçarak akciğer atardamarında basıncın artmasına neden olur. Bu bebeklerde çabuk yorulma, büyüme gecikmesi, solunum hızlanması ve hastalıklara yatkınlık artışı görülür.
- Fallot tetralojisi: Bu tablo 4 farklı anomalinin beraber görüldüğü bir durum olup; doğumdan hemen sonra ciltte morarma ile kendini gösteren ve mor bebek adı verilen bebeklerin ortaya çıkmasına neden olan bir tablodur. Fallot tetralojisinde; karıncıklar arasında deliğin oluştuğu ventriküler septal defekt, akciğer atardamarında darlığın görüldüğü pulmoner stenoz, sağ karıncık duvarında kalınlaşma ve vücuda kanı gönderen aort damarının direkt karıncıklar arasındaki delikten çıkması görülür.
Konjenital kalp hastalıkları ile doğan bebeklerde genellikle mümkün olan en kısa sürede cerrahi planlanarak uygulanmalıdır. Çünkü bu bebeklerde vücuda yeterli oksijenden zengin kanın gönderilememesi sebebi ile ani ölümlerin görülme riski fazladır.
Konjenital kalp hastalıkları dışında çocukluk döneminde görülebilen bir diğer dolaşım sistemi hastalığı ise akut romatizmal ateş olup bu hastalık sıklıkla 6 – 15 yaş arası çocuklarda tonsillit (bademcik iltihabı) ya da farenjit (boğaz ve yutak iltihabı) tedavisinin yetersiz kalması sonrası ortaya çıkan yaygın bir bağ dokusu hastalığıdır. Bu hastalığın kalp tutulumu sık olup bu tabloya ise romatizmal kalp hastalığı adı verilir. Romatizmal kalp hastalığında kalp kapaklarında yetmezlik ya da darlıklar oluşabilir. Bu hastalarda uzun süre damardan ya da oral (ağızdan) penisilin tedavisi gerekmektedir.
Dolaşım Sistemi Hastalıkları için Hangi Doktora Gidilir?
Hastalarda nefes darlığı, kalp çarpıntısı, göğüs ağrısı, ödem gibi şikayetler varlığında en kısa sürede doktora başvuru yapılması hayati önem taşımaktadır. Bu şikayetleri olan hastaların kardiyoloji bölümünde kardiyoloji uzmanına / kardiyologa başvuru yapması gerekmektedir.