Bradikardi
Bradikardi, normal kalp atış hızının, dakikada 60'ın altına düşmesi durumu olup tedavisinde çeşidine, şiddetine ve altta yatan sebebine uygun olan tedavi uygulanmaktadır.
Bradikardi Nedir?
Yetişkinlerin dinlenme anındaki normal kalp atış hızı (nabız sayısı) 60 ile 100 atım/dakika arasındadır. Genel olarak kalp atış hızımız yaşlandıkça düşme eğilimindedir. İnsanlarda dinleme sırasında kalp atış hızı dakikada 60’ın altına düşmesine bradikardi denir. Bazı kişilerde kalp atış hızı dakikada 50’nin altına düşmediği sürece bradikardi belirti göstermeyebilir.
Genç atletlerde gördüğümüz ve atlet kalbi olarak nitelendirdiğimiz kişilerde düzenli egzersiz yapmalarından ötürü kalp hızı yanıtı normal insanlardan farklı olarak daha düşük olabilir. Bu kişilerde kalp atım sayısı 40’ın altında dahi olsa bradikardi belirti veya rahatsızlık vermez. Genel olarak uyku sırasında erkeklerin %25’i ve kadınların %10’unda kalp atım sayısı 50’nin altına düşebilir. Bu fizyolojik durum gece ya da uyku bradikardisi olarak da bilinmektedir.
Toplumda yaşlara ve durumlara göre normal kalp atım sayıları şu şekildedir;
- Dinlenme zamanındaki normal kalp atım sayısı dakikada 60 ile 100 arasındadır
- Atlet gibi sporcu kişilerde ya da kalp ritmi düzenleyici ilaçları alan kişilerde kalp atım sayıları dakikada 60’nın altında olabilir ve gayet normaldir. Nedeni ise atlet kişilerin kalp kaslarının güçlü olmasından ötürü kalplerinin çok fazla veya hızlı çalışmadan kanı vücudun diğer kısımlarına yollayabilmesidir. Kalp ritmi düzenleyici ilaçları, doktor kontrolü altında alan kişilerde görülen normalin altındaki nabız sayısı ilaç etkisi ile oluşan geçici belirtilerdir.
- Çocuklarda normal kalp atım sayısı ise; 1 ile 12 yaş arası çocuklarda dakikada 80 ile 120 arasındadır.
- Bebeklerde ise; 1 ile 12 aylık arasındaki bebeklerde normal kalp atım sayısı dakikada 100 ile 170 arasındadır.
Bradiaritmiler şu şekilde içlerinde ayrılırlar;
Sinüs bradikardisi: Sinoatrial düğüm (sinüs düğümü) kalbin sağ kulakçık duvarında bulunur ve buradan elektrik sinyalleri göndererek kalbin kan pompalaması için kasılmasına sebep olan bir grup hücre topluluğudur. Kalbin doğal pacemakerı (ritim düzenleyici) olarak da bilinmektedir. Eğer sinüs düğümü elektrik sinyallerini çok yavaş gönderirse sinüs bradikardisi gelişir. Kalp hastalığı olan kişilerde ya da belli ilaçları karşı gelişen reaksiyon sonucu görülür.
Hasta sinüs sendromu (HSS): Sinüs düğümünün işlev bozukluğuna bağlı olarak gelişen sinüs bradikardisi, sinüs duraklaması, atriyal taşikardi (kalp çarpıntısı), taşikardi-bradikardi sendromu gibi birçok aritmilerle karakterize bir sendromdur.
Kalp blokları (Atriyoventriküler blok): Sinüs düğümünden çıkan elektrik sinyali kalbin sağ ve sol kulakçığına oradan ilerleyerek atrioventrikuler düğüm (AV Düğümü) denen ikinci ritim düzenleyicisine gelir. Hafif bir gecikme ile kalbin vücuda kan pompalayan sağ ve sol karıncıklarına iletilir. Atrioventriküler düğümde oluşacak bir bir blok ile bu uyarılar karıncıklara geçmez ve kalp vücuda gereken kanı pompalayamaz. Bu durum neticesinde ortaya çıkan bradikardi türüdür.
Bradikardi Belirtileri Nelerdir?
Bradikardi genellikle belirtiler göstermeyen bir aritmidir. Hastalar bradikardisi olduğundan haberi olmadan yaşayabilirler. Özellikle yaşlı insanlar bradikardi belirtilerini yaşın getirdiği bir değişim olduğunu düşünerek yaşamaktadırlar. Eğer kalp yeterli sayıda ve dakikada atım yapmaz ise birçok organa (beyin, böbrek veya karaciğer) ve dokuya gereken oksijenle, zengin kanla buluşamaz. Bunun neticesinde hayati önem taşıyan organlar oksijensiz kalır ve çok ciddi hayatı tehdit eden sonuçlar meydana gelir.
Bradikardi belirtilerini genel olarak şöyle sıralayabiliriz;
Bayılma (senkop): Özellikle beyin yeterli kan ile beslenmediği anlarda, hastalarda kısa süreli bilinç ve duruş (postural tonus) kaybı olur ve hastalar bayılırlar. Kısa süreli unutkanlık bu anlarda karakterizedir.
Baş dönmesi: Yataktan ya da oturulan sandalyeden kalkarken vücuttaki kan bacaklara doğru akar ve kan basıncı düşer. Düşen basıncı yükseltmek için kalp atış hızını artırarak kanı tekrar kalpte toplamak ister. Lakin bradikardi hastaları, kalp atım sayısını hızlı bir şekilde artırmayacakları için baş dönmesini daha uzun ve gün içinde sık yaşayacaklardır.
Göğüs ağrısı: Kalp kasındaki (miyokard) dokulara bradikardinin bir sonucu olarak kan akımı azaldıkça hastalar göğüs ağrısı hissederler.
Nefes darlığı: Özellikle vücudun daha fazla oksijen gereksinimi duyduğu aktivitelerde, kalp yavaş çalıştığı ve yeterli kanı pompalayamadığı için bu gerekli oksijeni organlara özellikle akciğerlere taşıyamaz ve bunun sonucunda nefes darlığı gelişir hastalarda.
Egzersiz kapasitesinde düşme: Bradikardi hastalarında en küçük fiziksel aktivite ile erken yorulma veya nefes darlığı ya da bayılma gibi belirtiler oluşabilir. Bu nedenle bu hastalarda devamlı hareketsiz kalma ya da en ufak bir egzersizden kaçınma davranışı gelişebilir.
Bradikardi Nedenleri Nelerdir?
Bradikardi sıklıkla vagus sinirinin aşırı derece aktif olması ile oluşabilir. Bu sinir parasempatik sinir sistemi (dinlenme anında kalbi ve nabzı yavaşlatan sistem) içinde yer alan bir sinirdir. Bu sinir yardımıyla beyin; kalp, akciğerler ve tüm sindirim sisteminin çalışma düzenini kontrol etmektedir. Fazla aktif olan vagus siniri normale döndüğünde kalbin atım sayısında normale döner. Bu geçici ve uzun sürmeyen bradikardi nedenidir.
Kalıcı veya uzun süren bradikardi nedenleri şu şekildedir;
- Koroner arter hastalığı: Bu hastalarda kalbi besleyen sol koroner arter ve sağ koroner arteri adında iki atardamar zamanla tıkanır ve sertleşir. Bu yapısal bozukluk sonucunda kalbin elektriksel ileti üreten sinüs düğümü gerektiği kadar beslenemez ve işlev kaybına uğrar. Bunun sonucunda hastalar belirtileri ile gelen bradikardi atakları yaşarlar.
- Akut ya da kronik perikardit: Perikard; kalbin dış yüzeyini kaplayan ince, çift katmanlı ve kalbin kasılıp gevşemesini kolaylaştıran sıvı ile doludur. Eğer bu sıvı viral bir etken yüzünden enfekte olursa, hızlı bir şekilde sıvının miktarı artar ve iltihaplanma başlar. Aşırı sıvının kalbe yaptığı basınç ve baskı yüzünden kalp rahat kasılıp ve gevşeyemez. Bunun sonucunda kalbin nabız sayısı ve vücuda gönderdiği kan miktarı azalır. Özellikle bu hastalar yatar pozisyonda belirtileri daha fazla hissederler.
- Kalp ameliyatları: Özellikle Bypass ameliyatı ile koroner arterleri değişen kişilerde ameliyat sonrasında verilen ilaçlar ya da bazı komplikasyonlar ile hastalar düşük nabız atakları yaşayabilirler. Bu nabız düşüklüğü ameliyat sonrası görülen sık bir durumdur. Doktor kontrolünde bu şikayetler zamanla düzelmektedir.
- Hipotiroidi: Tiroid hormonları bizlerin metabolizmasının ne kadar ve ne sürede çalışmasını kontrol eden hormonlardır. Sindirim sistemimizi, kaslarımızın çalışmasını hatta cildimizin görünümünü kadar birçok sitemi kontrol edebilirler. Eğer bu hormonlarda bir azalma olursa kalp kaslarımız zayıflar, gerektiği gibi kasılamaz ve böylece hastalar nabız düşüklüğü yaşarlar.
- Lyme hastalığı, Chagas hastalığı gibi çeşitli bakteri kaynaklı enfeksiyon hastalıkları kalb kasını, sinüs ya da AV düğümü ve kalbin damarlarını etkileyerek kalbin kasılma mekanizmasını bozarak hastaların nabız sayısını düşürmektedir.
- Kafa içi basınç artışı sendromu: Kafa içindeki kan basıncı çeşitli nedenler ile yükselmektedir. Bu oluşan baskı altında beyni besleyen damarlarda kan akım hızı düşer ve beyin beslenemez. Ve kısmı olarak beyin hücreleri ölmeye başlar. Bu olumsuz tabloyu bu refleks ile kalp atım sayısı yani nabız düşer.
- Hipoksi (oksijen yetmezliği) ve tıkayıcı uyku apne sendromu (OSAS): Bu iki durumda da kalbe kan taşıyan damarlarda daralma görülür ve kalbe daha az kan gelir. Kalp bu duruma daha az kasılarak düşük bir nabız ile cevap verir.
- Beta blokerler, kalsiyum kanal blokerleri ve kalp ritmini düzelten antiaritmik ilaçlar ve kemoterapi tedavisi. Özellikle beta blokerler kalp ritim sayısını düşürmede çok etkili ilaçlardır. Bazı hastalar yüksek doz ya da gün içinde fazla ilaç kullanımı ile düşük nabız atakları yaşarlar. Bu hastalar doktorları ile görüşüp yeni bir reçete uygulamasına gitmeleri gerekir.
- Sıvı elektrolit dengesizliği: Kalp kası için çeşitli mineraller çok önemlidir. Özellikle potasyum kalp kası için çok önemli bir mineraldir. Potasyum eksikliği (hipokalemi) olan hastalarda kalp kası zayıflar ve istenilen düzeyde kasılamaz. Bu hastalar yaşadığı nabız düşüklüğünü doktor kontrolünde alınan mineral takviyesi ya da diğer tedavi şekilleri ile ortadan kaldırabilirler.
- Düşük Kan Şekeri (Hipoglisemi): Düşük kan şekeri (özellikle tip 2 diyabet) hastaları insülin tedavisi sonrasında nabız sayılarında düşüş yaşayabilirler. Bunun nedeni olarak insülin potasyumun kalp hücrelerine geçişini engelleyerek kalp kasının kasılma sayısını azaltır ve nabız düşer.
Bradikardi Teşhisi
Kardiyoloji uzmanının aldığı iyi bir anamnez (hastanın hikayesi) ile birlikte yapılan fiziksel muayene ile bradikardi teşhisi koymak mümkündür. Bazen doktor teşhisi kesinleştirmek için daha ileri testler isteyebilir.
Fiziksel muayene: Fiziksel muayenede bradikardiye ait spesifik bulgular tespit edilemez. Belki bilinç bulanıklığı, dudak çevresi ya da parmak uçlarında morarma (siyanoz), nefes darlığı, senkop (bayılma) ve ayaklarda şişkinlik (ödem) görülebilir.
Elektrokardiogram (EKG): Bu test kalbin elektriksel bir anlık görünümünü verir. Bradikardi teşhisinde kullanılacak ilk testtir. Hastanın vücuduna yapıştırılan 10 adet elektrot ile kalbin ritim ya da iletim işlevsizlikleri ile kalp kasının kasılmasındaki bozuklukları değerlendirmek mümkündür. EKG sırasında hastalarda bradikardi gelişmeyebilir ve EKG tanı koyamaz. Bu durumlarda portatif EKG cihazları tanıda yardımcı olurlar. Bu cihazlar şunlardır;
- Holter monitörü: Küçük bir kayıt cihazı, genellikle 24 saat süresi boyunca hastanın göğüs derisi üstünde taşınır. Böylelikle kalbin elektriksel uyarıları sürekli olarak monitöre kaydedilir. Gerektiğinde 48 saate kadar hastanın üstünde kalabilir.
- Event recorder (Olay Kaydedici): Holter cihazına benzer özellikte ve daha küçük yapıda olan bu alet şikayetleri daha seyrek olan hastalar için daha uygun ve mobil bir alettir. Hasta nabzının yavaşladığını hissettiği anda küçük bir tuşa basarak o atak anını sorunsuzca kaydedebilir. Hasta bu aleti sorunsuz bir şekilde bir ay kadar üzerinde taşıyabilir.
- Tam kan sayımı: Enfeksiyon, hipotiroidi ya da kalp kasının çalışması üzerinde etkili olan elektrolit dengesi (sodyum, potasyum ve magnezyum) gibi bradikardiyi tetikleyecek sebepler, tam kan sayımı ile incelenmektedir.
Bazen hastanın nabız düşüklüğü, göğüs ağrısı veya nefes darlığı yakın zamanda geçirilmiş kalp krizi neticesinde de görülmektedir. Bu nedenle doktor kanda troponin seviyesini kontrol etmek isteyebilir.
Bradikardi Tedavisi
Bradikardi tedavisi hastadan hastaya değişeceği gibi bradikardinin tipine, şiddetine ve de altta yatan nedenine göre değişmektedir. Tedavideki amaç, düşük kalp atım sayısını yükseltmek ve hastanın şikayetlerini en aza indirmektir. Herhangi bir şikayeti olmayan bradikardi hastaları tedavisiz izlemektedir.
Hipotiroidi gibi metabolik hastalıkları olan kişilerde gelişen bradikardi ataklarında hastaya eksik olan tiroid hormonu verilerek bradikardi atakları sonlanmaktadır.
Tıkayıcı uyku apne sendromu (OSAS) olan hastalarda bradikardi özellikle uyku anında görülmektedir. Bu gibi hastalar genellikle kilo vererek ya da uyku sırasında hastanın hava yolunu açık tutan (CPAP) gibi aletleri kullanması ile bradikardi ortadan kalkabilir.
Hastaların aslında bradikardi ya da düşük tansiyon için kullandıkları beta blokerler (Metoprolol ya da Karvedilol) yan etki olarak uzun ve ataklar halinde kalp atım sayısını düşürerek, hastaların bradikardi yaşamasına sebep olmaktadırlar. Bu ilaçlar doktor kontrolünde kesilebilir ya da doz ve gün içinde kullanım saatleri güncellenerek, hastaya yeni bir reçete yazılarak sıkıntı veren bradikardi atakları giderilebilir.
Hemodinamik instabilitenin yani dokulara ve organlara kan akımın ciddi azaldığı acil durumlarda hastalara acil müdahale gerekebilir. Bu durumlarda hastalara Atropin, Adrenalin ya da Dopamin gibi ilaçlar damar içi (intravenöz) yolla hastalara verilmektedir. Bu ilaçlar kısa sürede ciddi bradikardi ataklarında kalp kasının daha fazla çalışmasını sağlayarak, oksijensiz kalan dokulara ve organlara oksijenle zengin kanın taşınmasında etkili olurlar.
Özellikle sinüs düğümü ve kalp blokları rahatsızlıklarında kalıcı ve ilaç tedavisi ile azalmayan bradikardi atakları görülmektedir. Bu hastalara kalp pili (pacemaker) takılarak kalbin ritim ve iletim sistemi bozuklukları kalıcı olarak düzeltilmektedir.
Bu piller hastanın kalbini anlık izleyebilmektedirler. Sinüs düğümü kalp kasını harekete geçirecek elektriksel akımı üretemediği anda bu piller devreye girebilir. Gerektiğinde iletim oluşturarak kalbin normal kasılmasına yardımcı olurlar.
Bradikardi Tedavi Edilmezse
Eğer ciddi belirtileri olan bradikardi genel olarak tedavi edilmezse hastalar çok ciddi şekilde etkilenebilir. Bazı durumlarda ani ölüm dahi gelişebilir. Eğer kalbin dakikada attığı yani vücuda gönderdiği kan miktarı (kardiyak output) normal değerinin (4-8 L/dk) altında olursa doku ve organ beslenmesi giderek azalarak kardiyojenik şok gelişir. Bu durumda hayatta kalma oranları değişiklik gösterse de ortalama %10-12’dir. Bradikardi tedavi edilmezse bu oranlar bize hastalığın mortalitesinin çok yüksek olduğunun göstermektedir.
Bradikardiye Ne İyi Gelir?
- Daha dengeli bir beslenme planı ile daha güçlü bir kalbe sahip olunur. Sebze, meyve, fındık, fasulye, yağsız beyaz et, balık, çok tahıllı buğday ürünleri öğünlerinize ekleyebilirsiniz.
- Doktorunuzun size vereceği günlük ya da haftalık spor aktivitesi programı ile kalbinizin çalışma düzenini daha da iyileştirmiş olursunuz.
- Fazla kilolu ya da obez teşhisi almış kişilerin doktor ya da diyetisyen kontrolü altında verecekleri her bir kilogram kalbin yükünü daha da azaltacaktır.
- Sigara ve alkolden uzak bir yaşam biçimi bradikardi riskini azaltmaktadır.
- Yüksek tansiyon, yüksek kolesterol ve diyabet gibi bradikardiyi tetikleyecek sağlık problemleriniz var ise doktor kontrolünde bu riskleri tedavi etmeniz gerekmektedir.
Bradikardiye Ne İyi Gelmez?
- Özellikle ortalama nabız sayısı dakikada 60 ve altı olan kişilerin geç doktora görünmesi
- Kalp ritim düzenleyici ilaçları (beta blokerler, digoksin) kullanan kişilerin ilaç dozu ve kullanım sıklığını doktor tavsiyesi dışında uygulamaları
- Tedavi altında olmayan yüksek tansiyon, yüksek kolesterol ve diyabet gibi risk faktörleri
- Sigara ve alkol tüketimi
- Fiziksel stres ve buna bağlı gelişen psikolojik durumlar
- Yüksek trans yağ içerikli yiyecekler, hayvansal yağ bazlı yiyecekler, sebze ve meyveden uzak bir diyet
- Aktif spor faaliyetlerinden uzak bir yaşam
Bradikardi İlaçları
Nabız sayısı düşük fakat hastada hiçbir belirti yok ise bu kişilere ilaç tedavisi uygulanmamaktadır. Bradikardi belirtileri olan hastalarda öncelikle temelde yatan sorunlar giderilir.
Eğer vücudun sıvı-elektrolit ve asit baz dengesizliği var ise düzeltilir. Hipoksi gibi ciddi durumlara müdahale edilir. Damar içi (intravenöz) yolla verilen Atropin ile bradikardinin ciddi belirtileri hızlı bir şekilde düzelmektedir. Atropin ile kalp atım sayısı ve kalbin vücuda bir dakikada gönderdiği kan miktarı hızlı bir şekilde normale döner.
Atropinin ilk dozuna cevap vermeyen vakalarda Atropin dozunu yükseltip ikinci defa verilmektedir. Eğer hasta yüksek doz Atropin ile şikayetleri düzelmediyse hastaya Dopamin ya da Adrenalin (Epinefrin) gibi ilaç damar yolu ile verilerek hastanın hızlı bir şekilde toparlanması sağlanmaktadır.
Bradikardi Ameliyatı
İlaç tedavisine rağmen bradikardi şikayetleri düzelmeyen vakalarda cerrahi bir teknikle takılan kalp pilleri (pacemaker) iyi bir alternatiftir. Kalp pilleri içerisinde bir adet işlemci ve batarya bulunduran cihazlardır. Bu cihazlar göğsün duvarında (sağına ya da soluna) köprücük kemiği (klavikula) altında açılan küçük yuva benzeri boşluğa yerleştirilen cihazlardır.
Genellikle lokal anestezi altında kısa süren bir cerrahi operasyon ile bu işlem tamamlanmaktadır. Hastalar genelde bir gece hastanede kalıp ertesi gün evlerine taburcu edilirler.
Hastalar birkaç hafta içerisinde normal yaşantılarına dönebilirler. Kalp pilleri sadece gerektiği zamanlarda devreye girmektedir. Eğer hastanın nabız sayısı normalin altına düşerse kalp pili elektrik sinyalleri göndererek kalbin gereken hızda çalışmasına yardımcı olmaktadır. Kalp pillerinin ortalama ömrü 6-8 yıl arasında değişmektedir.
Gebelikte Bradikardi
Gebelikte fizyolojik olarak vücutta kan seviyesi %40- 50 arasında artmaktadır. Nabız sayısı hamile olmayan kadınlarda 75 ile 85 arasında iken, hamile kadınlarda nabız sayısı 90 ile 100 arasında değişmektedir. Böylece hem annenin doku ve organlarına hem de fetüsün gelişimine yetecek kan ve bu tüm kanı pompalayacak ritim sayısı annede oluşmuştur. Kalp atım sayısı dakikada 60’ın altına iner ve bu uzun süre devam ederse, hem annenin hem de fetüsün yani bebeğin sağlığı risk altına girmektedir. Bunun yanında bradikardi gebelikte çok sık görülen bir ritim bozukluğu değildir.
Eğer annenin kalp hastalığı, hipertansiyon, diyabet, hipotiroidi ya da bağ dokusu hastalıkları gibi bradikardi riskini artıracak sağlık problemleri var ise, bunların uzman bir doktor eşliğinde tedavi edilmesi gerekmektedir. Eğer ciddi bradikardi atakları tedavi altına alınmaz ise gebelerde erken doğum ya da fetüs ölümü gibi riskler oluşur.
Gebeler için özel bir tedavi protokolü olmadığından genel bradikardi tedavi şekilleri gebeler içinde geçerlidir.
Bebeklerde Bradikardi
Normalde fetüsün (anne karnında) ilk 6-7 haftasında kalp atım hızı ortalama dakikada 115-120 arasındadır. En az 10 dakika boyunca kalp atım sayısının dakikada 110’unun altına düşmesine fetal bradikardi denir. Doğum öncesi (antepartum), doğum sırasında (intrapartum) ve doğum sonrası (postpartum) yaşanılan bradikardinin teşhis ve tedavisi birbirinden farklıdır. Genelde rutin ultrasonografik inceleme ile tespit edilir. Riskli durumlarda fetal ekokardiyografi ile daha ayrıntılı inceleme yapılmaktadır.
Doğum sırasında yaşanılan bradikardinin en sık nedenleri şunlardır; uterusa (rahim) gelen kan akımının azalması, annede olan ciddi hipotansiyon, kordon sarkması veya tıkanmasıdır. Bu nedenler acil cerrahi müdahale gerektiren durumlardır.
Doğum sonrası yenidoğanlarda yaşanılan bradikardi ise doğumsal kalp anomalileri ya da doğumsal kalp blokları ile gibi nedenlerle meydana gelir. Burada yapılacak yerinde ilaç ya da cerrahi müdahaleler ile bebeklerin hayati riskleri azalmaktadır.
Çocuklarda Bradikardi
Çocuklar yetişkinlere göre bradikardi gibi ritim problemlerini daha az yaşarlar.
Çocuklarda normal kalp hızı şu şekildedir;
- Yenidoğan-3 ay arasında kalp atım sayısı dakikada 80-180
- 3 ay-2 yaş arasında kalp atım sayısı dakikada 80-16
- 2-10 yaş arasında kalp atım sayısı dakikada 60-140
- 10 yaş üstü çocuklarda arasında kalp atım sayısı dakikada 60-100
Görüldüğü gibi yaş arttıkça kalp hızı düşer ve ergenlik döneminde yetişkinlere benzer değerler oluşur. Yetişkinlerde olduğu gibi çocuklarda da nabız sayısı 60 ve altına düştüğünde bradikardi gelişir. Bradikardi çocuklarda kalp kaynaklı bir sorundan meydana gelmez. Altta yatan metabolik sorunlar (hipoglisemi ya da hipotiroidi) ya da kafa travmaları gibi çeşitli sebepler varlığında gelişir.
Solunum problemleri ile gelişen hipoksi (oksijen yetmezliği) çocuklarda bradikardi gelişmesini hızlandırır. Doku ve organlara kan akımının uzun süre azalması kalp durmasına (kardiyak arrest) kadar gidebilen ciddi problemler yaratır. Bu nedenle çocuklarda bradikardi oluşmasını hızlandıracak altta yatan tüm nedenler tedavi edilmelidir.
Bradikardi için Hangi Doktora Gidilir?
Yetişkinlerin ve çocukların düşük nabız ve ciddi belirtiler (göğüs ağrısı veya baş dönmesi) varlığında zaman geçirmeden hastaneye gitmeleri gerekir. Genellikle bu tarz şikayetleri olan hastalar Kardiyoloji bölümündeki kardiyoloji uzmanı tarafından muayene edilmelidirler.
Bebeklerde oluşacak düşük nabız sayısı veya sığ ya da derinden nefes alma gibi belirtiler varlığında derhal 112 aranmalı ve acil servise ulaştırmaları gerekmektedir.
Ek olarak aşağıdaki belirtilerden herhangi birine sahipseniz doktora gitmeniz gerekir:
- Son günlerde kalp atım sayısındaki açıklanamayan anormal değişimler varlığında
- Kalp hastalığı riski olan kişilerde görülen düşük nabız varlığında (diyabet ya da yüksek kolesterol sahibi hastalar gibi)
- Nabız sayısı düşük olan kişilerde görülen baş dönmesi, unutkanlık ve göğüs ağrısı varlığında
- Hem düşük nabız hem de hızlı nabız (taşikardi) atakları varlığında
Bradikardi ile İlgili Sıkça Sorulan Sorular
Nabız Düşüklüğü Ne Zaman Tehlikelidir?
Kontrolsüz ve tedavi edilmemiş, şiddetli ve uzun süreli nabız düşüklüğü kalp yetmezliği, düşük tansiyon (hipotansiyon) ve yüksek tansiyon (hipertansiyon) gibi birtakım ciddi hayatı tehdit edecek komplikasyonlara neden olmaktadır.
Bu yüzden nabız sayısı gün içinde uzun süre dakikada 60 ve altında seyrediyor ve bunun yanında ciddi belirtiler yaşıyorsanız nabız düşüklüğü artık tehlikeli ve riskli bir hal almış demektir. En yakın zamanda bir uzman kardiyoloji doktoruna muayene olmalısınız.
Nabız Düşüklüğü Nasıl Yükseltilir?
Öncelikle nabız şikayeti yaşıyorsanız uzman bir kardiyoloji uzmanı tarafından muayeneye olmalısınız. Bu muayene sonrasında eğer nabız düşüklüğününe sebep olan diğer rahatsızlıklarınız var ise öncelikle bunlara uygun tedavi uygulanarak nabız sayınız normale dönecektir. Eğer ciddi nabız düşüklüğü ve ağır belirtiler yaşıyorsanız en yakın acil servise başvurarak gerekli müdahaleler doğrultusunda nabız sayınız tekrar normale dönecektir.
Nabız Düşüklüğü Nelere Yol Açar ?
Nabız düşüklüğü tedavisiz ve kontrolsüz bir şekilde ilerler ise hastalarda sık sık bayılma atakları görülebilir. Kalp yeterli düzeyde kan pompalayamaz ise düşük nabız varlığında dokularda ve organlarda özellikle beyin ve akciğerlerde ciddi hasarlar oluşabilir. Bazı hastalarda kalp yetmezliği gelişebilir.