Kibas
Artan kafa içi basınç başta beyin dokusunun oksijenlenmesini bozması durumu olup sebeplere yönelik yada basınç düşüren ilaç tedavisi uygulanmaktadır
Kafa içi basınç artışı sendromu (KİBAS), nörolojik veya nörolojik olmayan birçok hastalığa ve ani gelişen travmalara bağlı olarak gelişebilen, kafa içindeki hacmin ve dolayısıyla basıncın artmasına bağlı olarak ortaya çıkan patolojik bir durumdur.
Doğumdan sonra en geç 18. ayda kapanan fontaneller (bıngıldak) ile birlikte kafatası tamamen kapanır ve böylece beyin, kan ve beyin omurilik sıvısı (BOS) kafatasının içine hapsolur. Kafa içi basıncı, kafatası içinde bulunan beyin, BOS ve kan miktarının oluşturduğu toplam basınca eşittir ve sabittir. Sağlıklı bir bireyde kafa içindeki toplam hacim 1450 cc’dir. Kafa içi basıncın normal değeri ise yaşa göre değişim göstermektedir;
- Fontanelleri kapanmış sağlıklı bir bebekteki kafa içi basıncın normal değeri 1,5-6mmHg’dır.
- Oyun çağındaki (3-6 yaş) sağlıklı çocukların kafa içi basınçlarının normal değeri 3-7mmHg’dır.
- Büyük çocukların ve yetişkinlerin kafa içi basınçlarının normal değeri ise yaklaşık olarak 10-15 mmHg’dır.
1783 yılında İskoç bir anatomist olan Alexander Monro (secundus) tarafından ortaya atılan ve daha sonra 1825 yılında İskoç bir patolog olan George Kellie’nin geliştirdiği doktrine göre kafatası içindeki beyin, BOS ve kan hacminin toplamının kafa içi basınç değerini oluşturduğu ve bunun sabit bir değer olduğu öne sürülmüştür. Buna “Monro-Kellie Doktrini” denir. Monro-Kellie Doktrinine göre beyin, kan ve BOS hacimlerinden birindeki artış veya dışarıdan bir hacim eklenmesi durumunda diğer bileşenlerin hacminin azaldığı, böylece kafa içi basıncın sabit tutulmaya çalışıldığı açıklanır.
Her zaman sabit tutulmaya çalışılan bu değere kafa içinde yer kaplayan başka bir varlık (kitle, ödem vs) eklendiğinde bu değer korunamaz ve kafa içindeki basınç artar. Kafa içi basınç 20-25 mmHg’yı geçtiğinde mutlaka tedaviye başlanmalıdır. 40 mmHg’yı geçmesi ise yüksek olasılıkla hastada ağır bir sekel (kalıcı hasar) bırakır ya da bu durum ölümle sonuçlanır.
Kafa içindeki basınç artışının ölüme kadar varabilen bu sorunları meydana getirmesinin 2 mekanizması vardır;
- Yaygın iskemik (dokunun yetersiz kanlanması) ve hipoksik (dokunun yetersiz oksijenlenmesi) hasar: Monro- Kellie doktrinine göre kafa içinde basınç artışına sebep olan durumdan dolayı basıncın daha fazla artmasını engellemek için beyne giden kan akımında azalma meydana gelir. Beyine kan ve dolayısıyla oksijenin yetersiz geldiği her an beyindeki hasar büyür.
- Beyin dokusunun şekil bozukluğu: Kafa içindeki basıncın artmasına neden olan etken mekanik olarak bulunduğu yere bası yapar ve çalışmasını engeller. Bası yaptığı yerin fonksiyonu ne ise zamanla o fonksiyonda azalma meydana gelecektir.
Kibas Belirtileri Nelerdir?
Baş ağrısı, bulantı ve kusma gibi belirtiler KİBAS hastalarının çoğunda görülen belirtilerdir. Hastada kafa içindeki basınç artışına sebep olan etkenin bulunduğu ve dolayısıyla bası yaptığı yere göre farklı bulgular da gözlenir. Bunlar çoğunlukla tehlikeli ve hastanın korkmasına sebep olan belirtilerdir.
KİBAS’ta görülen bulguları kısaca açıklayacak olursak;
- Baş ağrısı; KİBAS hastalarında en sık görülen bulgudur.
- Bulantı ve bulantıyı takiben fışkırır tarzda kusma, KİBAS için spesifik bir bulgudur.
- Konfüzyon (bilinç bulanıklığı); hastanın zaman, kişi ve yer oryantasyonunun (yönelim) bozulması durumu
- Letarji; konuşma, mental işlevler ve hareketlerde azalma durumu
- Oryantasyon ve kooperasyon (birlikte çalışma hareketi) bozuklukları
- Anizokori, pupillerin (gözbebeği) hacim ve boyutlarının asimetrik olması durumu
- Diplopi, çift görme hali
- Solunum anormallikleri, kafa içinde yer kaplayan hacmin beyin sapına bası yapması sonucu gelişir.
- Cushing Triadı: bradikardi (kalp atışının azalması), hipertansiyon ve solunum anormalliklerinin hepsinin birlikte bulunması durumudur. Kafa içi basınç artışı sendromunun beyin sapında herniasyon (fıtıklaşma) oluşturması sonucu gelişir.
Kibas Nedenleri Nelerdir?
Kafa içi basınç artışı sendromuna sebep olan birçok durum vardır. Acil servise başvurup KİBAS teşhisi konan hastalarda, bu durumun en sık travma kaynaklı olduğu tespit edilmiştir.
Kafa içi basınç artışı sendromuna neden olan durumları temel olarak iki ayrı gruba ayırabiliriz:
Birincil sebepler intrakranial kaynaklı sorunlardır. Yani problem kafatasının içindeki materyallerden herhangi birine aittir.
Bu sebepler şunlardır:
- Özellikle kafa bölgesine alınan travmalar, kafa içi basınç artışı sendromunun en sık sebebidir.
- Kafa içindeki tümörler, kafatası içinde yer kaplar ve kafa içi basıncın artmasına sebep olur.
- Hematom, damar içindeki kanın damar dışına sızıp bir yerde lokal olarak birikip kitlesel bir hal alması durumudur. Bu durum kafa içi basıncı artırır.
- İskemik inme, beyindeki bir bölgenin kanlanmanın az olmasından dolayı işlevini yerine getiremeyip körelmesidir. Halk arasında ‘felç’ olarak bilinen hastalıktır.
- Hidrosefali, BOS miktarının anormal bir şekilde artıp beyni sıkıştırması durumudur. Çok şiddetli olursa kafatasının büyümesine dahi yol açabilen bir hastalıktır. Bu özelliklerinden dolayı da kafa içindeki basıncı artırır.
- İdiopatik (nedeni bilinmeyen) veya benign (iyi huylu) intrakranial hipertansiyon, kafa içindeki basıncın artmasıyla ve sürekli devam eden baş ağrılarıyla karakterize durumdur.
- Zor geçen beyin ameliyatlarında kafa içi basınç artışı sendromu gelişebilir.
- Beyin ödemi, kafatası içinde yer kaplar ve beyni sıkıştırarak kafa içi basıncın artmasına neden olur.
- Bebeklerde fontanellerin (bıngıldak) erken kapanması durumunda, gelişimi tamamlanmamış beyin dokusu büyümeye devam ettikçe kafatası içinde sıkışır. Bu da kafa içi basıncın artmasına sebebiyet verir.
İkincil sebepler extrakranial kaynaklı problemlerdir.
Bunlar, kafatası dışındaki organlardaki hastalıklardan kaynaklanan sebeplerdir.
- Hava yollarındaki tıkanma, beyne yetersiz hava ve dolayısıyla yetersiz oksijen gitmesine sebep olur.
- Hipoksi, dokulara giden oksijen miktarının azalmasıdır. Hiperkapni, vücutta dolaşan kanda karbondioksit gazı oranın fazla olmasıdır. Beyin dokusu ihtiyacı olan oksijen molekülüne doyamaz ve bunun sonucunda hasarlanır.
- Hipertansiyon (tansiyonun yükselmesi) ve hipotansiyon (tansiyonun düşmesi)
- Duruş pozisyonu
- Ateş
- Nöbet
- Zehirlenmeler
- Yüksek irtifada bulunma
- Karaciğer yetmezliği vb..
Kibas Teşhisi
Kafa içi basınç artışı sendromu geliştiği düşünülen hasta, Acil servise başvurduğunda ilk olarak hayati tehlikesi varsa bu durumu çözmeye yönelik girişimlerde bulunulur. Hastanın durumu stabilize (dengeli) edildikten sonra hastaya Bilgisayarlı Tomografi (BT) veya Manyetik Rezonans Görüntüleme (MRG) çekilir. Görüntüleme sonuçlarına göre hasarın nereden kaynaklandığı ve boyutu tespit edilmeye çalışılır.
Hastanın kafa içi basıncını ölçmek için intrakranial basınç monitörizasyonu kullanılır. İntrakranial basınç monitörizasyonu sayesinde KİBAS teşhisini koymak kolaylaşmıştır. Yapılan çalışmalar tedaviye erkenden başlanabildiği için KİBAS hastalarının ölüm oranında %10 civarında bir azalma olduğunu göstermiştir.Fakat intrakranial basınç ölçümü yapılabilmesi için kafatası içine invaziv (girişimsel) müdahalede bulunulur. Bu durum hasta için bir takım riskleri de beraberinde getirir. En önemli risk hastanın enfeksiyon kapması olmakla birlikte kanama, yanlış yerden girilmesi de diğer önemli risklerdir. Bütün bu pozitif ve negatif etkileri göz önüne alındığında intrakranial basınç monitörizasyonu ancak gerekli görülen vakalarda uygulanmaktadır.
Kibas Tedavisi
Kafa içi basınç artışı sendromu varlığı düşünülen hastaya hemen müdahale edilmesi hayat kurtarıcıdır. KİBAS tedavisinde bir tek hedef vardır: Beyne giden kan akışının devamlılığını sağlamak. Kan akışının devamlılığı da kafa içindeki basınç artışına sebep olan etkenleri ortadan kaldırıp, kafa içi basıncı normal düzeyine indirmekle sağlanır.
KİBAS teşhisi konan hastanın tedavi planı şu şekildedir:
- İlk olarak hasta ABCDE yaklaşımı ile değerlendirilirve ileri yaşam desteğine ihtiyacı olup olmadığına karar verilir. ABCDE prensibindeki harflerin her biri, acil müdahaledeki temel yaklaşımların İngilizcedeki karşılıklarının baş harfleridir.
- A harfi “airway” yani havayolunu temsil eder.
- B harfi “breathing” yani solunumu temsil eder.
- C harfi “circulation” yani dolaşım ve kanamanın kontrolünü temsil eder.
- D harfi “disability” yani kısa bir nörolojik muayeneyi temsil eder.
- E harfi “exposure” yani hastanın kıyafetlerinin tamamen çıkarılıp vücudunun her yerinin kontrol edilmesini temsil eder.
- Hastanın gövdesi ve başı yaklaşık 25-30 derece yükseltilir. Hastanın boynunun altına bir yastık koymak bu işlevi görecektir. Başın pozisyonunu yukarı doğru değiştirmedeki amaç BOS’un kafa içinden aşağı omuriliğe doğru akışını sağlamaktır. Böylece kafa içindeki basınç düşecektir. Fakat hastada serebral iskemi durumu mevcutsa yani hastanın beynine olan kan akışı azalmışsa bu durumda hasta düz bir pozisyonda yatırılmalıdır
- Hastanın kan basıncı, kardiyak ritmi ve SpO2 yani kanının oksijen doygunluğu; monitörize edilerek sürekli takibi sağlanır.
- Hastanın çok fazla ağrısı vardır. Ağrı ve ajitasyon kan basıncını artırır ve solunum düzensizliklerine yol açar. Bu durum kafa içindeki basıncı iyice artırır. Bunu önlemek amacıyla hastaya uygun analjezik (ağrı kesici) ve sedatif ajanlar (rahatlatıcı) verilir.
- Hastanın ateşi ve tansiyonu yüksekse bu durum kontrol altına alınmalıdır. Çünkü ateş ve hipertansiyon kafa içine olan kan akışını artırır. Böylece kafa içi basınç daha da artar. Bunu önlemek amacıyla hastaya ağrı kesici ve antihipertansif (tansiyonu düşürücü) ajan verilir.
- KİBAS’lı hastaların çoğunda solunum düzensizliği sıktır. Bu durum hipoksi ve hiperkapniyi beraberinde getirir. Yani hastanın kanında oksijen oranı azalırken, karbondioksit oranı artar. Bundan ötürü beyin dokusu oksijensiz kalır ve zamanla işlevini yitirir. Hastanın PaCO2 düzeyi yani kanındaki karbondioksit gazı düzeyinin 30-35 mmHg aralığında tutulmalıdır.
- Bu nedenle gerekirse hastaya analjezik eşliğinde mekanik ventilasyon uygulanır. Mekanik ventilasyon, hastanın gerekli görülen durumlarda veya solunum işlemini yeterli derecede gerçekleştiremediği anlarda yapılan bir işlemdir. Yapay olarak hastanın nefes alıp vermesini sağlayan bir alettir.
- Hastaya damar yolu açılır ve hiperosmolar sıvı (yoğunluğu yüksek sıvı) tedavisine başlanır. Yapılan çalışmalar damar içinden verilen hipertonik sıvı ile beynin %30 kadar küçüldüğünü göstermiştir. Bu da kafa içi basıncı net bir şekilde düşürür. Bu aşamada etkin ajan olarak mannitol kullanılır.
- Ağır kafa travması geçirmiş olan hastaların %15-20’sinin nöbet geçirdiği gözlenmiştir. Hasta nöbet geçiriyorsa hastaya nöbetleri kontrol etmek amacıyla damar yolundan Fenitoin molekülü verilir.
KİBAS tedavisinde etkisi hala kanıtlanmamış birkaç yöntem vardır;
- Yapılan çalışmalar hastanın vücut sıcaklığını uygun bir şekilde 32-33°C dolaylarına kadar düşürmenin (hipotermi), kafa içi basıncını düşürdüğü fakat KİBAS kliniğine etkin bir şekilde etkisinin olmadığını göstermiştir.
- Yapılan araştırmalarda Steroid grubu ilaçların beyin tümörlerinin sebep olduğu ödemi azalttığı tespit ediliştir. Fakat travma ve inmeye (felçlik) bağlı kafa içi basınç artışını azaltmada bir etkisinin olmadığı görülmüştür.
Kibas Tedavi Edilmezse
Hastaya kafa içi basınç artışı sendromu tanısı koymakta gecikilirse ya da hasta etkin bir şekilde tedavi edilmezse bu durum hastanın ölümüyle sonuçlanır. Çünkü beyin dokusunun kanlanmasının iyice bozulması ve beynin farklı yerlerinde oluşan fıtıklaşmalar, beyindeki hasarın artmasına ve yayılmasına sebep olur. Bu durum beyinde geri dönüşümü olmayan hasarlar bırakır ve ne yazık ki hastanın ölümüne sebep olur.
Kafa İçi Basınç Sendromuna Neler İyi Gelir Nelerden Kaçınılmalıdır?
Hastada belirtiler görülmeye başlandıysa veya kafa travması öyküsü varsa vakit kaybetmeden hastaneye başvurulmalıdır.
Kafa içi basınç artışı sendromu düşünülen hastada bu duruma neden olan iskemik inme değilse, hastanın boynunun altına bir yastık konarak başı yaklaşık 25-30 derece kaldırılmalıdır. Şayet sebep iskemik inme ise hasta sırtüstü dümdüz yatırılmalıdır.
Hastaneye varılmamışsa ve hastanın ateşi yüksekse gerekirse hastanın kıyafetleri çıkarılarak ateşi kontrol altına alınmalıdır. Hastanın bilinci yerindeyse mümkün olduğunca sakin tutulmalıdır, hasta stres yapmamalıdır. Çünkü ajitasyon, solunumunun bozulmasına ve kan basıncının artmasına sebep olur.
Kibas İlaçları
Hastayı rahatlatmaya, sakinleştirmeye yönelik birtakım sedatif ajanlar verilir. Uygun sedatif seçilirken özellikle kafa içi basıncını artıran ajanlardan ( örneğin narkotikler) uzak durulmalıdır.
Benzodiazapin grubu ilaçlar; kafa içi basıncı düşürmezler, ancak beyne giden kan akımını azalttığı için ilk aşamada basıncı düşürmeye yönelik kullanılabilirler. Lorezapam ve Morfin kombinasyonu hastayı rahatlatma ve ağrısını azaltmaya yönelik en uygun kombinasyondur. Aynı zamanda en sık başvurulan ajanlardır.
KİBAS’lı hastaya hipertansiyonu önlemeye yönelik birtakım antihipertansif ajanlar verilir. Antihipertansif ilaçlardan Sempatolitik ajanlar öncelikli olarak tercih edilirler. Çünkü kafa içi basıncı etkilemeden direkt olarak kan basıncını düşürürler. Labetolol, Esmolol gibi beta blokör ajanlar ve Klonidin gibi santral etkili alfa reseptör agonisti ajanlar bu aşamada uygun tercih olacaktır.Yapılan çalışmalarda, travmadan sonraki ilk bir haftadaki nöbetlerin kontrolünde Fenitoin’in etkili bir molekül olduğu saptanmıştır. Fakat bazı çalışmalar göstermiştir ki uzun dönemde kullanılmasının nöbet kontrolünde bir etkisi yoktur. Bu nedenle sadece travmadan sonraki ilk bir hafta kullanılır.
Hiperosmolar sıvı replasmanı (yerine koyma), KİBAS tedavi planındaki en önemli aşamalardan biridir. 1960’lı yıllarda yapılan çalışmalarda Mannitol molekülünün kafa içi basıncı etkin bir şekilde düşürdüğü tespit edilmiştir. O zamandan beri bu aşamada en etkili ajan olarak Mannitol kullanılmaktadır. Mannitol’ün bir ila beş dakika içinde kafa içindeki basıncı azalttığı ve etkisinin altı saat kadar sürdüğü tespit edilmiştir. Yapılan çalışmalar beyin tümörünün sebep olduğu vazojenik ödemi azaltmada Steroid grubu ilaçların etkili olduğunu saptamıştır. Fakat travma ve inmeye bağlı kafa içi basınç artışını azaltmada bir etkisinin olmadığı görülmüştür.
UYARI: Bu ilaçların hiçbiri doktor kontrolü dışında kullanılmamalıdır!!!
Kibas Ameliyatı
Kafa içinde basınç artışına sebep olan tümör, apse ve hematom gibi bir lezyon varsa bunu çıkarmaya yönelik cerrahi operasyon planlanır. Özellikle beyin katmanları arasında hematom (kan toplağı) oluşmasına sebep olan travmalarda hematom vakit kaybetmeden çıkarılmalıdır. Yoksa hematom beyin dokusunda herniasyon (fıtıklaşma) meydana getirir. Bu durum beyindeki hasarın artarak ilerlemesine neden olur.
Kafa içi basıncı azaltmada en hızlı ve etkili yöntem BOS drenajıdır. Bu işlemdeki amaç, kafatası içindeki sıvı miktarını azaltarak kafa içi basıncı azaltmaktır. Hastanın onamı alındıktan sonra işleme başlanır. Hastaya lokal (bölgesel) anestezi uygulanır. Kafatası üzerinde küçük bir delik açılır ve katlanabilir bir tüp (kateter) ile içeri girilir. Yeteri kadar BOS boşaltıldıktan sonra tüp çıkarılır ve işlem sona erer.
Dekompresif kraniektomi, kafatasının bir kısmının çıkarılması işlemidir. Kafatasının bir kısmı çıkarılır ve böylece kafa içindeki materyallerin içinde bulundukları alan genişler. Bu durum kafa içi basıncı net bir şekilde düşürür.
Hastaya onamı alındıktan sonra genel anestezi uygulanır. Beyin ve sinir cerrahisi uzmanı hekim, kafatasının içine gireceği yeri belirler. Bu nokta genelde hasarlı bölgeyi örten kısımdır. Cerrah, bu noktadan başlayarak insizyonu (kesiyi) atar. Kafatasına ulaşana kadar derinin katmanlarını açar. Kafatasına ulaştığında, çok sert bir kemik olduğu için gerekli kısmı matkap ve kemik testeresi kullanarak çıkarır. Kanamayı durdurduktan sonra yarayı uygun dikişlerle kapatır. Çıkarılan kemik parçası dondurucuda saklanır. Hastanın iyileşme durumuna göre ilerleyen dönemlerde kemik parçası yerine yerleştirilir. Yetişkinlerde dekompresif kraniektomi ameliyatının etkinliği tam olarak kanıtlanmamakla birlikte çocuklarda bu yöntemin kafa içi basıncını etkili bir şekilde düşürdüğü gösterilmiştir.
Her ameliyatta olduğu gibi dekompresif kraniektomi ameliyatında da bazı komplikasyonlar gelişmesi söz konusu olabilir.
Bunlar;
- Kanama: Her girişimsel işlemde olduğu gibi burada da kanama riski vardır. Aspirin ve kanama kontrolü mekanizması üzerine etkili ilaçların kullanılıyor olmasının bu riski artırdığı gözlenmiştir.
- Kan pıhtısı oluşumu: Her türlü ameliyatta kanın pıhtılaşma riski vardır. Oluşan pıhtı, damarı tıkayıp kan akışını engelleyerek birçok soruna daha yol açabilir.
- Enfeksiyon: Ciltteki kesi yeri enfeksiyon kapabileceği gibi kafatası kemiğinde de aynı risk söz konusudur. Enfeksiyonun yol açabileceği hasarlar menenjit ve beyin apsesi oluşumudur.
- Beyin hasarı: Ameliyat esnasında sağlam beyin dokusuna zarar verilebilir.
- Nöbet: Ameliyat esnasında çıkarılmış beyin dokusunun etrafındaki sağlam dokuda anormal elektriksel aktivite gelişmesi sebebiyle hasta nöbet geçirebilir.
- Ameliyat sonrası nörolojik fonksiyonlarda gerileme: Ameliyattan sonra beyin dokusunda kanama ve ödem oluşursa bu lezyon beyne bası yapar ve beynin o bölgesi işlevini tam olarak yerine getiremez.
- Ameliyatın başarısız olması: Hasarlı dokunun çıkarılmasına rağmen hasta iyileşmeyebilir.
- Ölüm: Nadir de olsa ameliyat esnasında ve sonrasında ölüm riski vardır.
Kibas Teşhisi
Kafa içi basınç artışı sendromu geliştiği düşünülen hasta, Acil servise başvurduğunda ilk olarak hayati tehlikesi varsa bu durumu çözmeye yönelik girişimlerde bulunulur. Hastanın durumu stabilize (dengeli) edildikten sonra hastaya Bilgisayarlı Tomografi (BT) veya Manyetik Rezonans Görüntüleme (MRG) çekilir. Görüntüleme sonuçlarına göre hasarın nereden kaynaklandığı ve boyutu tespit edilmeye çalışılır.
Hastanın kafa içi basıncını ölçmek için intrakranial basınç monitörizasyonu kullanılır. İntrakranial basınç monitörizasyonu sayesinde KİBAS teşhisini koymak kolaylaşmıştır. Yapılan çalışmalar tedaviye erkenden başlanabildiği için KİBAS hastalarının ölüm oranında %10 civarında bir azalma olduğunu göstermiştir.Fakat intrakranial basınç ölçümü yapılabilmesi için kafatası içine invaziv (girişimsel) müdahalede bulunulur. Bu durum hasta için bir takım riskleri de beraberinde getirir. En önemli risk hastanın enfeksiyon kapması olmakla birlikte kanama, yanlış yerden girilmesi de diğer önemli risklerdir. Bütün bu pozitif ve negatif etkileri göz önüne alındığında intrakranial basınç monitörizasyonu ancak gerekli görülen vakalarda uygulanmaktadır.
Kibas Tedavisi
Kafa içi basınç artışı sendromu varlığı düşünülen hastaya hemen müdahale edilmesi hayat kurtarıcıdır. KİBAS tedavisinde bir tek hedef vardır: Beyne giden kan akışının devamlılığını sağlamak. Kan akışının devamlılığı da kafa içindeki basınç artışına sebep olan etkenleri ortadan kaldırıp, kafa içi basıncı normal düzeyine indirmekle sağlanır.
KİBAS teşhisi konan hastanın tedavi planı şu şekildedir:
- İlk olarak hasta ABCDE yaklaşımı ile değerlendirilir ve ileri yaşam desteğine ihtiyacı olup olmadığına karar verilir. ABCDE prensibindeki harflerin her biri, acil müdahaledeki temel yaklaşımların İngilizcedeki karşılıklarının baş harfleridir.
- A harfi “airway” yani havayolunu temsil eder.
- B harfi “breathing” yani solunumu temsil eder.
- C harfi “circulation” yani dolaşım ve kanamanın kontrolünü temsil eder.
- D harfi “disability” yani kısa bir nörolojik muayeneyi temsil eder.
- E harfi “exposure” yani hastanın kıyafetlerinin tamamen çıkarılıp vücudunun her yerinin kontrol edilmesini temsil eder.
- Hastanın gövdesi ve başı yaklaşık 25-30 derece yükseltilir. Hastanın boynunun altına bir yastık koymak bu işlevi görecektir. Başın pozisyonunu yukarı doğru değiştirmedeki amaç BOS’un kafa içinden aşağı omuriliğe doğru akışını sağlamaktır. Böylece kafa içindeki basınç düşecektir. Fakat hastada serebral iskemi durumu mevcutsa yani hastanın beynine olan kan akışı azalmışsa bu durumda hasta düz bir pozisyonda yatırılmalıdır
- Hastanın kan basıncı, kardiyak ritmi ve SpO2 yani kanının oksijen doygunluğu; monitörize edilerek sürekli takibi sağlanır.
- Hastanın çok fazla ağrısı vardır. Ağrı ve ajitasyon kan basıncını artırır ve solunum düzensizliklerine yol açar. Bu durum kafa içindeki basıncı iyice artırır. Bunu önlemek amacıyla hastaya uygun analjezik (ağrı kesici) ve sedatif ajanlar (rahatlatıcı) verilir.
- Hastanın ateşi ve tansiyonu yüksekse bu durum kontrol altına alınmalıdır. Çünkü ateş ve hipertansiyon kafa içine olan kan akışını artırır. Böylece kafa içi basınç daha da artar. Bunu önlemek amacıyla hastaya ağrı kesici ve antihipertansif (tansiyonu düşürücü) ajan verilir.
- KİBAS’lı hastaların çoğunda solunum düzensizliği sıktır. Bu durum hipoksi ve hiperkapniyi beraberinde getirir. Yani hastanın kanında oksijen oranı azalırken, karbondioksit oranı artar. Bundan ötürü beyin dokusu oksijensiz kalır ve zamanla işlevini yitirir. Hastanın PaCO2 düzeyi yani kanındaki karbondioksit gazı düzeyinin 30-35 mmHg aralığında tutulmalıdır.
- Bu nedenle gerekirse hastaya analjezik eşliğinde mekanik ventilasyon uygulanır. Mekanik ventilasyon, hastanın gerekli görülen durumlarda veya solunum işlemini yeterli derecede gerçekleştiremediği anlarda yapılan bir işlemdir. Yapay olarak hastanın nefes alıp vermesini sağlayan bir alettir.
- Hastaya damar yolu açılır ve hiperosmolar sıvı (yoğunluğu yüksek sıvı) tedavisine başlanır. Yapılan çalışmalar damar içinden verilen hipertonik sıvı ile beynin %30 kadar küçüldüğünü göstermiştir. Bu da kafa içi basıncı net bir şekilde düşürür. Bu aşamada etkin ajan olarak mannitol kullanılır.
- Ağır kafa travması geçirmiş olan hastaların %15-20’sinin nöbet geçirdiği gözlenmiştir. Hasta nöbet geçiriyorsa hastaya nöbetleri kontrol etmek amacıyla damar yolundan Fenitoin molekülü verilir.
KİBAS tedavisinde etkisi hala kanıtlanmamış birkaç yöntem vardır;
- Yapılan çalışmalar hastanın vücut sıcaklığını uygun bir şekilde 32-33°C dolaylarına kadar düşürmenin (hipotermi), kafa içi basıncını düşürdüğü fakat KİBAS kliniğine etkin bir şekilde etkisinin olmadığını göstermiştir.
- Yapılan araştırmalarda Steroid grubu ilaçların beyin tümörlerinin sebep olduğu ödemi azalttığı tespit ediliştir. Fakat travma ve inmeye (felçlik) bağlı kafa içi basınç artışını azaltmada bir etkisinin olmadığı görülmüştür.
Kibas Tedavi Edilmezse
Hastaya kafa içi basınç artışı sendromu tanısı koymakta gecikilirse ya da hasta etkin bir şekilde tedavi edilmezse bu durum hastanın ölümüyle sonuçlanır. Çünkü beyin dokusunun kanlanmasının iyice bozulması ve beynin farklı yerlerinde oluşan fıtıklaşmalar, beyindeki hasarın artmasına ve yayılmasına sebep olur. Bu durum beyinde geri dönüşümü olmayan hasarlar bırakır ve ne yazık ki hastanın ölümüne sebep olur.
Kafa İçi Basınç Sendromuna Neler İyi Gelir Nelerden Kaçınılmalıdır?
Hastada belirtiler görülmeye başlandıysa veya kafa travması öyküsü varsa vakit kaybetmeden hastaneye başvurulmalıdır.
Kafa içi basınç artışı sendromu düşünülen hastada bu duruma neden olan iskemik inme değilse, hastanın boynunun altına bir yastık konarak başı yaklaşık 25-30 derece kaldırılmalıdır. Şayet sebep iskemik inme ise hasta sırtüstü dümdüz yatırılmalıdır.
Hastaneye varılmamışsa ve hastanın ateşi yüksekse gerekirse hastanın kıyafetleri çıkarılarak ateşi kontrol altına alınmalıdır.Hastanın bilinci yerindeyse mümkün olduğunca sakin tutulmalıdır, hasta stres yapmamalıdır. Çünkü ajitasyon, solunumunun bozulmasına ve kan basıncının artmasına sebep olur.
Kibas İlaçları
Hastayı rahatlatmaya, sakinleştirmeye yönelik birtakım sedatif ajanlar verilir. Uygun sedatif seçilirken özellikle kafa içi basıncını artıran ajanlardan ( örneğin narkotikler) uzak durulmalıdır.
Benzodiazapin grubu ilaçlar; kafa içi basıncı düşürmezler, ancak beyne giden kan akımını azalttığı için ilk aşamada basıncı düşürmeye yönelik kullanılabilirler. Lorezapam ve Morfin kombinasyonu hastayı rahatlatma ve ağrısını azaltmaya yönelik en uygun kombinasyondur. Aynı zamanda en sık başvurulan ajanlardır.
KİBAS’lı hastaya hipertansiyonu önlemeye yönelik birtakım antihipertansif ajanlar verilir. Antihipertansif ilaçlardan Sempatolitik ajanlar öncelikli olarak tercih edilirler. Çünkü kafa içi basıncı etkilemeden direkt olarak kan basıncını düşürürler. Labetolol, Esmolol gibi beta blokör ajanlar ve Klonidin gibi santral etkili alfa reseptör agonisti ajanlar bu aşamada uygun tercih olacaktır.Yapılan çalışmalarda, travmadan sonraki ilk bir haftadaki nöbetlerin kontrolünde Fenitoin’in etkili bir molekül olduğu saptanmıştır. Fakat bazı çalışmalar göstermiştir ki uzun dönemde kullanılmasının nöbet kontrolünde bir etkisi yoktur. Bu nedenle sadece travmadan sonraki ilk bir hafta kullanılır.
Hiperosmolar sıvı replasmanı (yerine koyma), KİBAS tedavi planındaki en önemli aşamalardan biridir. 1960’lı yıllarda yapılan çalışmalarda Mannitol molekülünün kafa içi basıncı etkin bir şekilde düşürdüğü tespit edilmiştir. O zamandan beri bu aşamada en etkili ajan olarak Mannitol kullanılmaktadır. Mannitol’ün bir ila beş dakika içinde kafa içindeki basıncı azalttığı ve etkisinin altı saat kadar sürdüğü tespit edilmiştir. Yapılan çalışmalar beyin tümörünün sebep olduğu vazojenik ödemi azaltmada Steroid grubu ilaçların etkili olduğunu saptamıştır. Fakat travma ve inmeye bağlı kafa içi basınç artışını azaltmada bir etkisinin olmadığı görülmüştür.
UYARI: Bu ilaçların hiçbiri doktor kontrolü dışında kullanılmamalıdır!!!
Kibas Ameliyatı
Kafa içinde basınç artışına sebep olan tümör, apse ve hematom gibi bir lezyon varsa bunu çıkarmaya yönelik cerrahi operasyon planlanır. Özellikle beyin katmanları arasında hematom (kan toplağı) oluşmasına sebep olan travmalarda hematom vakit kaybetmeden çıkarılmalıdır. Yoksa hematom beyin dokusunda herniasyon (fıtıklaşma) meydana getirir. Bu durum beyindeki hasarın artarak ilerlemesine neden olur.
Kafa içi basıncı azaltmada en hızlı ve etkili yöntem BOS drenajıdır. Bu işlemdeki amaç, kafatası içindeki sıvı miktarını azaltarak kafa içi basıncı azaltmaktır. Hastanın onamı alındıktan sonra işleme başlanır. Hastaya lokal (bölgesel) anestezi uygulanır. Kafatası üzerinde küçük bir delik açılır ve katlanabilir bir tüp (kateter) ile içeri girilir. Yeteri kadar BOS boşaltıldıktan sonra tüp çıkarılır ve işlem sona erer.
Dekompresif kraniektomi, kafatasının bir kısmının çıkarılması işlemidir. Kafatasının bir kısmı çıkarılır ve böylece kafa içindeki materyallerin içinde bulundukları alan genişler. Bu durum kafa içi basıncı net bir şekilde düşürür.
Hastaya onamı alındıktan sonra genel anestezi uygulanır. Beyin ve sinir cerrahisi uzmanı hekim, kafatasının içine gireceği yeri belirler. Bu nokta genelde hasarlı bölgeyi örten kısımdır. Cerrah, bu noktadan başlayarak insizyonu (kesiyi) atar. Kafatasına ulaşana kadar derinin katmanlarını açar. Kafatasına ulaştığında, çok sert bir kemik olduğu için gerekli kısmı matkap ve kemik testeresi kullanarak çıkarır. Kanamayı durdurduktan sonra yarayı uygun dikişlerle kapatır.Çıkarılan kemik parçası dondurucuda saklanır. Hastanın iyileşme durumuna göre ilerleyen dönemlerde kemik parçası yerine yerleştirilir.Yetişkinlerde dekompresif kraniektomi ameliyatının etkinliği tam olarak kanıtlanmamakla birlikte çocuklarda bu yöntemin kafa içi basıncını etkili bir şekilde düşürdüğü gösterilmiştir.
Her ameliyatta olduğu gibi dekompresif kraniektomi ameliyatında da bazı komplikasyonlar gelişmesi söz konusu olabilir.
Bunlar;
- Kanama: Her girişimsel işlemde olduğu gibi burada da kanama riski vardır. Aspirin ve kanama kontrolü mekanizması üzerine etkili ilaçların kullanılıyor olmasının bu riski artırdığı gözlenmiştir.
- Kan pıhtısı oluşumu: Her türlü ameliyatta kanın pıhtılaşma riski vardır. Oluşan pıhtı, damarı tıkayıp kan akışını engelleyerek birçok soruna daha yol açabilir.
- Enfeksiyon: Ciltteki kesi yeri enfeksiyon kapabileceği gibi kafatası kemiğinde de aynı risk söz konusudur. Enfeksiyonun yol açabileceği hasarlar menenjit ve beyin apsesi oluşumudur.
- Beyin hasarı: Ameliyat esnasında sağlam beyin dokusuna zarar verilebilir.
- Nöbet: Ameliyat esnasında çıkarılmış beyin dokusunun etrafındaki sağlam dokuda anormal elektriksel aktivite gelişmesi sebebiyle hasta nöbet geçirebilir.
- Ameliyat sonrası nörolojik fonksiyonlarda gerileme: Ameliyattan sonra beyin dokusunda kanama ve ödem oluşursa bu lezyon beyne bası yapar ve beynin o bölgesi işlevini tam olarak yerine getiremez.
- Ameliyatın başarısız olması: Hasarlı dokunun çıkarılmasına rağmen hasta iyileşmeyebilir.
- Ölüm: Nadir de olsa ameliyat esnasında ve sonrasında ölüm riski vardır.
Kibas İçin Hangi Doktora Gidilmeli?
Kafa içindeki basınç artışı şiddetli baş ağrısı, fışkırır tarzda kusma, görme bozuklukları ve bilinç bulanıklığı gibi kişiyi korkutan belirtilerle seyrettiği için hasta ilk olarak Acil Servisi'ne başvurur. Ortada bir travma söz konusuysa ve hastanın bilinci yerinde değilse bu kez hastayı yakınları Acil servisine getirirler. Acil servisindeki uzman hekim gerekli ilk müdahaleleri yaptıktan sonra Beyin ve Sinir Cerrahisi uzmanını çağırır. Beyin ve Sinir Cerrahisi hastayı devralır ve tedaviyi planlar. Hasta bebek ya da çocuksa Acil servisindeki ilk müdahaleden sonra hastayı Pediatrik Nöroşirurji uzman hekimi devralır.
Kibas ile İlgili Sıkça Sorulan Sorular
Kafa içi basınç artışı sendromu teşhisi konan hastalarda dekompresif kraniektomi operasyonu gerektiren durumlar nelerdir?
- Görüntüleme yöntemleri sonuçlarında beyinde yaygın ödem varlığı tespit edilmişse,
- Hasta travmadan sonraki ilk 48 saatte hastaneye başvurmuşsa ve hekimi uygun görmüşse,
- Cerrahi operasyondan önce kafa içi basıncının tüm müdahalelere rağmen yeterince düşüş göstermemesi,
- Travma sonrası hastanın Glasgow Koma Skalası (GKS) değerinin 3’ten büyük olması,
- Beyinde oluşan hasarların başka hasarlara sebebiyet vermesi (sekonder kötüleşme),
- Beyin dokusunda herniasyonların (fıtıklaşmaların) oluşması,
durumlarında dekompresif kraniektomi operasyonu tedavi planına eklenir.