Kemik Hastalıkları

Kemik hastalıkları, vücudun şeklinin korunması, kaslara destek olunması gibi birçok görevi olan kemiklerin anormalliklerinden kaynaklanan hastalıklar grubudur. Tedavide alçı, antibiyotik ve korse gibi birçok seçenek vardır.

Kemik Hastalıkları Nedir?

Kemik hastalıkları, vücudun şeklinin korunması, kaslara destek olunması, hareketlerin yapılması ve kan ürünlerinin üretimi gibi birçok görevi olan kemiklerin anormalliklerinden kaynaklanan hastalıklar grubudur. Kemik hastalıkları türlerine bağlı olarak her yaştaki insanda görülebilmektedir. Bunlar kişiler arasında farklı şiddetlerde ve şekillerde olabilmektedir. Yetişkin bir insan vücudunda 206 kemik bulunur. 

Kemikler diğer tüm dokular gibi canlı dokulardır ve sürekli yıkım ve yapım içinde bulunurlar. Eski olan kemik remodelling adı verilen süreç ile yıkılarak yerini yeni kemik dokusuna bırakır. Bu süreç belli bir yaşa kadar böyle devam eder ve kemik yoğunluğu ortalama 25-30 yaşlarında zirveye ulaşır. Ancak ortalama 35-40 yaşından sonra duraksama ve yıkım artışı sürecine geçilir. Bu süreçte de kemik sağlığı için egzersizler, vitamin takviyeleri gibi müdahaleler yapılabilir. Kemik yoğunluğu kemik mineral yoğunluğu ölçümü denilen yollarla ölçülebilmektedir. Kemik hastalıklarının çoğu sonradan gelişse de genetik kemik hastalıkları da bulunur.

Kemik Hastalıkları Çeşitleri Nelerdir?

Kemik hastalıklarının farklı çeşitleri bulunmaktadır. Bunlar yaş, cinsiyet, ek hastalıklar, genetik gibi çeşitli faktörlere bağlı olarak farklı kişilerde ortaya çıkabilir. Kemik hastalıklarından bazıları şu şekilde sıralanabilir:

Kemik kırıkları: Kemik kırıkları, var olan kemik dokusunun belli sebeplerden dolayı şeklinin bozulması ve devamlılığının kaybolması olarak tanımlanabilir. Vücuttaki iskelet kemiklerinin neredeyse hepsinde kırıklar oluşabilir. Gençlerde kemik kırıklarının en sık sebebi dış ortamdan alınan travmalardır. Bunların başında da araç kazaları gelmektedir. Travma sonucu oluşan kırıklar açık veya kapalı kırık olabilmektedir. Kapalı kırıklarda kemik etrafındaki deriye zarar vermemiştir ve dışarıdan kemik gözükmez. Açık kırıkta ise deride yırtılma vardır ve dışarıda kemik görülebilir. Açık kırık, kapalı kırığa göre daha tehlikelidir. Çünkü vücutta enfeksiyon oluşma olasılığı çok daha yüksektir. 

Kemikler aslında güçlü ve dayanıklı yapılardır. Bu nedenle basit darbelerde kırılma söz konusu olmaz. Ancak yaşlanma ile birlikte kemiklerin gücü de azalır. Bu nedenle yaşlılarda daha küçük darbelerde bile kemik kırılmaları görülebilmektedir. Çocuklarda da yetişkinlerden farklı olarak kemiklerin ucunda büyüme plakları vardır. Bu bölgelerin zarar görmesi kemiklerin de büyümesine zarar verebilmektedir. 

Osteoporoz: Osteoporoz yani kemik erimesi, kemiklerin yoğunluğunun azalması sonucu zayıflaması ve kırılgan olması durumu olarak tanımlanabilir. Osteoporozu olan bir hastanın kemikleri hafif bir düşme, darbe, eğilme ve hatta öksürme durumunda bile kırılabilmektedir. Osteoporozla ilişkili olarak en sık kırık görülen bölgeler kalça, el bileği ve omurgadır. Kemik normalde eski doku yıkıldığında hemen yenisinin oluştuğu bir yapıdır. Ancak osteoporozda kemik yıkımı yapımının önüne geçer. 

Osteoporoz her ırktan kadın ve erkekte görülebilir. Ancak hastalık menapoz sonrası kadınlarda en sık olarak görülür ve bu kişiler en büyük risk altındadır. Genel olarak sağlıklı beslenme, düzenli egzersiz ve bazı ilaçlar ile kemik yıkımının bir miktar önüne geçilebilir. Osteoporoz geliştiğinde de ilaç tedavileri ile yıkımın ilerlemesi önlenebilmektedir.  

Paget hastalığı: Paget kemik hastalığı, kemik remodelling yani yapım, yıkım kusurlarından biri olarak tanımlanabilir. Normalde bu yapım ve yıkım dengededir. Ancak Paget hastalığında kemik yıkımı normalin üstünde olur. Bunun sonucunda da cevap olarak kemik dokusu yapım gücünü arttırır. Ancak bu yapım normalde fazla ve düzensiz bir şekilde olduğu için kemiklerin normal oluşumu görülmez. Kemikler daha kırılgan ve şekilsiz bir hale gelir. Paget hastalığı en sık olarak kalça, kafatası, omurga ve bacaklarda görülür. 

Paget'in kemik hastalığı riski, yaş ilerledikçe ve ailede bu hastalık olan diğer kişilerin varlığı ile artmaktadır. Hastalığın belli başlı sorunları arasında kemiklerde kırıklar, işitme kayıpları ve omurgadaki sinirlerde sıkışma sayılabilir. Osteoporoz tedavisinde de kullanılan bisfosfonatlar, Paget hastalığında da kullanılabilmektedir. Ciddi komplikasyon durumlarında da ameliyatlar da mümkündür.  

Osteomiyelit: Osteomiyelit, kemikte enfeksiyonuna verilen isimdir. Kemikteki enfeksiyon kan dolaşımından gelebileceği gibi kemiğe yakın bir dokudan da yayılarak kemiği enfekte edebilir. Bunun dışında açık kırık gibi durumlarda direkt olarak da kemik enfeksiyon etkenleri ile karşılaşabilir. Osteomiyelit, sigara içenler, şeker hastalığı olanlar ve böbrek yetmezliği gibi kronik hastalıkları olanlarda daha sık olarak ortaya çıkabilir. Bunlar risk faktörü olarak sayılabilir. Özellikle şeker hastalarında ayakta yara ortaya çıkınca kemik enfeksiyonu riski de artar. Çoğu zaman osteomiyelitte ilk önce cerrahi geçirilir daha sonra da yoğun damar yolu ile antibiyotikler uygulanır. 

Osteonekroz: Avasküler nekroz olarak da bilinen osteonekroz, kemiklerin kanlanmasının bozulması durumunda ortaya çıkan bir durumdur. Kemiğin kanlanmasının bozulması durumunda yeterince beslenemez ve kemik dokusu ölmeye başlar. Bunun sonucunda da kemikte kırılmalar ve çökmeler görülebilir. Kemik kanlanması kemikte kırılma sonrası damarın hasarlanması, eklemlerde çıkık olması gibi durumlar nedeniyle bozulabilir. Ayrıca avasküler nekrozun, yüksek doz steroid ilaçların uzun süreli kullanımı ve aşırı alkol alımı ile de ilişkili olduğu tespit edilmiştir. Osteonekroz her yaştan insanda görülebilse de en sık olarak 30-50 yaş arası erişkinlerde ortaya çıkar. 

Kemik tümörleri: Kemik tümörleri, kemiklerin çeşitli yerlerinde ortaya çıkabilen anormal oluşumlardır. Kemik tümörleri herhangi bir kemikte oluşabilse de en sık olarak kalça ve kol, bacak gibi uzun kemiklerde görülür. Kemik tümörlerinden bazıları iyi huylu bazıları da kötü huylu yani kanserleşmiş olabilir. İyi huylu kemik tümörleri, kanserleşmiş olanlara göre daha yaygındır. Kemik kanserlerinin büyük bir kısmı da kemiğe başka bir kanser türünden yayılma şeklinde olur. Bu duruma da metastaz adı verilir. Bazı kemik kanseri türleri asıl olarak çocuklarda görülürken çoğunluğu yetişkinlerde görülür. Cerrahi en sık kullanılan tedavilerden biridir. Ancak bunun yanında kanserlerde kemoterapi ve radyoterapi gibi tedaviler de kullanılabilir. 

Skolyoz: Skolyoz, en sık olarak ergenlikten hemen önce büyüme döneminde ortaya çıkan ve omurganın yanlara doğru eğrilmesi ile karakterize bir durumdur. Skolyoz, serebral palsi adı verilen nörolojik hastalık veya kas hastalıkları gibi durumlardan kaynaklanabilse de çoğu skolyozun nedeni tam olarak bilinmemektedir. Skolyoz hastalarının çoğunda durum hafif olarak ortaya çıkar. Ancak şiddetli eğriliklerde birçok sorun ortaya çıkabilmektedir. Bunlardan biri de göğüs bölgesine bası yapması ile ortaya çıkan nefes darlığıdır

Hafif olan skolyoz vakalarında eğrilik derecesinin artıp artmadığını tespit edebilmek için belli aralıklarla röntgen çekimleri yapılabilir. Kötüleşme olacağı düşünülüyorsa veya çeşitli sağlar sağlanıyorsa destek cihazları takılabilmektedir. Şiddetli olan vakalarda da ameliyat seçenekleri mevcuttur. 

Kemik Hastalıkları Belirtileri Nelerdir?

Kemik hastalıklarının belirtileri hastalığın türüne göre değişebilse de ortak birçok belirti de bulunur. Bunlar hastalığın şiddetine göre de değişebilmektedir. Kemik hastalıklarında görülebilecek belirtilerden bazıları şu şekilde sıralanabilir:

  • Kemik ağrıları
  • Kemik kırıkları
  • Kemik üstünde hassasiyet
  • Etkilenen kemik bölgesinin üstündeki deride kızarıklık
  • Etkilenen kemik bölgesinin üstündeki deride şişlik
  • Kemiklerde şekil bozuklukları
  • Omurgada eğrilik
  • Kemikte çökme
  • Kemikte işlev kaybı
  • İşitme kaybı

Kemik Hastalıkları Nedenleri (Risk faktörleri) Nelerdir?

Kemik hastalıklarında farklı nedenler olabilir. Bunlar hastalığın türü, kişinin özellikleri gibi durumlara bağlı farklılık gösterebilir. Kemik hastalıklarının ortaya çıkmasında rol oynayan belli başlı nedenlerden bazıları şu şekilde sıralanabilir: 

Yaş: Yaşlanma kemik hastalıkları için önemli risk faktörlerinden biridir. Normalde kemikte belli bir düzende ilerleyen yapım, yıkım dengesi bulunur. Yapım yıkımdan fazla oldukça yeni kemik oluşumu görülürken yıkım arttıkça da kemikte yok olma görülür. Yaşlanma ile bu denge de yıkım lehine kayar. Bu nedenle yaşlanma ile osteoporoz gibi kemikte kırıklar ve güçsüzlükler oluşturabilecek hastalıklar meydana gelir.

Enfeksiyonlar: Enfeksiyonlar da bazı kemik hastalıkları için risk faktörlerinden biridir. Özellikle osteomiyelit için bu durum ana risk faktörüdür. Kandaki enfeksiyon veya çevre dokulardaki enfeksiyonlar, kemiğe yayılarak burada da enfeksiyon yaratabilir. Bunun dışında açık kırıklar da osteomiyelit için önemli bir risk faktörüdür.

Yüksek doz steroid kullanımı: Yüksek doz ve uzun süre steroid kullanımı kemiklerde yıkım yaratmaya başlar. Bu nedenle özellikle yaşlılarda uzun süre kullanılmamaya çalışılır. Buna ek olarak yüksek doz steroid avasküler nekroz adı verilen durum için de önemli bir risk oluşturur. Avasküler nekrozda etkilenen kemik ölür ve çöker. 

D vitamini eksikliği: D vitamini, kemik gelişimi ve oluşumu için önemli bir vitamindir. Bu nedenle D vitamini eksikliği kemik hastalıkları ile ilişkilidir. Kemikte yumuşama, kemik ağrısı gibi durumlara neden olabilir.

Postmenapozal dönem: Menapoz sonrası dönem kadınlarda aniden bir östrojen azalması görülür. Bunun sonucunda da bu kişilerde osteoporoz gibi hastalıkların görülme sıklığı çok artar. Çünkü östrojenin kemikler üzerinde de koruyucu bir etkisi vardır. 

Hiperparatiroidi: Hiperparatiroidi, paratiroid hormonunun fazla olması ile karakterize bir durumdur. Paratiroid hormonu kemikten kalsiyumun salınıp kanda yükselmesine neden olan hormondur. Kalsiyum da kemik için önemli bir mineral olduğu için hiperparatiroidi durumunda kemik hastalıkları ortaya çıkabilmektedir. 

Kronik böbrek hastalığı: Kronik böbrek hastalığı da kemik hastalıkları ile ilişkili olabilmektedir. Kronik böbrek hastalığında D vitamini eksikliği, fosfor fazlalığı ve bunlara bağlı paratiroid hormon fazlalığı gibi durumlar görülebilir. Tüm bunlar da kemik hastalığına zemin hazırlar.

Kemik Hastalıkları Teşhisi

Kemik hastalıklarının teşhisi hastalığın türüne göre değişebilmektedir. Ancak teşhiste de belli başlı kullanılan yöntemler bulunur. Tüm hastalıklarda olduğu gibi öncelikle hastadan ayrıntılı bir tıbbi öykü alınır. Daha sonra da buna uygun fizik muayene yapılır. Bunlardan sonra tanı için kullanılabilecek belli başlı tetkiklerden bazıları da şu şekilde sıralanabilir: 

Röntgen: Röntgen birçok kemik durumunun tespiti için kullanılan bir yöntemdir. Bunlardan başında da kemik kırıkları gelir. Kırık olduğu düşünülen bölgeye çekilen röntgen ile kemikteki kırık görülebilmektedir. Ancak bazı durumlarda tek yönlü röntgenle görülmeyen kırıklar diğer yönlerde çekilen röntgenlerle görülebilmektedir. 

Kemik mineral yoğunluğu ölçümü: Kemik mineral yoğunluğu ölçümünde en sık kullanılan yöntem çift enerjili X ışını absorpsiyometrisidir. Bu yöntemde belli X ışınları kemiklere göderilir ve bunların emilme oranları ile kemikteki yoğunluk ölçümleri yapılır. Bu tetkik özellikle osteoporoz teşhisinde kullanılır.

Kan tetkikleri: Kan tetkikleri de özellikle metabolik kemik hastalıkları tanısında kullanılmaktadır. Kan tetkiklerinde D vitamini seviyeleri, paratiroid hormon seviyeleri, ALP seviyeleri veya böbrek fonksiyon testleri gibi kemik hastalıkları ile ilişkili olabilecek değerler tespit edilebilir.

Manyetik rezonans görüntüleme (Emar): Emar da çeşitli kemik hastalıklarının teşhisinde kullanılabilen bir yöntemdir. Emar radyo dalgaları ve manyetik dalgalar ile görüntüler üretir. Emarda kemik, kemik çevresi yumuşak dokular ayrıntılı biçimde görüntülenebilir. 

Kemik biyopsisi: Kemik biyopsisi osteomiyelit hastalığının tanısı için kullanılabilir. Daha doğrusu hastalığın tanısının yanı sıra tedaviyi yönlendirmek için daha sık kullanılır. Örnek incelenerek hangi mikroorganizmanın enfeksiyona neden olduğu tespit edilir ve buna uygun antibiyotik tedavileri uygulanır.  

Kemik Hastalıkları Tedavisi

Kemik hastalıklarının tedavisi altta yatan hastalığa göre değişebilmektedir. Ayrıca hastalığın şiddeti ve kişinin özellikleri de tedaviye yön vermede önemlidir. Kemik hastalıkları tedavisinde kullanılan belli başlı tedavi yöntemleri şu şekilde sıralanabilir:

İmmobilizasyon ve alçı: Kemik kırıklarının en önemli tedavisi kırık iyileşene kadar etkilenen bölgeyi hareketsiz tutmak ve alçı gibi bir maddenin içine almaktır. Kemik zaten ek bir kemik hastalığı yoksa özellikle de gençlerde kendiliğinden hızlıca iyileşecektir.

Bifosfonatlar: Osteoporoz tedavisinde sık kullanılan tedavilerden biri bifosfonat tedavisidir. Özellikle kırık riski yüksek olan erkek ve kadınlarda reçete edilir. Bunlara örnek olarak alendronate, risedronate gibi ilaçlar verilebilir. Bu ilaçlar mide bulantısı, karın ağrısı ve mide yanması gibi çeşitli yan etkilere sahip olabilmektedir. Ancak ilacın doktorun tavsiye ettiği şekilde alınması bu yan etkileri oldukça azaltmaktadır. Bu gibi yan etkilerin varlığı veya tablet şeklinde ilacı alamam durumunda intravenöz yani damar yolundan da bifosfonat ilaçlar uygulanabilir. İlacın bazı formlarında üç ayda bir veya yılda bir enjeksiyonlar yeterli olabilmektedir.  

Monoklonal antikorlar: Monoklonal antikorlar da osteoporozda kullanılabilen diğer ilaçlardır. Bunların da en önemli örneği denosumabdır. Denosumab genede altı ayda bir cilt altına enjekte edilir. Denosumab kullanımı ömür boyu devam edebilmektedir. Bu ilacın da nadir komplikasyonlarından biri uyluk kemiğinin ortasında kırılma olmasıdır. İkinci olarak da çene kemiğinde problemlere yol açabilir.

Teriparatid: Teriparatid de osteoporozda sık kullanılan güçlü bir ilaçtır. İlaç paratiroid hormona benzer şekilde kemik büyümesini uyarmaktadır. Genelde deri altına günlük enjeksiyon şeklinde verilir. Teriparatid ile belli bir süre tedavi sonrası genelde başka bir ilaca geçilir.  

Antibiyotik: Osteomiyelit tedavisindeki ana tedavilerden biri antibiyotik tedavisidir. Genelde yapılan kemik biyopsisi sonucuna göre uygun antibiyotik seçilir ve tedaviye başlanır veya var olan antibiyotik buna göre değiştirilir. Antibiyotikler sıklıkla yaklaşık olarak altı hafta boyunca damar yolundan verilir. Buna ek olarak tablet şeklinde antibiyotikler de verilebilmektedir. 

Korse: Korse skolyoz tedavisinde belli şartlarda kullanılabilen bir yöntemdir. Korse takılabilmesi için çocukta kemik gelişiminin devam ediyor olması gerekmektedir. Ayrıca çok ileri derece skolyozlarda da tercih edilmez. Korse var olan eğriliği düzeltmez sadece eğriliğin ilerlemesini önler. Genelde korseler plastikten yapılmıştır ve vücuda uyacak şekilde tasarlanır. Kıyafetlerin altında olduğu için de dışarıdan görünmez.

Kemik Hastalıkları Tedavi Edilmezse Ne Olur?

Kemik hastalıkları tedavi edilmezse hastalığın türüne ve şiddetine göre çeşitli komplikasyonlar oluşabilmektedir. Kemik hastalıklarında tedavi edilmediği takdirde oluşabilecek bazı komplikasyonlar şu şekilde sıralanabilir:

Yanlış pozisyonda kaynama: Kemik kırıkları hekim tarafından doğru pozisyona alınmazsa yanlış kaynayarak kemikte sorunlara neden olabilir.  

Kemik büyümesinde bozulma: Çocukluk döneminde olan kemik kırıklarının büyüme plağını etkilemesi sonucu kemiklerin normal gelişimi bozulabilmektedir. 

Osteomiyelit: Açık kemik kırıklarında uygun antibiyotik ve cerrahi müdahale yapılmazsa kemikte enfeksiyon görülebilir. 

Avasküler nekroz: Kemik kırıkları gibi durumlarda kemik yeterince beslenemezse ölebilir.  

Septik artrit: Osteomiyelit gibi durumlarda kemikteki enfeksiyon çevredeki ekleme yayılarak septik artrite neden olabilmektedir. 

Omurga ve kalça kırıkları: Osteoporozun en ciddi komplikasyonlarından biri omurga ve kalça kemiği kırıklarıdır. Bu kırıklar ölüm riskini arttırmaktadır. 

Kemik Hastalıkları Ameliyatı

Kemik hastalıklarından bazılarında çeşitli ameliyat yöntemleri uygulanabilmektedir. Bunlardan bazıları şu şekilde sıralanabilir:

Kemik kırığı onarımı: Kemik kırıklarından bazıları uygun pozisyone getirilip alçıya alınma gibi yöntemlerle kendiliğinden iyileşebilir. Ancak bazı kırıklarda cerrahi müdahale gerekebilmektedir. Bu cerrahi yöntemlerde kemiği uygun yerde tutmak için metal vidalar, çubuklar, plakalar gibi çeşitli aletler kullanılabilir. 

Enfekte alanı boşaltma: Osteomiyelit enfeksiyonlarında iyileşmeyi sağlamak ve hızlandırmak için cerrah tarafından enfekte kemik etrafı açılarak o bölgede iltihap ve sıvı boşaltılabilir.  

Enfekte kemiği çıkartmak: Ostemiyelit tedavisinde debridman olarak da bilinen bir prosedürde, cerrah ilgili kemiğin bir kısmını çıkarabilir. Geriye kemiğin sağlıklı kısmı kalır. Ayrıca çevre dokudan da belli parçalar çıkarılabilir. 

Amputasyon: Osteomiyelitin en ileri ve hiçbir tedaviye cevap vermeyen formunda son çare olarak enfeksiyon yayılmasını engellemek amacıyla ilgili uzuv tamamen kesilebilir.  

Skolyoz cerrahisi: Şiddetli skolyoz hastalığında eğrilik zamanla ilerler. Bu yüzden bu ilerlemeyi azaltmak ve kötüleşmesini engellemek amacıyla spinal füzyon adı verilen cerrahi yapılabilir. Bu ameliyatta cerrahi iki veya daha fazla omur kemiğini birbirine bağlar ve yana kaymasını engeller. Omurlar arasına da kemik parçaları veya benzer yapılar yerleştirilebilir. 

Çocuklarda Kemik Hastalıkları

Çocuklarda da tıpkı yetişkinlerde olduğu gibi çeşitli kemik hastalıkları görülebilmektedir. Ancak erişkinlerden farklı olarak çocuklarda belli hastalıklar daha sık görülür. Çocuklarda skolyoz genelde ergenlik döneminden hemen önce başlar. Çocuğun omurgasının yanlara doğru anormal kaymasına ve kıvrılmasına neden olur. Skolyoz çoğu zaman ek hastalığı olmayan çocuklarda idiyopatik olarak ortaya çıkar. Bu idiyopatik skolyoz da en sık 10-11 yaşlarında görülür. 

Bazı çocuklarda, ek olarak kas ve sinir hastalıkları vardır. Bunlarda da nöromüsküler kaynaklı skolyozlar oluşabilmektedir. Bu hastalıklara örnek olarak da serebral palsi, spina bifida ve kas distrofileri verilebilir. Bunların yanında doğuştan olan skolyoz türleri de bulunur. Ancak doğuştan olsa bile çocukluk dönemine kadar çok belli bir semptoma neden olmayabilir. Skolyoz, çocukların ve gençlerin yaklaşık %2-3'ünü etkileyebilen bir hastalıktır. Ergenlik döneminde oluşan skolyoz, kız çocuklarında da erkeklere göre daha sık görülür. 

Kemik tümörleri açısından da çocuklarda en sık görülen iyi huylu kemik tümörlerinden biri osteokondrom, malign yani kötü huylu kemik tümörleri de osteosarkom ve ewing sarkomdur. Osteokondrom çocuklarda genelde büyüme plağının yakınında ortaya çıkan bir kemik, kıkırdak karışımı kitledir. Osteokondromlar genelde tek olma eğilimindedir. Osteosarkomda da kemikte olgunlaşmamış kemik hücreleri oluşur. Kanser çoğunlukla uzun kemiklerin uç kısımlarında görülür. En sık etkilenen kısımlar da uyluk kemiğinin alt kısmı ile kaval kemiğinin üst kısmıdır. 

Kemik Hastalıkları için Hangi Doktora Gidilir?

Kemik hastalıkları için gidilmesi gereken bölüm ana olarak ortopedidir. Ancak bazı hastalıklarda diğer bölümlere de başvurmak gerekebilir. Örneğin osteoporoz hastalığında fizik tedavi veya endokrinoloji bölümüne başvurulabilir. Bu alanlardaki uzman hekimler hem hastayı doğru yere yönlendirecek hem de tanı koyup tedaviyi uygulayacaktır. Kemik hastalıklarında ilgili olabilecek herhangi bir semptom olduğunda hekime başvurulmalıdır. 

Makaleyi faydalı buldun mu?
1
0
Makeleyi Paylaşın