Alerjik Kaşıntı

Alerjik kaşıntı, bağışıklık sistemimizin oluşturduğu aşırı reaksiyonun deri üzerinde oluşturduğu bir bulgudur. Temel tedavi hastanın tespit edilen alerjen maddeden korunmasıdır.

Alerjik Kaşıntı Nedir?

Alerji bağışıklık sisteminin çeşitli maddelere (gıda, böcek, polen vs.) karşı gösterdiği aşırı reaksiyon sonucunda oluşan klinik bir durumdur. Temelinde bağışıklık sistemi bozukluğu bulunmaktadır. Alerjik kaşıntı ise bağışıklık sistemimizin oluşturduğu aşırı reaksiyonun deri üzerinde oluşturduğu bir bulgudur.

Alerjik kaşıntı vücutta derinin bulunduğu her yerde oluşabilir. Kaşıntı birçok hastalığa bağlı oluşabileceğinden detaylı muayene ve tetkik önemlidir. Günlük yaşamda sağlıklı bireylerde yaklaşık 100 kez kaşıntı hissi oluştuğu bilinmektedir. Kaşıntının bir hastalığa bağlı olduğunu düşünmek için en önemli kriter şiddetidir. Bunu da en iyi hastanın kendisi değerlendirir.

Kaşıntının doğal olduğu ve vücudumuzu dışarından gelen sinek, böcek veya başka zarar verebilecek etkenlerden koruma etkisinin bulunduğu unutulmamalı, şiddetli ve önceki dönemlere göre artmış kaşıntı ciddi hastalıkların işareti olabileceğinden mutlaka hekime başvurulmalıdır.

Alerjik Kaşıntı Belirtileri Nelerdir?

Alerjik kaşıntıda en önemli belirti isminde de olduğu gibi şiddetli kaşıntıdır. Kaşıntı vücudu çeşitli bölgelerinde oluşabilir. Bacaklarda alerjik kaşıntı ve kolda alerjik kaşıntı en sık görülen yerlerdir. Hastaların en rahatsız eden tipi ise genital bölgede alerjik kaşıntıdır. Vücutta alerjik kaşıntı ve kabarmalara ek olarak hastanın kaşımasına bağlı oluşan kızarıklıklar, çizikler ve çeşitli skar (yara) dokuları da sık görülen belirtiler arasındadır.

Kaşıntıya sebep olan alerjen maddeye göre vücutta başka belirtiler de görülebilir. Kızarık veya deriden kabarık lekeler gibi çeşitli döküntüler oluşabilir. Bu döküntüler ve kaşıntı vücudun belirli bir bölümünde veya tamamında görülebilir. Bu belirtiler hastadan hastaya değişmekle beraber genellikle 1-3 gün arası bir sürede kaybolur.

Buna ek olarak kaşıntıya sebep olan alerjen maddeye göre değişmekle birlikte vücutta başka belirtilerde görülebilir. Saman nezlesi olarak bilinen gözlerde kızarma, artmış gözyaşı salgısı ve burun akıntısı belirtileri seyreden alerjik durumda kaşıntı da görülebilir.

Bunun dışında dermatolojik bir hastalık olan alerjik kontakt dermatit hastalığında kaşıntıya ek olarak alerjen maddenin temas ettiği yüzeyle sınırlı alanda bül (1 cm’den büyük içi sıvı dolu baloncuk), vezikül (1 cm’den küçük içi sıvı dolu baloncuk), papül (1 cm’den küçük deriden kabarık lezyon) ve plaklar (1 cm’den büyük deriden kabarık lezyonlar) olarak isimlendirilen çeşitli dermatolojik lezyonlar görülebilir.

Dermatolojik belirtilerin yanı sıra alerjen maddeyle temas sonrası yüz, göz ve dudaklarda şişme, nefes darlığı gibi ciddi belirtilerde görülebilir.

Alerjik Kaşıntı Nedenleri Nelerdir?

Alerjik kaşıntının temel nedeni genetik faktörlerdir. Ailelerinde alerji öyküsü bulunan bireylerde alerjik kaşıntı görülme sıklığının arttığı bilinmektedir. Bu konuda tespit edilmiş bir mutasyon veya genetik dizilim olmamasına karşın hasta popülasyonları üzerinde yapılmış çalışmalar genetik zemini desteklemektedir.

Genetik zeminin bulunması çoğunlukla alerjik kaşıntı oluşması için tek başına yeterli olmaz. Hastanın gelişim süreci boyunca maruz kaldığı çevresel etmenler de alerjik kaşıntı oluşumunda etkilidir. Bu çevresel etmenlere hava kirliliği, sigara tüketimi, alkol ve beslenme bozuklukları örnektir.

Alerjik kaşıntının bazı diğer alerjik hastalıklarla birlikteliği sıktır. Bu hastalıklar atopik dermatit ve alerjik astım örnek verilebilir.

Hastalığın oluşmasında genetik ve çevresel etmenler etkilidir. Bu faktörlerin etkisiyle bağışıklık sistemi bazı özel maddelere karşı aşırı reaksiyon göstererek kaşıntı oluşumuna sebep olur. Bu reaksiyon böcek sokmaları, sinek ısırıkları, bazı ilaçlar, bazı çiçekler ve bazı gıdalara karşı oluşabilmektedir. Alerjik kaşıntı oluşumuna sebep olan böceklere; örümcek, akrep, karınca, gıdalara; bal, çilek, süt örnek verilebilir. Alerjik reaksiyon gelişimine sebep olabilecek ilaçlara ise penisilin türevi antibiyotikler örnektir.

Alerjik Kaşıntı Teşhisi

Hastalar kaşıntı yakınmasıyla hekime başvurduklarında öncelikle detaylı bir anamnez alınır. Anamnezde kaşıntının ne zaman başladığı, ne kadar sürdüğü, yiyeceklerle ilişkisi ve hastanın bunu bağladığı başka bir sebep olup olmadığı sorulur.

Anamnezden sonra fizik muayeneye geçilir. Fizik muayenede hastanın dermatolojik muayenesi yapılır. Kaşıntıya ek olarak kızarıklık, skar dokusu veya vücudun herhangi bir renk değişimi olup olmadığı değerlendirilir. Kaşıntı uyuz hastalığı sebebiyle oluşabileceğinden özellikle parmak aralarında silion adı verilen çizikler aranır.

Kaşıntı karaciğer kaynaklı olabileceğinden hastanın vücudunda ve skleralarında (göz küresinin beyaz renkli bölümü) sarı renk değişimi olup olmadığı değerlendirilir. Bazen kaşıntı oluşmasındaki tek sebep cilt kuruluğudur. Bu hastalarda derinin kuruluğu gözlemle anlaşılabilir. Hastaların derilerinin küçük parçalar halinde döküldüğü görülür.

Fizik muayene aşaması tamamlanınca tetkik aşamasına geçilir. Kaşıntıya sebep olabilecek önemli hastalıkların gözden kaçırılmaması için kan tetkiki ile karaciğer fonksiyonlarını gösteren; AST, ALT, ALP, GGT, Bilirubin, böbrek fonksiyonlarını gösteren; BUN, Kreatinin, GFR değerlendirilmelidir. Bunun yanı sıra tam kan tetkiki ile Hb, Hct, Lökosit düzeyleri, biyokimya tetkiki ile serum elektrolitleri olan Na, K, Cl, Ca düzeyleri de değerlendirilmelidir.

Karaciğer kaynaklı kaşıntı sebepleri açısından karın USG görüntüleme tetkiki olarak istenebilir. Aynı tetkik ile böbreklerde değerlendirilir.

Tüm bunlar değerlendirilip herhangi bir anormal bulgu ile karşılaşılmaz ise kaşıntının alerjik olabileceği düşünülebilir. Alerjik reaksiyona sebep olan maddenin tespit edilmesi için alerji testleri uygulanır. Bu testlerin çeşitli tipleri bulunmaktadır. Deri Prick Testi ve Cilt Alerji Testi en sık kullanılanlardır. Bu testlerin temel çalışma prensibi vücudu düşük dozlu bazı alerjen maddelere maruz bırakarak hangi maddeye karşı reaksiyon geliştiğini tespit etmektir.

Testlerde kullanılan maddeler kısıtlı olduğundan bütün alerjenleri içermez. Bu sebeple hastanın hangi maddeye alerjisi bulunduğu her zaman bu testlerle tespit edilemeyebilir. Bu noktada hastanın tecrübeleri alerjen maddenin tespitinde en önemli basamak haline gelir.

Alerjik Kaşıntı Tedavisi

Kaşıntının alerjik olduğu tespit edildikten sonra tedavi planlanır. Temel tedavi hastanın tespit edilen alerjen maddeden korunmasıdır. Alerjen madde bir gıda maddesi ise hastanın bu gıda maddesini tüketmemeli, alerjen bir ilaç ise kullanımı derhal bırakılmalıdır. Polen alerjisi olan bir hasta özellikle bahar dönemlerinde gerekirse maske kullanmalıdır. Böcek alerjisi bulunan hastalar özellikle kırsal bölgelerde kendini korumalıdır.

Korunmaya rağmen alerji gelişirse hastanın semptomlarını azaltmak amacıyla antihistaminik ilaçlar kullanılabilir. Hastanın kaşıntısı çok şiddetli ise sistemik tedavi hafif şiddetli ise daha çok kaşıntı bulunan bölgelere sürülen krem ve pomadlar kullanılır.

Alerjik Kaşıntı Tedavi Edilmezse

Alerjik kaşıntısı bulunan hastalarda tek semptom kaşıntı ise genellikle tedaviye gerek kalmadan 1-3 gün içinde kendiliğinden iyileşme gözlenir. Bu hastalar kendilerini alerjenlerden korudukları sürece yaşam boyu tedaviye ihtiyaç duymayabilirler. Özellikle nefes darlığı bulunan hastalar tedavi edilmezse ölümle sonuçlanabilir.

Alerjik Kaşıntıya Ne İyi Gelir?

Bu hastaların yaşamları boyunca ev tozu, küf mantarı gibi alerjenlerin bulunduğu ortamlara girmemeleri gerekir. İyi havalandırılan ortamlar bu hastaların en rahat yaşayabileceği ortamlardır. Çocuk yaştan itibaren alerjen madde içeren gıdaları tüketmemeleri hiç kaşıntılı dönem yaşamadan hayatlarını sürdürebilmelerini sağlayabilir.

Alerjik Kaşıntıya Ne iyi Gelmez?

Nemli ve küflü yaşam alanlarında bu hastaların şikayetleri artar. Böcekler ve sineklerle sık temas edebilecekleri kırsal alanlarda kaşıntılı alerji atakları geçirebilirler. Alerjen gıdaların tüketimi alerji kaşıntıyı tetikleyebilir. Hastalar bu durumlardan kendini sakınmalıdır.

Alerjik Kaşıntı İlaçları

Alerjik kaşıntılı hastalarda alerjiyi tamamen ortadan kaldıran bir ilaç tedavisi bulunmamaktadır. Korunmaya rağmen alerjik kaşıntı oluşan hastalarda kaşıntıyı azaltması için antihistaminik ilaçlar kullanılabilir. Bu ilaçlara; burimamid, matiamid, simetidin, ranitidin, famotidin, nizatidin, setirizi, levosetirizin örnek verilebilir.

Çocuklarda Alerjik Kaşıntı

Çocuklarda alerjik kaşıntı erişkinlerden daha sık görülür. Alerjiler genellikle çocuk yaşlarda başlayıp ergenlik döneminden sonra iyileşir. Alerjiler yetişkinlerdekine benzer şekilde gıdalar, böcekler, sinekler ve bazı kimyasallara karşı gelişir.

Çocuklarda bu maddelerden korunma tedavinin temelini oluşturur. Bunun için ailelere önemli görevler düşmektedir. Çocuğa korunması gereken madde ve bunun nedenleri detaylı olarak anlatılmalıdır. Hangi gıdayı tüketmemesi gerektiği, kırsal alanlarda sinek, böcek ısırıklarına karşı nasıl korunması gerektiği mutlaka öğretilmelidir. Bu durum mutlaka okullara da bildirilmelidir.

Bebeklerde Alerjik Kaşıntı

Alerjik tüm hastalıklar gibi alerjik kaşıntıda genetik zemini olan bir hastalıktır. Bazı bebekler doğduklarında alerjiye yatkın olarak doğarlar. Bu yatkınlığa ek olarak bebeğin bazı alerjenlere maruziyeti sonucu alerji ve buna bağlı kaşıntı gelişir.

Bebeklerin bu alerjenlere mümkün olduğunca geç maruz kalmaları için bazı hekim önerileri bulunmaktadır. Bunların ilki bebeklerin yaşamlarının ilk altı ayı boyunca anne sütü ile beslenmesidir. Anne sütü her bebeğe özel üretilmiş bir çeşit besin kaynağı olarak düşünülebilir. Anne sütü ile beslenmiş çocuklarda alerjik hastalıkların daha az görüldüğü ile ilgili çok sayıda araştırma sonucu mevcuttur.

Bebeklerin besin maddelerine ilk 6 ay inek sütü ve 2 yaşından önce bal eklenmemesinin de alerji oluşumuna yatkın bebeklerde alerji gelişiminin önüne geçebileceği bilinmektedir. Alerjik hastalıkların zaman zaman yaşamı tehdit eden önemli bir hastalık grubu olduğu göz önünde bulundurulup önlem alınmalıdır.

Alerjik Kaşıntı için Hangi Doktora Gidilir?

Alerjik kaşıntısı olan hastalar genellikle ilk başvuruyu Dermatoloji kliniklerine başvururlar. Ve burada çeşitli alerji testlerine tabi tutulurlar. Kaşıntıya ek olarak nefes darlığı gibi ciddi bir semptomu bulunan hastalar ilk başvuruyu acil servislere de yapabilirler. Bu semptomlar giderildikten sonra kaşıntının sebebinin detaylı araştırılması için İç Hastalıkları kliniğine yönlendirilir.

Makaleyi faydalı buldun mu?
0
0
Makeleyi Paylaşın