Kalsifikasyon
Vücudun bazı bölgelerinde kalsiyumun fazla birikmesi durumu olan Kalsifikasyon; görüldüğü bölgeye göre farklı yöntemler ile tedavi edilmektedir.
Kalsifikasyon Nedir?
Kalsiyum vücudumuzda kemik ve diş gibi sert yapıların temel taşı olan ve onların güçlü ve sağlıklı olan bir elementtir. Vücudumuzdaki kalsiyumun %99’u bu bahsi geçen kemik ve diş yapılarında bulunurken %1’lik kısmı ise eklemleri yapılandıran yumuşak dokularda ve kanın pıhtılaşmasını sağlayan, kalp atışlarını düzenleyen kanda bulunur.
İnsan vücudu için bu denli önemli olan kalsiyumun günlük belirli miktarlarda vücuda alınması gerekir. Anne karnında gelişimin olduğu gebelik dönemi, büyüme ve gelişmenin hızlı ve önemli olduğu ergenlik dönemi olmak üzere hayatın her döneminde kalsiyum ihtiyacı vardır.
Kalsifikasyon ise; vücudumuz için bu kadar önemli olan kalsiyumun kemik ve diğer dokularda fazla miktarda birikmesidir. Bu birikim %80 oranında kalsiyum fosfat hidroksiapatit şeklinde, %20 oranda ise kalsiyum oksalat dihidrat şeklinde oluşur.
En çok kemik dokuda oluşan kalsifikasyon daha sonra ise sıklıkla kıkırdak doku ve atardamarlarda gözlenir. Özellikle yaşlanmaya bağlı olarak kemik, kıkırdak ve atardamarlarda kalsiyum birikmesi biriken dokunun esnekliğini kaybetmesine sebep olarak dokunun daha sert hale getireceği için hayati sorunlar doğurabilir.
Kalsifikasyonlar meydana geliş şekillerine göre 2 alt başlık altında toplanabilir;
- Distrofik kalsifikasyon; insan vücudundaki her doku ömrünü tamamlayınca ölür. Dokuların ölmesi sonucu oluşan hasarlı bölgede kalsiyum tuzları birikmeye başlar. Doku asit baz dengesinin asit yönüne kayması ve bazı enzimlerin etkinliğinin artması distrofik kalsifikasyonu hızlandırır.
- Metastatik kalsifikasyon; kandaki kalsiyumun artması sonucu diğer dokularda da kalsiyum tuzları birikir. Bu kalsifikasyon tipinde kalsiyum birikimi dokularda değil de kanda başlar. Vücutta en sık akciğer alveollerinin damar yüzleri, midenin mukozası, böbreklerin damarlarıdır. Bunun yanında memede, karaciğerde ve beyinde de kalsiyum birikebilir ve buna bağlı sorunlar ortaya çıkabilir.
Kalsifikasyon Belirtileri Nelerdir?
Kalsifikasyonun oluştuğu organa göre belirtiler ortaya çıkmaktadır. Organların görev yapan bölgeleri olan parankimlerinde biriken kalsiyum sonucu ortaya çıkan parankimal kalsifikasyonda çeşitli belirtiler görülür.
Beyinde Kalsifikasyon
Fahr sendromu denilen beynin çift lobunda da kalsiyum birikmesi durumunda beynin etkilendiği bölgelere göre birçok belirti ortaya çıkabilir. Hastanın kolay yorulması, dengesiz yürümesi, yavaş konuşma ya da genel konuşma bozukluğu, istemsiz hareketler, yutma güçlüğü ile başlayarak bunama, kişilik değişiklikleri, psikoz gibi psikiyatrik durumlara varabilir.
Memede Kalsifikasyon
Halk arasında memelerde kireçlenme olarak bilinen kalsifikasyon belirti vermez ve rutin muayene ve görüntüleme esnasında da gözlenmez. Mamografi denilen memeye özel bir görüntüleme yönteminde görülür. Genellikle risk oluşturmayan benign kalsifikasyonlar olsalar da meme kanserinin erken belirtisi olabilme ihtimali olduğu için önem arz ederler.
Karaciğerde Kalsifikasyon
Karaciğerin parankiminde, damar yapısında ve kapsülünde olmak üzere farklı bölgelerde ortaya çıkabilir. Birçok hastada belirti vermediği için rastgele bilgisayarlı tomografi ve ultrasonda görüntülenir. İlerlemesi ve yayılması durumunda ise hepatite benzer belirtiler verebilir.
Hastanın kendini sürekli yorgun hissetmesi, yüksek ateş, halsizlik, kaşıntı, ani gelişen kilo kaybı, karnın sağ alt bölgesinde ağrı ve ilerleme durumunda kanama belirtileri ile başvuru yapılabilir.
Nadiren kişilerde hazımsızlık ve bununla beraber kabızlık, kişilerde mide bulantısı, iştah kaybı ve özellikle sabah uyandıklarında ağızda kötü tat şikayetleri de görülebilir. Bazı hastalar ise gece terlemesi şikayeti ile başvurabilir.
Prostatta Kalsifikasyon
Prostat idrar torbasının hemen altında yer alır ve içerisinden idrar kanalı geçer. Prostatta kireçlenme teşhisi genellikle benign prostat hiperplazisi şikayetleri ile başvuran hastalarda yapılır.
Bu belirtiler arasında ise; sık idrara çıkma, yavaş hızda idrar yapma, idrar yapmada zorlanma, idrar yaparken yanma, idrarın çatallı olması, idrar yaptıktan sonra hala idrarın olması hissi, gece idrara kalkma sayılabilir.
Kalsifikasyon Nedenleri Nelerdir?
Kalsifikasyon genel olarak distrofik kalsifikasyondaki gibi hasarlı dokularda kalsiyum birikmesi ile ve metastatik kalsifikasyondaki gibi kandaki kalsiyumun artması sonucu dokularda birikmesiyle ortaya çıkabilir. Kalsifikasyonun oluştuğu bölgeye göre özel sebepler de mevcuttur.
Beyinde kalsifikasyonun sebepleri tam kesinleşmemiş olmakla beraber; kalsiyum metabolizma bozuklukları, genetik nedenler, çeşitli enfeksiyonlar, toksik maddelere maruziyet sorumlu tutulmaktadır. Bunun dışında paratiroid bezinden salgılanan hormonların azalmasına sebep olan; bu bölgeye uygulanan cerrahi, ilaçlar ve radyasyon, parathormon (PTH) gen defekti, hemokromatozis, wilson, sarkoidoz gibi hastalıklar da sebep olabilmektedir.
Memede kalsifikasyon oluşması bir çok sebebe bağlıdır. Enfeksiyonlar, ateroskleroz gibi kan damarlarında kalınlaşmaya sebep olan durumlar, memede kist ve sıvı dolu keseler, tıkalı süt kanalları, yağ nekrozu ve ölü yağ dokusu hücreleri, fibroadenom adı verilen iyi huylu meme tümörleri, duktal karsinoma in situ denilen süt kanallarını kaplayan hücrelerin kanserleşmesi gibi durumlar sebep olabilir. Ayrıca meme operasyonları sonrasında da memenin kireçlenmesi çok olası bir durumdur.
Karaciğerde kalsifikasyonun ise bir çok sebebi mevcuttur.
- Mekonyum peritonitisi; anne karnındaki fetüsün bağırsağının delinmesi sonucunda mekonyum adı verilen bağırsak içeriğinin karın boşluğuna geçmesi durumunda mekonyumun kalsifiye olması ile sonuçlanır.
- Toxoplasma, CMV, herpes simplex, varisella zoster, kızamıkçık, sifiliz ve parvovirus enfeksiyonları da karaciğerde kalsifiye alanlar oluşmasına neden olur.
- Hemanjiom, hamartom, hepatoblastom ve teratom adı verilen kanser öncüsü oluşumlar karaciğerde kalsifikasyona sebep olabilir.
- Trizomi 13, trizomi 18, trizomi 21 gibi bazı kromozom anomalileri durumunda da karaciğerde kalsifikasyon ortaya çıkabilir.
- Safra taşları da karaciğerde kalsifiye alanlar görülmesine neden olur.
Prostat kalsifikasyonunun benign prostat hipertrofisi denilen prostatın büyümesi sonucu prostat bezinin içinde seyreden kanalların yapısının bozulması sonucu prostattan salgılanan sıvıların dışarı salgılanamaması sonucu oluştuğu düşünülüyor. Dışarıya atılımı sağlanamayan atıklar zamanla kalsiyum ile kaplanırlar.
Kalsifikasyon Teşhisi
Kalsifikasyon bölgesine göre başvurulan uzman tarafından hasta öyküsünün alınması sonrası rutin laboratuvar tahlilleri ve uygun görüntüleme yöntemleri ile teşhis konulabilir.
Beyinde kalsifikasyon şikayetleri ile beyin ve sinir cerrahisi uzmanına başvuran hastanın kalsiyum ve parathormon değerlerinin ölçülmesi ve bilgisayarlı beyin tomografisi çekilmesi ile kalsifikasyon odakları görüntülenerek tanı konulur.
Memede kalsifikasyon oluşması durumunda hastaların rutin kontrolleri sırasında ölçülen kalsiyum değerleri ve mamografi adı verilen X ışınları ile meme röntgeni olan görüntüleme yönteminde beyaz noktalar görülmesi ile tanı konulur. Meme ultrasonu ve MR’ı kalsifikasyonu göstermez. Mamogramlarda görülen kalsifikasyon odaklarının çapına göre makro kalsifikasyonlar ve mikrokalsifikasyonlar olarak ikiye ayrılır:
- Makro kalsifikasyonlar; çapı 0,5 mm'den fazla olan, genelde iyi huylu oldukları için benign kalsifikasyonlar olarak değerlendirilir ve bunlar yakın takip gerektirmeyen kireçlenme odaklarıdır. Ancak 0,5-1 arasındaki çapa sahip olan şekilsiz olan kaba kalsifikasyonların görülmesi durumunda ise şüpheli olarak bakarak ileri inceleme yapılması gerekebilir.
- Mikrokalsifikasyonlar; bu kireçlenme odakları da genelde iyi huylu kabul edilse de bazı özelliklere sahipse meme kanseri habercisi olabilirler:
- Kalsifikasyon odağının çapı 0,5 mm'den küçük ise
- Boyut ve şekil bakımından farklılıklar gösteriyor ise
- Bir bölgede kümelenme eğilimi göstermiyorlar ise
- Kalsifikasyon odaklarının sayısı 5’in üzerinde ise
Yakın takibe ihtiyaç vardır. Bu durumda ince iğne aspirasyon biyopsisi, kalın iğne core biyopsisi veya vakumlu biyopsi ile ileri inceleme yapılması gerekir.
Bu iki kategori dışında ana meme dokusu dışındaki kalsifikasyonlar da gözlenebilir. Bu kalsifikasyonlar ana meme dokusunda gözlenmez ciltte ya da kan dokusu içerisinde gözlemlenebilir. Göğüs dokusu dışında gözlenen kalsifikasyonlar ileri inceleme testleri gerektirmeyen kalsifikasyonlardır.
Görünüm şekli de benign kalsifikasyon mu malign kalsifikasyon mu olduğunu ayırt etmeye yardımcı olabilir. Kaba ve patlamış mısır şeklinde görüntü veren kalsifikasyonlar, kalın çubuk şeklinde kalsifikasyonlar, halkasal ve yuvarlak kalsifikasyonlar genelde benign kalsifikasyon olarak değerlendirilirken; çok küçük ve bulanık görüntü veren (amorf) kalsifikasyonlar, kaba heterojen (düzensiz) kalsifikasyonlar, ince çizgisel dallanan görüntü veren kalsifikasyonlar şüpheli olarak değerlendirilip ileri araştırmaya alınmaktadır.
Özellikle memede kireçlenme keşfedilen hastaların aklındaki bir soru olan “memede kalsifikasyon tehlikeli midir?” sorusunun yanıtı için ileri teşhisler yapılarak bu kireçlenme sebebinin kanser olmadığı araştırılmalıdır.
Karaciğer kalsifikasyonu belirtileri durumunda kalsiyum testi yapılarak karaciğerin ultrasonunda kalsifikasyonların gösterilmesi ile tanı konulabilir.
Prostatta Kalsifikasyonun tespiti için trans rektal ultrasonografi (TRUS) adı verilen rektumdan (kalın bağırsağın dışarı açılan son bölümü) gönderilen dalgalarla prostatın görüntülenmesi yöntemi ile ülo filometrik değerlendirme ile tanı konulabilir.
Kalsifikasyon Tedavisi
Kalsifikasyon genellikle belirti vermediği için tedavi gerektirmeyen bir hastalıktır. Yine de kalsiyum metabolizmasını düzenleyecek bazı ilaçlar tedavide denenmiştir. Kalsiyum kanal blokorleri olan nimodipin, felodipin, nikardipin, diltiazem ve verapamil tedavide denenmiş ancak yeterli sonuç alınamamıştır.
Beyinde görülen kalsifikasyonlarda denge sorunları, konuşma bozuklukları görülebileceği için bu belirtilere yönelik rehabilitasyonlar uygulanabilir. Beynin etkilenen bölgesine göre yürüme ve denge sorunu yaşayan hastalar fizyoterapist yardımıyla bu belirtilerin azaltılması sağlanabilir. Konuşma ve yutma güçlüğü yaşayan hastalar ise dil ve konuşma terapisti yardımıyla bu sorunlarının üstesinden gelebilir.
Bunun yanında hastaya disodium etidronat verilmesi kalsifikasyonları azaltmadan belirtileri azaltır.
Meme kireçlenmesinde genellikle tedaviye ihtiyaç duyulmasa da altta yatan başka bir hastalığın belirtisi olması durumunda bu hastalığın tespiti ve ona yönelik tedavi uygulanması gerekmektedir. Memede kalsifikasyon odaklarının görülmesi meme kanseri habercisi olabilir.
Bu durumda kanserli hücreleri öldürmek ve kanserin yayılmasını engellemek için kemoterapi, radyoterapi ve gerekirse meme cerrahisi tercih edilebilir.
Karaciğer kalsifikasyonu da genellikle tıbbi tedaviye ihtiyaç duymaz. Hastanın temel olarak yaşam tarzı değişikliğine gitmesi; beslenmesine dikkat etmesi, kalsiyumdan zengin besinlerin alınmasının kısıtlanması, alkol alınmaması önlemler ile karaciğerde düzelme sağlanabilir.
Bunun yanında bu kalsifikasyonların altında başka bir hastalığın yatması durumunda o hastalığa yönelik tedavi sağlanmalıdır.
Kalsifikasyon Tedavi Edilmezse
Kalsifikasyon genelde belirti vermeyen ve zararı olmayan bir rahatsızlık olduğu için tedavi edilmesine gerek yoktur. Tedavi edilmemesi durumunda herhangi bir soruna yol açmayacaktır.
Ancak önemli olan altında yatan bir hastalığın olup olmadığıdır. Altında yatan bir hastalık olması durumunda bu hastalığın tedavi edilmesi gerekebilir.
Kalsifikasyon Ne İyi Gelir?
- Kalsiyum ağırlıklı beslenmeden uzak durmak iyi gelebilir.
- Karaciğerde oluşan kalsifikasyonlarda alkolden uzak durmak, tuz ve yağlı yiyecekler yememek karaciğerin kendini toplamasına yardımcı olacaktır. Besinlerinin arasında limon, greyfurt, havuç, elma ve pancar suyunun olması kalsifikasyonu olan hastaya iyi gelecektir.
Kalsifikasyona Ne İyi Gelmez?
- Bol miktarda kalsiyum içeren süt, peynir, yumurta, yoğurt ağırlıklı beslenilmesi kalsifikasyonu arttırabilir.
- Çok yağlı ve çok tuzlu yemeklerin tercih edilmesi de durumu kötüleştirebilir.
- Egzersizden uzak bir yaşam tarzının zararı olacaktır.
Kalsifikasyon İlaçları
Her ne kadar nimodipin, nikardipin, diltiazem, felodipin ve verapamil gibi kalsiyum kanal blokerleri tedavide denenmiş olsa da tedavide etkinliği kanıtlanamamıştır.
Beyindeki kalsifikasyonların belirtilerinin azaltılmasında disodyum etidronat kullanılabilir, bu ilaç kalsifikasyonları azaltmadan belirtileri azaltabilir.
Kalsifikasyon Ameliyatı
Kalsifikasyon durumunda günümüzde herhangi bir cerrahi müdahale yapılmamaktadır. Altında yatan bir hastalık olması durumunda ise hastalığa yönelik cerrahi seçenekler değerlendirilir.
Genellikle memede kireçlenme sonrası tespit edilen meme kanserinde evrenin ilerlemiş olması durumunda memenin cerrahi olarak alınması gerekebilir.
Hamilelikte Kalsifikasyon
Hamilelikte bebeğin gelişmesi için kalsiyum ağırlıklı beslenen annenin bunun dozunu arttırması durumunda kanda kalsiyum artması sonucu dokularda kalsiyum birikmesi ile ortaya çıkan metastatik kalsifikasyon ortaya çıkabilir. Bu kalsifikasyonların anneye ve bebeğe bir zararı olmayacaktır ve bu yüzden herhangi bir müdahale edilmesine gerek yoktur.
Bunun yanında hamilelik öncesi çok zayıf bünyeye sahip annenin çok kalsiyum ağırlıklı beslenmesi, sigara kullanması gibi durumlarda ortaya çıkan plasenta (anne ile bebek arasında oksijen, besin ve artık madde alışverişini sağlayan göbek bağı) kireçlenmesi meydana gelebilmektedir.
Genellikle gebeliğin son dönemlerinde ortaya çıkan plasental kalsifikasyon sonucunda plasentadan bebeğe taşınan oksijen ve besin miktarı azalır ve bebeklerde gelişme geriliğine neden olabilir.
Gebeliğin 32.haftasından önce görülen plasental kalsifikasyonlar riskli kabul edilir ve bir kadın doğum uzmanı tarafından yakın takibi gerekir. 34, 36. ve 38. Haftalarda ortaya çıkan plasenta kireçlenmesi normal kabul edilir ve takibe ihtiyaç duyulmaz.
Fetal Karaciğer kalsifikasyonu denilen ve anne karnındaki bebeğin karaciğerinde kalsiyum birikmesi ile ortaya çıkan hastalıkta altta yatan enfeksiyon ve kromozom anomalileri düşünülmektedir.
En sık trizomi 13 ile birlikte görülen fetal hepatik kalsifikasyonda kalsifikasyon odaklarının görüntülediği yere göre karaciğer yüzeyinde (peritoneal), karaciğer işlevsel bölgesinde (parankimal) ve damarları tutan (vasküler) olmak üzere üçe ayrılır.
Peritoneal kalsifikasyonun altında genelde bağırsak perforasyonu sonucu oluşan mekonyum peritoniti yatmaktadır. Parankimal karaciğer kalsifikasyonlarının altında ise en çok gebelik dönemindeki enfeksiyonlar yatarken tümörler yatmaktadır.
Bu fetal karaciğer kalsifikasyonu altta yatan başka bir hastalığa bağlı değil ise ve tek alanda konumlanmış kalsifikasyon odakları içeriyor ise seyri genellikle iyidir ve bu kalsifikasyon odakları genellikle doğumdan sonra kaybolma eğilimindedir.
Birden fazla kalsifikasyon odağı görülen olgularda ise genelde başka anomalilerle birliktelik gözlenir ve bu durumda hastanın gidişatı ek hastalık ve anomalilerin ne olduğuna bağlı olarak değişiklik gösterir.
Çocuklarda Kalsifikasyon
Çocuklarda kalsifikasyon sık görülen bir durum olmamakla birlikte bazı durumlarda ortaya çıkabiliyor. Beyinde kalsifikasyon, epilepsi nöbetleri ve çölyak hastalığı ile birlikte giden CEC sendromu çocuklarda görülen bir sendromdur.
Karaciğer kalsifikasyonu ise diğer kalsifikasyon türlerinin aksine çocuklarda düşünülenden daha sık görülmektedir. Enfeksiyonlar ve tümöral oluşumlar başta olmak üzere birçok sebeple karaciğerde kalsifikasyon içeren nodüller gözlenebilir.
Çocuklar hastaneye karın ağrısı, iştahsızlık ve kilo kaybı gibi birçok hastalıkta olabilecek belirtiler ile hastaneye başvurur ve bunların araştırılması sırasında tespit edilir. Tedavi altta yatan nedene yönelik gerçekleştirilir.
Bir diğer kalsifikasyon türü olan intervertebral disk kalsifikasyonu ise yaşlılardan sonra çocuklarda sık görülen ve omurlar arasında kalsiyum birikmesi nedeniyle çocuklarda duruş bozuklukları ile sonuçlanabilen bir rahatsızlıktır.
Boyundaki omurlar arasında kalsiyum birikmesi durumunda boyun ağrısı olabilir, genellikle boyun hareketlerinde kısıtlılık gözlenmez. Bel bölgesindeki omurlarda birikmesi durumuna ise skolyoz denilen omurga eğriliği görülebilir.
Bebeklerde Kalsifikasyon
Bebeklik döneminde bebeklerin büyüme ve gelişmesini desteklemek için genelde kalsiyum ağırlıklı beslenme sağlanır. Anne sütü dışında ek gıdaya geçildiğinde bile genelde süt ve süt ürünleri ağırlıklı beslenen bebeklerde kanda kalsiyum artması sonucu metastatik kalsifikasyon gelişebilir.
Çocuklarda ve yetişkinlerde olduğu gibi genelde belirti vermeyen bu kalsifikasyonlar zararsızdır. Bebeklerde ilaç kullanımı önerilmeyen bir durum olduğu için müdahale edilmeden izlenmesi uygundur.
Kalsifikasyon için Hangi Doktora Gidilir?
Kalsifikasyon genellikle belirti vermediği için tesadüfen tespit edilmektedir. Kalsifikasyonun oluştuğu organa göre başvuru yapılan doktor da değişmektedir.
Beyin kalsifikasyonu genelde belirti verir; denge bozulması, yürümede zorluk, bunama gibi belirtiler hissedildiği zaman bir Beyin ve Sinir Cerrahi uzmanına başvurmak uygun olacaktır.
Memedeki kalsifikasyon genelde hiç belirti vermez ancak 40 yaş üzeri her kadın yılda bir mamografi çektirmelidir ve memedeki kireçlenme bu görüntüleme yöntemi ile tesadüfen keşfedilir.
Karaciğerde kalsifikasyon sağ alt kadranda ağrı, iştahsızlık gibi belirtiler verir. Bu belirtiler ortaya çıktığında Genel Cerrahi uzmanına başvurmak gerekmektedir.
Prostatta kalsifikasyon oluştuğu zaman idrar yapmada zorlanma, gece idrara kalkma, kesik kesik idrar yapma gibi durumlar ortaya çıkar. Bu durumda hastalar bir Üroloji uzmanına gitmelidir.
Kalsifikasyon ile İlgili Sıkça Sorulan Sorular
Kalsifikasyon Tehlikeli Midir ?
Kalsifikasyon genel olarak belirti vermeyen ve tedavi gerektirmeyen bir durumdur. Çoğu zaman tehlike arz etmez. Altında yatan bir hastalığın habercisi olma ihtimali vardır böyle durumlarda ileri tetkikler yapılmalı ve altta yatan neden tedavi edilmelidir. Başka bir hastalık ile ilişkisi olmaması durumunda kalsifikasyonun herhangi bir tehlikesi yoktur.