Kronik Hastalıklar
Vücudun normal işleyişinde yavaş ve ilerleyici şekilde bozulmalarla giden 1 seneden uzun süre tedavi görmesini gerektiren hastalıklara kronik hastalıklar adı verilmektedir. Genellikle medikal ve cerrahi tedaviler uygulanmaktadır.
Kronik Hastalıklar Nedir?
Vücudun normal işleyişinde yavaş ve ilerleyici şekilde bozulmalarla giden, şikayetleri nedeni ile hastaların kabaca 1 seneden uzun süre tedavi görmesini gerektiren hastalıklara kronik hastalıklar adı verilmektedir.
Kronik hastalıkların ayrıca;
- Bulaşıcı hastalıklar grubunda olmayan, genetik ve çevresel faktörlerin zemininde gelişen kompleks
- Gelişimi ve ortaya çıkışı uzun süren hatta bazı hastalarda ilerlerken hiçbir belirtiye sebep olmayan
- Hastada işlevsellik kaybına sebep olması
- Hastalarda uzun süre devam etmesi ve başka hastalıkların ortaya çıkmasına neden olması
Önemli özellikleridir.
Kronik Hastalıklar Nelerdir?
Kronik hastalıkların sayısı oldukça fazladır. Ancak Türkiye’de en sık görülen kronik hastalıklar şu şekilde sıralanabilir.
- Diyabet (şeker hastalığı): Yüksek kan şekeri değerleri ile karakterize olan şeker hastalığı ortaya çıkma nedeni ve yaşına göre Tip 1 ve Tip 2 olarak sınıflandırılabilir. Vücudun kendi hücrelerine saldırdığı otoimmün mekanizma ile erken yaşlarda ortaya çıkan tipine Tip 1 diyabet adı verilirken genetik yatkınlık, hareketsiz yaşam tarzı ve sağlıksız beslenme alışkanlığı gibi birden çok faktörün rol oynadığı daha ileri yaşlarda ortaya çıkan tipine ise Tip 2 diyabet adı verilir.
- Hipertansiyon (yüksek tansiyon): Vücudumuzda dolaşan kanın damarlarda yaptığı basınca tansiyon adı verilir. Çeşitli nedenler ile damarların elastikiyetini kaybetmesi sonucu kanın damarlarda yaptığı basıncın artmasına hipertansiyon ya da yüksek tansiyon hastalığı adı verilir.
- Kalp ve Damar hastalıkları: Günümüzdeki ölümlerin üçte birlik kısmının nedeni kalp ve damar hastalıklarıdır. Kalp kapak hastalıkları, koroner damar hastalıkları ve kalp yetmezliği kronik seyirli kalp ve damar hastalıkları grubunda olup, bu hastalıklar kalbin işlevlerini yerine getirememesine ve vücuttaki diğer organların hasarlanmasına neden olarak kişilerin hayat kalitesini oldukça düşürmektedir.
- Kronik obstüktif akciğer hastalığı (KOAH): KOAH; şehir hayatındaki irritan maddelere maruz kalmak, sigara kullanımı sonucu ortaya çıkan akciğerdeki hava akışının tıkanmasına neden olan iltihabi bir hastalık olup, zaman içerisinde ilerleyerek kötüleşir.
- Artrit (eklem iltihabı): Çeşitli nedenlere bağlı olarak vücudun ayak bileği, el bileği, diz gibi eklemlerde meydana getirdiği iltihabi olaylardır. Altta yatan nedene göre farklı türleri mevcuttur:
- Travmatik artrit: Eklemlere alınan herhangi bir travma sonrası eklemin iltihaplanmasıdır.
- Romatizmal artrit: İltihaplı romatizma ya da romatoid artrit olarak da bilinir. Vücudun kendi savunma hücrelerinin eklemedik hücrelere saldırması sonucu ortaya çıkan kronik hastalıkta eklemlerde kalıcı hasarlar da gelişebilir.
- Osteoartrit: Özellikle vücut ağırlığının fazla bindiği ve aşınmanın fazla olduğu eklemlerde meydana gelen kireçlenme tablosudur.
- Bakteriyel artrit:Bakterilerin çeşitli şekillerde eklemlere girmesi ve burada çoğalması sonucu ortaya çıkan tabloda aşırı şişlik, ağrı ve kızarıklık gözükebilir.
- Gut artriti: Özellikle proteinin atılımında sorun olması sonucu vücutta aşırı biriken ürik asit eklemlerde birikerek şiddetli şikayetlere neden olabilmektedir.
- Astım: Akciğerlerin içine kadar dağılan solunum yollarındaki düz kasların; çeşitli alerjikler, duman, hava kirliliği, soğuk ya da egzersiz gibi çeşitli uyarıcılara yanıt olarak aşırı kasılması sökücü ortaya çıkan solunum yollarını tıkayarak nefes almayı zorlaştıran kronik bir hastalıktır.
- Alzheimer hastalığı ve diğer demans türleri: Kişide hafıza ve düşünme yetilerinde gündelik aktiviteyi kısıtlayacak kadar azalmanın görüldüğü tablolara demans adı verilmektedir. Demans türlerinin en sık görüleni ve en bilineni Alzheimer hastalığı olup, bu hastalık tablolarında başlangıçta yakın geçmişi unutma görülürken ilerleyen dönemlerde ise yer, zaman ve kişi algıları tamamen bozulmaktadır.
- Kemik erimesi: Kadınlık hormonu olarak da bilinen östrojenin eksikliği zemininde gelişen ve osteoporoz adı da verilen tabloda hastalarda kemik kitlesinde azalma görülür. Bu azalma sonucu kemiklerde oluşan güçsüzlük; en basit travma hatta stres altında bile kemiklerde kırıkların meydana gelmesine neden olur.
- Psikiyatrik hastalıklar: Sürekli üzüntülü, stresli ve kaygılı ruh halinin görüldüğü ve hastalarda çevreye ilginin kaybolduğu psikolojik bir rahatsızlık olan depresyon ya da normal dışı algıların görüldüğü şizofreni, kişilik bozuklukları gibi çeşitli psikiyatrik hastalıklar maalesef tamamen iyileşemeyen zaman zaman alevlenen kronik hastalıklar grubundandır.
- Kanser: Dünya’ da ve ülkemizde görülen ölümlerin büyük bir çoğunluğunu oluşturan kanserler vücuttaki hücrelerin çeşitli nedenler ile kontrolden çıkarak aşırı bölünmesi ve çoğalması sonucu gelişen ve her organda ortaya çıkabilen kitlelerle kendini gösterebilen hastalık grubudur.
Kronik Hastalıkların Belirtileri
Kronik hastalıklar grubundaki her hastalığın kendine has ve birbirinden çok farklı belirtileri olmakla birlikte ortak bazı özellikleri bulunmaktadır.
- Genellikle orta yaşlarda olmak üzere hayatın herhangi bir döneminde ortaya çıkarak ömür boyu sürmesi
- Risk faktörleri ile karşılaşılması ve hastalığın belirti vermeye başlaması arasındaki sürenin çok uzun olabilmesi
- Bazı zamanlar iyileşme dönemine girebilmekle birlikte tekrar etme eğiliminde olması
- Hastaların düzenli olarak tıbbi yardım almasını gerektirmesi
- Tam olarak tedavi edilememesi
- Hastalarda günlük ve sosyal hayatta işlev kaybına sebep olması
Bu hastalıkların ortak özellikleridir.
Kronik Hastalıkların Nedenleri (Risk Faktörleri) Nelerdir?
Kronik hastalıkların gelişiminde bazı risk faktörlerleri mevcuttur:
- Genetik yatkınlığın olması
- Hareketsiz yaşam tarzı
- Sigara kullanımı
- Alkol tüketimi
- Çevre kirliliği
- Beslenme alışkanlıklarındaki bozukluklar
- Stres
Bu risk faktörleri arasında başlıcalarıdır.
Kronik Hastalıklar Teşhisi
Kronik hastalıklar uzun süren bir sessiz dönem sonrası ortaya çıkan belirtiler ile hastaların doktora başvuru yapmasına sebep olabilirler. Bu hastaların tanı alması için öncelikle hasta öyküsü alınarak; şikayetlerin neler olduğu, ne zamandır olduğu sorgulanabilir. Bu hastalıklarda genetik yatkınlık da oldukça önemli olduğu için aile öyküsü sorgusu yapılarak yakın akrabalarda benzer bir hastalık olup olmadığı tespit edilmelidir. Fizik muayene yapılarak hastalığa özel herhangi bir bulgu olup olmadığı tespit edilebilir.
Hasta öyküsü ve fizik muayene sonrası gerekli testler ve radyolojik görüntüleme yöntemleri kullanarak hastalığın tespiti sağlanabilir.
- Kan testleri: Hastalardan kan alınarak şeker hastalığı için açlık kan şekeri, tokluk kan şekeri ve insülin değerleri ölçülebilir. Eklem iltihabı ya da kanser gibi hastalıkların şüphesinde ise kan hücrelerinin sayımı yapılabilir. Kemik erimesinden şüphe edilen hastalarda ise kalsiyum ve östrojen düzeylerinin ölçümü önemlidir.
- Radyolojik görüntüleme yöntemleri ve diğer yardımcı tanısal testler: Hastalığın kesin tanısı için özel görüntüleme yöntemleri ve tanısal testler uygulanabilmektedir.
Kalp ve damar hastalıklarından şüphe edilen hastalarda mutlaka elektrokardiyografi (EKG) adı verilen göğüs bölgesine özel elektrotların yerleştirilerek kalbin çalışmasının bir grafi olarak gösterildiği yöntem çekilmelidir. Bu hastalarda ayrıca efor testi adı verilen yöntem ile hastanın şikayetlerinin egzersiz ile artıp azalmadığı araştırabilir. Hastalarda bu testler ile herhangi bir dolaşım ya da kalp hastalığından şüphe edilmesi durumunda uygun bir damardan girilerek vücuttaki damarların bir kamera ile görüntülenebildiği anjiografi uygulanabilir.
KOAH ya da astım gibi kronik solunum sistemi hastalıklarından şüphe edilen hastalarda spirometre adı verilen solunum fonksiyon testi ile hastanın akciğer hacmi, solunum hacimleri ve nefes alıp verme kapasiteleri hakkında bilgi sahibi olunabilir. Ayrıca akciğer grafisi ve bilgisayarlı tomografi çekilerek hava yollarının görüntülenmesi sağlanabilir. Arteryel kan gazı alınması ile solunum yetmezliğinin türü ve nedeninin saptanması mümkün olabilir.
Artrit şüphesi olan hastalarda radyolojik görüntüleme yöntemleri oldukça önemli olup iltihaplandığından şüphe edilen eklemin direkt röntgen grafisi, ultrasonografisi çekilebilir ya da manyetik rezonans görüntüleme ile görüntülenmesi sağlanabilir. Gerekli görülen durumlarda eklemin içinden eklem sıvısının alınarak incelenmesini sağlayan artrosentez uygulaması da yapılabilir.
Kanser hastalarında; kanser odağının tespit edilmesi ve diğer organlara yayılım yapıp yapmadığının belirlenmesi amacı ile çeşitli görüntüleme yöntemleri kullanılabilir. Akciğer, karaciğer ya da böbrek gibi iç organlardan kaynaklanan kanserlerin tespitinde manyetik rezonans görüntüleme faydalı olabilirken, kemik ya da kıkırdak gibi kanserlerin tespitinde ise bilgisayarlı tomografi (BT) çekilmesi daha doğru bir tercih olacaktır. Ayrıca kanserin ne kadar yayıldığını tespit etmek için pozitron emisyon tomografisi (PET / sintigrafi) adı verilen ve hastanın vücuduna özel boya maddelerinin verilerek kanser hücrelerinin tespit edilmesini sağlayan yöntemden faydalanılabilir.
Kronik Hastalıkların Tedavisi
Kronik hastalıklar tam olarak tedavi edilerek hastaların hayatlarından çıkarılabilen hastalıklar olma özelliğinde değildir. Ancak hastalıkların kontrol altında tutulması hem hastaların hayatlarını daha kaliteli geçirmelerini hem de yaşam sürelerinin uzun olmasını sağlamaktadır. Hastalıkların kontrol altında tutulabilmesi için bir çok tedavi seçeneği mevcuttur.
Medikal (ilaçla) tedavi: Çocukluk başlangıçlı Tip 1 diyabet ve gebelerde diyabet dışında şeker hastalarının değerleri çok yüksek değil ve ilaçla tedaviye uygun iseler oral antidiyabetik ilaçlar reçete edilerek hastaların kan şekeri normal sınırlarda tutulmaya çalışılır.
Hipertansiyon hastalarında ise hastaların kan basıncının normal seviyelerde tutulması amacıyla antihipertansif ilaçlar reçete edilebilir. Bu ilaçlarım içerisinde; böbreklerden fazla sıvının atılarak kan basıncının düşürülmesinde faydalı olan diüretik ilaçlar, kan damarlarındaki düz kasların gevşemesinde faydalı olan alfa bloker ilaçlar, kan damarlarının gevşeyerek genişlemesini sağlayan vazodilatör ilaçlar sayılabilir ve bu ilaçlarla kombine tedaviye başlanır.
KOAH ve astım gibi solunum yollarının daraldığı ve tıkandığı hastalıklarda bronkodilatör ilaçlar ile solunum yollarının genişletilmesi sağlanabilir, kortikosteroidler ve fosfodieateraz – 4 inhibitörleri (FDE – 4) reçete edilerek iltihaplanmayı arttıran hücrelerin yıkımı kolaylaştırılır. Bu ilaçlar ağızdan ya da damardan kullanılabileceği gibi nefes yoluyla da uygulanabilir.
Artrit hastalarında eklem iltihaplanmasının hastalarda yarattığı ağrıları kontrol altına almak amacı ile analjezik ilaçlar adı verilen ağrı kesiciler reçete edilebilirken, iltihabı azaltmak amacı ile non steroid anti antiinflamatuvar ilaçlar (steroid olmayan iltihap önleyici ilaçlar) tercih edilebilir. Başta otoimmün artrit olmak üzere artritlerde kortikosteroidler ile vücudun bağışıklık sistemi baskılanabilir.
Kanser hastalarının tedavisinde ise kemoterapi ilaçları reçete edilerek kanser hücrelerinin çoğalmasının baskılanması hedeflenebilir.
Cerrahi tedavi: İlaçla tedavi edilemeyen ya da ilaçla tedavisi mümkün olmayan hastalarda cerrahi müdahaleler düşünülebilir.
Artrit hastalarının ilaçla şikayetlerinin kontrol edilememesi durumunda ya da eklemde ciddi şekil Bozuklukları gelişmesi durumunda cerrahi tedavi seçenekleri uygulanmak zorundadır. Bu hastalarda genellikle artroskopik eklem cerrahisi ile eklem hasarları düzeltilir, hasar gören eklem değiştirilebilir ya da eklemlerin kaynaştırılması (eklem füzyon) sağlanabilir.
Kanser hastalarında organlarda kitle şeklinde tümör varlığı tespit edildiği durumlarda kanser odağının yok edilmesi amacı ile tümör rezeksiyonu ameliyatı yapılabilir.
Kronik Hastalıklar Tedavi Edilmezse Ne Gibi Komplikasyonlara Yol Açar?
Kronik hastalıkların maalesef tamamen tedavi edilmesi gibi bir durum söz konusu değildir. Ancak kontrol altında tutulmaları hastaların hayatlarına daha rahat devam etmelerini sağlar. Uygun tedavi ve bakımın düzenli uygulanmadığı hastalarda kronik hastalıklar genellikle ilerleme eğilimindedir. Hastalıkların ilerlemesi; ani krizlere girilmesine, kalp krizi geçirilmesine, solunum yetmezliği yaşanmasına ve hatta ölüme neden olabilmektedir.
Günümüzde COVİD – 19 hastalığı halen pandemi olma özelliğini sürdürmektedir. Corona kronik hastalıklara sahip kişilerde daha ağır seyretme eğilimindedir. Özellikle kontrol altında tutulmayan kronik hastalıklar varlığında hastaların bağışıklık sistemi daha düşük olduğu için Coronaya bağlı kayıplar daha fazla olmaktadır.
Bebekler ve Çocuklarda Kronik Hastalıklar
Her ne kadar yaşlılarda kronik hastalıklar görülür gibi bir algı oluşsa da bazı kronik hastalıklar çocukluk döneminde hatta doğumdan kısa süre sonra bile ortaya çıkabilmektedir.
Çocukluk dönemindeki kronik hastalıklar erişkinlerdeki kronik hastalıklara göre hem hastaları hem aileleri daha zorlu bir sürece sahiptir. Hem daha erken yaşta ortaya çıkması hem de daha uzun süre tedavi ihtiyacı hissedilmesi bu dönemdeki kronik hastalıkların daha ağır seyirli olmasına neden olmaktadır.
Bebeklik ve çocukluk döneminde ortaya çıkan kronik hastalıklar:
- Fenilketonüri: Protein yapıtaşlarından biri olan fenilanalin aminoasidinin metabolize edilememesi sonucu vücutta fenilanalinin düzeylerinin ve dolayısı ile idrarla da atılımının arttığı kronik bir hastalıktır. Fenilanalin aminoasidi beyne geçebildiği için vücutta aşırı birikmesi sonucu beyinde birikerek beyin gelişimine ve nörolojik sorunlara neden olabilir. Bu hastaların bebeklik döneminde tespit edilerek tedavi edilmemesi durumunda; zeka geriliği, geri dönüşümsüz beyin hasarı, gelişme geriliği, nöbetler, kendine zarar verme gibi ciddi şikayetler ortaya çıkabilir. Ayrıca gözler, saçlar ve deride pigmentasyon azalması sonucu bu çocuklar sarı ve ince telli saçlı, beyaz tenli ve mavi gözlü olurlar.
- Epilepsi: Sara hastalığı olarak da bilinen epilepsi, beynin anormal elektriksel aktivitesi sonucu genellikle nöbetler ile kendini gösteren bir tablodur. Bu hastalarda bilinç kaybı, korku hissi, değişik renkler ve ışıklar görme, hareket ve davranış değişiklikleri ya da olmayan kötü kokular duyumsama gibi çeşitli şikayetler ortaya çıkabilir.
- Talasemi (Akdeniz anemisi): Genetik olarak aktarılan ve daha sıklıkla Akdeniz bölgesinde görüldüğü için Akdeniz anemisi adı da verilen hastalıkta kanda oksijen taşıyan hemoglobin adı verilen kan hücrelerinin yapımında görevli genlerin bozukluk ya da yetersizlik gelişmesi sonucu bu hücreler yeteri kadar oksijen taşıyamaz. Organlara giden oksijenin azalması sonucunda çocuklarda çabuk yorulma, halsizlik, solukluk ya da çarpıntı gibi şikayetler ortaya çıkabilir.
- Diyabet (şeker hastalığı): Çocukluk çağı diyabet hastalığı olarak bilinen Tip 2 diyabette vücudun kendi savunma hücreleri çeşitli sebepler ile kan şekerini dengeleyen insülin hormonunu üreten hücrelere saldırır. Bunun sonucunda erken yaşlarda Tip 1 diyabet gelişerek ağız kuruluğu, çok su içme, sık idrara çıkma, açıklanamayan kilo kaybı gibi şikayetlere neşen olmaktadır.
- Çölyak hastalığı (Gluten enteropatisi): Sıklıkla ek gıdaya geçiş yapılan 6. aydan sonra belirtilerin ortaya çıktığı hastalıkta buğday, arpa ya da çavdar gibi tahıllarda bolca bulunan gluten adı verilen maddeye hassasiyet söz konusudur. Bu maddeyi içeren besinlerin tüketilmesi ile yoğun ishalin olduğu bir tablo ortaya çıkarak büyüme ve gelişmenin en hızlı olduğu dönemdeki çocuklarda vitamin eksikliklerine ve dolayısı ile büyüme geriliğine neşen olabilir.
- Astım: Özellikle ailevi yatkınlık faktörü bulunan çocuklarda sigara, egzoz dumanı, hava kirliliği gibi etkenlere bağlı olarak ortaya çıkan solunum yollarının iltihaplanması sonrası daralma ve tıkanma ile karakterize ataklar ile seyreden bir hastalıktır. Astım hastalığı çocuklarda solunum zorluğuna neden olarak; uyumada güçlük, oyun oynamada zorlanma, okul hayatına uyum sağlamada zorluk çekme gibi ciddi kısıtlamalara sebep olabileceği için erken teşhis edilerek kontrol altında tutulması oldukça önemlidir.
- Kronik böbrek yetmezliği (KBY): Çocukluk döneminde ortaya çıkan kronik böbrek yetmezliğinin altında doğumsal anomaliler ve buna bağlı olarak sık ortaya çıkan idrar yolları ve böbrek enfeksiyonları yatmaktadır. Bu tekrarlayan enfeksiyonlar sonucu böbrek işlev göremez hale gelerek vücuttan atması gereken maddeleri yeterince atamaz ve dolayısı ile kan temizlenemez. Kronik böbrek yetmezliği oldukça ciddi bir durum olup tek kesin tedavisi böbrek transplantasyonudur (başka bireyden alınan böbreğin hastaya aktarılması). Uygun böbrek bulunana kadar ise beslenme düzeni değiştirilerek, destekleyici bazı ilaçlar verilerek, belli aralıklar ile hastanın dolaşımındaki kanın alınarak bir cihazla temizlenip tekrar dolaşımına verildiği diyaliz ile hastanın hastalığının ciddi zararlar vermesinin önüne geçilmeye çalışılır.
Kronik Hastalıklar için Hangi Doktora Gidilir?
Kronik hastalıklar uzun zaman belirti vermeyebilir. Kişilerin herhangi bir şekilde sosyal, psikolojik ya da bedensel olarak işlev kaybına neden olan şikayetlerin ortaya çıkması ile uygun doktora başvuru yapılması gerekmektedir.
Astım ya da KOAH gibi solunum sistemini etkileyen hastalıkların teşhisi için göğüs hastalıkları bölümünde göğüs hastalıkları uzmanına, şeker hastalığı ya da hipertansiyon gibi tüm sistemleri etkileyebilen hastalıkların varlığında dahiliye bölümünde dahiliye uzmanına, kalp ve damarları tutan hastalıkların varlığında kardiyoloji bölümünde kardiyoloji uzmanına, kemik erimesi ya da artrit gibi eklemleri ve kemikleri etkileyen hastalıklar varlığında fizik tedavi ve rehabilitasyon bölümünde fizik tedavi ve rehabilitasyon uzmanına, demans türleri ve psikiyatrik hastalıkların varlığında ise psikiyatri bölümünde psikiyatri uzmanına başvuru yapılması gerekmektedir.