Hipovolemi
Hipovolemi, kan kaybına veya vücut sıvılarının kaybına bağlı olabilen vücudunuzdaki kan hacmindeki azalmadır. Tedavinin temel amacı, kan dolaşımını dokulara yeterli maddeleri sağlayacak şekilde yeniden sağlamaktır.
Hipovolemi Nedir?
Hipovolemi, kan kaybına veya vücut sıvılarının kaybına bağlı olabilen vücudunuzdaki kan hacmindeki azalmadır. Kan kaybı, dış yaralanmalardan, iç kanamalardan veya bazı obstetrik (kadın doğum) acil durumlardan kaynaklanabilir. Tıpta sıvı volüm (hacim) eksikliği olarak da tanımlanabilir.
İshal ve kusma vücut sıvısı kaybının yaygın nedenleridir. Sıvı ayrıca büyük yanıklar, aşırı terleme veya diüretiklerin (idrar çıkışını arttıran ilaçlar) bir sonucu olarak da kaybolabilir. Yetersiz sıvı alımı da hipovolemiye neden olabilir.
Hipovoleminin başlangıcında ağız, burun ve diğer mukoza zarları kurur, cilt elastikiyetini kaybeder ve idrar çıkışı azalır. Başlangıçta vücut, beyne, kalbe ve böbreklere kan akışını korurken, kalp atış hızını artırarak, kalp kasılmalarının gücünü artırarak ve çevredeki kan damarlarını daraltarak hacim kaybını telafi eder.
Devam eden hacim kaybı ile vücut telafi etme yeteneğini kaybeder ve kan basıncı düşer. Bu noktada kalp, hayati organlara ihtiyaçlarını karşılayacak kadar kan pompalayamaz ve doku hasarının meydana gelmesi muhtemeldir.
Kan hacminin beşte biri kaybolduğunda hipovolemik şok meydana gelir. Belirti ve şikayetler arasında soğuk ve nemli cilt, solukluk, hızlı nefes alma ve kalp atış hızı, halsizlik, azalan veya hiç idrar çıkışı, terleme, anksiyete, kafa karışıklığı ve bilinç bulanıklığı bulunabilir. Hipovolemik şok, acil müdahale gerektiren tıbbi bir acil durumdur.
Hipovoleminin tedavisi, şiddetine bağlıdır. Şiddetli olduğunda, kan hacmini hızla yükseltmek için intravenöz (damar içi) sıvılar ve muhtemelen kan transfüzyonları (kan nakli) gerekli olabilir.
Kan basıncını artırmak ve kalp atış hızını ve kalp kasılmalarının gücünü dengelemek için bazı ilaçlar kullanılabilir. Devam eden sıvı kayıplarını önlemek için yaralanma gibi hipovoleminin altta yatan herhangi bir nedeni de tedavi edilmelidir.
Bazı durumlarda, kusma ve ishalin neden olduğu gibi vücut sıvısı kaybı, artan sıvı tüketimi ve hipovolemi önlenerek tersine çevrilebilir. Ancak diğer durumlarda, kan veya sıvı kayıpları tıbbi müdahaleyi gerektirecek kadar şiddetli olabilir.
Hipovolemi Belirtileri Nelerdir?
Hipovolemi meydana geldiğinde vücudun bu duruma tepkisi ilk başta kan damarlarını daraltıp kasmaktır. Kan damarlarını bu şekilde sıkmak kardiyovasküler sistem içindeki mevcut alanı küçültür ve bu da kan hacminde bir basınç artışı sağlayarak hücrelerimize ve dokularımıza yeterli madde akışını sağlamaya yardımcı olur. Bu su akan bir hortumun sıkıldığında daha hızlı ve daha ileriye akmasının sağlanması gibi de düşünülebilir. Aslında bu vücudun zorlu durumlara tolerans gösterebilmesi için yaptığı bir harekettir.
Bu kan damarlarının daralması kanı vücudun en uzak kısımları olan deri gibi dokulardan uzaklaştırır. Bunun ilk belirtisi de genellikle hipovolemiye sahip kişilerin derilerindeki renk kaybıdır. Deri soluklaşmaya başlar. Renk kaybının yanında deri sıcaklık da kaybeder. Bu sebeple deri soğuk ve nemli hissedilebilir.
Dolaşım sistemindeki kanı dokularda ve damar içerisinde daha hızlı dolaştırmak için ve hipovolemi durumu sebebiyle azalmış kan hacminin basıncını tolere edebilmek için kalp daha hızlı atmaya başlayabilir. Bu daha hızlı kalp atışı sebebiyle genellikle hipovoleminin ilk zamanlarında kan basıncı korunmuş olur. Daha hızlı atan kalp sebebiyle kişiler çarpıntı şikayetlerinde bulunabilir. Genellikle ‘’kalbim hızlı hızlı atıyor’’ veya ‘’kalp atışlarımı hissediyorum’’ olarak hastalar bu durumu belirtirler.
Yukarıda hipovoleminin meydana geldiği ilk zamanların belirtileri verilmiştir. Aşağıda ise hipovolemi tedavi edilmediği durumlarda kişilerin kan hacminin daha da azalmasıyla ortaya çıkan belirti ve şikayetleri verilmiştir.
Bu belirti ve şikayetler:
- Kişilerde kandaki hücreler ve dokular için gerekli olan maddeler buralara ulaşmadığı takdirde vücudun buna karşı bir stres tepkisi olarak terleme artışı başlar.
- Yine yetersiz kanlanmaya bağlı olarak beyin bu stres altında tepki olarak baş dönmesi şikayetlerine sebep olabilir.
- Yetersiz kanlanmaya bağlı olarak bilinçbulanıklığı ve kafa karışıklığı gibi belirtilerin yanında kişi kendini çok yorgun veya halsiz hissedebilir.
- Hipovolemi uzun süre tedavi edilmezse kişiler bilincini kaybedebilir.
Hipovolemi Nedenleri Nelerdir?
İnsan vücut ağırlığının çoğunluk kısmını sıvılar oluşturur. Bu sıvı hacmini kaybetmenin ve hipovolemiye gidişin birçok sebebi olabilir.
Hipovolemiye gidiş sebepleri:
Direkt Sıvı Kaybı: Şiddetli kusma veya ishal, çok fazla terleme, normalden daha fazla idrara çıkma gibi durum durumlarda hipovolemi görülebilir.
Kanama: Yetişkinlerde hipovolemiye ve hatta hipovolemiye bağlı ölüme gidişte en sık sebep kanamalardır. Kanamanın yeri direkt olarak karın içi, sindirim sistemi (mide, yemek borusu veya bağırsakta kanama) veya herhangi bir vücut yerinden olabilir.
Gebelik Problemleri: Bazı gebelik durumlar da hipovolemiye sebep olabilir. Plasenta previa (rahim ağzının üstündeki plasental doku) veya ablasyo plasenta (plasentanın erken ayrılması) gibi durumlarda içe kanama gibi bazı problemler sebebiyle hipovolemi meydana gelebilir. Dış gebelik (rahim dışında büyüyen yaşamı tehdit eden gebelik) de kanama yapabileceği için hipovolemiye yol açabilir.
Organ Yetmezlikleri: El, kol, bacak veya ayaklarında şiddetli ödemi olan bir hastada hipovolemi meydana gelebilir. Bu görevini yerine getiremeyen bir kalp veya böbreğin suçu olabilir. Konjestif kalp yetmezliği veya kronik böbrek yetmezliği gibi rahatsızlıklarda organlar görevini yerine getiremedikleri için vücut sıvıları el, ayak ve bacakta birikebilir. Bunun sonucunda sıvı vücut içerisinde olsa dahi kan dolaşımı hipovolemik olur.
Bazı İlaç Kullanımları: Diüretikler bazı böbrek rahatsızlıkların kullanılan ve idrar hacmini arttıran ilaçlardandır. Bu ilaçların kontrolsüz veya fazla dozda kullanımı hastaların vücudundan fazla miktarda su atmasına sebebiyet verebilir. Bu sebeple bu ilaçlar hipovolemiye yol açar.
Yanıklar: Ciddi yanıkları olan kişilerde de hipovoleminin meydana gelmesi tipik bir durumdur. Yanığa bağlı sıvı kayıpları ve hipovolemi acillerde dikkatle takip edilen bir durumdur. Hastaya gerekli sıvı takviyesi düzenli olarak yapılmazsa kalıcı organ hasarları meydana gelebilir.
Hipovolemi Teşhisi
Hipovoleminin teşhisi hastanın detaylı bir tıbbi öyküsüne, fizik ve nörolojik muayenesine kan basıncı kontrolüne, kalp atış hızının değerlendirilmesine ve idrar çıkışı gibi değerlendirilmelerin yapılmasına bağlı olarak yapılabilir.
Teşhis genellikle hipovolemiye sebep olabilecek durumların spesifik olarak araştırılmasıyla da yapılabilir. Örneğin böbrek hastalığı olan kişilerde böbrek fonksiyonlarını ölçme amacıyla kan tahlili yapılabilir. Kalp yetmezliği olan kişilerde ekokardiyogram ve elektrokardiyogram gibi tetkikler yapılabilir.
Endoskopi: Eğer yemek borusu veya midede kanama varlığından şüphe ediliyorsa endoskopiden yararlanılabilir. Endoskopi ucunda kamera olan bir tüpün sırasıyla ağız, yutak, gırtlak, yemek borusu ve mide yolunu takip ederken kanama veya anormal odakların gözlemlenmesini sağlayan tetkike verilen isimdir.
İdrar sondası: Günlük idrar çıkışını kontrol edebilmek için mesane içerisine idrar sondası takılabilir. Bu işlem takılırken ve çıkarılırken bir miktar acı verebilir.
Genellikle hipovolemi teşhisi bulguların evreler halinde değerlendirilmesi ile konulmaktadır.
Evre 1 Hipovolemi
Kan kaybı: Hasta yaklaşık olarak 750 ml kadar kan kaybı yaşamıştır.
Kan Basıncı: Kan basıncı damarların kendini kasması ile genellikle normal değerler arasındadır.
Kalp Atışı: Kalp atış hızı normal değerler arasındadır.
Dakikada Nefes Alma Sayısı: Genellikle 12 ila 20 arasındadır.
Zihinsel Durum: Hastanın zihinsel işlevleri yerindedir.
Deri Görünümü: Deri soluk görünür.
İdrar Çıkışı: Normaldir.
Evre 2 Hipovolemi
Kan kaybı: Hasta yaklaşık olarak 1500 ml kadar kan kaybı yaşamıştır.
Kan Basıncı: Kan basıncı Evre 2 hipovolemi de normal seviyelere göre biraz azalmıştır.
Kalp Atışı: Kalp atış hızı dakikada 100 ün üzerine çıkmıştır.
Dakikada Nefes Alma Sayısı: 20’nin üzerine çıkmıştır.
Zihinsel Durum: Hastada huzursuzluk ve hafif kaygı durumu görülebilir.
Deri Görünümü: Derinin solukluğu artmıştır. Bununla birlikte nemli ve soğuktur.
İdrar Çıkışı: İdrar çıkışı normal seviyenin altında olarak saatlik 20 ila 30 ml arasındadır.
Evre 3 Hipovolemi
Kan kaybı: Hasta yaklaşık olarak 2000 ml kadar kan kaybı yaşamıştır.
Kan Basıncı: Sistolik kan basıncı adı verilen kalbin kan pompalaması sırasında ölçülen kan basıncı 100’ ün altında ölçülür.
Kalp Atışı: Kalp atış hızı dakikada 120’ nin üzerine çıkmıştır.
Dakikada Nefes Alma Sayısı: 30’un üzerine çıkmıştır. Buna takipneik solunum denir.
Zihinsel Durum: Hastada ciddi kafa karışıklığı ve bilinç bulanıklığı görülür.
Deri Görünümü: Deri diyaforez adı verilen aşırı terleme şeklinde bir bulgu verir.
İdrar Çıkışı: İdrar çıkışı normal seviyenin altında olarak saatlik 20 ml civarındadır.
Evre 4 Hipovolemi
Kan kaybı: Hasta 2000 ml ve üzeri kan kaybı yaşamıştır. Bu vücut kanının yaklaşık olarak %40 gibi bir değerine eştir.
Kan Basıncı: Sistolik kan basıncı adı verilen kalbin kan pompalaması sırasında ölçülen kan basıncı 70’in altında ölçülür.
Kalp Atışı: Kalp atış hızı dakikada 140’ın üzerine çıkmıştır.
Dakikada Nefes Alma Sayısı: 40’ın üzerine çıkmıştır. Bu duruma ekstrem takipne de denir.
Zihinsel Durum: Hastada ciddi zihinsel problemler görülür. Hastanın bilinci neredeyse kapanmıştır.
Deri Görünümü: Deri aşırı terler ve benek benek bir hal alabilir.
İdrar Çıkışı: İdrar çıkışı ihmal edilebilecek kadar azdır. Bu durumda ‘’idrar çıkışı yok’’ olarak kabul edilir.
Bu evreler hastanın hayati riskinin belirlenmesi için yol gösterici olabilir. Bununla birlikte pratikte pek kullanılmayabilir. Çünkü hipovolemi hangi evrede olursa olsun tedavi edilmelidir. Tedavi rejimi evreye göre biraz değişebilir.
Hipovolemi Tedavisi
Hipovolemi tedavisinin temel amacı, sıvı veya kan kaybını kontrol etmek ve kan dolaşımını dokulara yeterli maddeleri sağlayacak şekilde yeniden sağlamaktır. Hipovolemi bir yaralanmadan yani travmadan kaynaklandıysa doktorlar genellikle daha fazla yaralanmayı müdahale ederler.
Bu müdahaleler arasında eğer omurgada yaralanma meydana geldiyse omurganın stabilizasyonu, yaralanma bölgesinde sabitleyici atel kullanımı, hava yolunun açık tutulması, eğer güvenliyse bacaklarınızın yükseltilmesi ve devam eden kan kaybının mümkün olduğunca azaltılması vardır. Bu müdahaleler hastaların kan kaybını engellemeye ve hipovoleminin artmasına engel olmaya yönelik olarak yapılmaktadır.
Bazı durumlarda, travmaya bağlı hipovolemiyi tedavi etmek için acil cerrahi işlemler de gerekebilir. Bu bir atardamarın kesilmesi gibi bir durumu içerebilir.
Kan hacmini ve dolaşımını eski haline getirmek için bazı takviyeler yapılması gerekebilir.
Hipovoleminin altında yatan neden tespit edilip tedavi edildikten sonra hipovolemiye sebep olan durumun ortadan kalksa bile kan hacminin ve dolaşımının yeniden sağlanması gerekir.
Bir elektrolit (mineral kombinasyonu) solüsyon hafif hipovoleminin (özellikle ishal veya kusmanın neden olduğu) tedavisinde yeterli olabilirse de intravenöz sıvılar (damar yoluyla verilen sıvı takviyesi) ve kan ürünleri daha şiddetli hipovolemi için tercih edilen tedavi araçlarıdır.
Şiddetli hipovolemilerde kan hacmini ve dolaşımı eski haline getirmek için kullanılan yaygın tedaviler aşağıdakiler gibi olabilir:
Kan plazma transfüzyonu: Aşırı miktarda kan kaybetmiş ve hipovolemiye girmiş hastalarda kan nakli ihtiyacı duyulur. Kan plazması kanın içerisinde bulunan su, hormonlar, kan proteinleri, elektrolitler ve az miktarda oksijenle birlikte karbondioksitin de bulunduğu bölümüdür. Uygun bir vericiden alınan kanın plazma kısmı ayrıştırılıp hipovolemideki hastaya transfer edilebilir. Bu işlem kan plazma transfüzyonu denir.
Kriyopresipitat Transfüzyonu: Bir vericiden alınan kan plazmasının önce dondurulup daha sonra eritildikten sonra kalan katı çözeltinin hastaya verilmesi işlemine denir. Bu yöntem ile ciddi kanama problemi olan kişilerde pıhtılaşmayı sağlayan proteinlerin takviyesi yapılır.
İntravenöz kolloidler: Dekstranlar (bir şeker çeşidi), proteinler veya nişastalar olarak bilinen karmaşık şekerleri içeren solüsyonlar hastalara damar yoluyla verilir. Bu genellikle şiddetli hipovolemideki hastalarda uygulanır.
İntravenöz Kristaloidler: Hastaların damar yolunda gerekli olan mineralleri alması durumudur.
Trombosit Transfüzyonu: Kanın pıhtılaşmasında görev alan trombosit adı verilen kan hücreleri kişide olması gerekenden az olabilir. Bu azlık bir travma sonrası kanamada hastaların
Kırmızı Kan Hücresi Transfüzyonu: Aşırı kan kaybı yaşayan kişilerde oksijeni dokulara taşıyacak kan hücresi yeterince olmayabilir. Bu sebeple eritrosit adı verilen kırmızı kan hücreleri kan grubu uygun bir vericiden alınabilir.
Vazopressörler (kan basıncını yükselten norepinefrin, epinefrin, dopamin ve vazopressin gibi ilaçlar): İleri hipovolemideki hastalarda kan basıncının düşmesini önlemek amacıyla yapılabilir. Kan basıncı aşırı düştüğü durumlarda kanın dokulara sağlıklı bir şekilde gönderilmesi mümkün değildir.
Hipovolemi Tedavi Edilmezse
Tedavi edilmeyen hipovoleminin komplikasyonları ciddi olabilir, hatta bazı durumlarda yaşamı tehdit edebilir. Yaşlılar komplikasyonlara yakalanma riski en yüksek olan gruptur ancak hipovolemi her yaşta risk oluşturur.
Hipovoleminin tedavi edilmediği takdirde evresine göre meydana gelebilecek komplikasyonları (bir hastalığa bağlı olarak görülen yan etki) aşağıdaki gibi olabilir:
Hafif bilinç bulanıklığı: kişilerde beynin kan akımının sekteye uğramasına bağlı olarak hafif bilinç bulanıklığı görülebilir. Kişi genellikle bu durumu hipovoleminin hafif olduğu durumlarda yaşar.
Nekroz: Ölü dokuların çıkarılmasını veya ampütasyon (hasarlı veya ölmüş dokuyu vücuttan ayırma işlemine verilen ad) yapılmasını gerektirebilecek doku kangren nekrozu meydana gelebilir. Nekroz bir dokunun fizyolojik olarak beslenememesi veya enfeksiyon sonucunda ölmesine verilen addır. Yani nekroz geri dönüşsüz hücre ölümüdür. Hücrenin parçalanması da bilinir.
Hipovolemide yeterli oksijeni ve besini alamayan hücreler parçalanır ve nekroz meydana gelir. Bunun sonucunda da nekroz meydana gelen dokunun çıkarılması gerekir. Bu bir ayak ise nekrozun ilerlememesi için doktorun uygun gördüğü yerden ampütasyon yapılır.
Organ yetmezliği: Hipovolemide görülen yetersiz kanlanmanın sonucu olarak böbrekler kendilerine gerekli olan maddeleri yeterli miktarda alamazlar. Bunun sonucunda da
Akut böbrek yetmezliği: Hipovolemi durumlarında genellikle prerenal azotemi adı verilen durum meydana gelir. Bu durum uzun süreler boyunca düşük kan basıncına sahip kişilerde meydana gelir. Böbreklere gelen kan akışı azalır. Kanda aşırı miktarda atık ürünler birikir. Buna ek olarak böbreklerin beslenmesi de etkilenir. Bu iki durum akut böbrek hasarı yapar. Böbrek hasarı geri döndürülebilecek seviyeyi geçmeden tedavi şarttır. Aksi takdirde hasta böbrek yetmezliğine gider.
Beyin hasarı: Beyin fonksiyonları için vücudun diğer organları gibi kandan gelen maddelere ciddi ihtiyaç duyar. Oksijen ve enerji gereksinimini sağlayacak glukozu alamayan beyin aynı zamanda biriken atıklarını kan ile uzaklaştıramayınca sıkıntıya girer. Bu sıkıntı beyin hücrelerinin ölümüyle sonuçlanabilir. Bu ölümler kalıcı beyin hasarına yol açabilir.
Kalp krizi (miyokard enfarktüsü): Kalp her dokuya ve kendisine kan gönderip yaşamın devamını sağlayan önemli bir organdır. Bu organ ileri evredeki hipovolemi sebebiyle vücuda ve kendisine kan gönderme konusunda problem yaşayabilir. Bunun sebebi azalmış kan hacmine bağlı olarak görülen düşük kan basıncı olabilir. Kalp yeteri kadar beslenemediğinde oksijensiz kalıp krize girebilir.
Şok: Yaklaşık olarak kan hacminin %20’si kaybolduğunda vücut bu duruma bir tepki göstererek şok durumuna girer. Bu durum aslında hipovolemik şok olarak da bilinmektedir. Hipovolemik şok meydana geldiğinde deri ciddi derece soğuk ve nemlidir. Buna ek olarak kişinin bilinci genellikle kaybolmuştur. Hastalarda şok derhal düzeltilmediği takdirde kalıcı ciddi organ yetmezlikleri ve fonksiyon bozuklukları görülebilir.
Bilinçsizlik ve koma: Genellikle hipovolemik şokla birlikte hastaların organlarında yetmezlikler başladığında koma hali meydana gelebilir. Tıpta koma uzun süre bir bilinçsizlik halini tanımlamak için kullanılır. Bu uzun süre yaklaşık olarak 6 saattir. Hastalarda koma sırasında uyku veya uyanıklık durumu yoktur. Bununla birlikte hasta herhangi bir eylem başlatabilme yeteneğini de kaybetmiştir.
Hastalar tamamen kapalı bir bilinç ile yaşaması için gerekli fonksiyonları yerine getirebilecek yeteneğini de kaybetmiştir. Koma sürecinin nasıl ilerleyeceği hastadan hastaya göre değişebilir.
Ölüm: Yeterli kan alamayan dokularda meydana gelen işlev bozuklukları sonucunda ölüm görülebilir. Hipovolemi en basit bilinç bulanıklığından ölüme kadar gidebilen bir tıbbi durumdur. Bu sebeple hastaya yaklaşım son derece önemlidir.
Hipovolemiye Ne İyi Gelir?
Aşağıdaki davranışlar ve yöntemler hipovolemiye bağlı olarak görülen belirti ve şikayetlerin azaltılmasına yardımcı olabilir.
Bu davranışlar ve yöntemler:
- Kusma ve ishale bağlı olarak hafif hipovolemide olan kişiler için bazı besin ve içeceklerin yardımı olabilir.
- Hindistan cevizi suyunun hipovolemi meydana gelen kişilerde iyi bir elektrolit kaynağı olduğu düşünülmektedir.
- Hafif hipovolemi görülen kişilerde gün içerisinde bol su içmek oldukça işe yarayabilecek basit bir yöntem olarak değerlendirilebilir.
Hipovolemiye Ne İyi Gelmez?
Aşağıdaki davranışlar ve yöntemler hipovolemiye bağlı olarak görülen belirti ve şikayetlerin artmasına sebebiyet verebilir.
Bu davranışlar ve yöntemler:
- Diüretik ilaçları kullanmaya devam etmek hipovolemi geliştirmiş kişiler için oldukça tehlikeli bir durumdur. Bazı yaşlı hastaların günlük olarak rahatsızlıkları sebebiyle diüretik kullanması gerekebilir. Bu hastalarda hipovolemi meydana geldiği takdirde bu ilaçların kullanımının devam etmesi zaten hipovolemiye gidiş mantığı ile çalışan bu ilaçların hastanın daha da şiddetli kan hacmi kaybı yaşamasına sebebiyet verir.
- Şiddetli ishal sonrası hafif veya orta hipovolemi geçirmiş kişilerde acı yiyecekler tüketmek riskli olabilir. Acı gıdalar tüketen kişilerin ishal şikayetleri artabilir.
- Ağır yağ içeren kızartma tarzı yiyeceklerin tüketilmesi durumunda kişiler sorun yaşayabilir. Kızartmanın içerisinde bulunan katı ve sıvı bazı yağların hali hazırda bozulmuş sindirim sisteminde sindirilmesi açısından problemler yaşanabilir ve hastanın hipovolemiye gidiş belirtileri artabilir.
Hipovolemi İlaçları
Hipovolemide kullanılan ilaçlar genellikle hastaların kan basıncını kontrol etmeye yönelik olarak verilir.
Bu ilaçlar:
Vazopressörler: Tüm vücuttaki damarların gevşemesini sağlayarak vazodilatasyon adı verilen etkiyi yapar. Bu etki vazopressörlerin sistemik vazodilatasyon etkisi olarak bilinmektedir. Sistemik vazodilatasyon sonucu tüm vücut damarları gevşediği için kanın damar çeperine yaptığı basınç azalır. Bu da kan basıncının düşmesine engel olur. Hipovolemide olan kişinin kan basıncının düşmemesi organlarına ve dokuları gereken besin maddelerinin ulaşmasına yardımcı olur.
Bu ilaçlar:
- Dobutamin
- Dopamin
- Epinefrin
- İnamrinon
- Milrinon
- Norepinefrin
- Fenilefrin
- Vazopressin
Hamilelerde Hipovolemi
Hamilelikte hipovolemi sık olmasa da görülebilen bir tıbbi durumdur. Hipovolemiye hamilelikte gidişin bazı sebepleri vardır. Bu sebepler arasında herhangi bir travma sonrasında meydana gelen kanamalar, termal yanıklar, yetersiz sıvı alımı, şiddetli kusma ve ishal, plasenta adı verilen bebeğin eşi olarak bilinen dokunun bozuklukları ve ektopik gebelik dışı bazı anormal bebek pozisyonlarının sonucu bulanabilir.
Yukarıdaki sebepler vücuttaki sıvı ve kan hacmini azaltarak dokulara ve özellikle de bebeğe giden kan akımını etkileyebilir. Bu sebeple annede ve bebekte kalıcı sorunlar meydana gelmeden önce tedavi edilmesi gereklidir.
Hipovoleminin şiddetine göre gebelerde tedavi planlamaları bebeği de düşünerek farklı yönetilebilir. Bu farklı yönetime rağmen eğer kanama varsa her zaman ilk müdahale kanamayı durdurmaktır. Kanama devam ettiği takdirde hipovolemi şiddetlenir. Kanamanın durdurulduğu durumlarda agresif sıvı tedavileri düşünülebilir. Bununla birlikte gebelik haftasına da bağlı olarak annenin karnının dışarıdan daha güvensiz olduğu düşünülerse bebeğin erkenden anne karnından çıkarılması da düşünülebilir.
Çocuklarda ve Bebeklerde Hipovolemi
Çocuklarda, bebeklerde veya yetişkinlerde şok başlığı adı altında bazı çeşitler bulunur. Çocuklarda ve bebeklerde en sık görülen şok çeşidi ise hipovolemi olarak bilinir. Bunun sebebi ise şiddetli ishal ve kusmalardır. Herhangi bir bakteriyel, viral ve mantar enfeksiyonu sonucunda şiddetli kusma ve ishal geliştikten sonra hipovolemi durumu çocuklarda ve bebeklerde sıklıkla gelişen bir tablodur.
Bebeklerde ve çocuklarda kusma ve ishalle başlayan hipovolemi tablosu tedavi edilmediği durumlarda ileri evrelere geçebilir. Bununla birlikte bebekler ve çocukların hipovolemiyi kompanse (vücudun aldığı önlemlerle olumsuz durumu telafi etmesi) etme yetenekleri yetişkinlere göre daha iyidir.
Yetişkinler yaklaşık olarak yüzde %20 kan hacmini kaybettiğinde ciddi hipovolemiye girerler. Çocuklarda ve bebeklerde bu genellikle %30 olarak bilinir. Bu %30’luk kayıp meydana gelmeden derhal sıvının yerine koyması gereklidir. Eğer %30 hacim kayıpları meydana gelirse kalıcı ciddi organ yetmezlikleri, koma ve hatta ölüm meydana gelebilir.
Hipovolemi için Hangi Doktora Gidilir?
Kişiler genellikle hipovoleminin ilk evresinde fazla bir belirti ve şikayete sahip olmazlar. Buna karşın hipovoleminin şiddeti biraz ilerledikten sonra ciddi durumlar kendini gösterebilir. Bununla birlikte hipovolemik şoka giren hastanın derhal en yakın sağlık kuruluşuna bir yakını tarafından başvurulması veya ulaştırılması gerekir.
Aşağıda hipovolemiye bağlı olarak görülen ciddi belirti ve şikayetler bildirilmiştir. Yazılan belirti ve şikayetlere sahip olan kişilerin en yakın tıbbi yardımı alması için bir acil uzmanı doktor ile görüşmesi gerekir. Bununla birlikte eğer kişinin ulaşma imkanı varsa direkt olarak bir iç hastalıkları uzmanı ile de görüşmesi uygundur. Genellikle acil uzmanı doktor ilk teşhisi ve tedaviyi yaptıktan sonra hastayı bir iç hastalıkları uzmanına sevk eder.
Bu belirti ve şikayetler:
- Bilinen bir böbrek veya kalp hastalığı olan kişilerin son günlerde kollarında, bacaklarında veya ayaklarında artan ödem şikayetleri varsa hipovolemi geliştirme ihtimalleri yüksektir. Bu sebeple durum ilerlemeden kontrol edilmesi gerekilir. Genellikle bu durum için hali hazırda bulunan hastalığını takip eden iç hastalıkları uzmanına gitmek gerekir.
- Gebeliği devam eden kişilerde şiddetli karın veya kasık ağrıları, bilinç bulanıklığı ve omuzlara vuran ağrı gibi anormal belirtiler meydana geldiğinde kişilerin bazı gebelik durumlarının kontrolü için bir kadın doğum hastalıkları uzmanına gitmesi gerekir. Kadın doğum uzmanı gerek görürse bir iç hastalıkları uzmanı ile sizi görüştürebilir.
- Şiddetli kusma ve inatçı ishal görülen kişilerde bu şikayetler üç günden uzun sürüyorsa hipovolemi geliştirme riski yüksektir. Bu kişilerin de değerlendirilmesi gerekir.
- Bilinç bulanıklığı, odaklanamama, baş dönmesi, bulanık görme ve aşırı terleme gibi şikayetleri olan kişilerin de hipovolemi ve diğer sağlık problemleri ile alakalı olarak değerlendirilmesi gerekir.