Boyun Kanseri
Mukozal ve mukozal olmayan kanserler olarak ikiye ayrılan boyun kanserinin tedavisi durumuna göre değişmekte olup, hastalığın gidişatına göre uygun tedavi yapılır.
Boyun Kanseri Nedir?
Baş ve boyun kanserleri, erken tespit edildiğinde tanısı rahatlıkla konulabilen ve tedavi edilebilen kanserlerdir. Baş boyun kanserleri genellikle erken dönemlerde hastalık belirtilerini gösterir. Hastalık erken belirti verdiği için, doktora erken başvuru tedavinin seyrini belirleyecektir.
Baş boyun kanserleri oldukça geniş bir yelpazede değerlendirilir. Sadeleştirilecek olursa, mukozal ve mukozal olmayan kanserler olarak iki ana başlıkta incelenebilir.
Mukozal Kanserler: Bütün vücut kanserlerinin yaklaşık %10’unu oluşturan mukozal kanserler, genel olarak en sık görülen 6. kanser grubudur. Baş boyun kanserlerinin %90’ını oluşturmaktadır. %95 oranında ise yassı hücreli kanser formu görülmektedir.
Genellikle 50 – 60’lı yaşlar civarında görülen mukozal kanserlerin görülme sıklığı özellikle Batı ülkelerinde artmıştır. Bunun sebebi olarak HPV adı verilen virüs suçlanmaktadır. HPV virüsü genellikle cinsel yolla bulaşan bir virüstür. Çeşitli formları bulunan bu virüs, ellerde basit bir siğil yapabilmekle beraber, cinsel organlarda da kansere dönüşebilecek siğillere neden olabilir.
Mukozal kanserler genellikle çevresindeki organlara metastaz yapma eğilimindedir. Metastaz, bir kanserin bulunduğu bölgeden başka bir organa giderek orda çoğalması durumudur. Mukozal kanserler çevresindeki dokulardan en fazla lenf bezlerine metastaz yapmaktadır. Akciğer, kemik, karaciğer ve beyin gibi uzak organlara yapılan metastaz bu kanser türünde oldukça nadirdir.
Mukozal kanserler genellikle 5 alt başlık altında incelenir:
- Larinks Kanseri: Larinks veya gırtlak, 3 önemli bölgeden oluşmaktadır. Supraglottis, glottis ve subglottis olarak üçe ayrılan bu bölgede oluşabilecek kanserler, ses kalitesinde bozulma, konuşmada zorluk, hava yolunun açıklığının sağlanması gibi sorunlara neden olabilmektedir.
- Ağız Boşluğu Kanseri: Dilin ön 2/3’ lük kısmı, dudaklar, ağız tabanı, sert damak ve yanaklar bu bölgede yer alır.
- Orofarinks Kanseri: Dil kökü, yumuşak damak ve bademcikler bu bölgede yer almaktadır.
- Hipofarinks Kanseri: Post krikoid bölge, piriform sinüsler ve yemek borusu başı bölgede yer almaktadır.
- Nazofarinks Kanseri
Mukozal Olmayan Kanserler:
- Tiroid Kanseri: Tiroid kanserleri oldukça sık karşılaşılan kanserlerden biridir. Baş boyun kanserlerinden farklı bir başlıkta incelen bu kanser türünde en önemli risk faktörü baş ve boyuna alınmış radyasyon öyküsüdür. En sık karşılaşılan tipi papiller kanserdir ve oldukça iyi huyludur.
- Tükrük bezi kanseri: Tükrük bezi kanserlerinin %80’ i parotis bezinde bulunmaktadır. Parotis bezinde bulunan bu kanserlerin sadece %20’ si kötü huyludur. Bir diğer tükürük bezi olan submandibular bezde kanser görülme ihtimali oldukça düşük olmasına rağmen, burada görülen tümörlerin yarısı kötü huylu karakterdedir.
- Kıkırdak ile ilgili kanserler
- Lenfoma
Boyun Kanserlerinin Belirtileri
Boyun kanserleri geniş bir alanda değerlendirilmektedir. Bu alanda çeşitli organların bulunmasından dolayı, kanserin başlangıç yerine göre belirtiler farklılıklar göstermektedir.
En sık görülen belirtiler:
- Baş veya boyunun herhangi bir bölgesinde sürekli büyüyen bir şişlik görülmesi. Bu şişlikler genellikle ağrısızdırlar. Ağrılı şişlikler genellik enfeksiyon lehine değerlendirilmektedir.
- Ağız iç taraflarında, dudak bölgesinde veya dil etrafında sürekli çıkan ve iyileşmeyen yaraların olması da boyun kanserinden şüphelendirir.
- Yemek esnasında veya spontan yutma işleminde boğazda ağrı görülebilmektedir. Bu belirti basit bir boğaz enfeksiyonu olabileceği gibi çeşitli kanserlerde de görülebilmektedir.
- Ses kalitesinde sonradan oluşan bozukluk, sesin sürekli kısıklığı veya seste normal olmayan değişimler.
- Nefes alıp verirken fazla efor sarf etmek, nefes almada güçlük.
- Kulak ağrısının sürekli olmasına ek kulakta çınlama veya işitmede zorluk olması durumu da boyun kanserinin habercisi olabilmektedir.
Belirtilerin büyük bir kısmının basit bir enfeksiyonda da görülebileceği, hatta daha sık görüldüğü unutulmamalıdır. Bu belirtilerin kanser olup olmadığını anlamak için doktorun ayrıntılı muayenesi yeterli olacaktır.
Boyun Kanseri Nedenleri
Boyun kanserleri mukozal ve mukozal olmayan kanserler olarak ikiye ayrılmaktadır. Çeşitli faktörler, boyun kanseri gelişimine sebep olabilir. Bu faktörlerden en önemlilerinden biri sigara veya tütün kullanımıdır. Bazı ülkelerde tütün çiğnemek gibi durumlar oldukça sıktır. Bu durum da kanser gelişimine sebep olmaktadır.
Boyun kanserinin diğer nedenleri:
- Alkol kullanımı
- HPV enfeksiyonu, cinsel yolla bulaşan bir virüstür. Genellikle siğilden sorumlu virüs olarak bilinen bu virüs, orofarinks kanserinin gelişiminde oldukça önemli bir rolü vardır.
- Ağız hijyeninin bozuk olması
- Baş boyuna radyasyon özellikle tiroid kanseri olmakla beraber diğer baş boyun kanserlerinin gelişmesine zemin hazırlamaktadır.
- EBV enfeksiyonu
- Genetik yatkınlık
Boyun Kanseri Teşhisi
Baş boyun kanserlerinin teşhis edilmesinde çeşitli yöntemler kullanılmaktadır. Ayrıntılı fizik muayeneden sonra, tanıya yönelik birbirinden farklı yöntemler kullanılmaktadır. En sık kullanılan yöntem ise kitleden örnek alınması işlemidir.
İİAB (İnce İğneli Aspirasyon Biyopsisi): Kanser şüphesi olan bölgeden patolojik gözlem için parça alınır. Bu işlem özellikle tiroid kanserlerinde sıkça kullanılmaktadır. Deneyimli radyolog tarafından anestezi altında dokuya girilir. Dokuya girilirken ultrasondan faydalanılır. Alınan doku örnekleri, patolojiye gönderilmek üzere özel lamlara bırakılır.
Bazı durumlarda yeterli sonuç alınamayabilir. Bu durumlarda biyopsi tekrarı yapılabilmekle beraber daha kalın bir iğne yardımıyla biyopsi alınabilir. Daha kalın iğneli biyopsi işlemine “Tru-cut Biyopsi” adı verilmektedir. Bu biyopsi tipinde şah damarı zedelenme riski söz konusudur. Bu yüzden deneyimli radyologlar tarafından yapılması gerekmektedir.
Ultrason: Özellikle biyopsi alınan bölgeyi bulmak için kullanılır. Aynı zamanda tiroid kanserlerinde başvurulan ilk yöntemdir. Şüpheli lezyon varlığında biyopsiye yönlendirir.
Bilgisayarlı Tomografi / MR: Her iki yöntem de tanı anında çok fazla kullanılmamaktadır. Opere olan hastalarda takipte kullanılabilmektedir. Bilgisayarlı tomografi kemik oluşumlarını iyi gösterir fakat ciddi radyasyon tehlikesi bulunmaktadır. MR ise yumuşak dokuların gösterilmesinde tomografiye göre daha üstün özelliklere sahiptir. Herhangi bir radyasyon maruziyetine neden olmamaktadır.
Boyun Kanseri Tedavisi
Baş boyun kanserinin tedavisi hastanın içinde bulunduğu duruma göre değişmektedir. Tedavi yönteminin belirlenmesinde, hastalığın evresi, hastanın yaşı ve hastanın ek problemlerinin olup olmaması oldukça önemlidir. Aynı zamanda tedavi sonrası rehabilitasyon programları da genellikle uygulanmaktadır. Genellikle cerrahi tedavi ve cerrahi tedaviye ek olarak kemoterapi veya radyoterapi uygulanmaktadır.
Erken evre kanserlerde genellikle cerrahi veya radyoterapi kullanılırken, ileri evre kanserlerde ise cerrahiye ek radyoterapi ve kemoterapi kullanılabilmektedir. Cerrahi tedavi olarak lezyonun etrafında güvenli bir sınır bırakılarak ilgili bölgenin çıkarımı yapılabilmektedir.
Kemoterapide genellikle standart ilaçlar kullanılır:
Cisplatin: DNA yapısı üzerine etki eden kemoterapi ilaçlarından bir tanesidir. Çeşitli kanserlerde kullanılabilmektedir. Özellikle akciğer kanserlerinin bir kısmında, meme, mesane ve baş – boyun kanserlerinde kullanılabilir. Bu kanserlerinde tedavisinde intravenöz yol olarak bilinen, damar yolundan verilerek kullanılır.
Bulantı kusma yapma etkisi en fazla olan kanser ilacıdır. Aynı zamanda böbreklere zarar verici etkisi de bulunmaktadır. İşitme kaybı, çınlama gibi ek yan etkileri de olabilir.
5-Florourasil: DNA yapısındaki primidinler üzerinden etki göstererek meme, karaciğer, kolon, mide, pankreas ve baş boyun kanserlerinde kullanılır. Mukozal yüzeylerde enfeksiyona neden olabileceği gibi, kalp damarlarında sıkışıklık yaratabilmektedir. Bu ilacı kullanmadan önce “dihidropirimidin dehidrogenaz” enzimine bakılması gerekmektedir.
Cetuximab: Hedefe yönelik kullanılan ilaçlar grubundadır. Epidermal Büyüme Faktörüne bağlanarak etki gösteren bu ilaç, kolon kanseri, akciğer kanseri ve baş boyun kanserlerinde kullanılabilmektedir.
Radyoterapi: Baş boyun kanserleri göreceli olarak radyoterapiye dirençlidir. Diğer tedavi yöntemiyle beraber uygulanan bu yöntemde en sık fotonlar kullanılır. Yüzeyel dokuların tedavisinde ise elektronlar daha sık kullanılmaktadır.
Boyun Kanseri Tedavi Edilmezse
Boyun kanserlerinin tedavi edilmesi gerekmektedir. Erken evrede yakalanması mümkün olan bu kanserlerin tedavi edilmemesi durumunda bası semptomları nedeniyle nefes almada zorlanma, ses kalitesinde bozulma gibi belirtiler verebilerek yaşam kalitesini düşürmektedir. Yaşam kalitesini düşürdüğü gibi hastanın ileri evrelere ilerleme riski daha da artmaktadır. İleri evrelere giden baş boyun kanserlerinde yaşam ihtimali azalmaktadır.
Boyun Kanserine Ne İyi Gelir?
Boyun kanserinin tedavisi cerrahi ve cerrahiye ek olarak kemoterapi veya radyoterapidir. Bu yüzden boyun kanserinde en önemli korunma yöntemi, risk faktörlerinden uzak kalmaktır. Bu yüzden tütün ve tütün ürünleri kullanıyorsanız derhal bırakmanız gerekmektedir. Aynı zamanda alkolden de uzak durmak gerekmektedir. Baş ve boyun bölgesine radyasyon alabileceğiniz durumlardan olabildiğince kaçınmalısınız. Özellikle hastanelerde tomografi gibi yüksek radyasyonlu görüntüleme yöntemlerinin tercih edilmesi, ne yazık ki uzun vadede kanser riskini arttırmaktadır. Ayrıca ağız hijyeninin iyi tutulması gerekmektedir. Düzenli olarak dişleri fırçalamak gerekmektedir.
Boyun Kanserine Ne İyi Gelmez?
Boyun kanseri gelişmesinde en önemli faktörlerden biri de cinsel yolla bulaşan HPV enfeksiyonudur. Sık partner değiştirenlerde veya korunmasız ilişkiye girenlerde bu virüse yakalanma ihtimali daha yüksektir. Bu yüzden partnerinize dikkat etmeniz gerekmektedir. Dikkat edilmediği takdirde istenmeyen sonuçlara yol açabilmektedir.
Boyun Kanseri İlaçları
Boyun kanseri tedavisinde kemoterapatikler kullanılmaktadır. Kemoterapatikler hedefe yönelik ilaçlar ve standart kemoterapatikler olmak üzere ikiye ayrılabilir. Boyun kanserlerinin tedavisinde kemoterapinin tek başına yeri yoktur. Genellikle cerrahiye ek olarak yapılmaktadır.
Hedefe Yönelik İlaçlar:
- Cetuximab
Standart Kemoterapatikler:
- Cisplatin: Bulantı ve kusma yapıcı etkisi oldukça fazladır. Aynı zamanda böbreğe toksik olan bu ilaç, akut tübüler nekroz adı verilen böbrek hastalığına neden olabilmektedir. Böbreğe toksik olan bu etkisinin önlenmesi için bol sıvı alımına ek olarak furosemid ve amifositin kullanılır. Albumin ile alındığında böbreğe olan toksik etkisi daha da artmaktadır.
- 5 – Florourasil: Pirimidin metabolizmasını bozan ilaç grubundadır. Mitoz döngüsündeki S fazına etki gösterir. Timidilat sentez enzimini geri dönüşümsüz olarak inaktif hale getirir. İlaç etkinliğinin arttırılması için “lökoverin” adı verilen bir ilaç tedaviye eklenebilir.
- Paklitaksel: Paklitaksel, Dosetaksel ve Cabazitaksel hemen hemen benzer etkilere sahip ilaçlar grubudur. Mitozun M fazına etki ederler. Bulantı kusma, nötrofil sayısında azalma, nöron yapısında bozulma ve hipersensitivite durumlarına yol açabilmektedir.
- Dosetaksel
- Cabazitaksel
Boyun Kanseri Ameliyatı
Boyun kanserlerinde genellikle ilk tercih olarak cerrahi tedavi işlemi uygulanmaktadır. Cerrahi tedavi yapılırken lezyonun etrafından da fazladan doku kesilebilmektedir. Aynı zamanda boyun diseksiyonları yapılmaktadır. Hastalığın evresine, hastanın yaşına ve birtakım başka parametrelere göre ameliyat seçimi doktor tarafından belirlenir.
Profilaktik Boyun Diseksiyonu: Herhangi bir lenf nodu metastazı saptanmamış kanserlerde uygulanan yöntemdir.
Terapatik Boyun Diseksiyonu: Herhangi bir lenf nodu metastazı saptanmış kanserlerde uygulanan yöntemdir.
Kapsamlı Boyun Diseksiyonu: Boyundaki 1, 2, 3, 4 ve 5. Bölgeler çıkartılır. Bu bölgelerin çıkarımına ek olarak 11. Sinir, İnternal juguler damar ve SCM kası çıkartılır.
Hamilelikte Boyun Kanseri
Gebelik döneminde görülen kanserlerde, gebeliğin dönemi önem arz etmektedir. Klinikte özellikle tiroid kanserlerine daha sık rastlanmaktadır. Uygun gebelik haftasında ise cerrahi tedavi uygulanabilmektedir. Eğer ki gebeliğin son dönemlerinde ise bu tedavi doğum sonrasına göre ertelenebilmektedir. Kemoterapatik ilaç kullanımı ise gebelikte tercih edilmez.
Çocuklarda Boyun Kanseri
Çocukluk çağı boyun kitleleri genellikle enfeksiyon veya doğuştan gelen bir anomali olarak değerlendirilir. Çocukluk çağında boyun kanserleri oldukça nadirdir. Juvenil Nazofaringeal Angiofibrom çocukluk döneminde görülme olasılığı olan boyun kanserlerinden bir tanesidir. Genellikle 8 – 15 yaş arası erkeklerde görülmektedir. Ergenlik bitimiyle bu iyi huylu tümörün gerilemesi beklenmektedir. Tek taraflı burun kanaması ve tıkanıklığı ile kendini belli eden bu hastalıkta biyopsi yapılmaz, cerrahi şekilde tedavi edilebilmektedir.
Bebeklerde Boyun Kanseri
Bebeklerde boyun tümörü oldukça nadirdir. Bebeklerdeki boyun kitleleri daha çok doğuştan var olan bir probleme işaret eder. Özellikle annenin gebelik döneminde radyasyon maruziyeti, sigara içimi, alkol kullanımı veya kullanmaması gereken ilaçları kullanması bebeklik döneminde kanser gelişimine neden olabilmektedir. Bu yüzden gebelik ve laktasyon döneminde annenin beslenmesi ve yaşam tarzı bebeğin ileriki yaşamı için oldukça önemlidir.
Boyun Kanseri için Hangi Doktora Gidilir?
Boyun kanserinin çeşitli belirtileri bulunmaktadır. Özellikle geçmeyen boğaz ağrısı, boyunda sürekli bir şekilde büyüyen ağrısız kitleler olduğunda, ses kalitesinde ani bozulmalar veya kısıklık hissettiğinizde Kulak Burun Boğaz uzmanına görününüz.