Pıhtı Atması
Pıhtı atması, akışkan olan kanın aşırı pıhtılaşması olup medikal ve cerrahi yöntemler ile tedavi edilmektedir.
Pıhtı Atması Nedir?
Pıhtı atması, damar içerisinde akışkan olan kanın aşırı pıhtılaşması durumudur.
Kanama gibi olaylarda kan kaybını durdurmak amacıyla trombositler kanama yerine intikal eder, birtakım fizyolojik reaksiyonlarla pıhtılaşma olayı gerçekleşir ve kanama odağı bir tıkaç görevi gören pıhtı ile kapatılır.
Fizyolojik olarak vücutta koruma amaçlı gerçekleşen bu pıhtılaşma olayı, kanama odağı/yaralanma gibi kan kaybının olduğu stres durumları dışında da gerçekleşir.
Damar içerisinde aniden oluşan pıhtı kan akımı ile ileride girebildiği damarlara kadar ilerler. Oluşan pıhtı çapı küçük olan damarlara ulaştığı zaman büyüklüğünden dolayı daha fazla ilerleyemez ve tıkanıklığa neden olur.
Tıkanmaya neden olan pıhtının önündeki dokulara kan dolaşımı engellendiği için bu dokularda bir süre sonra oksijen ve enerji desteği sağlanamadığından fonksiyon kayıpları başlar.
Tıkanan damarın ait olduğu dokuya göre belirtiler ve şikayetler değişkenlik gösterir, farklı dokularda risk oranları değişir. Pıhtı atması için risk grubu yaşlar 60-65 yaş grubu hastalardır.
Gebelik, diyabet, hipertansiyon, kalıtsal hastalıklar genç yaşta görülen pıhtı atmasının nedenleri arasındadır.
Derin ven trombozu yani derin damarlardaki toplardamarda oluşan tıkaç genellikle bacaklarda büyük damarlardaki kan pıhtısından kaynaklanır.
Derin ven trombozları sıklıkla bacaklarda oluşsa da son yıllarda kalıcı damar içi kateterler, kalp pilleri, kalp içi defibrilatörler nedeniyle üst vücut kısmında da tromboz oluşumu artmıştır.
Derin venlerde oluşan tromboz kan akımı ile akciğerlere ulaşır ve akciğer damarlarında tıkanıklığa neden olur. Akciğere pıhtı atması nedeniyle sık ve kesik kesik nefes alma, göğüs ağrısı, öksürük, kanlı öksürük görülür. Akciğer enfarktüsüne gidebilir.
Akciğere ulaşan pıhtı parçaları, ilerleyici sağ kalp yetmezliğine neden olduğu için ölümcüldür. Akciğerlere ulaşmayan pıhtı parçası ise genellikle bacaklarda veya üst vücut bölgesinde oluşmuşsa kollarda küçük damarlarda tıkanıklığa neden olur.
Bacak ve kollarda oluşan bu tıkanıklık, şişme, cilt renginde koyulaşma, kasık hassasiyeti, tıkanıklığın önündeki vücut kısımlarında kan akımının durma noktasına gelmesiyle solgunluk ve soğuklukla birlikte düşük tansiyon görülür.
Kalpte kateter, protez kapakçık varlığında kalp damarlarında pıhtı oluşma riski artar. Hipertansiyon, kolesterol hastalarında da bu risk yüksektir.
Kalpte veya boyun damarlarında oluşan pıhtı kan akımı ile sıklıkla beyne ulaşır. Pıhtı parçasının büyüklüğüne göre beyin damarları içerisinde bir yere kadar ilerleyen pıhtı damarın daralması nedeniyle bir yerde kalır ve tıkaç oluşturur.
Tıkacın ilerisine kan dolaşımı engellendiği için oksijen ve enerji desteği sağlanamaz. Beynin etkilenen bölümüne göre belirtiler değişkenlik gösterir.
Görme kaybı, duyu kaybı, konuşma bozukluğu, hareket edememe gibi kısmi felç ve felç durumları ortaya çıkar. Beyne pıhtı atması geç kalındığı takdirde ölümcüldür.
Kalpte oluşan pıhtı koparak kan dolaşımı ile böbreklere ulaşabilir. Böbrek kan akımını bozan kan pıhtısı, böbreklere kan akışını engelleyerek ileri evrelerde böbrek yetmezliğine neden olur.
Bel ağrısı, kanlı idrar, az idrara çıkma, yüksek tansiyon gibi şikayetlere neden olan böbreğe pıhtı atması olayı böbreğin fizyolojik işlevi olan su ve tuz dengesini düzenleme görevini yerine getiremez.
Vücutta ödem meydana gelir, yüksek tansiyon görülür, kalp yetmezliğine gidebilir. ayrıca kalp yetmezliği ve vücuttaki yaygın ödem akciğerlerde ödeme neden olur.
Kalpte veya büyük damarlarda meydana gelen kan pıhtısının kan akımı ile göz damarlarına ulaşmasıyla gözü besleyen damarlarda tıkanıklık oluşur.
Hassas bir organ olan gözün enerji ve oksijen desteği alamamasından dolayı bulanık görme, çift görme, kısmi görme kaybı ve körlük görülebilir. Kolesterol ve hipertansiyon ciddi risk faktörlerindendir.
Damarlarda oluşan pıhtının karaciğere atmasıyla bu bölgede tıkanıklık oluşturduğu için bağırsaklardan dönen kan engellenir, bağırsak gangreni denilen, bağırsaklarda kanın göllenmesi durumu ortaya çıkar.
Aynı zamanda bu bölgede basınç artışı ve kan dolaşımının engellenmesi ile mide kanaması görülür. Dalak şişmesi eşlik edebilir.
Karaciğere pıhtı atması, siroz hastalarında, karaciğer ve pankreas kanseri hastalarında daha sık rastlanır.
Pıhtı Atması Belirtileri Nelerdir?
Kan damarlarında akımını sürdüren kanın patolojik olarak normal olmayan şekilde pıhtılaşması ve bu parçanın akımla birlikte damar içerisinde sürüklenmesi olayı meydana geldiği dokuya göre değişik belirtilerle kendini gösterir.
Diyabet, hipertansiyon, kanseri, kemik iliği hastalıkları, sigara içimi, yüksek kolesterol düzeyleri ve gebelik bu durum için risk faktörüdür.
Ayrıca kalp içerisine uygulanan kalıcı kateterler, protez kapaklar, kalp içi defibrilatörler pıhtı atması için risk oluşturur.
Bacaktaki derin venlerde ve kalp damarlarında sık görülen kan pıhtısı genellikle beyin, akciğerler, göz, böbreklere ulaşarak dokuların işlevlerini aksatır.
Bacaklarda oluşan pıhtı bazen bacaktaki damarlarda kalabilir ve pıhtının ilerisinde solgunluk, soğukluk, düşük nabız gibi belirtiler gösterir.
Pıhtının geliştiği kısmın gerisinde kan ilerleyemediği için göllenir, şişkinliğe neden olur ve cildin kırmızı renk almasıyla kendini belli eder.
Göz damarlarında tıkanıklık yaratan kan pıhtısı görme kayıplarına, bulanık görmeye neden olur. Akciğerlere ulaşan pıhtı sık ve kısa nefes alma, düşük tansiyon, öksürük, göğüs ağrısı gibi belirtiler ortaya çıkarır.
Beyne ulaşan pıhtı, tıkanıklık yarattığı beyin bölümü ile ilgili şikayetler ortaya çıkarır; görme kaybı, duyu kaybı, konuşamama, felç gibi farklı beyin bölgelerinin kontrol ettiği anormal durumlar görülür.
Karaciğer venlerinde görülen pıhtı karaciğer damarlarını tıkar ve bağırsaklardan karaciğere gelen kan engellenir. Bağırsaklarda kan göllenir ve bağırsak gangreni denilen durum ortaya çıkar.
Mide kanaması ve dalak büyümesi gibi şikayetlere de sebebiyet verir.
Beyin damarlarının tıkanmasıyla;
- Kol ve bacaklarda hareket güçlüğü
- Görme kayıpları
- Duyu kayıpları
- Bilinç bulanıklığı/konuşma bozukluğu
- Felç
Akciğer damarlarının tıkanmasıyla;
- Göğüs ağrısı
- Solgunluk/solukluk
- Yüksek tansiyon
- Sık ve kısa nefesler
- Boyun damarlarında gözle görülen hareketlilik
- Öksürük/kanlı öksürük
Bacaktaki derin damarların tıkanmasıyla;
- Tıkanıklık olan bölgenin aşağı kısmında solgunluk/soğukluk/nabız alamama
- Baldır hassasiyeti
- Cilt renginin kırmızıya dönmesi
- Uylukta belirgin şişme
- Kasık hassasiyeti
Böbreğe gelen damarların tıkanmasıyla;
- Bel ağrısı
- İdrara çıkma sıklığının azalması
- Kanlı idrar
- Bulantı/kusma
- Yüksek tansiyon
- Böbrek yetmezliği
- Vücutta yaygın ödem
- İlerleyen dönemlerde kalp yetmezliği ve akciğer ödemi
Karaciğere gelen damarların tıkanmasıyla;
- Şiddetli karın ağrısı
- Bulantı/Kusma
- Mide kanaması
- Karında sıvı birikimi
- Dalak büyümesi
Göze gelen damarların tıkanmasıyla;
- Bulanık görme
- Çift görme
- Görme kısıtlığı
- Körlük
Pıhtı Atması Nedenleri Nelerdir?
Damar içerisinde akmakta olan kanın anormal bir şekilde damar duvarına yapışıp pıhtılaşması ve bu pıhtının koparak kan dolaşımı ile çeşitli dokulara ilerleyerek tıkaç oluşumuna neden olması son derece riskli ve hayati önem taşıyan bir olaydır.
Anormal şekilde ortaya çıkan bu durumun oluşmasına neden olan pek çok risk faktörü vardır. Yüksek kolesterole sahip kişiler, diyabet, obezite, kronik sigara kullanımı damar duvarında yapısal bozukluğa neden olarak pıhtı oluşumuna geçit veren risk faktörleridir.
Uzun süren seyahatler nedeniyle hareketsiz kalma kanın vücudun alt kısımlarında göllenmesine ve pıhtılaşmasına yol açar.
Oral kullanılan doğum kontrol hapları, menopoz sonrası hormon replasman tedavisi gibi ilaç kullanımları pıhtı oluşumuna neden olan risk faktörlerindendir.
Kanser ve antifosfolipid antikor sendromu pıhtılaşmaya neden olan medikal durumlar arasındadır. Karaciğer sirozu, karaciğer kanseri, pankreas kanseri karaciğerde damar içi pıhtı oluşumu için risk taşır.
Cerrahi girişimler, fiziksel travmalar, yaralanmalar pıhtılaşmayı tetikleyen faktörlerdir ve pıhtının koparak kan dolaşımı ile diğer dokulara ulaşma riski vardır.
Gebelik ise, anne için pıhtı atma açısından bir risk oluşturduğu için pıhtılaşmaya yatkın kişiler, gebelik süresince bu olayı önleyici destek tedavisi alırlar.
Kalp içerisinde bulunan protez kapaklar, kateterler, kanın bu yabancı cisimlere tutunmasına olan yatkınlık ve bu yatkınlık sonucu pıhtılaşmaya neden olduğu için kalp içi araçlar pıhtı oluşumu için ciddi risk faktörlerindendir.
Faktör V Leiden genindeki mutasyon trombofili denilen kalıtsal bir hastalığa yol açar. Bu mutasyonu taşıyan trombofili hastalarının kanı pıhtılaşmaya 8 kat daha fazla yatkındır ve hayat boyu risk taşır.
Pıhtı oluşum basamağında rol alan Protrombin III’ün mutasyonu sonucu da pıhtılaşmaya yatkınlık görülür. Ailede 40 yaşın altında akciğer embolisi, inme gibi hikayesi olan hastalarda mutasyon varlığı düşünülür.
Trombofili hastalığına sahip kişiler ve protrombin III mutasyonuna sahip kişiler yaşam boyu tedavi almaz, fakat yaşam boyu takip edilmelidirler.
50 yaşın altında görülen pıhtı atması trombofili hastalığını düşündürür. Pıhtılaşmayı regüle eden Protein C ve Protein S eksikliği olan hastalar, pıhtılaşmaya yatkındırlar.
- Sigara kullanımı
- Obezite/diyabet
- Kalp hastalıkları
- Protez kalp kapakları, kalp pilleri
- Cerrahi/travma
- Yaralanma
- Uzun süren hareketsizlik
- Gebelik
- Doğum kontrol hapları ve menopoz sonrası hormon tedavisi
- Kanser
- Kalıtsal hastalıklar
- Trombofili hastalığı/Faktör V Leiden mutasyonu
- Pıhtılaşma olayında yer alan moleküllerin eksikliği
- Siroz/karaciğer hastalıkları
- Antifosfolipid antikor sendromu
Pıhtı Atması Teşhisi
Pıhtı, kan damarında anormal bir şekilde oluştuktan sonra, vardığı ve tıkanmaya neden olduğu dokuya göre farklı şikayetlere neden olur.
Hasta bu şikayetleri ortaya çıktığı an derhal kalp damar cerrahisine veya daha ciddi şikayetlerde acil servise başvurmalıdır.
Pıhtı atmasını tanısını koymak için çeşitli metotlar uygulanır ve geç kalınmadan hasta tedavi altına alınır.
- Hastanın Öyküsü: Hastanın şikayetleri dinlenir. Bu şikayetler arasında pıhtının bulunduğu organa dair belirtiler aranır. Duyu kaybı, kısmi felç, felç, konuşma bozukluğu gibi nörolojik bulgular beyinde; öksürük, göğüs ağrısı, yüksek tansiyon, sık ve kesik nefesler akciğerde; görme şikayetleri gözde; bacakta şişlik, ödem, kızarıklık, nabızsızlık bacakta; bel ağrısı, kanlı idrar, ödem, böbrek yetmezliğinin eşlik ettiği şikayetler böbrekte tıkanıklık yaratan bir kan pıhtısından şüphelendirir.
- Fizik Muayene: Hastanın şikayetlerine göre hasta incelenir. Kalp ve akciğerleri dinlenir, nefes alış verişine dikkat edilir. Vücutta oluşan ödem, renk değişikliği, şişkinlik, solgunluk, soğukluk, nabızsızlık, düşük tansiyon varlığına bakılır. Görme fonksiyonları kontrol edilir. Nörolojik muayenesi yapılır.
- Göğüs Röntgeni: Akciğerde pıhtı varlığını saptamak amacıyla yapılır.
- BT: Akciğerde ve karaciğerde pıhtı varlığı araştırılır. Ayrıca bu yöntem ile beyin görüntüleme de mümkündür. Beyne atmış pıhtı tespit edilebilir.
- Venöz Ultrasonografi: vücuttaki damarların içeriği görüntülenir. Pıhtı varlığı araştırılır.
- MRI: Beyinde oluşabilecek pıhtıların görüntülenmesinde yardımcı bir tetkiktir. Karaciğerde olabilecek pıhtı şüphesi için de bu yöntem ile karaciğer görüntülenir.
Pıhtı Atması Tedavisi
Anormal kan pıhtısı oluşumuyla kan dolaşımının kesilmesine ve ciddi sonuçlara neden olan pıhtı atması, erken teşhis ile kolayca tedavi edilir.
Geç kalınmış durumlarda tıkanıklığın bulunduğu dokuda oksijensizliğin devam etmesi, geri döndürülemeyecek sonuçlara götürebilir.
- Medikal Tedavi: Oluşan pıhtı, pıhtı eritici veya kan sulandırıcı olarak bilinen antikoagülan ilaçlar ile yok edilir. Bunun için heparin, varfarin, fondaparinux, dabigatran, edoxaban, apixaban gibi antikoagülan ilaçların oral veya hem oral hem damar içi uygulanması ile pıhtı, birkaç gün içerisinde ortadan kalkarak kan akımının düzelmesini sağlar. Bu ilaçların yan etkileri kanamadır. Bu nedenle doktor kontrolünde, verilen dozu aşmayacak şekilde belirtilen süre zarfında kullanılmalıdır.
- Cerrahi Girişim: İlaç tedavisi ile eritilemeyen pıhtıların hasta için riski her geçen gün arttığından dolayı cerrahi girişim ile alınmalıdır. Tedavinin ardından birden fazla tekrarlayan pıhtı atmaları görülen hastalarda veya kan sulandırıcı ilaçların kullanılamadığı/risk oluşturduğu hastalarda damar içi filtreler takılır.
Pıhtı Atması Ameliyatı
Embolektomi Ameliyatı
Kan damarında oluşan pıhtı damar tıkanıklığına yol açarak, dokuların kanlanmasını bozar. Damardaki mevcut pıhtıyı çözerek kan dolaşımını tekrar sağlamanın ilk ve en basit yolu medikal tedavidir.
Medikal tedavi ile pıhtı çözülmeye, eritilmeye çalışır. Fakat bazı hastalar medikal tedaviye yanıtsız kalır veya hasta medikal tedaviye uygun değildir, risk taşıyabilir.
Bu hastalarda pıhtıyı uzaklaştırmanın yolu embolektomi ameliyatıdır. Tıkanan damardaki pıhtının uzaklaştırılması için yapılacak embolektomi ameliyatına başlamadan önce genel veya lokal anestezi yapılır.
Pıhtının tıkaç görevi görerek tıkanmaya neden olduğu damarın rahatlıkla görülebileceği bir alan üzerine kesi yapılır ve damar tespit edilir. Tespit edilen damarda kan akımı durdurulur.
Ucunda şişirilebilir bir balona sahip kateter, balon şişirilmeden, damara kesi yapılarak içeri gönderilir. Tahmin edilen pıhtının bulunduğu konum geçilince kateterin ucundaki balon şişirilir.
Şişen balon pıhtı kümesinin ilerisinde kalır, kateterin geri çekilmesi ile pıhtı balon ile birlikte gelir. Pıhtının büyüklüğüne ve sayısına göre bu işlem birkaç kez tekrarlanır.
Damar bu şekilde tamamen temizlendikten sonra kateter uzaklaştırılır, damara yapılan kesi onarılır, damara ulaşmak için atılan kesiye dikiş atılarak kapatılır.
Ameliyat, sorunsuz giderse yaklaşık 1 saat gibi bir sürede sonlanır. Ameliyat sonrası komplikasyon oluşabileceği için hastanede bir süre takip gerekir.
Embolektomi ameliyatının komplikasyonları:
- Anestezi için kullanılan ilaçlara alerjik reaksiyonlar gelişebilir. Yan etkiler görülebilir.
- Düşük de olsa inme ve ölüm riski vardır.
- Akciğerin küçük kısımları kapanabileceği için enfeksiyon riski vardır.
- Ameliyat bölgesinde yara enfeksiyonu gelişebilir.
- Ameliyat bölgesinde kanama gelişebilir.
- Kateter ile damar duvarı hasar görebilir, bu da başka sorunlara yol açar.
- Kalbin zorlanması ile kalp krizi geçirme riski vardır.
- Ameliyat sonrası antikoagülan ilaç kullanımına rağmen yeni bir pıhtı oluşabilir ve tekrar ameliyat gerekebilir.
- Ameliyat esnasında kan dolaşımı sağlanamaz ise organ veya uzuv kaybı gelişme riski vardır.
- Ameliyat sonrası, sinir hasarına bağlı olarak uzuvlarda şişme ve sertlik meydana gelebilir. Sertlik çok şiddetli olduğu takdirde ikinci bir ameliyat gerekebilir. Sigara kullanımı, obezite, hipertansiyon, kronik akciğer hastalıkları var ise bu komplikasyonun oluşma riski daha fazladır.
- Pıhtı oluşumunu önlemek için antikoagülan kullanımı mevcut ise, kanama gibi yan etkiler görülebilir. Sıklıkla mide- bağırsak kanaması şeklinde görülür.
Embolektomi ameliyatından önce dikkat edilmesi gereken noktalar:
- Ameliyatın olacağı akşamdan itibaren bir şey yenilip içilmemeli.
- Doktorun verdiği ilaçlar dışında başka hiçbir ilaç kullanılmamalı, hastanın düzenli olarak kullandığı ilaçlar var ise ara vermelidir.
- Sigara kullanımına son verilmelidir. Sigaranın içerisinde bulunan 50 farklı kimyasal kalp damarlarını daraltır, tıkanıklığa ve damar sertliğine neden olur, balgam oluşumunu ve nefes darlığını tetikler. Kalp hızını arttırarak kalbin daha çok çalışmasına neden olur. ameliyat sonrası gelişen komplikasyon riskini arttırır.
Pıhtı Atması Tedavi Edilmezse
Kan damarlarında oluşan pıhtı, kan akımının etkisiyle vücutta dolaşır. Çapı dar bir damara ulaştığı zaman bu damarı bir tıkaç gibi kapatır ve kan akımını engeller.
Tıkacın önündeki dokular kan akımının engellenmesi ile oksijenlenemezler ve bu dokularda kan akımı olmadığı için solgunluk, soğukluk, nabızsızlık görülür.
Oksijensizliğe bir süre tolerans gösterebilen dokular, kan akımı yeniden sağlanmadığı takdirde geri döndürülemeyen durumlara girerler. Hayati organlarda meydana gelen tıkanıklığın yarattığı dolaşım bozukluğu organın ölümüne dolayısıyla kişinin ölümüne yol açar.
Tedaviye geç kalınmış kişilerde ise tedavi edilerek kan dolaşımı tekrar sağlansa bile kalıcı hasarlar oluşabilir. Beyinde meydana gelen tıkanıklık tedavisinde geç kalındığı takdirde kalıcı felç, kalıcı görme bozukluğu, kalıcı konuşma bozukluğu gibi çeşitli beyin fonksiyonlarının bozulduğu/düzeltilemediği durumlar görülür.
Tedavi edilmeyen durumlarda ise oksijensizlik, kendini şiddetli bir şekilde ortaya çıkararak doku kaybına neden olur. doku kaybı beyin, akciğer gibi hayati organlarda gerçekleşirse ölüm olayı görülür.
Karaciğer, böbrek gibi dokuların işlevsizliğine vücut, beyin ve akciğerlere göre daha uzun süre dayanabilir. Fakat bu dokularda oluşan pıhtının da tedavi edilmesi benzer şekilde doku kayıplarının ardından ölümlere yol açar.
Çocuklarda Pıhtı Atması
Çocuklarda pıhtı atması durumu nadir görülmekle birlikte altta yatan çok ciddi nedenleri mevcuttur. Pıhtı atma durumu gerçekleşmiş bir durumda, kalıtsal hastalık, kanser, kalp hastalığı, kalp yetmezliği, böbrek hastalıkları, böbrek yetmezliği gibi nedenler araştırılmalıdır.
Çocukta herhangi bir nedenden dolayı takılı olan protez kapak, geçirilen cerrahi operasyonlar, yaralanmalar, fiziksel travmalar ve çocuğun ağız yoluyla beslenemediği için sürekli damar içi besin desteğinin sağlanması, pıhtı oluşumu için risk faktörleridir.
Ailesinde pıhtı oluşumu, felç, inme gibi hastalıkların sık rastlandığı çocuklar takip edilmeli, yatkınlık olacak çocuklarda önlem amaçlı doktor kararı ile tedavi verilmelidir.
Ailesel trombofili hastalığına neden olan Faktör V Leiden mutasyonu, Protrombin III mutasyonu varlığı çocukta pıhtı oluşumu için risk yaratacağından dolayı takip edilmelidir.
Pıhtılaşmayı düzenleyen moleküllerde eksiklik de pıhtı oluşumuna neden olur. Genellikle Protein C ve Protein S moleküllerinin eksikliğine rastlanır ve bu proteinler, normal düzeylerin altında olduğu için pıhtılaşmanın kontrolü bozulur.
Çocuklarda diyabet hastalığı ve obezite pıhtılaşma için risk faktörüdür. Ayrıca anormal pıhtılaşmanın görüldüğü çocuklarda kanser taraması da yapılmalıdır.
Pıhtı oluşumu ve damar tıkanıklığı görülen çocuklarda tanı yöntemleri yetişkinlerde olduğu gibidir ve tedavide kullanılan ilaçlar, çocuk gelişimi için risk oluşturmadığı için çocuklarda kullanılabilir.
Gebelerde Pıhtı Atması
Gebeliğin ilerleyen dönemlerinde bebeğin büyümesi ile rahim çevresindeki damarla baskı artar. Bu baskı rahim çevresindeki damarları daraltır ve vücudun alt kısımlarından gelen kanın dönüşünü bir miktar engeller.
Alt kısımlardan yani bacaklardan kalbe dönen kanın akımı azaldığı için, bacaklarda geriye doğru bir birikme/göllenme oluşur. biriken/göllenen kan pıhtı oluşturmaya meyillidir ve oluşan pıhtı bacaktaki damarları tıkar.
Bacaklarda şişlik, renk değişikliği, baldır/ayak kısımlarında solgunluk, soğukluk, nabız alınamaması, yukarı kısımlarda belirgin bir şişme ve kızarıklık ile kendini belli eder.
İlerleyen dönemlerde bu pıhtı akciğere ulaşabilir ve sık-kesik nefes alma, göğüs ağrısı, yüksek tansiyon, boyun venlerinde dolgunluk ve belirgin atış görülür.
Tanı için uygulanan bazı metotlar radyasyon içerse de bu tolere edilebilir bir değerdir ve geç kalınmadan tanı koyma işlemine girişilmelidir. tedavi için kullanılan kan sulandırıcıların birkaçı dışındakiler gebelerde kullanılabilir.
Varfarin, bebek gelişimi açısından risk taşıdığı için gebelerde kullanılmaz. Sıklıkla kullanılan ilaç heparindir. Güvenlidir. Damar içi veya cilt altına uygulanır. Yan etkisi kanama olduğu için doğum esnasında meydana gelen kan kaybını arttırmamak adına heparin kullanımı doğumdan bir süre bırakılmalıdır.
Faktör V Leiden mutasyonuna sahip trombofili hastalarında kan anormal şekilde pıhtılaşmaya yatkındır. Gebelerde bu oran gebe olmayan hastalara göre 7 kat daha fazladır.
Gebe kalan veya gebelik planlayan kadınların bu hastalığı kadın doğum uzmanı ile görüşmesi, bildirmesi gerekmektedir. Trombofili hastalığına sahip gebe kadınlar, gebelik süresince kan hastalıkları uzmanı ve kadın doğum uzmanı tarafından yakın takip altına alınmalılardır.
Pıhtı Atması için Hangi Doktora Gidilir?
Pıhtı atması, patolojik bir durumdur ve meydana geldiği dokuya göre farklı şikayetler ortaya çıkarır.
Oluşan pıhtı, damarları tıkayarak ilerideki dokunun beslenmesine engel olur, oksijen iletimini bozar. İnsan vücudu enerji için oksijeni kullanır ve oksijen yokluğunda dokular bozulur, bir süre sonra geri döndürülemeyecek şekilde fonksiyonlarını kaybeder.
Beyin ve akciğer gibi hayati öneme sahip dokulara atan pıhtılar, hemen müdahale edilmesi gereken durumlardandır, geç kalındığı takdirde ölümcüldürler.
Hasta belirtileri fark etmeye başladığı an Kalp ve Damar Hastalığı uzmanına başvurmalı, beyin ve akciğer gibi hayati risk taşıyan organlar için şüphelenilen durumlarda ertelemeden ve ertesi günü beklemeden Acil Servise başvurmalıdır.
Pıhtı atması ile İlgili Sıkça Sorulan Sorular
Pıhtı Atması Nasıl Önlenir?
Pıhtı atması için risk oluşturan faktörlerden uzak durulmalıdır. Sigara kullanımına son verilmeli, obezite ile mücadele edilmeli, dengeli ve sağlıklı beslenmenin yanında spor yaparak vücut yağ oranı düşürülmelidir.
Ailede bilinen emboli, pıhtı öyküsü var ise doktor takibi yapılmalıdır. Hipertansiyon hastaları, tansiyonu kontrol altında tutmalı, tansiyonu yükseltecek nedenlerden uzak durmalıdır. Uzun süren seyehatler, pıhtı oluşumunu 2 kat arttırdığı için seyahat esnasında kısa molalar verilerek hareket sağlanmalı, bu mümkün değilse oturur pozisyonda hareket sağlanmalıdır.
Pıhtı Atması Ölümcül Müdür?
Kan damarlarında meydana gelen pıhtı damar içerisinde tıkaç oluşturarak kan akımını engeller ve ilerideki dokuların kanlanmasını bozar. Kan ile taşınan oksijen ve besin maddeleri dokulara ulaşamadığı zaman dokularda fonksiyon kaybı görülmeye başlar. Tıkanan damarın büyüklüğüne ve damarın yer aldığı organa göre riskler değişmektedir. Beyinde meydana gelen damar tıkanıklığı, başlangıçta tıkalı bölgenin işlevini yerine getirememesi ile ortaya çıkar.
Oksijensizliğe hassas olan beyin dokusu bir süre sonra ölür. Beyne atan pıhtının tedavisinde geç kalınmaması bu açıdan önemlidir. Akciğere atan pıhtı solunum fonksiyonlarının bozulmasına yol açar ve tedavi edilmediği takdirde sağ kalp yetmezliğine neden olarak ölümcül boyutlara ulaşır. Pıhtı, oluştuğu veya oluşup ardından en son ulaştığı organa göre çeşitli riskler barındırır. Beyin ve akciğer dokularındaki pıhtılar ölümcüldür. Diğer dokulardaki pıhtılar başlangıçta ölümcül olmasa da tedavi edilmediği takdirde ölümcül boyutlara ulaşır. Bu nedenle geç kalınmaması, en yakın sağlık kuruluşuna başvurulması ve erken müdahale edilmesi önemlidir.