Hiperpigmentasyon
Hiperpigmentasyon, belirli bir cilt bölgesinin normal cilt rengine göre daha koyu olmasıdır. Güneşten uzak durmak ve kremler ile kontrol altına alınabilir.
Hiperpigmentasyon Nedir?
Hiperpigmentasyon, belirli bir cilt bölgesinin normal cilt rengine göre daha koyu olmasıdır. Hiperpigmentasyon kelime anlamı ile ‘fazla leke’ anlamına gelir. Bu cilt problemi, cilt renginden sorumlu olan melanin adlı pigmentin (deri rengi) aşırı artması nedeniyle cilt yüzeyinde düzensiz ve koyu renk lekelerinin oluşması ile karakterizedir.
Hiperpigmentasyon, toplumda yaygın bir şekilde görülen bir cilt sorunudur. Her cilt tipinden insanı etkilemektedir. Cildin bazı kısımlarında fazladan pigment üretimi ile oluşan renk değişimleri genellikle endişe verici bir durum değildir; ancak nadir durumlarda başka bir tıbbi hastalığın işareti olabilir.
Hiperpigmentasyon ciddi bir cilt sorununu işaret eden bir durumdan ziyade daha koyu görünen cildi tanımlamaya yardımcı bir terimdir. Görülme şekilleri şunlardır:
• Küçük yamalar veya lekeler şeklinde
• Vücutta geniş alanları kaplar şekilde
• Bazı vakalarda tüm vücutta etkili olan bir koyulaşma şeklinde.
Hiperpigmentasyonun birkaç alt tipi bulunmaktadır. En yaygın olanları ise şunlardır:
Güneş lekeleri: ‘Karaciğer lekeleri’ veya ‘Güneş lentijinleri’ olarak da bilinen güneş lekeleri toplumda çok yaygın bir şekilde görülmektedir. Uzun süre güneşe maruz kalma neticesinde ortaya çıkmaktadır. Genellikle el, yüz, göğüs ve boyun bölgesi gibi güneş ışığı ile direk temas halindeki bölgelerde görülür.
İnflamatuar sonrası (postinflamatuar) Hiperpigmentasyon (PIH): Bu lekeler, ciltte meydana gelen yaralanma veya inflamasyona (iltihaplanma) bağlı olarak gelişir.
Özellikle bu tipin en yaygın nedenleri; akne, egzama ve alerjik reaksiyonlardır.
Melazma: Melazmanın hormonal değişikliklerden etkilendiği ve en çok hamilelik döneminde yaşandığı bilinmektedir. Yüzde oluşan bu lekeler, gebelik döneminde “hamilelik maskesi” olarak isimlendirilir. Düzensiz, kahverengi ve simetrik olan lekeler, vücudun her yerinde etkili olsada en sık karın ve yüz bölgesinde etkili olmaktadır.
Hiperpigmentasyon Belirtileri
Hiperpigmentasyon, deride meydana gelen koyu lekeler ile karakterizedir. Koyu lekeler boyut olarak değişebilir ve vücudun herhangi bir yerinde gelişebilir. Deri üzerinde sınırları belirgin bir şekilde ayrılan ve genelde açık veya koyu kahverengi düzensiz yamalar şeklinde karakterize olmaktadır.
Vücutta en sık yüz, boyun ve göğüs daha az olarak da kol bölgesi gibi direk güneş ışınları ile temas halinde olan kısımlarda görülür. Yüz bölgesinde alın, üst dudak, yanak, çene ve burun tutulumu sıktır.
Bazen ciltteki koyu lekeler bir gecede ortaya çıkabilir. Bir gün önce cilt, sağlıklı görünürken ertesi gün ise yüz veya el bölgesinde lekeler ortaya çıkabilir. Ciltteki değişiklikler çoğu insanda kademeli olarak gelişme gösterebilir. Bazı kişilerde güneşte geçirilen süre vücutta leke oluşma süresini hızlandırabilir. Güneş, melanin üretimini artırabilecek bir tetikleme yapabilir.
Hiperpigmentasyon yaşayan kişilerde şu belirtiler gelişir
• Yüz bölgesinde geniş alanları kaplayabilen kahverengi lekeler (hamilelik maskesi)
• Sadece yanak bölgesinde görülen lekeler
• Alın bölgesinde gelişen simetrik lekeler
• Düzensiz, keskin ve sınırlı lekeler
• Boyun, göğüs veya sırtta yaygın koyu lekeler
• El veya kollarda yama şeklinde deriden hafif kabarık lekeler
Hiperpigmentasyon Nedenleri
Hiperpigmentasyon birçok faktöre bağlı olarak ortaya çıkabilir. Genellikle yaşam tarzı veya tıbbi nedenlerin etkisi ile melanin üretiminin artmasından kaynaklanmaktadır. Bazı psikolojik hastalıkların hiperpigmentasyon gelişiminde etkili olduğunu gösteren araştırmalar güncelliğini korumaktadır.
Hiperpigmentasyonun en yaygın nedenleri şunlardır:
İlaç kullanımı: Özellikle bazı ilaç grupları hiperpigmentasyon gelişimini tetikleyebilir. Bu ilaçları kullanmak zorunda olan kişilerde gelişebilecek cilt lekelerini önlemek veya bunlardan kaçınmak zor olmaktadır. Hiperpigmentasyona neden olabilecek ilaçlar arasında ; antimalaryal, kemoterapi ve antiepileptik ilaç grupları ile antidepresan ve antibiyotikler bulunmaktadır. Bu ilaçların kullanımı ardında cilt üzerinde hiperpigmentasyon olarak nitelendirilen cilt lekeleri gelişebilir.
Güneşe maruz kalma: Güneş lekeleri, güneş ışınlarına maruz kalmanın neden olduğu bir hiperpigmentasyon türüdür. Güneşe uzun süre maruz kalma nedeniyle vücut kendini korumak için daha fazla melanin üretebilir. Artan melanin seviyeleri genel olarak güneş yanığı gibi etkileri önleyebilir; ancak daha sonra cilt hasarına ve güneş lekelerine neden olabilir.
Cilt inflamasyonu (iltihaplanma): Deride gelişen iltihabi hastalıklardan sonra deride koyu lekeler gelişebilir. Akne, egzama, sistemik lupus eritematozus (kelebek hastalığı) ve ciltte oluşan yaralanmalar nedeniyle ciltle lekeler görülebilir. Daha koyu ten rengi olan kişilerde oluşma riski fazladır.
Melazma: Melazma, bir tür hiperpigmentasyondur ve bu durumu tetikleyen durumlar halen gizemini korumaktadır. Melazmanın en çok kadınlarda görülmesi üzerine yapılan araştırmalar bu durumun temelinde hormonal değişimlerin olduğunu tespit etmiştir. Özellikle östrojen ve progesteron hormonu, hamilelik döneminde aşırı melanin üretimini uyarması nedeniyle melazma gelişebilmektedir.
Hastalıklar: Özellikle addison ve hemokromatozis hastalığı yaşayan kişilerde ciddi hiperpigmentasyon şikayetleri görülebilir. Sıklıkla dudak, kol ve dirsek bölgesinde renk değişikliği yaşanabilir.
Ayrıca stres, depresyon ve anksiyete (kaygı bozukluğu) gibi psikolojik nedenlerinde hiperpigmentasyon oluşumunu tetiklediği düşünülmektedir.
Hiperpigmentasyon Teşhisi
Cilt lekelerinin teşhisinde hasta öyküsü ve fiziksel muayene çok önemlidir. Hastanın daha önceden geçirmiş olduğu cilt hastalıklarının tespiti yapılır. Özellikle akne, egzama ve iltihabi cilt hastalıkları deride iz bırakarak iyileşmektedir. Ayrıca yaşlılık lekelerini diğer cilt bozukluklarından ayırmak hiperpigmentasyon tanı ve tedavisinde çok önemlidir. Bu ayrımın yapılamaması hem tanıyı hem de tedavi aşamalarını olumsuz yönde etkilemektedir.
Görünen cilt lekelerinin yakından incelenmesi ve cilt üzerinde ne kadar etkili olduğunu tespit edilmesi için “wood ışığı “ eşliğinde muayene yapılır. Bazı hastalardan deri biyopsisi alınarak patolojik inceleme yapılabilir. Biyopsi örneği, lokal anestezi ile güvenli ve kolay bir şekilde alınır.
Hiperpigmentasyon Tedavisi
Hiperpigmentasyon, tehlikeli olmayan cilt problemlerinden birisidir. Ancak kozmetik anlamda verdiği sıkıntı nedeniyle kişiler hızlı bir şekilde bu durumdan kurtulmak ister. Hiperpigmentasyondan kaçınmak veya kötüleşmesini önlemek için alınacak önlemler de önemlidir. Hiperpigmentasyonu önlemek veya daha belirgin hale gelme riskini azaltmak için yapılacak önlemler şunlardır:
Uzun süre güneşe maruz kalmamak: Cildin korunması veya ciltteki koyu bölgelerin daha koyulaşmasını önlemek için güneş koruyucu kremler kullanılmalıdır. Özellikle güneş koruma faktörü (SPF) değeri 30 veya daha yüksek olanlar tercih edilmelidir. Özellikle solante hiperpigmentasyona karşı kullanılan losyonlar arasındadır.
Cildi soymama veya yolmama: Hiperpigmentasyonu önlemek için yaralanma sonrası oluşmuş kabukları veya akne ya da sivilceleri koparmamak önemlidir.
Tıbbi tedavi olarak en çok deri üstünden hızlıca uygulanan kremler kullanılır (topikal tedavi). Özellikle hidrokinon içeren renk açıcı kremler cilt rengini hızlı bir şeklide beyazlatma özelliğine sahiptir. Bu nedenle bu kremlerin uzun dönem kullanılması önerilmemektedir. Uzun dönem kullanım sonrasında ciltte kızarıklık, kaşıntı ve koyulaşma yaşanabilir. Hidrokinon içeren krem ya da kozmetik ürünler doktor veya uzman bir dermatolog tarafından reçete edilmeli ve dozaj miktarı her zaman kontrol edilmelidir.
Ayırca azelaik asit, arbutin ve C vitamini içeren kremlerde hiperpigmentasyon tedavisine eklenmektedir.
Kimyasal soyucu ajanlar: Hastanın cildine uzman bir dermatolog eşliğinde kimyasal solüsyonlar uygulanarak ölü deri hücreleri pul pul dökülür veya soyulur. Dökülmeler neticesinde yeni cilt hücrelerinin oluşumu hızlandırılır. Bu ajanlar lokal ve yüzeysel cilt lekelerinde daha etkili sonuçlar veririler. Ayrıca topikal tedavi ile birlikte uygulandığında tedavide başarı oranı daha fazladır.
Lazer ve ışık tedavileri (Fototerapi): Lazer tedavisinde koyu lekelerin oluşmasında etkili olan melaninin etlisi hafiflrtilmeye çalışılır. Yüksek atımlı ışık sayesinde koyu yoğunluğu olan bölgeler ışığı hızlı bir şekilde emer ve koyu lekeli bölgeler seanslar eşliğinde ortadan kaybolabilir. Yüzeysel yerleşimli cilt lekelerinde lazer tedavisi daha etkilidir. Özellikle geniş veya derin bir alanı etkileyen lekelerde ve postinflamatuar hiperpigmentasyon vakalarında lazer tedavisine yanıt oranı az ve tedavi sonrasında tekrarlama oranı yüksektir.
Hiperpigmentasyon Tedavi Edilmezse
Hiperpigmentasyon vakalarında komplikasyon gelişme riski çok düşüktür. Çok nadir vakalarda ikincil bakteriyel deri enfeksiyonu gelişebilir. Özellikle yanlış tedavi ve eksik cilt bakımı bu durumu hızlandıran etmenlerdir. Deriye derinlemesine etkide bulunmuş melazma ve postinflamatuar hiperpigmentasyon vakalarında tedavide başarı oranı düşük ve ileriki dönemlerde cilt lekelerinin tekrarlama riski yüksektir. Tüm hastalıklarda olduğu gibi hiperpigmentasyon vakalarında da tedavi başarısı iyi kurulmuş hasta hekim iletişimi ile doğru orantılıdır.
Hiperpigmentasyona Ne İyi Gelir?
• Aloe vera bitkisinin kapsül şekilde alınması hamilelik döneminde gelişmiş cilt lekelerini hafiflettiği konusunda destekleyici çalışmalar mevcuttur. Ayrıca aloe vera bitkisinin jel formuda günlük olarak doğrudan cilde uygulanabilir.
• Meyan kökünün içinde bulunan glabridin maddesinin antiinflamatuar (yangı önleyici), antioksidan ve cilt beyazlatma etkisine sahip olduğu bilinmektedirler. Özellikle glabridin içeren kremler cilt lekeleri üzerine uygulanabilir.
• Yeşil çay özlerinin hiperpigmentasyon şikayetlerini hafifletici özelliği vardır. Yeşil çay içersinde bulunan polifenol adlı kimyasallar melanin üretiminde etkili olan tirozin adlı aminoasitin etkisini azaltmaktadır.
• Cilt tipine uygun güneş kremi kullanmak (en az 30 faktör olan güneş koruyucu krem)
• Cildi direk güneş ışınlarından koruyacak şapka, güneş gözlüğü, eldiven veya koruyucu giysiler giymek
• Salisilik asit içeren kozmetik ürünleri ile cilt bakımının yapılması
• Akne oluşumunu engelleyecek nemlendirici kremler kullanmak
• Güneş ışığının en güçlü oldu vakitlerde (10:00-16:00) sokağa çıkmamak
• Doğum kontrol hapları veya hamilelik döneminde oluşabilecek riskler hakkında doktorlardan bilgi almak
Hiperpigmentasyona Ne İyi Gelmez?
• Güneş koruma faktörü (SPF) 30 ve altı olan güneş kremleri kullanmak
• Cildi tahriş edici etken maddeler içeren kozmetik ürünler kullanmak
• Yüz bölgesindeki tüylenmelere karşı lazer epilasyon yerine ağda benzeri ürünler kullanmak
• Güneşle direk temas eden cilt bölgelerini koruyacak kıyafetleri giymemek (şapka, eldiven vb.)
• Güneşin en etkili olduğu 10-16:00 saatleri arasında sokağa çıkmak
• Güneş koruyucu kremlerin kişilerin ihtiyacı olan faktör miktarından az olması
• Doktor kontrolü dışında doğum kontrol hapı kullanılması
• Ciltte oluşmuş yara kabuklarını veya sivilceleri yolmak veya koparmak
• Egzama veya akne gibi cilt problemlerinin gerekli tedavilerden eksik kalması
• B12 vitamini eksikliği yaşayan kişilerin gerekli tanı ve tedavilerden uzak kalması
Hiperpigmentasyon İlaçları
Topikal kremler: Aşırı melanin üretimine bağlı olarak gelişen hiperpigmentasyon vakalarında etkinliği kanıtlanmış topikal ajanlar reçete edilmektedir. Zamanla cilt renginin açılmasına yardımcı olan bu kremler, genel kullanım içersinde günde bir veya iki kez cilt üzerine direk uygulanabilir. Ayrıca topikal tedaviler arasında jel formda da birçok yeni ürünler geliştirilmiştir.
Aşağıda en sık kullanılan topikal ajanlar listelenmiştir:
• Azelaik asit
• Hidrokinon
• Kojik asit
• Retinol (A vitamini)
• Askorbik asit (C vitaminini)
Gebelikte Hiperpigmentasyon
Hamilelik döneminde görülen cilt lekelerine teknik olarak melazma denilsede halk arasında “gebelik maskesi” olarak bilinmektedir. Bu dönemde cilt renginin bölgesel koyulaşması üzerine koyulaşan bölgedeki çil, ben veya göbek çizgisi (linea nigra) daha koyu görünür. Ayrıca göğüs ucu çevresindeki renkli halkalarda da (areola) keskin bir koyuluk yaşanılabilir. Bu dönemde östrojen ve progesteron seviyelerindeki ani bir artış melanin üretimini uyarır ve bunun sonucunda ciltte koyu lekeler belirginleşir.
Hiperpigmentasyon şikayeti tıbbi bir tedavi gerekmeden doğumdan sonra ortadan kaybolabilir. Cilt lekeleri doğumdan sonraki ilk bir yıl içersinde kaybolmaktadır. Çok nadir vakalarda cilt lekeleri kalıcı olarak kalmaktadır. Doğumdan birkaç ay sonra halen cilt lekelerinden şikayetçi olan kadın hastaların uzman dermatolog eşliğinde melazma tedavisi hakkında detaylı bilgi alması faydalıdır.
Bebeklerde Hiperpigmentasyon
Konjenital adrenal hiperplazi (KAH) yakın zamanda ulusal yenidoğan tarama programına eklenmiştir. Kalıtsal olan bu hastalıkta, adrenal bezleri (böbrek üstü) yeterli miktarda aldesteron veya kortizol üretemez ve aşırı androjen salgılar. Özellikle fizik muayene sırasında erkek yenidoğan bebeklerinde KAH hastalığının erken tanısında skrotal hiperpigmentasyon çok önemli bir bulgudur. Skrotal hiperpigmentasyonu olan bebeklerde KAH hastalığı açısından ayrıca kapsamlı bir muayene yapılması gereklidir.
Hiperpigmentasyon için Hangi Doktora Gidilir?
Cilt yüzeyinde çeşitli renk değişikliklerinden şikayetçi olan kişilerin sağlık kuruluşlarının cildiye bölümünden (dermatoloji) randevu alarak cilt hastalıkları uzmanı (dermatolog) tarafından muayene edilmesi gereklidir.
Addison ve hemokromatozis hastaları cilt lekelerine ek olarak aşağıdaki belirtileri yaşadıklarında uzman bir doktor tarafından detaylı muayene edilmesi gereklidir..
• Yorgunluk ve kas ağrısı
• Kilo kaybı
• Baş dönmesi
• Mide bulantısı, kusma ve ishal