Kist
Kistler, küçük katı partikülleri içerebilen, sıvı ile dolu zarsı keselerdir ve derinin altında yerleşenler daha kolay fark edilmektedir. Tedaviler medikal ve cerrahi olarak uygulanabilmektedir.
Kist Nedir?
Kistler, küçük katı partikülleri içerebilen, sıvı ile dolu zarsı keselerdir. Keseler vücudun her yerinde yerleşim gösterebilir, derinin altında yerleşenler daha kolay fark edilmektedir. Pek çok farklı kist tipi bulunmaktayken bunların çoğunluğu iyi huyludur, yani kanserleşmemektedir. Kistler farklı özelliklerine göre sınıflandırılabilir ve bu sınıflandırma, kistlere yaklaşım ve kistlerin tedavisi üzerinde belirleyici olabilir.
- Kistin tipi
- Kistin yerleşimi
- Kistin ağrı ve/ veya rahatsızlığa sebep olma durumu
- Kistin iltihaplanmış ve/ veya enfekte olma durumu
Kist hakkında genel bir kanı elde etmek için, deri altındaki kistlerin fotoğrafları deri hastalıkları uzmanlarına gösterilebilir veya farklı tip kistlerin görüntüleri ile karşılaştırılabilir. Kistin görüntüsü ve yerleşimi, kişinin yakınmalarının da eklenmesi ile ön değerlendirme gerçekleştirilmesi için yeterli olabilir. Ancak şikayetlerin artması, kistin yapısında değişiklikler görülmesi veya kişide kist dışında sağlık sorunları görülmesi halinde sağlık hizmetlerine başvurulması gerekmektedir.
Psödokistler (yalancı kistler), bazı karakteristik özellikler bakımından kistlere benzemektedir, ancak yalancı kistleri çevreleyen zarda epitel dokusu bulunmamaktadır. Epitel doku gerçek kistlerde bulunur. Yalancı kist kesesinin içerisinde de sıvı veya gaz ile birlikte küçük parçalar halinde katı maddeler bulunabilmektedir.
Kist Tipleri Nelerdir?
Kistler
Epidermoid Kist: Epidermoid kistler yavaş büyüyen, küçük ve iyi huylu kistlerdir. Genellikle yüz, baş, boyun, genital bölge ve sırtta yerleşim gösterir. Sebebi, sıklıkla cilt dokusunun altında biriken keratindir. İçi sert; sarı, bronz veya ten rengi şişliktir. İltihaplanması durumunda şişebilir, kızarabilir veya acı verici olabilir.
Yağ Kisti: İçi yağ ile dolu kistlerdir. Epidermoid kistlere göre daha az görülürler. Yağ kistleri genellikle yüz, boyun ve göğüste ortaya çıkar. Yağ bezleri özellikle kıl köklerinde bulunduğu için kıl kökleri yağ kisti gelişimi açısından daha risklidir. Yağ bezlerinin kaza veya cerrahi girişimlerle travma alması üzerine oluşmaktadırlar. Büyük bir yağ kisti, baskı ve ağrı hissine neden olabilmektedir. Yağ kistleri yavaş büyümektedir ve iyi huyludur.
Meme Kisti: Memede, kistlerin de dahil olduğu pek çok yumru iyi huyludur, ancak memede yumruların oluşmasının pek çok farklı sebebi olabilir. Memedeki kitleler için uzmana başvurma kararını vermede, şu özellikler belirleyici olmalıdır:
- Yeni bir kitlenin tespit edilmesi
- Memedeki bir bölümün diğer bölümlerden belirgin şekilde farklı olması veya memenin diğer zamanlardan farklı özellik göstermesi
- Bir kitlenin büyümesi veya özelliklerinin değişmesi
- Meme ucundan, açıklanamayan bir sebeple akıntı gelmesi
- Meme ucunun içeriye dönük olması. Bu durum bazen doğuştan gelen bir özellik olabilir, doğuştan içeriye dönük meme ucunun olması genellikle herhangi bir sağlık sorununa işaret etmemektedir. Ancak zaman içerisinde dışa dönüklüğü azalan ve düzleşen ya da içeri dönen meme ucu, genellikle sağlık sorunlarına işaret etmektedir.
Ganglion Kisti: Ganglion kisti; yuvarlak, jel dolu şişkin bir dokudur. Tendon ve eklemler üzerinde yerleşmektedir. Ganglion kistleri özellikle elde, el ve ayak bileklerinde ve ayakların üzerinde bulunmaktadır. Kadınlarda erkeklere göre daha sık görülür. Sıvı toplanması yaralanma, travma veya aşırı kullanma ve zorlamaya bağlı ortaya çıkabilir, ama sıklıkla sebep bilinmemektedir. Ganglion kistleri, büyük boyutlara ulaşıp dokular üzerinde baskıya sebep olmadıkça zararsız ve ağrıya sebep olmayan, toplumda yaygın görülen kistlerdir.
Pilonidal Kist: Ergenlikten sonra bireylerde yaygın olarak görülen pilonidal kistler, genellikle kalça çatalının üstünde yerleşmiştir. Erkeklerde kadınlara göre daha sık gelişmektedir. Pilonidal kistin bulunduğu deri bölgesinde küçük bir açıklık oluşabilir ve bu açıklık enfekte olmaya yatkındır. Kistin bulunduğu bölgede ağrı, kızarıklık, kötü kokulu akıntı, kistte artan şişkinlik ve bölgeden kıl çıkması enfeksiyonun göstergeleridir.
Yumurtalık Kisti: Yumurtalık kistleri, yumurtalıkların birinde veya her ikisinde bulunan, içi sıvı dolu keselerdir. Genellikle üreme çağında ortaya çıkmaktadırlar. Üreme döngülerinin doğal bir parçası olarak oluşabileceği gibi çeşitli hastalık durumlarında da ortaya çıkabilmektedir. Menopoz sonrası ortaya çıkan yumurtalık kistleri kanser gelişimi açısından risk oluşturur. Yumurtalık kistleri ağrıya sebep olabildiği gibi herhangi bir rahatsızlık yaratmadan da bulunabilir. Kist yırtılır veya yumurtalıkların yer değiştirmesine, karına bağlı oldukları ve kanlanmalarını sağlayan ‘sap’ yapılarının etrafında dönmesine sebep olursa, ciddi rahatsızlıklar ortaya çıkmaktadır.
Baker Kisti (Popliteal Kist): Dizin arkasında şişliğe sebep olan, sıvı dolu kistlerdir. Diz ekleminde artrit (eklem iltihabı) veya eklem hasarı sonrasında Baker kistleri ortaya çıkabilir.
Pilar Kisti: Genellikle kafa derisinin altında gelişen, düzgün, yuvarlak, deriyle aynı renge sahip şişliklerdir. Kanserleşmeleri beklenmez. Kıl köklerindeki protein birikimi pilar kistlerine sebep olur. Pilar kistleri ağrısızdır ve yavaş büyüme gösterir.
Mukoza Kisti: Dudak veya ağız içerisindeki sıvı dolu şişliktir. Ağızda yer alan tükürük bezleri, akışkanlığı az mukus sıvısıyla tıkandığında ortaya çıkar. Mukoza kistleri genellikle travmaları takiben ortaya çıkmaktadır; piercing takılması, dudak ve ağız içinin ısırılması gibi durumlar mukoza kisti gelişimine sebep olabilir. Mukoza kistleri, pembe ya da mavimsi renklerde, yumuşak, sıvı dolu şişliklerdir.
Brankial Yarık Kisti: Brankial yarık kisti, boynun bir ya da her iki tarafında sıvı dolu şişliklerin ortaya çıktığı, gelişimsel bir bozukluktur. Embriyolojik gelişim sırasında boynu ve köprücük kemiklerini oluşturan yapılarda ortaya çıkan gelişme farklılıkları sebebiyle oluşur. Genellikle herhangi bir olumsuz etkisi görülmeyen brankial yarık kistleri, kimi durumlarda deride tahriş yapabilir, çok nadir de olsa kansere sebep olabilir.
Tarlov Kisti (Perinöral Kist): Omurgada sıvı dolu kistlerin gelişmesi durumudur. Başka sebeplerde yapılan görüntülemelerde şans eseri saptanabildiği gibi nadiren bel, kalça veya bacaklarda ağrının sebebi olarak da bulunabilir.
Araknoid Kist: Anne karnındaki gelişim sırasında, beyni çevreleyen zarlardan biri olan araknoid zarın ikiye ayrılması ya da katlanması ile içerisinde sıvı dolu bir kese oluşabilir. Yenidoğanlarda görülmektedir.
Bartholin Kisti: Vajina içerisinde, kızlık zarının önünde yerleşen bartholin bezleri, vajinada kayganlığı sağlayan sıvıyı salgılamaktadır. Bu sıvının salgılanması sırasında, sıvının akışkanlığının azalması sebebiyle bezin kanallarında tıkanıklıklar meydana gelebilir. Bu durumda bartholin bezi şişer ve bartholin kisti oluşur.
Kolloid Kisti: Beyinde gelişen, jel yapısında içeriği olan oluşumlardır.
Dentigeröz Kist: Sürmemiş, gömülü kalmış dişlerin taç kısmı etrafında gelişir.
Dermoid Kist: Vücudun pek çok bölgesinde bulunabilen, içerisinde olgunlaşmış deri, kıl kökü, ter bezi, kıl, yağ, kemik, kıkırdak ve tiroid dokuları taşıyabilen kistlerdir.
Epididimal Kist (Spermatosel): Testislerin kan damarlarında oluşur. Genellikle çocuk sahibi olma şansını etkilemez.
Kist Hidatik: Parazitler sebebiyle, karaciğerde ve akciğerde gelişebilen kistlerdir.
Böbrek Kisti: Çeşitli genetik etkenler farklı özelliklere sahip böbrek kistlerinin ortaya çıkmasında rol oynayabilir. Böbrek kisti görüldüğünde kişide böbrek yetmezliği gelişebilir.
Yalancı Kistler
Follikülit: Kıl köklerinde iltihaplanma durumudur, sıklıkla bulaşıcıdır. Kılların dışa doğru uzaması yerine yanlara veya içe doğru uzaması durumunda sıklıkla follikülit gelişimine rastlanmaktadır. Tıraş veya ağda gibi yollarla kılların alınması kişide follikülit gelişim riskini artırmaktadır. Follikülit, sivilce görünümlü; kırmızı, sarı veya beyaz şişliklerdir. Şişliklerin ortasında kıl görülebilir. Enfekte olan follikülitler iyice kızarabilir ve dokunmakla ağrıya sebep olur.
Şalazyon (Meibomian Kisti): Alt veya üst göz kapağında yerleşen, küçük, genellikle ağrısız şişliklerdir. Bir çeşit yağ bezi olan meibomian bezlerin tıkanmasıyla meydana gelir. Enfekte olması halinde; kızarık, şiş ve ağrılı olabilir.
Kistik Akne: Aknelerin en ağır tipidir, yumrular cildin derininde yerleşim göstermektedir. Hormonal değişiklikler, bakteriler, yağlanma, gözenekleri tıkayan kuru cilt hücreleri kistik akne gelişimine sebep olabilen unsurlardır. Genellikle yüz, göğüs, boyun, sırt ve kollarda görülür. Büyük, ağrılı ve irin dolu şişlikler oluşabilir, kisti sınırlayan yapı parçalanabilir ve yara izi kalabilir. Cilt rengine bağlı olarak akneler cildin renginde ya da kırmızı olur.
Pankreas Kisti: Pankreasta farklı organlara ait dokuların bulunmasıdır. Bu dokular genellikle mide veya bağırsak dokularıdır.
Kist Belirtileri Nelerdir?
Kistler, genellikle cilt üzerinde ya da derinin derin tabakalarında yerleşim gösteren sıvı dolu şişliklerdir. Ciltte şişlik ve renk değişimine yol açtıkları için cildin incelenmesiyle tespit edilebilirler. Kistler küçük olabildikleri gibi bazıları büyük boyutlara da ulaşabilmektedir. İç organlarda meydana gelen yumurtalık kisti gibi kistler, sebep oldukları çeşitli belirtiler sonrasında tanınabilir.
Yumurtalık kistlerinin görüldüğü polikistik over sendromunda, kistlerin sebep olduğu özgün belirtiler bulunabilir:
- Adet döngüsünün bozulması, adet sıklığının azalması (oligomenore)
- İnfertilite (gebe kalmanın sağlıklı kişilere göre daha zor olması)
- Ergenliğe girmede gecikme (puberte tarda)
Polikistik böbrek hastalığında, böbrek işlevleri bozulabilir. Bazı durumlarda kişilere diyaliz ve böbrek nakli uygulanması gerekebilmektedir.
Beyinde görülen kistler, kişinin bilişsel işlevlerini etkileyebilmektedir. Baş ağrısı da beyin kistlerinde görülen önemli belirtilerden biridir.
Ciltteki kistler genellikle ağrıya ve ciddi rahatsızlıklara sebep olmaz. Ancak bazı kistler kişide çeşitli sıkıntılara sebep olmaya daha eğilimlidir. Bu kistlerin genel özellikleri şu şekildedir:
- Enfekte kistler
- Çok büyük kistler
- Kistin bir siniri veya kan damarını etkilediği durumlar
- Hassas bölgelerde yerleşim gösteren kistler
- Organların işlevlerini etkileyen kistler
Baker Kisti: Diz arkasında yerleşen Baker kisti; hareket güçlüğü ve yürüme ile artan ağrıya sebep olmaktadır.
Meme Kisti: Memede bulunan kistler, bölgede ağrı ve hassasiyete sebep olmaktadır.
Ganglion Kisti: Büyük ganglion kistleri, çevre dokulara baskı uygulayabilir. Sinirlerin sıkışması ile uyuşukluk görülebilir.
Şalazyon: Yağ bezlerinin tıkanmasıyla şişlikler oluşur; şişliklerin üzerinde ağrı ve hassasiyet olur, bulanık görme meydana gelebilir. Şalazyon kistleri çok fazla büyürse görme bozukluklarına yol açabilir.
Kist Nedenleri Nelerdir?
Farklı kist ve yalancı kistlerin gelişiminde farklı etkenler rol oynayabilmektedir. Ancak kistlerin genelinin gelişiminin altında yatan bazı sebepler şu şekilde sıralanabilir:
- Enfeksiyonlar
- Genetik hastalıklar
- Kist gelişimine genetik yatkınlık
- Kronik iltihaplar
- Kanal tıkanıklıkları
- Embriyolojik gelişimde meydana gelen bozukluklar
- Hücre hasarları
- Parazitler
- Damarları zedeleyen yaralanmalar
Epidermoid Kist: Ciltteki kıl köklerinde travma meydana gelmesi sonucunda,epidermoid kistler oluşabilir. Derinin en üst bölgesi olan epidermis, dışa doğru gelişmek yerine içe doğru büyürse epidermoid kist gelişimi için zemin hazırlanmış olur. Gardner Sendromu, epidermoid kist gelişimine sebep olabilen, nadir görülen kalıtsal bir sendromdur.
Yağ Kisti: Yırtılan ya da tıkanan yağ bezleri, yağ kistlerinin oluşumuna sebep olur. Çeşitli cerrahi girişimler veya kazalar sebebiyle oluşan travmalar kişideki yağ bezlerine zarar verebilir ve yağ kisti oluşumuna yol açabilir.
Pilonidal Kist: Ergenlikle birlikte meydana gelen hormonal değişimlerin kistin gelişiminde rolü olduğuna inanılır. Bel bölgesindeki kıllanma ile ilişkilidir. Pilonidal kist bölgesinde kronik enfeksiyon olması, kişide yassı hücreli cilt kanseri gelişme riskini artırır.
Yumurtalık Kisti: Yumurtalıklar içerisinde bulunan yumurtalar, aylık döngüde atılana kadar follikül yapıları ile çevrelenmiş halde bulunur. Her ay folliküllerden biri veya birkaçı büyür, sıvı ile dolar ve sonunda yırtılarak yumurtayı serbest bırakır. Folliküllerin büyümesi ve şişmesi, ancak yırtılamaması ile yumurtanın follikül içerisinde kalması halinde yumurtalık kistleri gelişebilir. Bazı durumlarda ise yumurtayı salan follikül, içerisine düzensiz bir şekilde sıvı toplar ve kaybolmak yerine kendi üstüne kapanarak kistleşir.
Baker Kisti: Diz ekleminde iltihap veya yaralanmalar sonrasında ortaya çıkmaktadır.
Mukoza Kisti: Tükürük bezlerinin mukusla tıkanması sebebiyle ortaya çıkar. Mukoza kistinin ortaya çıkmasına en sık sebep olan durumlar; dudakların ve ağız içinin ısırılması, dudak piercingleri, tükürük bezinin yırtılması, ağız ve diş temizliğinin yeterli düzeyde olmamasıdır.
Brankial Yarık Kisti: Embriyolojik gelişim sırasında baş ve boyun bölgesinin öncü yapıları brankial yarıklardır. Brankial yarıklarda meydana gelen gelişimsel farklılıklar, kişinin baş ve boynunda çeşitli şekil ve yapı bozuklukları olarak kendini gösterir.
Tarlov Kisti: Omurgaya alınan darbeler kişide Tarlov kisti gelişimi için zemin hazırlayabilir. Sırt üstüne düşme veya trafik kazaları gibi travmalar kişide Tarlov kisti görülme riskini artırır.
Follikülit: Kılların alınması sırasında, kıl köklerinde meydana gelen zedelenmeler sebebiyle gelişebilir. Kıl köklerinin içe veya yana doğru büyümesi, follikülit gelişiminin en önemli sebeplerindendir. Kıl köklerinde iltihaplanmalar görülür, çoğu durumda çeşitli bakteriler sebebiyle kıl köklerinde enfeksiyon da ortaya çıkmaktadır.
Bartholin Kisti: Bartholin kistleri, genital bölgede travma veya cinsel yolla bulaşan hastalıklar sebebiyle ortaya çıkabilir. Genellikle travma sonrası daha az şikayetle ortaya çıkan bartholin kistleri oluşurken, üzerine enfeksiyonun etkilenmesiyle bartholin absesi meydana gelir.
Böbrek Kistleri: Böbreklerdeki kan damarlarında genişlemelerin ortaya çıkması, ileri yaşta böbrek kistlerinin gelişmesine sebep olabilir.
Kist Teşhisi
Deri üzerinde yerleşen kistler fizik muayene ile teşhis edilebilir. Kistlerin değerlendirilmesi genellikle kişide sebep oldukları rahatsızlıklara, kistin görünüş özelliklerine (büyüklük, şekil ve renk gibi) ve kişinin kistin gelişimini ne zaman fark ettiği üzerinde durulur. Kişide kist tespiti üzerine şu durumların sorgulanması beklenebilir:
- Kist ne zaman fark edildi? Bu zamandan beri kistin yapısında bir değişim fark edildi mi? Kist zaman içerisinde büyüyor ya da renk değiştiriyor mu? Bu değişimler ne kadar hızlı meydana geliyor?
- Kişide başka kist bulunmakta mı? Kişide kist gelişimine sebep olabildiği bilinen (travma öyküsü ya da genetik akrabalarında kist görülüyor olması gibi) durumlar var mı? Kistlerin yerleşimi nasıl?
- Kist ağrılı mı? Enfeksiyon bulguları (ağrı, bölgede sıcaklık artışı, şişlik, kızarıklık gibi) var mı?
Görüntüleme Teknikleri
Ultrasonografik Görüntüleme: İç organlarda yerleşen kistlerin tespit edilmesi için kişiye çeşitli görüntüleme tetkiklerinin uygulanması gerekmektedir. Ultrasonografik görüntüleme, sıvı dolu kistlerin içeriklerinin değerlendirilmesi için uygun olabilir. Ultrasonografik görüntüleme ile kistin içeriği ve boyutları daha net bir şekilde anlaşılabilir. Görüntülemede ortaya çıkan bulgular, kistin kanserleşme ihtimalinin değerlendirilmesinde kullanılabilir. Özellikle memede tespit edilen yumrular mutlaka ultrasonografik görüntüleme ile değerlendirilmelidir.
Polikistik over sendromu, yumurtalıklarda follikül kistlerinin bulunduğu bir sendromdur. Polikistik over sendromu, yumurtalıkların ultrasonografik değerlendirilmesi ile tanı almaktadır.
Manyetik Rezonans Görüntüleme: Manyetik rezonans görüntüleme, yumuşak dokuların değerlendirilmesi için uygun bir tetkiktir. Farklı bölgelerdeki kistlerin ayrıntılı değerlendirilmesinin gerektiği durumlarda nadiren kullanılabilir. Tarlov kisti, omurgada oluştuğu ve kemik dokular için ultrasonografik değerlendirme uygun olmadığı için kişinin yan düzlemlerden (sağ veya solundan yaklaşılarak) çekilen manyetik rezonans görüntülemeleri; kistin değerlendirilmesinde en önemli tetkiktir.
Bilgisayarlı Tomografi: Karaciğer ve beyin gibi iç organlarda, genellikle parazitler sebebiyle kistler ortaya çıkabilmektedir. Bu yapıların bilgisayarlı tomografi ile değerlendirilmesi, tanının konması ve tedavi yaklaşımının belirlenmesinde yardımcı olur.
Genetik Değerlendirme: Gardner Sendromu gibi genetik durumların çeşitli kistlerin görülmesine sebep olabildiği bilinmektedir. Polikistik böbrek hastalığını ile ilişkili farklı genler tanımlanmıştır. Kişide bulunan kistlerin yerleşimi ve özellikleri genetik sebepli olabileceklerini düşündürüyorsa, altta yatabilecek genetik sebep açısından kişinin taranması uygun olabilir. Özellikle genetik akrabalarında kist gelişimine sebep olan hastalıklar bulunan, çok sayıda kisti bulunan, kistleri küçük yaşlarda tespit edilen kişilerde kist gelişiminin altında genetik yatkınlıkların bulunma ihtimali yüksektir.
Biyopsi: Kanserleşme riski olan kistlerden alınan doku örnekleri, patoloji laboratuvarlarında incelenerek kanserleşmiş olup olmadıkları değerlendirilebilir. Memede görülen kistler genellikle kanser riskini artırmasa da, ultrasonografik görüntülemede karşılaşılan çeşitli bulgulara göre meme kistlerinde biyopsi incelemesi yapılabilir.
Kist Tedavisi
Deri üzerinde çıkan kistlerle oynanması, kistlerin sıkılması ve içeriklerinin boşaltılmaya çalışılması özellikle enfeksiyon riskini artıracağı için önerilmeyen bir durumdur. Ayrıca, bu davranışlar cildin sürekli olarak travma almasına yol açarak cilt kanseri gelişim riskini artırabilmektedir.
Bazı durumlarda kistler kendiliğinden düzelmektedir. Kistlerin üzerine sıcak uygulanması, iyileşme sürecini ve kistin içeriğinin boşalmasını hızlandırabilir. Kistin kendiliğinden veya sıcak uygulamasıyla iyileşmemesi; iltihaplanmış, enfekte veya kanser gelişimine yatkın olarak değerlendirilmesi üzerine ileri tedaviler uygulanmalıdır.
Tıbbi Müdahaleler
Kist İçeriğinin Boşaltılması (Drenaj): Uygun bir iğne aracılığıyla kistin içeriğinin boşaltılması (drene edilmesi), şişliğin azalmasını sağlar ve kistin tekrar gelişmediği durumlarda etkin bir tedavi olabilir. Araknoid kistlerde kistin içeriğindeki beyin omurilik sıvısının boşaltılması gerekebilir.
Kortikosteroid Enjeksiyonu: Kistteki iltihabı azaltmaya yönelik olarak kortikosteroid ve benzeri ilaçlar uygulanabilir.
Cerrahi Tedavi: İçeriğinin boşalmasına rağmen tekrar büyüyen veya derin yerleşimleri sebebiyle içeriklerinin boşaltılmasının mümkün olmadığı kistler cerrahi olarak çıkarılabilir. Kolloid kistler, cerrahi olarak çıkarılmaktadır.
Antibiyotik: Kistlerin enfekte olması durumunda kişinin antibiyotik tedavisi alması enfeksiyonun çözülmesini sağlayabilir.
Farklı kist türleri, bunların dışındaki bazı tedavi yaklaşımlarından da yarar görebilmektedir.
Farklı Kistlerde Uygulanan Özel Müdahaleler
Baker Kisti: Fizik tedavi uygulamaları, kistteki sıvının boşaltılması ve çeşitli ilaçlar Baker kistinin tedavisinde kullanılabilir.
Mukoza Kisti: Mukoza kistleri genellikle kendiliğinden kaybolmaktadır. Ancak tekrarlaması durumunda ilaç tedavisi gerekebilir.
Brankial Yarık Kisti: Brankial yarık kisti bulunan kişilerde kistin etkilediği bölgeler enfeksiyonlara yatkın olmaktadır. Bu sebeple brankial yarık kistlerinin cerrahi olarak çıkarılması önerilmektedir. ,
Pilar Kisti: Pilar kistleri kişiye zarar vermez ve genellikle tedavileri gerekmez. Ancak kozmetik sebeplerle kistten rahatsız olan kişilerde pilar kistlerinin cerrahi olarak alınması mümkündür.
Bartholin Kisti: Bartholin bezinin tıkanması sebebiyle oluşan bu kist, antibiyotik kullanımı ile veya cerrahi olarak çıkarılarak tedavi edilebilmektedir.
Kistlerden Korunma
Çoğu durumda kistlerin veya yalancı kistlerin oluşumunun önüne geçmek mümkün olmasa da, bazı önlemler bazı kist türlerinin gelişme riskini azaltabilmektedir.
Yumurtalık Kisti: Polikistik over sendromunda kişilerin doğum kontrol hapları kullanması, hapların içeriğindeki östrojen hormonu sayesinde yeni folliküllerin gelişimini önler.
Pilonidal Kist: Bel bölgesinin hijyenine dikkat edilmesi, bölgenin temiz ve kuru tutulması pilonidal kist oluşumunu azaltabilir. Kişinin uzun süreler boyunca sürekli oturmaması ve aralıklarla kalkıp dolaşması da pilonidal kist oluşumunu önleyebilen bir uygulamadır.
Şalazyon: Göz kapaklarının ve özellikle kirpik diplerinin temiz tutulması, yağ kanallarının tıkanmasını önleyebilir. Böylece kişi şalazyon gelişiminden kaçınır.
Kist Hidatik: Kistin yerleşimine ve boyutuna göre cerrahi tedavi veya antibiyotik uygulanabilir.
Kist Tedavi Edilmezse
İyi huylu kistler ve yalancı kistler genellikle uzun vadede sorunlara sebep olmazlar. Bu kistlerin çoğu kendiliğinden kaybolmaktadır. Bazı kistler içerikleri boşaltıldıktan sonra tekrar büyüyebilir. İçerisindeki sıvının boşaltılmasına rağmen tekrar sıvı ile dolan kistlerin cerrahi olarak çıkarılması gerekmektedir. Ağız içerisindeki kistler, travmanın (ısırma, piercing kullanımı) devam etmesi durumunda tekrar edebilir. Bu halde kişinin davranış değişikliklerine gitmesi gerekmektedir. Stres seviyesi yüksek kişiler ağız içlerini yemelerine engel olamıyorlarsa psikolojik yardıma başvurabilir.
Kanserleşebilen veya kanserleşmiş kistlerin yaklaşımı diğer kistlere göre farklı olmaktadır. Kanserleşme riski olan kistler için gerekli yardımın alınmaması kişinin yaşam kalitesini ve beklenen ömrünü önemli ölçüde düşürebilir. Bu sebeple kişi, vücudunda şişlikler ve kistik yapılar fark etmesi üzerine zaman kaybetmeden tıbbi yardım almalıdır.
Kist için Hangi Doktora Gidilir?
Deride yerleşen kistlerin büyük, kızarık ve ağrılı olması enfeksiyon veya kist duvarının yırtılması mümkündür. Bu durumda kistlerin enfeksiyon açısından değerlendirilmesi gerekmektedir. Kistlerde herhangi bir enfeksiyon belirtisi olmaması halinde, kistlerin yine de değerlendirilmesi ve takip edilmesi gerekir. Kistlerde meydana gelen boyut, şekil ve benzeri özelliklerin değişimi, kansere işaret ediyor olabilir.
İç organlarda tespit edilen kistler, ilgili birimde değerlendirilir. Bazı durumlarda kistler kişide herhangi bir rahatsızlığa yol açmayabilir, ancak adet döngüsünün veya böbrek işlevlerinin bozulması gibi durumlarda, kişiye ilgili bölümde müdahale edilmesi gereklidir.
Deride yerleşen kistler dermatologlar tarafından değerlendirilir. Deri kanserlerinin tespit edildiği durumlarda tedavi yine dermatoloji bölümünde gerçekleştirmektedir.