Kanser Testi Nedir?
Bir kişinin kanserli olup olmadığını veya enfeksiyon gibi başka bir durumun kanser semptomlarını taklit edip etmediğini belirlemek için uygulanan testlere kanser testi veya kanser tarama testi denir.
Kanseri doğru bir şekilde teşhis edebilecek tek bir test yoktur. Genellikle bir hastanın eksiksiz değerlendirilmesi, kanser testinin yanı sıra kapsamlı bir geçmiş ve fiziki muayene gerektirir. Bir kişinin kanserli olup olmadığını veya enfeksiyon gibi başka bir durumun kanser semptomlarını taklit edip etmediğini belirlemek için uygulanan testlere kanser testi veya kanser tarama testi denir.
Etkili tanısal testler, hastalığın varlığını doğrulamak veya ortadan kaldırmak, hastalık sürecini izlemek, tedavinin etkinliğini planlamak veya değerlendirmek için yapılır. Bazı durumlarda toplanan bir numunenin kalitesi iyi değilse veya anormal bir test sonucunun doğrulanması gerekirse kanser testinin tekrarlanmasına ihtiyaç duyulabilir.
Kanser Testleri Nelerdir?
- Laboratuvar testleri: Kanda kanser testleri, tam kan sayımı (CBC), idrar tahlili, tümör belirteçleri
- Endoskopik Muayeneler: Sistoskopi, kolonoskopi, endoskopik retrograd kolanjiyopankreatografi (ERCP), özofagogastroduodenoskopi (EGD veya üst endoskopi), sigmoidoskopi
- Tümör biyopsileri: Endoskopik biyopsi, kemik iliği biyopsisi, eksizyonel veya insizyonel biyopsi, ince iğne aspirasyon biyopsisi, yumruk biyopsisi, servikal biyopsi, tıraş biyopsisi, deri biyopsisi
- Tanısal görüntüleme: Röntgen, bilgisayarlı biyopsi taraması (CT taraması veya CAT taraması), kemik taraması, mamografi, lenfanjiyogram (LAG)
- Genetik testler: Kanser riskini artıran mutasyonların farklı gen testleriyle tespit edilmesi
Genel Vücut Tarama: PET-MR
PET-MR taraması, kanser hakkında ayrıntılı bilgi edinmek amacıyla PET (Pozitron Emisyon Tomografisi) ve MR (Manyetik Rezonans) taramasının birlikte uygulandığı bir tarama testidir. Genel vücut taraması olarak da ifade edilebilir. Kanser tarama testi PET, vücuttaki hücrelerin normalden daha aktif olduğu bölgelerin görüntülenebilmesi için hafif radyoaktif ilaç kullanılan bir testtir. MR teknolojisi sayesinde vücudun kesit görüntüleri oluşturulur, bunun için de manyetizma ve radyo dalgaları kullanılır.
PET-MR Ne Amaçla Yapılır?
- Kanserin var olup olmadığını ve varsa nerede ve ne kadar büyük olduğunu bulmak için
- Tedaviyi planlamak için
- Uygulanan tedavinin ne kadar faydalı olduğunu kontrol etmek için
PET-MR Öncesi Hazırlık
- PET-MR taraması için 4 ila 6 saat önceden yeme ve içme aktivitelerine ara verilmelidir. Fakat su tüketimi herhangi bir sorun teşkil etmez.
- Taramadan 24 saat önce yorucu egzersizlerden kaçınılmalıdır.
- PET-MR taramasından önce, herhangi bir operasyon geçmişi varsa veya vücutta herhangi bir materyal (implant, vb.) bulunuyorsa tarayıcı personeline bilgi verilmelidir.
- PET-MR taramasında, vücutta bulunan herhangi bir metali etkileyebilecek güçte mıknatıslar kullanılır. Bu nedenle vücudunda kalp pilleri, implante edilebilir defibrilatör, cerrahi klipsler, pimler ve plakalar bulunan hastalar tarayıcı personeline bilgi verilmelidir.
- Hamile olanlar ve hamilelik şüphesi bulunanlar, ilgili departman personeline bu durum hakkında bilgi vermelidir.
PET-MR Nasıl Yapılır?
- Röntgen uzmanı öncelikle hastadan bir hastane önlüğü giymesini ister.
- Kemer, telli sütyen, saç tokası, bozuk para, takılar ve diğer metal nesneler çıkarılır.
- Radyografi uzmanı, hastanın elinin veya kolunun arkasına küçük bir plastik tüp (kanül) koyar.
- Hastaya radyo izleyici adı verilen radyoaktif bir sıvı enjekte edilir. Bu işlem genellikle taramadan 1 saat önce yapılır. Bazı durumlarda taramadan hemen önce yapılabilir.
- Taramayı beklerken hastanın dinlenme halinde olması ve çok fazla hareket etmekten kaçınması istenir.
- PET-MR makinesine hasta yerleştirilir.
- Hastanın üzerine çarşaf veya plastik bir kılıf örtülür.
- Tarama sırasında hastanın kanülüne bir kontrast madde enjekte edilebilir. Bu madde, vücuttaki organların daha net görüntülenmesine yardımcı olur.
- Kontrast madde baş ağrısına, sıcak hissedilmesine, ağızda metalik bir tada veya baş dönmesine neden olabilir. Bu etkiler hafiftir ve genellikle kısa bir süre sonra kendiliğinden geçer.
- Doğru pozisyonda olunduğunda röntgen uzmanı odadan çıkar. Hastayı bir ekrandan veya kontrol odasındaki bir pencereden görebilir. İnterkom aracılığı ile hasta ile iletişim kurabilir.
- Test sırasında hastanın mümkün olduğunca hareketsiz kalması gerekir. Tarama ağrısızdır fakat hareketiz kalmak rahatsız edici olabilir.
- Hastanın üzerinde bulunduğu platform, PET-MR tarayıcıdan geçer. Bu sırada vücudun fotoğrafları çekilir. Röntgen uzmanı bu sürecin bazı bölümlerinde hastadan nefesini tutmasını isteyebilir.
- Tarayıcı, işlem sırasında çok yüksek ses çıkarır. İşitme duyusunun korunması için genellikle kulaklık takılır.
PET-MR Taraması Sonrası Karşılaşılabilecek Riskler
Çoğu insan için PET-MR taraması güvenli bir testtir. Fakat tüm tıbbi testler gibi bazı riskleri de içerisinde barındırır. Bu riskler şu şekilde sıralanabilir:
- Gebelik Durumuna Zarar Verme: Hamile kadınlar, taramayı yalnızca acil durumlarda yaptırmalıdır. Radyasyonun, bebeğe zarar verme riski vardır.
- Emzirme ile İlgili Riskler: Emziren anneler, ilgili sağlık departmanına durumu ile ilgili bilgi vermelidir. Radyoaktif ilacın alımından sonra uzun bir süre emzirmenin bırakılıp bırakılmayacağı hakkında veya ne kadar emzirilebileceği hakkında uzmana danışılmalıdır.
- Radyasyon: PET-MR taraması sırasında radyasyona maruz kalmak, gelecekte kansere yakalanma riskini az da olsa artırabilir.
- Böbrek Sorunları: Çok az da olsa kontrast maddenin böbrekleri etkileme riski vardır. Radyograf, böbreklerin iyi çalıştığından emin olmak için taramadan önce kan testi sonuçlarını kontrol eder.
- Morarma ve Şişme: Röntgen uzmanının kanülü yerleştirdiği alanın çevresinde küçük bir morarma olabilir. Ayrıca radyoaktif izleyicinin ve kontrastın, damarın dışına sızma riski vardır. Sızma durumu, şişlik ve ağrıya neden olabilir. Bölgede herhangi bir ağrı veya şişlik hissedilirse, röntgen uzmanına danışılmalıdır.
- Alerjik Reaksiyon: İnsanlar nadiren kontrast maddeye alerjik reaksiyon gösterir. Bu durum kızarıklık, halsizlik, terleme ve nefes almada güçlükle başlayabilir. Kişi taramadan sonra kendini iyi hissetmiyorsa derhal röntgen uzmanına danışmalıdır. Daha önce farklı bir testte veya operasyonda alerjik bir reaksiyonla karşılaşıldıysa kontrast alınmadan önce röntgen uzmanına söylenmelidir.
PET-MR Taramasından Sonra Dikkat Edilmesi Gerekenler
- PET-MR taramasından sonra hasta yeme-içme aktivitelerine devam edebilir.
- Taramadan sonra bol su içmek, tarama öncesi vücuda enjekte edilen radyoaktif izleyicinin vücuttan daha hızlı atılmasına yardımcı olur.
- Testten önce rahatlama amacıyla ilaç alındıysa, hasta bir refakatçi eşliğinde eve gitmelidir. Ayrıca uykulu hissedilebileceğinden, taramadan sonra 1 gün süreyle araç kullanılmamalıdır.
- Taramadan sonra kısa bir süreyle vücutta az miktarda radyoaktif izleyici bulunacağından, hamile kadınların bebeklerini emzirirken geçireceği süre en aza indirilmelidir.
- Havaalanlarının girişinde bulunan radyasyon monitörleri, tarama sırasında vücuda enjekte edilen radyasyonu tespit edebilmektedir. Bu nedenle taramadan sonraki bir hafta içinde seyahat planı yapanların, önlem olarak tarama randevu formunu yanlarında bulundurmaları önerilir.
Hastalıklara Göre Kanser Testleri
Hastalarda kanserli hücre, doku ve organların bulunup bulunmadığının araştırılması için birtakım testler yapılabilir. Bu testler hastalık şüphesi olan vücut bölgesine, hastalığın ne kadar ilerlemiş olabileceğine, hastanın yaşına ve hastanenin donanımına göre değişebilmektedir.
Rahim Ağzı Kanser Testi
Çoğu durumda rahim ağzı kanseri, kanser gelişmeden yıllar önce rahim ağzında meydana gelen anormal hücre değişikliklerinin erken teşhisi ve tedavisi yoluyla önlenebilir. Bu hücre değişiklikleri, HPV olarak bilinen insan papilloma virüsünden kaynaklanmaktadır.
Erken teşhis için uygulanan geleneksel test, PAP testidir. 30 yaş ve üstü kadınlar için HPV testi de gerekli olabilir. HPV testleri, rahim ağzı kanserinde yaygın olan yüksek riskli HPV virüslerinin ve türevlerinin tespit edilebilmesine yardımcı olur.
Rahim Ağzı Kanser Testi Nasıl Yapılır?
PAP Testi Nasıl Yapılır?
- Muayene masasında gerçekleştirilen bu test için öncelikle vajina içerisine nazikçe spekulum adı verilen, serviksin ve üst vajinanın görüntülenmesine yardımcı olan bir cihaz yerleştirilir.
- Sağlık uzmanı serviksin görüntülenmesini kolaylaştırmak için süpürge veya fırçaya benzer bir alet kullanır.
- Bu test, kullanılan cihaza bağlı olarak farklı tekniklerle yapılır. Genel olarak skuamöz ve glandüler toplanması için cihaz servikal kanal ve serviksin vajinaya uzanan kısmında nazikçe döndürülür.
- Hücreler mikroskop altında incelenmek ve değerlendirilmek üzere bir laboratuvara gönderilir.
HPV Testi Nasıl Yapılır?
HPV testi, laboratuvara gönderilen rahim ağzı hücrelerini toplamak için yumuşak bir fırça kullanılarak PAP testiyle aynı anda yapılır veya HPV test numunesi doğrudan PAP örneğinden alınabilir.
HPV ve PAP testlerinden mümkün olan en iyi sonucu alabilmek için testin adet dönemi haricinde farklı bir günde yapılması gerekir. Testlerden 48 saat önce cinsel ilişkiye ara verilmeli, duş alınmamalı, tampon, vajinal kremler, köpükler, vajinaya yerleştirilen ilaçlar veya filmler kullanılmamalıdır.
PAP testi ve HPV testi anormal hücrelerin varlığına işaret ediyorsa ek olarak şu testler istenebilir:
- Kolposkopi: Kolposkop adı verilen ışıklı bir büyütme aleti kullanılarak vajina ve serviksin incelenmesidir.
- Servikal biyopsi: Bu biyopside doktor, prekanseröz veya kanser hücrelerini tespit edebilmek için mikroskop altında incelenmek üzere az miktarda doku çıkarır. Çoğu kadının biyopsisi doktorun muayenehanesinde yapılır ve anestezi uygulanmaz. Doktor vajinayı açık tutmak için bir spekulum yerleştirir ve çok küçük bir örnek alır. Numune alındıktan sonra, başka bir doktorun mikroskop kullanarak dokuyu kontrol ettiği bir laboratuvara gönderilir. Muayene sonrasında bir miktar kanama ve akıntı yaşanabilir ve adet kramplarına benzer rahatsızlıklar yaşanabilir.
- Kolposkopik biyopsi: Bu tür biyopside ilk olarak anormal alanları bulmak için rahim ağzı bir kolposkopla incelenir. Bir biyopsi pensi kullanılarak rahim ağzının yüzeyindeki anormal alanın küçük bir bölümü çıkarılır. Biyopsi prosedürü hafif kramplara, kısa süreli ağrıya ve sonrasında hafif kanamaya neden olabilir.
- Endoservikal küretaj: Endoservikal kanala (rahim ağzının uterusa en yakın kısmı) dar bir alet (küret veya fırça) yerleştirilir. Küret veya fırça, dokuların bir kısmını çıkarmak ve kanalı kazımak için kullanılır. Çıkarılan doku daha sonra kontrol edilmek üzere laboratuvara gönderilir. Bu işlemden sonra hastalar kramplı bir ağrı hissedebilir ve ayrıca hafif kanamalar da olabilir.
- Koni biyopsisi: Konizasyon olarak da bilinen bu prosedürde, doktor rahim ağzından koni şeklindeki bir doku parçasını çıkarır. Koni biyopsileri için yaygın olarak kullanılan yöntemler, dönüşüm bölgesinin büyük halka eksizyonu (LLETZ) ve soğuk bıçak koni biyopsisi olarak da adlandırılan loop elektrocerrahi eksizyon prosedürüdür (LEEP).
- LEEP (Loop elektrocerrahi prosedürü): Bu yöntemde doku, elektrikle ısıtılan ve küçük bir bıçak görevi gören ince bir tel halka ile çıkarılır. Bu işlem için lokal anestezi uygulanır ve doktorun muayenehanesinde yapılabilir.
Genetik Kanser Tarama Testi (Kanser Geni Tarama Testi)
Genetik kanser tarama testi, doku veya kan testinden oluşur. Numunenin analizi, bir kişinin belirli bir kanser türü geliştirme olasılığını, bir gen mutasyonunun mevcut bir kanser teşhisine katkıda bulunup bulunmadığını ve bir kişinin aynı kanseri tekrar geliştirme veya başka bir kanser türü geliştirme riski altında olup olmadığını ortaya koyabilir.
Genetik kanser testinden alınan pozitif sonuç, her zaman kişinin kansere yakalanacağı anlamına gelmez. Sadece bir veya daha fazla gen mutasyonu taşıdığı anlamına gelir. Benzer şekilde testteki olumsuz bir sonuç, kişinin kesin olarak kanser geliştirmeyeceği anlamına gelmez.
Genetik tarama testleri şu kişiler için mutlaka yapılması gerekir:
- Ailede güçlü bir kanser geçmişi varsa
- Akrabalardan birisinde kalıtsal olarak hatalı bir gen tanımlanmışsa
Genetik kanser tarama testlerinde, genellikle BRCA1 ve BRCA2 genlerinin mutasyonları (zararlı değişiklikler) incelenir. Bu genlerdeki mutasyonları miras alan kişilerde, genel popülasyonla karşılaştırıldığında meme kanseri ve yumurtalık kanseri gelişme riski daha yüksektir.
BRCA Gen Testi Nedir?
BRCA gen testi, DNA'da meme kanseri riskini artıran değişikliklerin olup olmadığını belirlemek için yapılan bir kan testidir. Göğüs kanseri genindeki (BRCA1 veya BRCA2) mutasyonlar, aşağıdaki riskleri önemli ölçüde artırır:
- Meme kanseri
- Erkek meme kanseri
- Yumurtalık kanseri
- Prostat kanseri
- Pankreas kanseri
- Melanom (cilt kanseri)
BRCA Gen Testi Kimlere Uygulanır?
- 45 yaşından önce teşhis edilmiş bir meme kanseri öyküsü olanlar
- Bir veya daha fazla akrabası göğüs kanseri olanlar, aile tıbbi geçmişi sınırlı olanlar
- İki veya daha fazla kanser geçmişi olanlar
- Yumurtalık kanseri geçmişi olanlar
- Erkek meme kanseri öyküsü olanlar
- Meme kanseri öyküsü olanlar ve 50 yaşından önce teşhis edilmiş bir veya daha fazla akrabası meme kanseri olanlar
- İki veya daha fazla akrabasına herhangi bir yaşta meme kanseri teşhisi koyulanlar
- Bir veya daha fazla akrabası yumurtalık kanseri olanlar
- Bir veya daha fazla akrabası erkek meme kanseri olanlar
- Bir veya daha fazla akrabası prostat kanseri olanlar
- İki veya daha fazla akrabası BRCA geni ile ilişkili herhangi bir kanser türüne sahip olanlar
- Kişisel prostat kanseri veya pankreas kanseri öyküsü olanlar
- Anne, baba, kardeşler ve çocuklar gibi yakın akrabalarında genç yaşta meme kanseri öyküsü olanlar
- Bilinen bir BRCA1 veya BRCA2 mutasyonu olan akrabalara sahip olanlar
- Gen testi için bu kriterlerden herhangi birini karşılayan kanser geçmişine sahip bir veya daha fazla akrabası olanlar
Akciğer Kanser Testi
Akciğer kanser testi, kanserin teşhisine yardımcı olmak ve kanserin akciğerin ötesine yayılıp yapılmadığını belirlemek üzere uygulanır. Test sonuçları ayrıca doktorun hasta için bir tedavi planı önermesini sağlar.
Akciğer Kanser Testi Nasıl Yapılır?
Akciğer kanser tanı ve tedavisinde ilk olarak göğüs röntgeni ve CT tarama yapılır. Bu testlerin sonuçları teşhis, tanı ve tedavi için yeterli olmazsa doktor tarafından daha ayrıntılı testler istenebilir. Uygulanan her test farklı bir yöntemle yapılır.
Göğüs Röntgeni (Toraks Grafisi)
Göğüs röntgeni ağrısızdır. 1 cm genişliğinde veya daha büyük tümörleri gösterebilir. Küçük tümörler röntgende görünmeyebilir veya göğüs boşluğu içindeki diğer organlar tarafından gizlenebilir. Göğüs röntgeninden sonra daha ayrıntılı testlere ihtiyaç duyulabilir.
CT Tarama (BT tarama , Toraks BT)
Bilgisayarlı tomografi olarak da adlandırılan bu test, vücudun iç kısmının görüntülenmesini sağlar. Bunun için X-ışınları kullanılır ve bir bilgisayar yazılımı, bu görüntüleri enine bir kesit şekline dönüştürür. CT tarama, göğüs röntgeninde görüntülenen tümörlerden daha küçük olanlarını tespit edebilir. Ayrıca göğüsteki lenf düğümleri ve diğer organlar hakkında ayrıntılı bilgi verir.
Akciğer Fonksiyon Testi (Spirometri)
Bu test, akciğerlerin ne kadar iyi çalıştığını kontrol eder. Akciğerlerin ne kadar hava tutabildiğini ve ne kadar çabuk havayla doldurulup boşaltılabileceğini ölçer. Hasta bu testte spirometre adı verilen bir makineye nefesini tam olarak verir ve ardından tam olarak alır.
Akciğerle Alakalı Kan Testleri
Kan tahlilleri, hücre sayısını (tam kan sayımı) kontrol etmek, böbreklerin ve karaciğerin ne kadar iyi çalıştığını görmek için hastanın kanından bir numune alınarak laboratuvara incelenmek üzere gönderilir.
Bir röntgen veya BT taramasından sonra tümörden şüpheleniliyorsa, hastanın akciğer kanseri olup olmadığını anlamak için daha fazla teste ihtiyaç duyulabilir. Uygulanabilecek diğer testler şunlardır:
- Akciğer Biyopsisi: Biyopsi, akciğer kanseri teşhisini doğrulamanın en etkili yöntemlerinden birisidir. Akciğerden ve/veya yakındaki lenf düğümlerinden küçük bir doku örneği alınır, ardından patolog adı verilen uzman bir doktor, örneği mikroskop altında inceler.
- CT Eşliğinde Akciğer Biyopsisi: Doktor, operasyona rehberlik etmesi amacıyla BT taraması kullanarak, akciğerlerin dış kısmından küçük bir tümör parçasını çıkarmak üzere göğüs duvarından bir iğne sokar. Az da olsa akciğere zarar verme riski olduğundan, hasta operasyon sonrasında birkaç saat gözetim altında tutulur.
- Bronkoskopi: Bu test, doktorun bir bronkoskop, ışıklı esnek bir tüp ve kamera kullanarak geniş hava yollarının (bronşların) içine bakmasına olanak tanır. Sedasyon veya genel anestezi uygulandıktan sonra doktor, bronkoskopu burun veya ağız yolu ile nefes borusundan bronşlara geçirir. Tümör bronşlara yakın ise yıkama veya fırçalama tekniği ile hücre örnekleri alınabilir. Yıkama sırasında akciğere sıvı enjekte edilir ve inceleme için fırçalama tekniği ile enjekte edilen sıvı çıkarılır.
- Endobronşiyal Ultrason (EBUS): Bu test, doktorun akciğerdeki kanserleri daha derin görmesini sağlar. Ayrıca göğsün ortasından, hava yollarının çevresinden, akciğerin dış kısımlarından veya lenf düğümünden hücre örnekleri alınır. EBUS, sedasyon veya genel anestezi altında yapılır. Ucunda küçük bir ultrason probu olan bir bronoskop kullanılır. Ultrason probu, tümörün boyutunu ve konumunu gösteren ve doktorun bunu ölçmesine izin veren resimler oluşturmak için ses dalgalarını kullanır. EBUS'tan sonra boğaz ağrısı olabilir veya az miktarda kan öksürülebilir. Bu yan etkiler genellikle çabuk geçer, fakat aşırı bir yan etki ile karşılaşılması halinde doktora bilgi verilmelidir.
- Mediastinoskopi: Diğer biyopsi yöntemleri kadar sık kullanılmaz. Fakat akciğerler arasında bulunan lenf düğümlerinden bir numune alınması gerektiğinde son derece önemlidir. Genel anestezi altında uygulanır. Boynun ön kısmından küçük bir kesi yapılır ve trakeanın (nefes borusu) dışından ince bir tüp geçirilecek yapılır. Biyopsi sonrasında hasta, bir gün süreyle hastanede gözetim altında tutulur.
- Torakoskopi (VATS): Akciğerlerden doku örneği almak için ışıklı ve kameralı bir tüp olan torakoskop kullanılarak gerçekleştirilen bir testtir. Genellikle video yardımlı torakoskopik cerrahi (VATS) adı verilen bir tür anahtar deliği ameliyatı ile genel anestezi altında yapılır. Bazı hastanelerde medikal torakoskopi adı verilen daha basit bir prosedür uygulanabilir. Bu prosedür ise sedasyon altında yapılır.
Kolon Kanseri Testi
Kolon kanseri neticesinde gelişen semptomlar henüz başlamadan, kanserin tespit edilmesine yardımcı olmak için çeşitli tarama testleri geliştirilmiştir. Ayrıca kansere dönüşebilme potansiyeli olan hücre ve dokuların incelenmesini sağlayarak, adenomları ve poliplerin tespit edilmesini sağlar. Özetle kolon kanseri tarama testi, erken teşhise ek olarak bir kanser önleme şeklidir.
Kolon Kanser Testi Nasıl Yapılır?
Kolon kanserinin tanısı ve tedavisine yardımcı olmak için birçok farklı test uygulanabilir. Bu testlerin içeriği ve nasıl yapıldığı; test türüne göre değişebilmektedir. Örneğin dışkı testinde, dışkı örnekleri hasta tarafından bir kit kullanılarak alınır ve örnekler doktora iletilir. Genel olarak kolon kanserinde başvurulan testler şu şekildedir:
Dışkı Testleri
Hem polipler hem de kolorektal kanser (kolon kanseri) hücreleri kanamaya neden olabilir. Dışkı testleri ile gözle görülemeyecek kadar küçük olan kanlar inceleme sırasında fark edilebilir. Dışkıda kan olması, hemoroit gibi kanser olmayan durumların varlığını da ortaya koyabilir. Şu anda kolon kanserini taramak üzere uygulanan dışkı testleri 3 farklı sınıfa ayrılır:
- gFOBT: Bu dışkı testinde kan proteini hemoglobinin bir bileşeni olan heme'yi saptamak için bir kimyasal kullanılır. gFOBT dışkı testi, kırmızı et gibi bazı gıdalarda bulunan heme'yi vücutta aranan heme ile ayırt edemediğinden, insanlar bu testi yaptırmadan önce belirli gıdaları tüketmekten kaçınmalıdır.
- FIT: Spesifik olarak hemoglobin proteinini tespit etmek için antikorları kullanan bir testtir. Bu test için herhangi bir yiyecek veya içecek kısıtlaması gerekli değildir.
- FIT-DNA: Belirli DNA biyobelirteçleri ile birlikte hemoglobinin tespit edilmesine olanak sunar.
Sigmoidoskopi
Bu testte, rektum ve sigmoid kolon; bir sigmoidoskop, görüntüleme için lensi olan esnek ve ışıklı bir tüp ve dokuyu çıkarmak için bir alet kullanılır. Kullanılan alet, anüsten rektuma ve oradan sigmoid kolona yerleştirilir. Kolona hava pompalanır ve bu sayede doktor, kolon astarını daha net görebilir. Sigmoidoskopi sırasında analiz için rektum ve sigmoid kolondaki anormal olarak değerlendirilen dokular çıkarılabilir (biyopsi). Sigmoidoskopi öncesinde alt kolon dışkıdan arındırılmalıdır.
Kolonoskopi
Sigmoidoskopiden farklı olarak kolonoskopide kolonun tümü ve rektum incelenir. Ayrıca kansere neden olan hücreler ve kolonun tümü çıkarılabilir. Yapılan bilimsel çalışmalar, kolonoskopinin hastanın kanser geliştirme ve ölüm riskini önemli ölçüde azalttığını ortaya koymaktadır. Uzmanlar, test sonuçları negatif olduğu sürece risk altındaki kişiler için her 10 yılda bir kolonoskopi yapılmasını önermektedir.
Sanal Kolonoskopi (CT)
Bilgisayarlı tomografi (CT) veya sanal kolonografi olarak da adlandırılan bu test, kolon ve rektumun vücut dışından görüntüsünü elde etmek için özel röntgen ekipmanı (CT tarayıcı) kullanan bir tarama yöntemidir. Bilgisayar daha sonra bu resimleri; polipleri ve diğer anormallikleri gösterebilen ayrıntılı görüntüler halinde birleştirir. Standart kolonoskopide olduğu gibi bu testten önce de kolonun kapsamlı bir şekilde temizlenmesi gerekir. Sanal kolonoskopi sırasında polipler veya diğer anormal hücreler/dokular bulunursa, bunları çıkarmak için genellikle standart bir kolonoskopi yapılmalıdır.
Sanal kolonoskopi ayrıca kolon ve rektum dışındaki alanların görüntülerini de ürettiğinden, bu alanlarda mevcut olan sorunlu tıbbi bulguların keşfedilmesini sağlar. Sanal kolonoskopide küçük polipler gözden kaçabilir. Bununla birlikte, birçok küçük polipin kansere dönüşme olasılığı olmayabilir ve bu nedenle onları çıkarmak fayda sağlamayabilir.
Kanser Testi ile İlgili Sıkça Sorulan Sorular
Kanser testi için hangi bölüme gidilir?
Her bir kanser türü ve kanser testi için ilgili bölüm farklıdır. Örneğin PET-MR tarama testi için hastanelerin görüntüleme merkezilerine veya tomografi bölümlerine gidilmelidir. Tam kan sayımı testi dahiliye bölümünde, sistoskopi ve kolonoskopi gibi endoskopik testler üroloji bölümünde, genetik testler DNA laboratuvarında veya hastanelerin genetik bölümünde yapılır. Fakat bu testleri farklı bölümlerdeki uzman doktorlar talep edebilir. Hastanın muayene edildiği bölümle test yapılan bölüm farklı olabilir. Eğer testlerin hangi bölümde yapılacağı ile ilgili bir şüphe varsa; hastanenin danışma ofislerine sorularak detaylı bilgi edinilebilir.
Kanser tarama testi fiyatları nedir?
Kanser tarama testleri, kanserden şüphelenilen vücut bölümüne ve belirtilerinin türüne göre farklı yöntemleri içerir. Kimi zaman kanser teşhisi için tek bir test yeterli olabilirken, kimi zaman bir dizi test gerekli olabilmektedir. Kanser taramasında uygulanan testin türüne, ek olarak farklı bir testin gerekip gerekmediğine, testin yapılacağı sağlık merkezinin fiyat politikalarına göre test ücretlerinde değişiklikler olabilir. Testin yaptırılması planlanan hastane ile iletişime geçilerek, kanser tarama testi fiyatları ile ilgili detaylı bilgi edinilebilir.
Kanser testi nerede yapılır?
Kolon, rahim ağzı veya meme kanseri taraması için ikamet edilen şehirdeki en yakın KETEM (Kanser Erken Teşhis Tarama ve Eğitim Merkezi)'e gidilebilir. Ayrıca aile hekimlerinden "Kanser Tarama Testi İstem Formu" doldurularak test için başvuruda bulunulabilir. Kanser testleriyle ilgili yalnızca mamografi çekilmek için randevu alınmaktadır. Diğer test türleri için istenildiğinde randevusuz olarak sadece TC. kimlik numarası ile işlem yapılabilmektedir.
Kanser tarama testi devlet hastanesinde yapılır mı?
Evet, kanser tarama testi devlet hastanelerinde yapılabilmektedir. Çok sayıda kanser tarama testi yapan hastaneler bulunmaktadır. Ayrıca devlete bağlı bir sağlık kurumu olan KETEM'de yürütülen kanser tarama hizmetleri, erken teşhis hayat kurtarır prensibiyle birçok farklı kanser türü ile ilgili testleri uygulamaktadır. Bu kurumun en önemli avantajı, kanser tarama ile ilgili tüm işlemleri ücretsiz olarak vatandaşlara sunmasıdır.
Meme kanseri testi ne sıklıkla yapılmalıdır?
Kadınlarda en sık karşılaşılan kanser türlerinden birisi olan meme kanserinin erken teşhisi, tedavinin başarısı için son derece önemlidir. Bu nedenle her kadın 20 ila 40 yaşları arsında 3 yılda 1 kez, 40 yaşından sonra ise 2 yılda 1 kez meme kanseri testi yaptırmalıdır. Bu test genel cerrahın muayenesi ile gerçekleştirilebileceği gibi; mamografi takipleri ile de yapılabilmektedir. Ayrıca ailesinde meme kanseri bulunan kadınların, 25 yaşını takiben düzenli olarak doktor kontrolünde olmaları gerekmektedir.